Translate

24 Temmuz 2016 Pazar

Kendi Objektifimden....


1.  Hiç bir partiye şu ana kadar gerçekten inandığım için oy vermiş biri olmadım bundan sonra sanırım olamayacağım da.

2. Oy vermeye başladığım günden bu güne her zaman muhalefet tarafına oy vermeye özen gösterdim çünkü biliyorum ki herkes aynı fikir ve görüşte olamaz, olmamalı da asıl Millet ben isem benimseyemediğim durumların karşısına benim ve benim gibi düşünenlerin bir nebze olsun sesini duyuracak Vekil seçmeyi kendime görev bildim. 

3. Son 14 yıldır her seçimde biraz daha kısıtlanıp köşeye sıkıştırıldığımı düşünmeye başladım. Siyaset ve Politikadan bi bok anlamadığım doğrudur ama bu Ülkenin Laik Demokratik bir Ülke olduğunu Atatürk İlke ve İnkılapları doğrultusunda Medeniyetin saptırılarak yozlaştırılarak değil gelenek ve göreneklerimiz doğrultusunda her inanca her insanca fikir ve düşünceye açık ve anlayışçı çözümden yana olacak bir düşünce ile yönetilmesi gerektiğini biliyorum.  En azından bize böyle öğretti Ailelerimiz, Öğretmenlerimiz.

4. Son yıllarda Ülkemde Vatandaşı olduğum için zamanın teknolojisine uygun sosyal haklarımın bana lütuf ediliyor muşçasına sunulmasına ve bundan minnet beklentisi içine giren ve bunu her şekilde meydanlarda haykırma gereği duyan Devlet Büyüklerime bende buradan seslenmek istiyorum. Evet hayatlarmız günden güne kolaylaşıyor bu doğru, verilen çoğu hizmetlerden gerçekten memnunum..hatta hasta ve yatalak Annem için dilediğimde Ambulans hizmeti ve benim hala haberdar bile olmadığım pek çok hizmet vardır ama bana bu kadarı bile yetiyor teşekkür ederim. Lakin tüm bu hizmetler için extra ceplerinizden çıkan paralarla değil vergilerimizden karşılanarak yapılıyor bunu bir çok kişi minnet ederek karşılayabilir ama ben sadece Teşekkür ederek karşılamayı tercih ediyorum. Devletim ve Devleti yöneten büyüklerimden sadece ihtiyacım olduğu kadarını istemeyi fazlasının, aşırısının zaruret olduğunu, başka bir Vatandaşın hakkını çalmak olduğunu yine Ailem Öğretmenlerimden öğrendim.

5. Hükumet olarak fakir halka her ay düzenli yardım yapmak yerine düzenli ve sürekli iş imkanları sağlamak daha uzun süreli bir çözüm yoludur ve sosyoekonomik açıdan bazı kesimlerle en azından arayı bir parça kapatır. Bu durumdan anladığım balık tutmayı öğretmek yerine sürekli balık sağlamak seçmen sayısı açısından size bağımlı büyük bir çoğunluk oluşturuyor bunun yanına menfaatleri doğrultusunda yada dini sebepler veya kendince fikirleri örtüştüğü için hükümet yanlısı olan kısmı da eklersek halkın % 49' u memnunken % 51' lik kısım kendini bu guruptan soyutlamaya başlıyor. Çünkü bu % 51' lik kesim farklı seslerin ahengine inanıyor, din ve düşünce açısından özgürlüğe sindirilmeden yaşamaya vs. vs. inanıyor.  Ee kim mani oluyor diyorsanız işte bu konuda yazılı olmayan teamülleri ortaya koyabilirim. Fikrimi anlatmaya çabaladığım zaman hakarete uğrama ve şiddete uğrama katsayısının her geçen daha da arttığına inanmaya başladım artık. Kanunen bu gibi şeylerde baskı gördüğümüze inandığımız zaman Hukuk beni korur dediğimde yanımda  görebileceğim sayılı ideolojik kolluk gücü ve Hukuk adamı var artık ve böyle düşünen sadece ben değilim emin olun. Kısacası güvensizlik yaşıyorum ve endişe ediyorum.

6. Tüm bu yazdığım şeyler başka partilerin hükumet dönemlerinde olmadı mı...elbette oldu o zaman rahatsız olduğum konuları dillendirmekten ve konuşmaktan tartışmaktan çekinmedim şimdi çekindiğim kadar. Çünkü bu gün yazdıklarımı son bir haftadır yaşadığımız tüm kötü durumların sonucunda "bu kaltak da Darbe yanlısı" diyebilecek ve satır aralarını okumadan yaftalayıp yapıştıracak o kadar büyük bir çoğunluk var ki ama yazmasam olmaz kendime ve Ülkeme olan inancımı da kaybedersem yarın daha başka, daha farklı kapıma dayanacak kötülüklerden en başta çekirdek Ailemi ve sonra mahallemi ve sonra ilçemi, memleketimi Vatanımı nasıl koruyabilirim ? 

7. Son darbe girişiminde sokağa çıkmadığım doğrudur..çünkü Kızgınım, Hükümete kızgınım, Muhalefete kızgınım bu tarz bir yapılanmayı binlerce kişiye yayılacak şekilde ve devlet birimlerinin  her katmanına itina ile sızmalarına yapılanmalarına nasıl müsaade edebildiniz ? Balyoz, Ergenekon, Poyraz köy vb. davalarda Şerefli Türk Subaylarımıza, gazetecilerimize ve çeşitli görevleri olan insanlarımıza haksız yere verilen hükümlere mesnetsiz yargılamalara, onur kırıcı suçlamalara nasıl kayıtsız kalabildiniz. Şimdi tüm bunlar Paralel yapının suçu demek tüm bunları hiç olmamış yada haberiniz bile yokmuş gibi davranmak nasıl bir duygudur. Dün yaptıkları etkinliklerin açılış ve kapanış törenlerinde hasretle ağladığınız, methiyeler düzdüğünüz bunca yıldır hukukunuz olduğunu hatta ellerinde büyüdüğünüzü, çok özelliklerini övüp örnek aldığım kişidir, üstadımdır diye bahsettiğiniz kişinin bir nebze dahi olsun farklı düşüncelerinin olabileceğini anlamamak için ne olmuş olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Buna benzer pek çok şey düşünüyorum ve açıkçası düşündükçe daha çok kızıyorum, üzülüyorum vs. Bu darbe girişmi sonrasında aldığınız önlemleri geç olmuş olsa da takdir ediyorum. Çünkü 80 darbesinde bir çocuk olarak ne yaşadığımı gayet iyi biliyorum ve bir daha hiç bir kimsenin böyle zorluklar ve kaos ortamında yaşamasını asla istemem. Sokakta eylemsel olarak olmayabilirim ama bu Polisimin ve diğer sivil insanlarmızın yanında değilim demek istediğim anlamına gelmez. Daha açık olarak yazarsam ki bu konuda biraz alıntı yapacağım..biri yazmıştı çok hoşuma gitti onun için benzerini yazıyorum "Karı-koca kavgasına karışmak istemedim" Bilmiyorum belki çok lakayıt kaldı ama sanırım en basit anlatım şekli bu idi.

8. Muhalefet...Tüm bunlar dibinizde olup biterken sizlerin arasından sadece bir kaç cılız ses çıktı, ya koltuk sevdanızdan yada başka şeylerin derdinden mi nedir bilmiyorum bana dokunmayan yılan bin yaşasın modun da şimdi çıkarttığınız bir kaç cılız sesi kükremiş aslan gibi gösterip "biz dedik, biz ettik" naraları açıkçası şahsıma hiç inandırıcı gelmiyor..yemiyorum en saf hali ile..daha fazla üstüne gitmeliydiniz korkmadan durmalıydınız bu yanlışın önünde, ama biriniz dır dır konuşan hatun edasında kaldınız, diğeriniz ise rüzgar nereden eserse o yöne doğru dalgalanıp gittiniz..benim gözümde sınıfta kaldınız, hepinize sıfır veriyorum oturun aşağı...verdiğim oyu heba ettiniz, hiç birinize helal etmiyorum hakkımı !

9. Halkı meydanlara çağırdınız...önce kolluk kuvvetleri olaya müdahil olsaydı ki sanırım sadece onlar bile üstesinden gelebilecek konumda ve yeterli donanıma sahiplerdi, bunda zorluk yaşandığı anda öncelik sırasına göre çağrı yapmak ve birlik olmak yerinde olurdu..Sivil Halkımızın şehit olması ve yaralanmasının önüne geçilebilirdi ki ben buraya ne yazarsam yazayım ne demek istediğimi tam ifade edemeyeceğim onu anladım şimdi yazarken...Velhasıl ne olursa olsun Şehit olan Tüm Canlarımızın Yolu Işık Mekanları Cennet olsun.

10. Ben bu Ülkenin T.C. kimliği ile onurlandırılmış üzerinde sadece Adımın Sanımın, soyumun sopumun bilgileri yazan kağıt parçası değil gerektiğinde bu canını bu Vatan toprağının bir santimine feda edecekmisin sorusuna "EVET" bunu yapacağım diye doğumumdan ölümüme andını içtiğim şerefli bir belgenin yükümlülüğünü taşıdığımın bilincinde Atatürk İlkelerine ve Türkiye Cumhuriyetine gönülden bağlı Türk Vatandaşıyım. Ama ne olur beni ve benim gibi düşünenleri zaman içinde bir takım otorite boşluğundan faydalanılarak, göz yumularak, görmezden gelerek yada her neyse işte, oluşmaya başlamış ve son 20 yılda hızını arttırıp şimdi yaşanan kötü durumlara sebep olanların ve olduranların karşısına yem olarak atmayın. Ben Vatan için ölmeyi göze almışsam ve bunun için and içmişsem gaza getirtilerek ölmeyi şehit edilmeyi değil, gerçekten uğruna değer bir savunmanın içinde artık bahtıma tankla mı olur olur tüfekle mi yada bombayla mı vb. gelecek bir ölümle taçlandırılarak şerefimle ölmeyi tercih ederim. Şehit olmasam da olur, ardımdan kahramanlık methiyeleri düzülmese de olur, adım hiç bilinmese de olur yada adımı bir sokağa bir parka vermeseniz de olur. " Söz Konusu Gerçekten Vatansa Gerisi Teferruattır"

11. Bu arada Selaların sadece ölümle alakalı olmadığını öğrendim..keşke bunu bu kötü tecrübe ile öğrenmek durumunda kalmasaydım..Böyle bir Sela çağrısı  en son Kıbrıs Barış Harekatı sırasında duyulmuş Ülkemde demek ki o zamandan bu yana bir reel darbe bir kaç tarihi kararlar uygulanırken bile bir şekilde birlik olmayı tüm acılarmıza rağmen kenetlenmeyi bilmişiz ne mutlu bize.

12. Bu durum da tekrar yinelemek istiyorum Ülkem zararına dokunacak, birlik ve düzenini bozacak hiç bir fikrin yada oluşumun yanında olmadım, hiç kimsenin eteğini öpmedim, çıkarlarım doğrultusunda aman ben kalkınayım da gerisi ne bok yerse yesin gibi bir zihniyet içine girmedim, kraldan çok kralcı olmadım, doğru bildiğim yolda vicdanımın ve aklımın bir olduğu noktada bu Ülke yararına ne yapılması gerekiyorsa kişisel olarak yapmaya özen gösterdim, her ne kadar Beşiktaşlı olsamda bu Ülkenin farklı renklerle bütünleşmiş o güzel mozağine, birlik ve kardeşliğine tüm kalbimle inandım.Kendi bildiğim özgürlük kavramları doğrultusunda farklılıklara saygı çerçevesinde "bizden değilsen yoksun" anlayışı ile değil "hepimiz biriz" mantığı ile yaşamak isteyen sade bir Vatandaşım. Saygılarımla arz ederim.

Ben bu blog' a politik yada siyasi görüş yazmayacağım, çünkü burası biraz gülmenin, efkar dağıtmanın bazen hüzüntrak ama komik anıların yazıldığı bir yer olsun dediğim ve düşündüğüm her an Ülkemde yaşanan onca acıya kayıtsız kalıp yazmaya çabalamak mümkün olmadı. Koy kıçına rahvan gitsin, aman dünya s.kime minare g.tüme ben eğlenceme bakarım diyemedim...kısmetse demeyeceğim de.



Dilimin ve elimin döndüğünce kendi bakış açımdan son zamanlarda yaşadığımız olayları değerlendirdim sürç-ü lisan ettiysem affola.

İş bu yazıda kimseyi direkt olarak hedef almadığımı buna zaten haddimin olmadığını tamamen kendi fikirlerim olduğunu hala saf bir inançla eleştiri yapma hakkımı kullandığımı açık, seçik, çıplak, nü olarak beyan ederim.

İmza: Sapsade Türk Vatandaşı.