Translate

22 Haziran 2012 Cuma

Sondurak da ki Ev : Sarmaşıklı Balkonun Hüznü

Ah bir dili olsa da konuşsa o sarmaşıklı balkon....gecenin kutup soğun da bir sandalyenin üstünde acıya tuz basa basa kendimi avuttuğum geceleri. Göz yaşımın donduğunu bilirim de, içimin acısı öyle bir yakardı ki canımı, mutlu olduğumu bildiğim her an yaktı geçti bu bedeni, aklı, beyni, yüreği...

Yavaş yavaş soğudu gitti, bitti, tükendi ya. Asla acısı bitmez sanırken bir bakmışım gülerek anlatıyorum o günleri. Öyle bir sızladı ki ciğerim, yüreğime bir tebessüm asılı kaldı gitmedi.

Şimdi anlamsızlığında devleşiyor daha komik oluyor, ama o zaman öyle taşınmaz, öyle geçilmez bir duygu boğumuydu ki !  Hepsini o sarmaşıkların yapraklarına asa asa bitip tüketmişim işte...kaç yaprak dökümü geçti üstünden, benden sonra kimleri taşıdı o balkon..insanlar gitti, hüzünleri balkona yadigar, adı hüzünlü balkon kaldı.

Şimdi başka bir evin terasında aynı acı, aynı hüzün tek fark bunaltıcı sıcak :)

Desenize ben yine aynı dangoz beyinle hayata devam ediyorum...hissiyat külliyesine bir mantıklı eser bırakamamışım ya yazıklar olsun bana...insan azcık da olsa akıllanırdı dimi..ama bende nerede o beyin...

Anlaşılan o ki benm gibi dingillere de beyin estetiği lazım :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder