Translate

26 Aralık 2017 Salı

Seksi Bilgiler Ansiklopedisi (heteroseksüel çok eşliler)

Çok Eşlilik


Her çiçeğin tadına bakayım, ay dur şu ağaç kovuğuna da sokayım yok yok 3 hatuna tek ben tıkılayayım (hayaller ve hayatlar misali :) ) yada her gün başka bir hatunun göğüslerinde kaybolayım diye, düşünen, uygulayabilen yada uygulayamayann her erkeğe çok eşli, pis zampara, yılışık, yapışkan, (d)am salak s.kilatör vs denir....

Eee bunları yapan kadınlar da var onlara ne denir ? Efendim onlara "Üstat" denir. Az sonra o konuya da aydınlık getireceğiz hiiç telaş etmeyin çayınızı kahvenizi içip göz ucunuzla tv izlemeye devam edin :)

Erkeğin ayyuka çıkmış bu durumu herkes tarafından bilinirken ( çünkü saklamayı beceremezler bunlar, beyin kıvrımları yoktur, düz çizgileri vardır onun yerine, parmaklık gibi kısımlara ayrılmıştır ve tek bir merkezde toplanır ve bu merkez genelde kadının cinsel organı şeklinde olup her sinyal bu vajina görünümlü mabede ulaştığından,  oraya ulaşan her sinyal "waşş karı, off yawruuuu, ohhh kalça, oyy göğüss" eylemsel düşünce ve uygulama silsilesine dönüşür ) İşte bu yüzden iyi tahlil yapmasını bilen her göz, bir adamın yüzünden, mimiklerinden ne halt ettiğini bilir. Ben bilmem diyen hatun varsa ki elbette vardır bunların acilen QI testine götürülüp zeka testi yaptırmaları önemle rica olunur..ama bu sayı oldukça azdır onuda hemen belirteyim :)

Kadın versiyonun da ise durum farklıdır. Yedikleri okyanusa cacık olmuştur ama bunu sadece kendileri yada aynı klandan olan bir kaç arkadaşı bilir ve haneye yazılan her pipicanın performansını yine kendi aralarında yaptıkları yuvarlak masa toplantılarında masaya yatırıp enine boyuna inceler tartışır, eğlenir, geyiğini yapar, bokunu çıkarır vs. yani diyeceğim o dur ki çok eşli hatunlar çoğunlukla bir isim altında onlarca adamı ayıklar bilinen tek isim olsa da malzeme har daim farklı ebatlarda, yaşlarda, farklı kalitelerde olabilir. Ama siz bu hatunları genelde soğuk nevale, bizim mahallenin saf kızı vs formatında tanırsınız çünkü maalesef ki erkekgillerden çok daha üstün akıllıyız bu konularda kabul edin :) O yüzden genelde biz kendi aramızda bu hatunlara Üstat deriz. Neden deriz biliyormusunuz münferit yani yüzsüz kaşar, kalitesiz rokfor kıvamındakileri saymazsak yediği her haltı adabınca ve kılıfına uydurarak yaparlar en ufak falso vermezlerde ondan :)


Erkek: Pipisinin yörüngesinde bulunan her hatuna iç geçirip saniyesinde hardcore fantezilerden beynini uyuşturan her erkeğe heteroseksüel denir. "Ben demem" diyorsanız siz ne diyorsunuz çok merak ettim doğrusu yazın bi ara :) Bu adamgilerin gözlerinin içine baktığınızda kendi simanızı değil kendi poponuzu, vajinanızı yada göğüslerinizi görürsünüz sevgili arkadaşlar..sizin için yaptıkları her inceliğin genelde tek bir amacı vardır o da sizi hunharca s... eee şey yani sizinle sevişmek...bunlar seviştikleri ölçüde ve sizin verebilitenizin performansı ölçüsünde aşık olabilen yaratıklardır çünkü..bir de bu modellerin en birincil fantezileri 2-3 hatunu aynı anda götürmektir, ayrıca swinger hayalleri içinde yanıp tutuşanları da bulunur ( bunlar pipilerinin Kripton gezegeninden geldiği mi sanıyor ! )

Bu adamların günlük menüleri eğer çok albenisi varsa şöyledir; sabah işe geldiğinde masasının altına  kalem açmayı çok seven hatun bir arkadaşını sokar sabah pc başında günkük işlere göz gezdirirken masa altında o nereye sokup tepiştireceğini bilemediği kalemini  bu hatuna kemirtir, hatun görev aşkı ile yalarken ay pardon yanarken adam günün ilk skish-sokush (ne demek istediğimi anladınız sanırım) eylemini yerine getirir...pipişe hücüm eden kanın hormonsal patlaması sonucunda oradan vüctta dolanan hızlı kan sıvısı az da olsa beyine gidebildiği için mesai bitimine kadar çalışmasına yardımcı olur. Bu esnada adam hem çalışır hem telefondan akşam şenllikleri için hazırlığa başlar...bu tiplerin genelde illa sürekli tıkladığı biri vardır ama o sürekli cepte olduğu için yeni denizlerin balıklarına olta atmak ve bunları yakalamak daha extrem bir spor dalı olduğu için bunlara ortam hazırlamak genelde daha cazip gelir...Akşam eve gitmeden cepteki hatun şip-şak tıklanır...sonra olataya takılan varsa onlara mesai harcamak için eve gelip bir şekil şemal hazırlığı yapilır..gün boyu hormon salgıladığıdan önce bir duş, ardından bir iç çamaşırı değişikliği ile yeni maceralara yelken açılır....sonra ver pompişi ver pompişi tadında gecelere akılır...genel olarak erkekler çok alengirli düşünemedikleri için mevzu onlar için gayet basittir "aaa karı veriyo lan !! eee o zaman gidip alayım" bu yani daha ne olsun dimi ama :)
Çok fazla albenisi olmayanların çoğunlukla yaptıkları binbir emek zahmetle yaptıkları hatunun binbirmilyon kaprisini aşabilirse altında daimi takım arkadaşı kafasında milyon  hatun fantezisi cinsel hayatını idame ettirmektir...ama bu cinslerde her daim başka hatun damlarına konmak için gereğinden fazla mesai ve para harcar...İşin özü cancağızlarım sevgili bacılarım bu erkeklerin çoğunun genlerinde harem kurma ve bu haremi her daim genişletme arzusu isteği vardır.

Haaa hiç yokmu lan adam gibisi diyorsanız var elbet ama bu son zamanlarda şehir efsanesi olduğundan rastlanması mucize gibi bir şey..rastlayanınız olursa sadece kendinize saklamayın sevgili hatunlar, ihtiyacı olan hemcinsilerinizle paylaşın..sevgi paylaştıkça çoğalır dedikleri gibi kim bilir belki bunlarda böyle çoğalıyor olabilir..denemek lazım zanlımca :) Bakınız ben zamanında paylaştım mesela, benden başka herkesi mutlu etmeyi başardı bu zoptirikler...onun için size faydası olmasa bile bırakın başka bir yoldaşınızı mutlu etsinler :)

Kadın: Pıtışının iştahını erkek cinsi ile gideren her hatuna heteroseksüel denir. Kadın cinsi seksüel durumlara erkeklerin aksine kalbi ile bakar örn. pipiş gördük diyelim, önce kalbimizi hoplatması lazım ki bu zor ama olsun yılmak yok yola devam, sonra artık duruma ve kişisel fantezi kapasitesine göre nerede isterse orada hatungilleri diledikleri gibi hoplatabilirler.

Hatungiller hayallerinde tül cibinlikli janjanlı yataklarda kas ve kalbini aynı orantıda kullanabilen, bunun yanında mis gibi parfüm yada traş losyonu kokan, elleri ve ayakları bakımlı genelde etek ve koltuk traşını muntazam yapan, sevişirken öküz gibi böğüren değil nazik sevgi ve aşk sözcükleri fısıldayabilen, ön sevişmeyi mümkünse 3-5 yıl uzun tutabilecek kadar uçkuruna sağlam aynı anda hatunun haz aldığı tüm noktalara hakim olup bu noktalara aynı anda atak yapıp hatunu delirtebilecek özellikte olabilecek bir adam hayali kurarlar ama hayaller başka karşılarına çıkan adam demeye bin şahit isteyen yaratıklar başka olduğundan olduğu ile yetinmeyi çarçabuk öğrenmek durumunda kalırlar..ne yapak yani ölek mi acımızdan insaf gari :)

Bit tabiyski (pek tabi)  hatungillerin de şecereleri çok temiz değildir namus abidesi gibi görünüp tenha zamanlarında ellere verdiği talkının tam tersi davranışlarda bulunanları  vardır. Gündüz koca işteyken orgazm dalgalarında boğulanları vaar, çeşit çeşit oyuncaları ile fantastik takılanlar vaar, 5-6 sevgiliyi hafta günlerine bölüp kendi haremini oluşturanlar vaar. Pipiş pıtıştan  hiç çıkmasın derdine vibrolu külot giyen var (bu hikayeyi biri anlattıydı çok garip geldi kafamda toparladığım bir vakit lezzetli bir şekilde anlatmak isterim)

Sooonaaaa bir bi sürü (yani sayısını kendi bile bilmediği kadar çok) erkekle aynı gün içinde kendini hunharca pompişleten "ulan daha yokmu beni daha ciken" diyebilen hatunlarımız var. hay pıtışına kurban diyesim var ama bende ne öyle bir uzuv nede o kadar deriiiiinnnn hormonal güdümlü beyin var....
Benim kuzenlerden biri anlatmıştı hatırı sayılır bir haşna fişne sitesinden bir hatun denk gelmiş buna. Hatun demişki ne kadar sap arkadaşın varsa topla gel....bu bizim süzme de o heyecanla arkadaşlarına haber vermiş fırsat bu fırsat diyen o arkadaşlar da başka arkadaşları derken
2 araca 15 pipişcan toplanıp gitmişler..güzel bir villanın önünde bunlar araçtan fışkırmışlar kapıyı gayet nü bir şekilde dallamanın biri açmış ki dallamanın ne anlama geldiğini kavradığım an bu andır :) yani dal dashag şekilde gayet resmi dolanan her erkeğine diyebileceğiniz bir lakap, bir seslenme, hitap vs. vs. şeysi  artık hangisi uygunsa onu kullanın siz. Neyse ifidim bunlar içeri girmişler bir bakmışlar ki içerde anadan üryan yaklaşık  15 kişi daha var sehpahaların üstü içki, aperatif kuru sulu her zevattan kafa yapıcı madde, cinsel performansı arttırıcı damla hap, içeride odalardan birine adamların biri giriyor biri çıkıyor, pipişlerden kutsal sular damlıyor, kimi holün orta yerinde çavuşu tokaltlayıp onu motive etmeye çalışıyor amanın bir seyirlik ortam varki anlatılmaz yaşanır diyor bizim sıpa...neyse bizim pipişcanlar hemen soyunup dalıyor ortama odaya girdiklerinde kocaman yatağın her iki kenarında iki hatunu hunharca bafileyen bir gurup adam görüyorlar...pipiler seyran, gözler bayram ediyor tabi..hatunlar ordu kumanda eder gibi hem durumu konrol ediyor hemde pompiş candır yapıyor...neyse bizimkiler de paylarını alıyor bir kaç kez sabaha karşı bizimkiler pert ama hatunlar hala mesaide ayrılıyorlar oradan..Kuzen bunu anlatırken cıvırların (karı-kız-dişi demek oluyor argoca ) performansına takıldı aklım. Ne yediniz ne içtiniz bacılarım, neyin kafasını yardınız bu kadar bunca yıl kafestemi tuttular sizide 30 erkeğe yetebildiniz...bol kıvrımlı beynimin her nöronün da ayrı ayrı düşücelere gark oldum, fikirsel sorularım ekolu ses misali dağıldı gitti kendini yitirmiş halde....

Şimdi ecnebi porno yıldızlarının yüksek HQ lu performanslı filmlerini zilemedim değil izledim lakin perde arkasında az çok neler olduğunu hepimizin malumu ama böyle bir performansı canım Türkiyemin genelde anaçlığı ile bilinen hatunlarından ummak yapabilitesi olacağının farkındalığında olmak ne bileyim beni bile hayrete düşürdü...daha da çıkmam ben buradan onu da diyim yani....

Oysaki benim gözümde bizim hatunları kimse cikmiyordu...bizim kızlarımız uhrevi bir erdemlikle rahime mucize gibi inen yüce bir ruhun etkisiyle çoğaliyordu ben bile böyle işleri yüce bir görev telakki edip bembeyaz babydollerimin kutsal dantelleri arasında nezih ve nezaket içinde gayet edepli ve erkanlı bir şekilde icra eyliyordum...bunları duyduktan sonra cinsellikle ilgili tüm masum düşüncelerim duvara toslamış Anadol' un samanları gibi uçup gitti ya laaaaaaa.....

hımmmm evet evet son yazdığım bana da pek inandırıcı gelmedi ama nispeten böyle incelikli düşünceler içerisindeydim cinsellikle alakalı....benim bu konuda ki hayallerim bile "Ayşecik" filmleri kadar saf ve saftiriktir oysa ki.......................tamam be tamam o kadar da değil ama yakın diyelim biz kısaca :)

Konuyu dağıtmış olmam muhtemeldir tekrar gözden geçirmek gibide bir niyetim yok olduğu gibi yayınlamayı tercih ediyorum her zaman ki gibi...görüşmek üzere...ve nickimsiz salep içmek için bilisayar başından uzaklaşır. Yazının sonu :)

Yine uzun bir ara verdim ama bu ara içinde bir ameliyat geçirdim yaklaşık 41 kilo verdim ( düşünün ne kadar çok kilo almışım ) tatiller yaptım, anılar biriktirdim, iş-güç, tembellik vs...hepsini yazacağım ama toparlamak lazım bakalım artık...evet 2017 yılının son günlerine sağlığıma neredeyse kavuşmuş 41 kilo vermiş fit olamay ramak kalmış bir haldeyim....ama en iyisi sağlıkta olmak. Yeni yıl hepinize öncelike sağlık getirsin huzur getirsin para getirsin...aman işte bildiğiniz klasik dilekler vs vıdı vıdı yani hepinizi kocaman öpüyorum en sona bir şarkı konduyorum gerçi yazdığım geyikleme ile alakası yok ama neylersiniz ki bir ikizler hatunu olarak her daim değişken bir ruh hali içerisindeyim idare edin artıkın :)

14 Mayıs 2017 Pazar

Dünyayı Geziyorum Karı Kız Yiyorum (Uyduruk Tv Programı)


Eğer sansürsüz bir yayın politikamız olsaydı geceye yakın bir saatte eminim böyle bir program yapmayı önemli ihtiyaç görerek hemen harekete geçerdi bizim erkek tv yapımcılarımız :) Yani şimdi şehir gezip yemek tatmak iyi hoş da o gezdiğin yerlerin karısı kızı nasıldır, muamelesi nasıldır, gündüz yemeğini yeyip akşamda cıvırın (argo da hatun demek) tadına bakılmasın mı ?

Bizim pipişleri kutsal su ile (sperm yani) onurlarılmış has, ulu, cüce ay pardon yüce Türk erkeği gittiği her yere o hiç bir dünya ekaaanda olmayan  pipişleri ile imza atmasınlar mı ?  katiyetle olmaz mimkin değil.

Biz Türkler ki Uzaylıların bile konuştuğu bir lisana hakim, yer gök arasında kalan her yerlerin hakimi hatta kainat soyunun tek atası olan bir milletiz, bizim erkeklerimizin bu dünya üzerinde ki erişebildiği her hatuna tıklaması doğal bir haktır...hatta dünyalı bir hatunun Türk erkaa sandığı her adama onu hiç uğraştırmadan her türlü hizmeti vermesi elzem bir durumdur.
İşte çoğunluğu bu zihniyetle büyüyen bir Türk erkaaanın böyle bir projeye imza atması dünya üzerinde gidilecek ülkenin hatunu hakkında ön bilgiye sahip olması şarttır.

Program yaklaşık bir saat sürer. Gidilen ülkenin öncelikle kısa bir tanıtımının ardından başkentte bilinen en iyi varsa genel ev, sex hizmeti veren masaj salonları, hayat kadınlarının genel görünümü işlevselliği vs. çeşitli çekimler ve kadınlarla yapılan kısa röportajlarla ve yaklaşık olarak bu eylem için harcanacak para ülkenin parası ve Türk lirası karşılığı anlatılır ve tanıtılır.
Yurt dışı seyahatlerin de evinde uygulamayı beceremediği yada hadi fazlaca gömmeyelim  unuttuğu performansı nedense ulusal bir görev gibi gören Türk erkeği dış ülkelerin hatunlarına uygulamayı üstlenmiş bir nevi sex elçisi gibi sayarlar kendilerini.

Yurt dışına çıkmaya hazırlanan bir Türk erkeğinin çaktırmadan bavuluna bakmayı başarabilirseniz sanki savaşa gider gibi hazırlanmış olduğunu görürsünüz, bavulun büyük iç cebi genelde bir sürü sex gücünü arttıran ilaçlar, envayı çeşit prezervatif, sıfır paçalı don, genelde pastel renkli slip külot, apışarası deodorantı, parfüm, koltuk altı stiği vs.  gibi cephesi yatak olan skilatör hazırlığı görürsünüz. Ben sizin yerinizde olsam bunları cephaneleri herhangi bir izahat beklemeden bütün vücut deliklerinden bünye içine tıkıverirdim ama siz yine de yapmayın derim :) Bırakın ne hali varsa görsün. Nasılsa dönüp geleceği yer yine sizin yanınız...ama bekar ve hiç bir ilişkisi olmayan erkekse diyecek lafım... valla ne diyim yani ülkende ki hatunlara da sakla kendini mi diyeyim dimi ama :)

Her neyse... Programın en şerbetli bölümü ise hatunla başlanan mesainin ilk bölümü, orta ve son kısmından oluşur ki sex ilaçları sayesinde sanırım bu süre bizde uygulanan en kısa performansın azcık üstü olması muhtemeldir. Mesai bitimi performans derecesi ülke puanlaması gelir ve o hafta ki bölüm son bulur :)

Türk erkeğini iyice derinlere gömüp üstünde tepindiğimiz bir yazımızın daha sonuna geldik sevgili arkadaşlar.  Ama benim yazdıklarıma fazlaca takılmayın siz nihayetinde ben işin geyiğindeyim. Ortalama bir Türk erkeğinin en uç noktalarını hicivlendirmek salt gülüp eğlenmek adına yazıyorum, ama siz illa ki ben bunun hakkında düşünürüm de arkadaş derseniz ona da bi şey diyemem o beyniniz ve pipişiniz arasında ki mevzu o kadarına da karışmam hanımefendilik sınırlarımın dışında kalır :)

İlla ki kadın milletini de göm derseniz aha da gömüyom biz de pis çiş kakayız işte..oldu mu rahatladınız mı ? :)

Günün birinde Türk menşeili sex içerikli bir tv kanalı yada internet sitesi açılırsa ve böyle bir program yapılırsa hiç şaşırmam fikir benden uygulamak sizden :)

28 Nisan 2017 Cuma

Seksüel Gıybet nasıl yapılır :)

1.) Biz 3-5 hatun toplaştığımız da diğer konuların yanı sıra en eğlendiğimiz konulardan en önemlisi sex-mex, pipiş-kukuş vs üzerine en güncel dedikoduları paylaşmaktır ki en tazesini kendi çocukluk anılarımdan çıkartıp anlattığım zaman karşımdaki arkadaşımı da kendimi de krize soktum gülmekten.

Bizim oturduğumuz dairenin alt katında bir Mösyömüz otururdu o kadar yaşlıydı ki bedeninin buruşuğu kadar aklı da iyice buruşmuştu bir tek hangi cins olduğunu hatırlayıp, eski günlerin hayranlık dolu ihtişamlı şerefine (ki düşünün yani kim bilir ne kadar hızlı bir kullanıcıydı kendisi) etraf konu komsu teyze ve ablalarına, merdivenler de karı-kız cihetinden yaş sınırı olmaksızın karşılaştığı her karşı cinse önünü açıp göstermeye bayılırdı.

Yaklaşık 8-9 yaşlarından itibaren nadiren de olsa rastlamak durumunda kaldığımız bu eylemin çok şükür ki travması değil komik anısı kalmış aklımda. Düşünsenize 8-9 yaşındasınız amcanın biri size önünü açıp artık tek top haline gelmiş tenis topundan hallice ta....eee testislerini gösteriyor..ergenlik dönemine kadar erkeklik organının o kocaman top olduğunu sandık kardeşimle ben, sonradan imdadımıza abimin porno dergileri ve video kasetleri yetişti de "aaa dedik o topun üstünde dokandıkça uzayan ve sertleşen bir sopa varmış ay ne ilginç" şeklinde hayretsel düşünceler içinde bulduk kendimizi.

Yani eğer o zaman bu durum bizi travmalara gark etseydi şu an bile o koca topu bizim neremize sokuyorlar diye aklımızda deli soru  yangınları ile testissel korkumuzla yaşıyor olurduk. Neyse ki vakti zaman geldiğinde neyin nerede olduğunu, nereye koyulacağını ve hangi pozisyonlar da neler yapılacağını öğretenlerimiz oldu da durumun teknik ve tatbik açıdan ne olduğunu kavradık...Ne mutlu akıllı Türk hatunuyum diyene :)

2.) Nadiren de olsa yüz yüze geldiğimde seksuel anıları ile beni epeyce güldüren bir arkadaşım var geçenlerde onun anekdotlarından bir kaçını dinledim açıkçası hem güldüm hemde düşündüm.
Efendim bu hatungil arkadaşımız 40' lı yaşların içinde olduğu için arada bir gençlik iksiri olsun deyu genç sevgililer yapmış kendine ama hiç birinden umduğunu bulamamış biri kendini öve öve anlatmış şöyle yaparım deli olursun, böyle ellerim kıvranırsın, buradan kavrarım bayılırsın dedikçe bizim hatunun içi gıcıklanmış görüşme zamanı geldiğinde genç adamın anlattıklarının yerini yeller almış, masal prenslerinde bile zor bulunacak ihtişamlı beyaz atlı pipiden ise haber yokmuş..bir de o kadar uzun kıl yumağının içinde arayıp zar zor bulması bir inceden heveslendirse de o pipişimsi şeyin daha kapıda kusması (?) (bkz. Kapıda Kusmak: 1. anlam. Pipi uzvunun menzil dışında mesai harcamaksızın boşalma durumu, kadın için hayal kırıklığı, erkek için utanç kaynağı 2. anlam. eril organın sert durumdan yumuşak duruma geçme hali (terbiyeli anlatım şekli ile) Cümle içinde kullanımı: Pipişi pıtışımın ucuna bide eğmedi inan olsun, kapı da boşaldı.

Bizim hatun o yaşadığı bir kaç hayal kırıklığından sonra ne varsa bizimkilerde var deyip kendi yaşıtlarının tecrübeli kollarına geri dönmüş. Bu durumun kritiğini de şöyle  yaptık. a) genç nesil sevişmeyi bilmiyor. b) genç nesil o kadar çok teknoloji ile iç içe ki hayallerinde barındırdığı kendi ile gerçek kendi arasında dağlar kadar fark var. c) madem ortada ekleyebileceğin bir şey yok o zaman ne bol keseden atarsınız bre zındıklar :)

3. ) Benim hatun arkadaşlarımdan birinin başına geldiydi ve o zaman dilimi içinde epeyce bizi güldüren bir anı topağı var sırada.  O zamanlar kendisine sosyopat dediğim arkadaşceğimizin bir mail arkadaşı vardı adam iyi bir konumda evli barklı birisiydi yanlış hatırlamıyorsam yanlız adamın garip bir huyu vardı türlü zerzavatı kıçına sokup sadece o bölgenin fotoğrafını yollardı bizim aarkadaşa ve bizde heyecanlı bir dizinin sön bölümünü bekler gibi beklerdik acaba bu sefer nasıl bir şekil yollayacak diye. Gelen fotoları İsviçreli bilim adamı edası inceleyip sonra kritiğini yapardık. Kızım hadi onları oraya soktun peki o posizyonu nasıl ayarladın, o fotoyu nasıl çektin vs vs gibi. Yalnız en son gördüğüm foto en extrem olanıydı ki mabadına 4 ayrı sebzeyi bir kertede sokup kolaj kıvamında bir sanat eseri ortaya çıkartmıştı ondan sonra da zaten biz iptal olmuştuk..yazarken bile fena oldum varın gerisini siz düşünün gari :)

4.) Geçen sene bir bara gitmiştik barda bir dolu takım elbiseli, baktığın zaman erkeğin nirvanası mı lan bu,dibi dipciği, sapı, sübeği yerden göğe kadardır herhalde, amanın yunan tanrıları aramızda dedirtecek bir dolu sap erkek popülasyonu vardı..neden hiç hatun yok aralarında diye sorduğumda aldığım cevap ile bütün hayallerim Nuri Alço' nun gazoza attığı ilaç kadar hemncik eriyip gitti...utanmasam ağıt yakacağdım, o pipilerin girdiği yerleri basıp hunharca katleceğdim o kadar uzun soluklu bir hayak kırıklığı yaşadım yani :) Meğersem bu güruh birbirlerini severlermiş, pıtışsız hayat, pipiş dolu mabat kuramımın en ateşli uygulayıcılarıymış...oy ben nere gidemmm, oyy ben nasıl edeeemmm ay aklıma geldi de yeniden ağıldanmaya başladım şimdi hemmencik şuraya bir zılgıt da attırıverdim mi bu bölüm de biter artıkın lililiililililiilililiiliilililili.... :)

Seksüel gıybet nasıl yapılır konulu yazımızın sonuna geldik umarım güzel vakit geçirmişsinizdir.

Nickimsiz' den bu gecelik bu kadar. Uzun zamandır ay yazayım diye aklımın kenar köşeciklerine tıkıp tepiştirdiğim ne varsa hepsi aha şu klavye başında karman çorman harf dizelerine dönüşüyor ki komik bir durumsallığı yazayım derken ciddi konulara dalmayayım milleti de germeyeyim endişesi yüzünden yazmıyorum. Aksatmadan mail yollayan arkaşlara sonsuz teşekkür ederim çoğunu cevaplamaya çalışıyorum lakin gözümden kaçırdıklarım varsa affola hrpinize ayrı ayrı teşekkür ederim...hadi kovalayın
da gideyim artıkın bu neymiş ama yaz yaz bitmedi aaaaa :)


haydi bakalım gecenin bu vatki içiniz kıpraşsın, ben 2 kere dinledim klavye başı zeybeğimi halayımı çektim bu şarkıyla. size de taze taze yolluyom iyi eğlenceler
 O Zone - Dragostea din tei :) 

11 Ocak 2017 Çarşamba

Ragheb Alama Bana Göre Kimdir :)

Merhabalar Sevgili Arkadaşlar yine uzun bir ara verdim ama yazılacak çok şey olsa da içinde bulunduğumuz günler, bu kaos ortamı hevesimi her seferinde kırmaya yetti. Neyse ki şimdi buradayım, hemmen taze taze yazayım  :)

Efendim 1990 yıllarından itibaren ara ara müzik listeme eklediğim dinlemekten büyük keyif aldığım Türkiye de sadece meraklısının bildiği ama Arap Dünyasının gönlünde taht kurmuş bir yorumcu olan Ragheb Alama' nın benim çok sevdiğim bir parçasının klibine denk geldim bir kaç gün önce..sesini bildiğim adamı açıkça hiç böyle düşünmediydim ama adam bildiğin moda dergilerinden fırlamış gayet bakımlı ve gerçekten hoş bir beyefendi olduğunu görünce uzun zamandır Platonik aşk boşluğumu bu adamla doldurmaya karar verdim..

Unutmadan eklemem lazım bu adam Benjamin Button hesabı tersine aşama kaydetmiş, şöyle ki; sevdiğim şarkının klibinde ki hali  ile son zamanlarda ki halinin arasında dağlar kadar fark var, çoğu adam cinsi yaş aldıkça yüzüne gözüne haline bakılmaz hale gelirken Ragheb Alama şarap gibi yıl aldıkça veryy handsome (yani çok yakışıklı) olmuş ama benim en çok samimi gülüşü hoşuma gitti doğrusu...az sonra eskiden yeniye fotolarını koyacağım zaten sizde fikir edinirsiniz :) Bir de şunu fark ettim ki ben Janti heriflerden hoşlaşıyom yani metroseksüel bakımlı vs. ama bir de beni görseniz tam tersi modundayım...ayyy kendime bile muhalefetim ya ben, amanın nerelere gidem ben a dostlar :)

Haaa !  ee nasıl oluyor bu platonik aşk derseniz de hemmen anlatiim, tabi ki bu benim formülüm siz nasıl yaparsınız bilemem ama benim tarifim her daim zarasız ve eğlenceli şeklidir, size de bunu ısrarla öneririm . Efendim işe öncelikle bulabildiğiniz en janti fotoğraflarına aklınıza geldikçe mal mal bakıp iç geçirerek başlıyorsunuz, sonra yaptığı mesleğe göre video vs felan yayınlarını izliyorsunuz ki benim Platonik aşkım neyse ki bu konuda oldukça done verecek durumda bana. Sonra sosyal medya adreslerine üye olup ne halt ettiğinden haberdar oluyorsunuz...yaaa 2017 yılında yaşamak böyle bi şey işte..oysa eskiden öylemiydi  be yaaa..sonra efendime söyliim yeni parçalarını dinliyorsunuz, özel hayatından kesitler paylaştığı resimler ve videolara ara ara göz gezdirip ruhunuzu doyuruyorsunuz ki benim Platonik aşkım bu yönden de çok zengin malzemeli bir adam, sanırım bir tuvalete gittiği zamanları paylaşmıyor, geri kalan her şeyi sosyal medya üzerinde mevcut..Bu adamceğiz evli efendim 2 tane çocuğu, botox ve estetik harikası bir hatunu var ve Lüblan' lı.

43 yaşımın olanca hissizliğini az da olsa kıpırdatacak bir veri bulmaktan oldukça memnun olduğumu hemen belirteyim. Uzun zamandır kaçmayı göçmeyi tercih ettiğim aşk meşk durumları hala beni cezbetmiyor bunu kabul ediyorum ama flörtsel durumlarımdan oldukça memnunum eh 50 yaşına kadar Türkmen obası
şeklinde konar göçer yaşarım 50 den sonra da bakarım artık duruma..baktım hala bu ruh halindeyim o zaman azcıkın estetik vs derken 50.000 km bakıma sokar 55' in de jübile yapar, artık o zaman ki ruh halime göre takılırım, daha olmadı huzur evine gider orada bulduğum en uyuz adamın hayatını dar eder kendimi eylerim napiim. Ama en büyük hayalim bir sürü kedi köpekle birlikte büyükçe bahçeli bir evde yaşayıp arkamdan huysuz ihtiyar karı aklını kedi köpekle bozmuş diye dedikodumun yapılacağı bir hayatımın olması :)

Velhasıl 2017 yılına Ragheb Alama' ya Platonik aşkımı yazarak giriyorum. Sevgili okurlar bana göre bir çok kadın ve erkeğin reel hayatını ufak dokunuşlarla renklendirebilecek hiç bir şeyden kendinizi alıkoymayın fakat bokunu da çıkartmayın. Size iyi gelebilecek her anı değerlendirin, Sorunlarınızı ötelemediğiniz ama sorunlarınızdan yükümlülüklerinizden ufak zaman dilimleri süresince kaçabileceğiniz enerji, gaz, ego, şımartma vs. adına siz ne koyacaksanız artık, küçük odacıklar açın ruhunuza göreceksiniz ki kendi yaşam mücadelenize daha taze bir açısıyla yaklaşıp hayatınızı daha yaşanır hale getireceksiniz...Bende de hep bir nasihat verme durumu, gören duyan da sanır ki kuş kelebek börtü böcek dolanıp duruyorum ortalar da :)

Neyse ben bu gün size kendi havalandırma yollarımdan birinden bahsettim.

Eh ne diyelim o zaman her şeye rağmen güzel bir yıl olsun hepimiz için, umutlarımız körelmesin, sevdikleriniz yanı başınızdan hiç eksik olmasın, bol kazanç ve şans olsun hayatınızda en önemlisi tüm bunları sağlık ve sıhhatle yaşayın...Hoşçakalın.

Bu yıl da böyle buyurdu Nickimsiz :)

Bu kadar resimden sonra 2 tane de klip ekleyelim değil  mi...haydi iyi dinlemeler :)


bu en eski


Aha bu da en yenisi :D



Not: Bu soğuklarda dışarda yaşam savaşı veren canlara gönlünüzün zenginliğince, elinizden geldiğince destek olmaya çalışın, hepinize şimdiden çoook teşekkürler .

24 Temmuz 2016 Pazar

Kendi Objektifimden....


1.  Hiç bir partiye şu ana kadar gerçekten inandığım için oy vermiş biri olmadım bundan sonra sanırım olamayacağım da.

2. Oy vermeye başladığım günden bu güne her zaman muhalefet tarafına oy vermeye özen gösterdim çünkü biliyorum ki herkes aynı fikir ve görüşte olamaz, olmamalı da asıl Millet ben isem benimseyemediğim durumların karşısına benim ve benim gibi düşünenlerin bir nebze olsun sesini duyuracak Vekil seçmeyi kendime görev bildim. 

3. Son 14 yıldır her seçimde biraz daha kısıtlanıp köşeye sıkıştırıldığımı düşünmeye başladım. Siyaset ve Politikadan bi bok anlamadığım doğrudur ama bu Ülkenin Laik Demokratik bir Ülke olduğunu Atatürk İlke ve İnkılapları doğrultusunda Medeniyetin saptırılarak yozlaştırılarak değil gelenek ve göreneklerimiz doğrultusunda her inanca her insanca fikir ve düşünceye açık ve anlayışçı çözümden yana olacak bir düşünce ile yönetilmesi gerektiğini biliyorum.  En azından bize böyle öğretti Ailelerimiz, Öğretmenlerimiz.

4. Son yıllarda Ülkemde Vatandaşı olduğum için zamanın teknolojisine uygun sosyal haklarımın bana lütuf ediliyor muşçasına sunulmasına ve bundan minnet beklentisi içine giren ve bunu her şekilde meydanlarda haykırma gereği duyan Devlet Büyüklerime bende buradan seslenmek istiyorum. Evet hayatlarmız günden güne kolaylaşıyor bu doğru, verilen çoğu hizmetlerden gerçekten memnunum..hatta hasta ve yatalak Annem için dilediğimde Ambulans hizmeti ve benim hala haberdar bile olmadığım pek çok hizmet vardır ama bana bu kadarı bile yetiyor teşekkür ederim. Lakin tüm bu hizmetler için extra ceplerinizden çıkan paralarla değil vergilerimizden karşılanarak yapılıyor bunu bir çok kişi minnet ederek karşılayabilir ama ben sadece Teşekkür ederek karşılamayı tercih ediyorum. Devletim ve Devleti yöneten büyüklerimden sadece ihtiyacım olduğu kadarını istemeyi fazlasının, aşırısının zaruret olduğunu, başka bir Vatandaşın hakkını çalmak olduğunu yine Ailem Öğretmenlerimden öğrendim.

5. Hükumet olarak fakir halka her ay düzenli yardım yapmak yerine düzenli ve sürekli iş imkanları sağlamak daha uzun süreli bir çözüm yoludur ve sosyoekonomik açıdan bazı kesimlerle en azından arayı bir parça kapatır. Bu durumdan anladığım balık tutmayı öğretmek yerine sürekli balık sağlamak seçmen sayısı açısından size bağımlı büyük bir çoğunluk oluşturuyor bunun yanına menfaatleri doğrultusunda yada dini sebepler veya kendince fikirleri örtüştüğü için hükümet yanlısı olan kısmı da eklersek halkın % 49' u memnunken % 51' lik kısım kendini bu guruptan soyutlamaya başlıyor. Çünkü bu % 51' lik kesim farklı seslerin ahengine inanıyor, din ve düşünce açısından özgürlüğe sindirilmeden yaşamaya vs. vs. inanıyor.  Ee kim mani oluyor diyorsanız işte bu konuda yazılı olmayan teamülleri ortaya koyabilirim. Fikrimi anlatmaya çabaladığım zaman hakarete uğrama ve şiddete uğrama katsayısının her geçen daha da arttığına inanmaya başladım artık. Kanunen bu gibi şeylerde baskı gördüğümüze inandığımız zaman Hukuk beni korur dediğimde yanımda  görebileceğim sayılı ideolojik kolluk gücü ve Hukuk adamı var artık ve böyle düşünen sadece ben değilim emin olun. Kısacası güvensizlik yaşıyorum ve endişe ediyorum.

6. Tüm bu yazdığım şeyler başka partilerin hükumet dönemlerinde olmadı mı...elbette oldu o zaman rahatsız olduğum konuları dillendirmekten ve konuşmaktan tartışmaktan çekinmedim şimdi çekindiğim kadar. Çünkü bu gün yazdıklarımı son bir haftadır yaşadığımız tüm kötü durumların sonucunda "bu kaltak da Darbe yanlısı" diyebilecek ve satır aralarını okumadan yaftalayıp yapıştıracak o kadar büyük bir çoğunluk var ki ama yazmasam olmaz kendime ve Ülkeme olan inancımı da kaybedersem yarın daha başka, daha farklı kapıma dayanacak kötülüklerden en başta çekirdek Ailemi ve sonra mahallemi ve sonra ilçemi, memleketimi Vatanımı nasıl koruyabilirim ? 

7. Son darbe girişiminde sokağa çıkmadığım doğrudur..çünkü Kızgınım, Hükümete kızgınım, Muhalefete kızgınım bu tarz bir yapılanmayı binlerce kişiye yayılacak şekilde ve devlet birimlerinin  her katmanına itina ile sızmalarına yapılanmalarına nasıl müsaade edebildiniz ? Balyoz, Ergenekon, Poyraz köy vb. davalarda Şerefli Türk Subaylarımıza, gazetecilerimize ve çeşitli görevleri olan insanlarımıza haksız yere verilen hükümlere mesnetsiz yargılamalara, onur kırıcı suçlamalara nasıl kayıtsız kalabildiniz. Şimdi tüm bunlar Paralel yapının suçu demek tüm bunları hiç olmamış yada haberiniz bile yokmuş gibi davranmak nasıl bir duygudur. Dün yaptıkları etkinliklerin açılış ve kapanış törenlerinde hasretle ağladığınız, methiyeler düzdüğünüz bunca yıldır hukukunuz olduğunu hatta ellerinde büyüdüğünüzü, çok özelliklerini övüp örnek aldığım kişidir, üstadımdır diye bahsettiğiniz kişinin bir nebze dahi olsun farklı düşüncelerinin olabileceğini anlamamak için ne olmuş olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Buna benzer pek çok şey düşünüyorum ve açıkçası düşündükçe daha çok kızıyorum, üzülüyorum vs. Bu darbe girişmi sonrasında aldığınız önlemleri geç olmuş olsa da takdir ediyorum. Çünkü 80 darbesinde bir çocuk olarak ne yaşadığımı gayet iyi biliyorum ve bir daha hiç bir kimsenin böyle zorluklar ve kaos ortamında yaşamasını asla istemem. Sokakta eylemsel olarak olmayabilirim ama bu Polisimin ve diğer sivil insanlarmızın yanında değilim demek istediğim anlamına gelmez. Daha açık olarak yazarsam ki bu konuda biraz alıntı yapacağım..biri yazmıştı çok hoşuma gitti onun için benzerini yazıyorum "Karı-koca kavgasına karışmak istemedim" Bilmiyorum belki çok lakayıt kaldı ama sanırım en basit anlatım şekli bu idi.

8. Muhalefet...Tüm bunlar dibinizde olup biterken sizlerin arasından sadece bir kaç cılız ses çıktı, ya koltuk sevdanızdan yada başka şeylerin derdinden mi nedir bilmiyorum bana dokunmayan yılan bin yaşasın modun da şimdi çıkarttığınız bir kaç cılız sesi kükremiş aslan gibi gösterip "biz dedik, biz ettik" naraları açıkçası şahsıma hiç inandırıcı gelmiyor..yemiyorum en saf hali ile..daha fazla üstüne gitmeliydiniz korkmadan durmalıydınız bu yanlışın önünde, ama biriniz dır dır konuşan hatun edasında kaldınız, diğeriniz ise rüzgar nereden eserse o yöne doğru dalgalanıp gittiniz..benim gözümde sınıfta kaldınız, hepinize sıfır veriyorum oturun aşağı...verdiğim oyu heba ettiniz, hiç birinize helal etmiyorum hakkımı !

9. Halkı meydanlara çağırdınız...önce kolluk kuvvetleri olaya müdahil olsaydı ki sanırım sadece onlar bile üstesinden gelebilecek konumda ve yeterli donanıma sahiplerdi, bunda zorluk yaşandığı anda öncelik sırasına göre çağrı yapmak ve birlik olmak yerinde olurdu..Sivil Halkımızın şehit olması ve yaralanmasının önüne geçilebilirdi ki ben buraya ne yazarsam yazayım ne demek istediğimi tam ifade edemeyeceğim onu anladım şimdi yazarken...Velhasıl ne olursa olsun Şehit olan Tüm Canlarımızın Yolu Işık Mekanları Cennet olsun.

10. Ben bu Ülkenin T.C. kimliği ile onurlandırılmış üzerinde sadece Adımın Sanımın, soyumun sopumun bilgileri yazan kağıt parçası değil gerektiğinde bu canını bu Vatan toprağının bir santimine feda edecekmisin sorusuna "EVET" bunu yapacağım diye doğumumdan ölümüme andını içtiğim şerefli bir belgenin yükümlülüğünü taşıdığımın bilincinde Atatürk İlkelerine ve Türkiye Cumhuriyetine gönülden bağlı Türk Vatandaşıyım. Ama ne olur beni ve benim gibi düşünenleri zaman içinde bir takım otorite boşluğundan faydalanılarak, göz yumularak, görmezden gelerek yada her neyse işte, oluşmaya başlamış ve son 20 yılda hızını arttırıp şimdi yaşanan kötü durumlara sebep olanların ve olduranların karşısına yem olarak atmayın. Ben Vatan için ölmeyi göze almışsam ve bunun için and içmişsem gaza getirtilerek ölmeyi şehit edilmeyi değil, gerçekten uğruna değer bir savunmanın içinde artık bahtıma tankla mı olur olur tüfekle mi yada bombayla mı vb. gelecek bir ölümle taçlandırılarak şerefimle ölmeyi tercih ederim. Şehit olmasam da olur, ardımdan kahramanlık methiyeleri düzülmese de olur, adım hiç bilinmese de olur yada adımı bir sokağa bir parka vermeseniz de olur. " Söz Konusu Gerçekten Vatansa Gerisi Teferruattır"

11. Bu arada Selaların sadece ölümle alakalı olmadığını öğrendim..keşke bunu bu kötü tecrübe ile öğrenmek durumunda kalmasaydım..Böyle bir Sela çağrısı  en son Kıbrıs Barış Harekatı sırasında duyulmuş Ülkemde demek ki o zamandan bu yana bir reel darbe bir kaç tarihi kararlar uygulanırken bile bir şekilde birlik olmayı tüm acılarmıza rağmen kenetlenmeyi bilmişiz ne mutlu bize.

12. Bu durum da tekrar yinelemek istiyorum Ülkem zararına dokunacak, birlik ve düzenini bozacak hiç bir fikrin yada oluşumun yanında olmadım, hiç kimsenin eteğini öpmedim, çıkarlarım doğrultusunda aman ben kalkınayım da gerisi ne bok yerse yesin gibi bir zihniyet içine girmedim, kraldan çok kralcı olmadım, doğru bildiğim yolda vicdanımın ve aklımın bir olduğu noktada bu Ülke yararına ne yapılması gerekiyorsa kişisel olarak yapmaya özen gösterdim, her ne kadar Beşiktaşlı olsamda bu Ülkenin farklı renklerle bütünleşmiş o güzel mozağine, birlik ve kardeşliğine tüm kalbimle inandım.Kendi bildiğim özgürlük kavramları doğrultusunda farklılıklara saygı çerçevesinde "bizden değilsen yoksun" anlayışı ile değil "hepimiz biriz" mantığı ile yaşamak isteyen sade bir Vatandaşım. Saygılarımla arz ederim.

Ben bu blog' a politik yada siyasi görüş yazmayacağım, çünkü burası biraz gülmenin, efkar dağıtmanın bazen hüzüntrak ama komik anıların yazıldığı bir yer olsun dediğim ve düşündüğüm her an Ülkemde yaşanan onca acıya kayıtsız kalıp yazmaya çabalamak mümkün olmadı. Koy kıçına rahvan gitsin, aman dünya s.kime minare g.tüme ben eğlenceme bakarım diyemedim...kısmetse demeyeceğim de.



Dilimin ve elimin döndüğünce kendi bakış açımdan son zamanlarda yaşadığımız olayları değerlendirdim sürç-ü lisan ettiysem affola.

İş bu yazıda kimseyi direkt olarak hedef almadığımı buna zaten haddimin olmadığını tamamen kendi fikirlerim olduğunu hala saf bir inançla eleştiri yapma hakkımı kullandığımı açık, seçik, çıplak, nü olarak beyan ederim.

İmza: Sapsade Türk Vatandaşı.







31 Mayıs 2016 Salı

Hayata Dair Doğaçlamalar :)

43 yaşıma alışmaya çalıştığım bu aralar kendi çevremde olan biten, fazla bilmediğim ama biraz araştırdığımda hayretlere gark olduğum, izlerken dumurlarında kaybolduğum programları vs yazayım dedim.....

1. Evlendirme Programları: İtiraf etmeliyim ki keyifle izliyorum. Neden diye kendime sordum, sormadım değil, ama şu aralar onca insanın o kadar gelen talibe ayrı ayrı kulp takmaları, kendini gerçekten bi halt sananların olduğu ve bunu reyting aracı olarak kullandırmaya talip insanları izlemek sürekli stand-up izlemek gibi bir şey ve bunca acı duruma katlanmak için biraz izlemek hoş oluyor.  Kadının biri olmayan müzik yeteneği ile şarkı söylüyor kıyamet kopuyor "lan bende ne potansiyel varmış" programı ile yüklenen bünye programa geldiği amacını unutup başka işlere soyunuyor. Başka bir hatun 2 gram akıl kırıntısına sığınıp gelen taliplerini anket soruları eşliğinde tanımaya çalışıyor lakin bu hanıma çalışmadığı yerden soru sorulunca devreleri yandığı için kimseyi beğendiremiyorlar bu kızımıza....hayır ne istiyorsunuz Tarkan' ın, Kıvanç' ın vb imalat harikası adamgillerin sizi ekranda görüp "aha lan hayatımın aşkını buldum" deyip programı basmasını mı ?
Kendimizi kandırmayalım hanımlar asla böyle bir şey olmayacak bu hayallerle ancak oturduğumuz yerde 2 ters 1 düz, 1 ters 3 düz...eeee nasıldı lan bu deyu örgü motiflerini birbirine sokar, sonra tekrar söker tekrar öreriz :) Başka bir program var bunun formatı diğer bilinen programlardan farklı yaklaşık 9 aydır dön dolan aynı isimleri birbirlerine yamayıp duruyorlar ama sonuç yok..kızlar bölümü neredeyse tam amerikan kadın hapishanelerin de bunalım mücella, psikopat ruhla bezenmiş hatun modeli neredeyse Program sunucusunun artık iyice yüzüne vurmuş "Allahım nereden düştüm bu programın içine" adlı ruh durumu ise artık bitirsinler bu programı diye bağırıyor. Yani ben izlerken bu tarz duygulara kapılıyorum.


2. Romantik Komedi Dizileri: Başka konu kalmamış gibi sürekli aşk meşk konulu içine komedi yerleştirilmiş dizilerden öğk geldi desem sanırım kimse şaşırmaz. Memlekette başka konumuz kalmadı da bu mu eksik yani? Ne bileyim azcıkın mantıkla işlenmiş eksantrik konulu senaryolar yazılamıyor mu ? Hiç bir senaristin aklına gelmiyor mu bu tarz konular yazmak yada hadi senaristlerin günahını almayalım da televizyon kanallarına yüklenelim biraz, bu dizileri seçen yöneticiler, kişisel olarak romantizm eksikliği içerisinde misiniz yoksa...her kanal da mutlaka 3-5 tane haftanın her günü, vallahi aşktan tiksindim bu nedir ya..neymiş anam bu romantizmle bitmeyen kavganız :) Bu tarz konular ne yazık ki Tür erkeği ve Türk kadının bünyesinde aşırı tahribata yol açıyor efendiler. Erkekgillemizin öğrenebildiği tek şey kırdan bayırdan yolduğu 2-3 dal çiçeği sevdiceğine sunabilmek ama siz bu dizileri Türk kızlarımıza izlettirdiğiniz de ne oluyor, kızlar çıta yükseltiyor...yok havai fişekle kalbime saplan, yok teknede denge kurmaya çabalarken dizlerime kapan, bana yemek yap bende yaptığın yemeklerin her birine ayrı bir kulp takayım seni bezdireyim, doğum günümde bana otomobil al yok helikopterle gezdir vs vs....nedir lan bu ???? Şahıs olarak sevmediğimden istemediğimden değil çok şükür bunları yaşatan adam tadında ve sıfatında arkadaşlarım var lakin bu cins adamların nesli çok az...onun için bunu Türk Erkekgillerinin genelinden istemek, ummak, hayalini bile kurmak ne bileyim çok manasız bir çaba ve sürekli hayal kırığı ile kalan pek çok hatunceğiz vakası... En yakın örneği abimdir ki geçen gün doğum günümde bana hediye almak yerine önüme hatırı sayılır bir para koyarak git ne istersen al demişliği vardır. Bazı okurlarım bir kaç yazımda denk geldiyse bilirler ki kendisi naif, beyefendi kişiliği ile müsemma bir zattır ama bazı konular da ruh öküzü formatında olduğunu ne yazık ki değiştiremiyoruz :)
Yni bu konuda romantik film, dizi serilerini en azından biraz azaltıp yerine akıllarımızı yoracak çok değil arada bir de olsa bizi ters köşeye yatıracak diziler çekseniz bizde izlesek çok memnun oluruz...diğerleri olmaz sa hiç endişelenmeyin ben tek başıma bir memnun olurum ki herkes olmuş kadar olur :)


3. Yakışıklı Adamgiller Konusu. Hakkını vermek lazım ki 80 yılından sonra doğan çoğu veletler çok yakışıklı. Geçen gün bu konuyu Kadıköy' ün orta yerinde bir büfe de konu açıldığı için arkadaşımla konuşmaya başladığımız da yanımızda ki meraklı teyze ve ablalar da dahil olmak üzere bize hak verdiler. Yani 80' li yıllara kadar görev icabı çoğalmak eylemi 80' ler den sonra gerçekten zevk alınarak ve gerçekten verimli mesai harcanarak yapılması gereken hatta elzem bir konu olarak idrak edilip çalışmalar ancak o yönde hayatımızda ki anlamı anlaşılmış olup, buna bağlı olarak doğan çocuklar da gerçekten imalat harikası ve kaliteli yapım ürünleri olarak hayatlarımızda ki yerlerini almşlardır. Anlayacağınız eciş - bücüş doğmuş  aşk yoksunu,kaçak, eksik malzemeli yarım,  yamalak işçilikle bezeli biz 70' ler kuşağı gerçekten yerlerdeyiz bu konu da...diğer kuşakları varın siz düşünün artık..ama içlerimizde işlerini düzgün yapmış bu konuda tam zamanlı mesai ve enerji harcanmış ebeyenler taraından yapılmış imalat ve üretim harikası insanlar yok değil, var elbette ama onlarda gerçekten çok az.:) Demek ki neymiş özellikle çoluk çombalak yapmaya niyet etmiş eylemiş ebeveynlerin bu konuya öncelikle gerçekten hazır ve istekli olarak başlamaları bu işi gerçek bir görev aşkı ve yangını ile yapmaları en önemli unsurmuş nokta net :)


aha size Birkan Sokullu kişisi :)

Kim bu veletler diye örnek verecek olursam bu aralar en birinci örneğim Birkan Sokullu adında bir oyuncu ki 43 yaşımın olanca evde kalmışlığı ile kendisine kötü niyetler besleyecek kadar hayranım :) Allahtan kötü niyet kısmını eylemselliğe dönüştürmeyecek kadar hanımefendi bir kişiliğe sahibim (ay sanki dönüştürsem  adam da beni bekliyordu ya zaten, bu da ayrı bir komedi türü ya neyse) ama yakın arkadaşlarımdan "ulan bu adamı bana doğum günümde paket edip tez önüme koyun" diyebilecek kadar komedyenlik yeteneğim var çok şükür :) bunun gibi bir kaç örnek verebilirim ama vermeyeceğim çünkü tek başına bu paragrafta harika durdu bence..sizce de öyle değil mi hanımlar :)

4. Tarihimiz de Eşcinsellik konusu: Geçen gün bir şeyleri araştırırkene rastlantılarında hayretlerine daha da bulandığım okudukça Osmanlı zamanın da biz kadınların sadece ve sadece soy yürütmek için kullanılan bir objeden farksız olduğumuz hissiyatına kapıldığım bir köşe yazısı okudum. Sonra bir kaç kişiye daha okuttum..en son Teyzemin küçük kızı ile birlikte okuduk, küçük kızı derken yaklaşık 50 yaşlarından bahsediyorum..canım ablam kendi halinde memur olduğu ve hayatı insan yawrusu oğluşu, evi, işi arasında geçtiği için bu gibi konuları okuyunca hayata bakış açısı değişti. Ne yazık ki eskiden bayaaaa bir ademgil birbirleri ile halvet etmiş yetmemiş aşık oluşmuşlar birbirlerine sonra bu aşkları şair olup şiir misali pipilerden maabadlara, maabadlardan hokka ve divitlere dökülmüş o canım divan edebiyatını oluşturmuş...ne acı dimi..okuduğumuz da her bir dizenin bir kadının kalbine adanmış sandığımız o şiirler meğerse bebek yüzlü sırma perçemli oğlanlara, pala bıyıklı, sine püryan erkeklere yazılmış..bu gerçekle yaşamak durumundayız sevgili hatunlar bilmiyorsanız öğrenin alışmaya çalışın....hatta durun size bir kaç paragraf paylaşayım.


Yemenici Bali Oğlan

Kitapta, 1686 yılında Hamamcılar Kethüdası olan İsmail Ağa tarafından kaleme alınan Dellakname-i Dil Küşa yani Gönüller Açan Tellaklar Kitabı adlı uzunca bir metin yer alıyor. İstanbul’un ünlü hamamları ve bu hamamlarda “kulamparaya peştamal çözen nazenin oğlanları” anlatan İsmail Ağa’nın kitabı kaleme almasının sebebi ise yine bir hamam oğlanı.

Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda “soyunurken” İsmail Ağa tarafından çok beğenilerek “iç oğlanı” yapılan Yemenici Bali Oğlan, “Bir kitap yazsan, içinde adımız geçse, tarihte hatırlansak” deyince İsmail Ağa, İstanbul’daki 2 bin 123 “parlak” tellaktan on birini seçerek anlatmaya başlamış. Tabii başta Yemenici Bali Oğlan. Kethüda’nın coşkulu üslûbunun katkısıyla, ortaya Osmanlı’nın en renkli eşcinsel metinlerinden biri çıkmış.

İsmail Ağa, “mahbûb-ı ziba” yani “yakışıklı sevgili” diye andığı Yemenici Bali Oğlan için şunları söylüyor: “Henüz on beş yaşında ve güzellik tacı adının başında ve bu günahkârın mürg-i dili (gönül kuşu) yemenici oğlanın samur kaşında.”


Zavallı Yemenici, gaddarlıklarıyla nam salmış 59. Yeniçeri Ortası’nın acemilerinden. Şahbaz bir yoldaşının altındayken baskın verilince defterli olup Kılıç Ali Hamamı’nda soyunmaya başlamış. Kethüda’nın deyişiyle, “Amma camekân odada, amma içeri halvette o nazlı oğlanın firuze kâsesini ejder misali demir kazık millerle oymuşlar.”
İsmail Ağa, Yemenici’nin hamamda soyunduğu dönemdeki tarifesiyle ilgili de bilgiler vermiş: “Gece ve gündüz seferi 70 akçedir. 20 akça dahi ortağı dellak alır. Gece döşek yoldaşlığı 300 akçadır. Kulamparası kaç sefere takati varsa 300 akçaya dâhildir.”


Bunun gibi bir sürü paragraf okudum hepsi ayrı bir tellak ve hikayesini anlatıyordu....velhasıl Osmanlı döneminde hatunların çoğu "zıbık" adı verilen tahtadan yapılmış yalancı pipilerle idare etmişler...elbette ki normal cinsellik yaşayan da olmuş tabiysi...ben sadece bana hayli enterasan geldiği için yazma hevesine girdim...

Bu yazılardan yola çıkarak ablamla şöyle bir tez geliştirdik demek ki dedik tarihe geçebilme şansına erişmiş bazı Sultanlarımız Padişahlarını nasıl mutlu edeceklerini çok iyi biliyorlardı ki Cihan Padişahların kendilerine aşık ettiler.....elbette ki bunun geyiğini yapıp kendi mallığımızla dalga geçtik...hayatlarımız boyunca erkeklerimizin bizleri vücut kıvrımlarımıza göre değil beyin kıvrımlarımıza göre sevmesini umarak akıllı hatun çizgimizden çıkmamaya çalıştık..meğerse akıllı olduğunu bile yatakta ispatlamak zorundaymışsın..cinselliğin en afillisini yaşatıp sonra bunun nimetlerini kotarmak ancak bu yazıları okuduktan sonra kafamıza dank etti iyi mi :) akıldan yana sınıfta kalmadık lakin bu var olan aklımızı kurnazlıkta kullanmasını bilemedik....

5. Şarkı Türkü Durumlarıma Bakış : Fark ettim ki çok uzun zamandır bildiğim şarkıların yanına yenilerini katamamışım..hatta öyle ki yeni fırtlamış şarkıcıların çoğunu, yeni çıkan şarkıları bilmiyom duruma hemen el atıp beğenebileceğim tarzda parçalar buldum kendime...bunların en başında Ayla Çelik ve Beyaz' ın düeti Bağdat geliyor ki bu şarkıyı kendi üslubuma göre uyarladım "ben dünyanın en salak karısı olabiliiiirimmm, bağdatı elimde harita ile bulamayabilirimmmmm" vb. gibi :) bir de Volkan Konak' ın aleni aleni adı bir şarkısı var kaldı ki Volkan Konak yaldır yaldır dinlediğim bir sanatçı olmamıştır ma au şarkısını beğendim vallahi...az sonra paylaşacağim zaten...

Evet sevgili arkadaşlar aralara zamanlar sokuşturup yazdığım bir yazımızın daha sonuna geldik umarım beğenerek hatta göz kenarlarınızda hasretten biriktirip naif bir duygusallıkla bıraktığınız gözyaşlarınızla okumuşsunuzdur (!!!!!) ay yazarken bende inanamadım duygusal yazılar ve ben ve bunları okuyan siz sevgili okurlar :) Duygusal bir hatun olmaktan istifa edeli hayli zaman olduğu için safkan mal ve ruh öküzü halime katlanabilen sayılı adam var çevremde bu adamların he birine ayrı ayrı hayranım ben..aman neyse yaz yaz bitiremedim...son olarak kendinize çoook iyi bakın, bol bol tatil yapma imkanlarınız olsun inşallahhhh...ve mümkünse sokağımız da ve çevremizde ki can dostlarımızı susuz ve mamasız bırakmayın 




mis gibi şarkılar çok beğendimmmmm

13 Şubat 2016 Cumartesi

Nickimsiz' in Komik 14 Şubat Anısı :)

2004 yılının 14 Şubatını biz 5-6 sap hatun o zamanlar müdavimi olduğumuz Beyoğlu Galatasaray' da 45'lik adlı barda Anti Sevgililer günü kutlaşması olarak yapalım dedik. Çünkü o zamanlar bu 5-6 hatun bildiğin sapsız sübeksiz haydi Voltranı Oluşturalım ben kol olayım, sen bacak ol, bende senin kulağına gireyim şeklinde klan gibi dolanır haldeydik :)

O zamanlar 45' lik sağlam rock parçalar çalardı tabi..şimdi ki gibi nosatlji yerli veTürk Pop çalmıyordu. Kapının önüne geldiğinde rezervasyonunuz varmı diye sorup sonra telsizle içeride ki adamlarla irtibat kurup bize de nooluyo lan Beyaz Saraya mı giriyoruz gibi şaşkınlık ifadeleri yaratmazlardı kapı önü. Hele damsız gelen erkeklere ezik muamelesi hiç yapmazlardı çünkü oraya takılan her tip birbirini tanırdı içeri girdiğinizde her hafta tanıdığın tipleri görmek isimlerini bilmesen dahi güler yüzle iki kelam selam edilirdi falan filan. Kısaca o rüya gibi samimi ortam "Issız Adam" filminin bazı sahneleri orada çekildikten sonra kaybolup gitti...

Yalnız oraya takılan biri vardı ki biz hatunlar arasında dedikodu malzemesiydi. Adam hep yalnız başına gelir barın kapı tarafına gelen en stratejik kenarına konuşlanır efendi gibi içer ve gelen giden diğer müdavimlerle hoş sohbet ederdi. Ara da bir kesiştiğimiz doğrudur...aaa valla yalan değil, kızlar bana takılırdı bende hep yalanlardım ama şimdi itiraf ediyorum kesişirdik :) ama hiç konuşup sohbet etmişliğimiz olmadı...adam  tek başına gelir gecenin son saatlerine kadar efendi gibi içer sağa sola salça olup sulanmadan geldiği an kadar ayık ve naif bir şekilde kalkar giderdi.

Bardan çıktığı andan itibaren onun yerine genelde biz ele geçirir sabahın horoz öttüren saatlerine kadar takılırdık. Barmenleri  o gittiğinde bıraktığı tipten memnun ulan şu adam burda bir hatuna asılsın dişimi kırarım vs. gibi övgü dolu sözler ederlerdi.

2004 Sevgililer Günüsün de o akşam o da oradaydı ve yine her zaman ki gibi yalnızdı ve yine elbette ki bizim tanıdığımız tüm müdavimler....Allahım neydi ki bu ? Demek ki bütün 45' lik müdavimleri o zaman dilimi içinde top yekün saptı...Saptık, saptınız, saptılar :) O akşam o naif beyefendi bizi kendi yanında ki yere alıp biz 5-6 sap hatunu bir nevi kendi himayesine aldı. O güne kadar iyi akşamlar, iyi eğlenceler, iyi geceler' den başka kelam etmemiş bizler o akşam ara ara adamla sohbet etmeye başladık. Önce havadan sudan, sonra işten güçten,daha sonra sevgili ve aşk meşk durumlarından falan filan derken her hafta o barda tek başına geldiği gibi kendi hayatında da yalnız olduğunu öğrendik.

Oysa biz o adamın gece gezmelerini sevmeyen ve rock tarzını benimseyemeyen, evde adam yokken klasik müziğini açmış elinde bir kadeh şarabı ile pencere kenarında ki berjerine kaknem kaknem oturmuş menepoz teyze tadında karısı yada bir sevgilisi olduğunu varsayardık. Meğersem yokmuş. Kızlar elbette ki bu durumu duyunca bana gicik ve uyuz haraketlerle kaş göz işaretleri yapmaya başladılar inceden ve derinden adama çaktımadan nasıl dalga geçiliyorum tahmin bile edemezsiniz sevgili arkadaşlar....

Eh madem ikimizinde sevgilisi yok bari birbirimizi kutlayalım dedi o naif adam, nazikçe tokalaşıp yanak yanağa birbirimizi öpeceğimizi sanan ben salağı adamın beni kendine çekip kollarını belime dolayıp dudaklarıma yapışmasıyla önce şok oldum, sonra duruma jet hızıyla adapte olup adamın boynuna sarılıp  öpmesine karşılık vermek sureti ile süper bir Anti Sevgililer Günü Kutlaşması yaşadık. Tabi biz bu eylemi yaparken arka fondan gelen müdavimlerin şaşkınlık dolu ooooooo seslerine ve o zamanlar yeni piyasaya çıkmış kameralı cep telefonlarına arkaşlarım tarafından çekilmek süreti ile hafızalarda sadece o zaman diliminde kalacak o anı bir foto ile belgelenip ara sıra eski maillerimde bir şeyler ararken karşıma çıkınca gördüğüm zaman o geceyi hatırlayıp epeyce bir keyiflendiğim ve güldüğüm bir anı haline geldi.

Öpüşme faslı bittiğinde sanki "Romeo ve Juliet" oyunun şimdiye kadar ki en iyi oyununu çıkarmış aktör ve aktristiymiş gibi çılgınca bir alkış aldığımızı yazmadan geçemeyeceğim.
Gecenin sonunda barın dış kapısına beni çağırıp kırmızı bir gül hediye etti bana ve kahve içmek istermisin diye sordu. Bende nazikçe arkadaşlarımı bırakamayacağımı söyledim anlayışla karşılayıp tekrar ani bir hamle ile bu sefer aynı performansı barın dış kapısında gösterip iyi geceler dileyip gitti.

Bar müdavimleri o gece dumur ötesi oldukları ile kaldı...bende olanca şaşkınlığımla..kızların hain esprileri uzunca bir süre devam etti sonra azala azala bitti elbette :)


O günden sonra aynı bar da aynı müdavimler olarak hayatlarımızın eğlence kısmına devam ettik...arada bir sohbet edip birbirimize içkı ısmarlamak dışında başkaca bir görüşmemiz olmadı...

Sonra kızların biri evlendi sevgiler günü kontenjanını ömür boyu kızının babasına hediye etti...diğer kızlar sıra ile biri 2 kere evlendi, birinin uzun süreli bir birlikteliği  var, benim de nur topu gibi bir ruh öküzüm oldu, çok şükür ki şimdi yok, bir diğeri kardeşimdir ki o da hala bekar, öteki de hala sap kızı sap.....

Velhasıl Sevgililer Günü içine maddi beklentiler girdiği sürece yalandır...aşk bir güne sığdırılacak ve o güne büyük hayaller ve umutlar sığdıracak bir duygu topağı olmamalıdır. vırt zırt tırt zzzz mmmmzzz vs vs işte gerisini biliyonuz işte yormayın beni :)

Not: O fotoyu yayımlayamayacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz beyler bayanlar..elbette ki yayınlayacağım. buraya pek çok şeyi isimsiz zamansız yazıyor olsam da hepsi gerçekten yaşanmış olaylardır. Kendi anılarını paylaşmama izin veren arkadaşlarımın nasıl geyiğini yapıyorsam kendi anılarıma dair yazdığım her şeyin de sonuna kadar arkasındayım...öncelikle kendimle eğlenmeyi seviyorum sizler de keyif alıp azıcık da olsa tebessüm ediyorsanız ne mutlu bana :)




Güzel bir Rock klasiğidir ve her zaman dinlenir. eski 45'lik hatırası ve o zamanlar ki müdavimlere saygılarımla :)