Translate

29 Aralık 2015 Salı

Benim Hüzünlü Biraz Üzümlü Şarkılarım :)

Artık geleneksel hale getirdiğim yıl sonu pilanço (bilanço) yazımı yazmadan evvel belirli zaman dilimlerinde böğüre böğüre ağlayıp zırıldandığım ince sızı şarkılarımı paylaşayım dedim.

İnsan o zamanlar hüzün deryalarında boğulurken, iç yangınlarıyla yandığı anları hatırlarken ince bir tebessüm ediyorsa büyüyor demektir, Ben bu şarkıları dinledikçe tebessüm ediyorum. O zaman o sıkıntıları çekmek bile güzelmiş, Akan her damla yaşım, büyük umutlara sarılıp uykusuzluğa uyandığım sabahın erken vakitlerinden mesai bitimine kadar o hüzne kavuşma heyecanlarımın hepsine selam olsun. 

Sevgili ile buluşacakmış gibi gözlerime göz yaşlarımı sürüp, hüzünlü aşk şarkılarımı kalbime akseuar takar gibi takıp takıştırdığım  sarmaşıklı balkonunumun en soğuk gecelerinde gizli gizli buluştuğum benim güzel aşk sızım.......

Az sonra aktaracağım şarkılar 1996 yılından 2002 yılına  kadar olan bir zaman dilimine aittir....itiraf etmeliyim ki en afilli aşk acısını yaşadığım yılların ilk 2 senesi sağlam, diğer zamanları ise ara ara nükseden krizler halinde atlattım. Kriz anlarımda hangi şarkılarla böğründüğüm ise aşağıda ki gibidir.

kulaklarınızdan ruhunuza oradan kalbinize deli dalgalar gibi çarpması dileklerimle :)


Ama kalkıp da fazlaca içlenmeyin nihayetinde aşk acısının en uzun versiyonu bile toplam 2 yıl çekiliyor. Sonuçta yaşıyorsun işte daha ne olsun, haydi afiyet olsun :)

Ferda Anıl Yarkın...amanın ofiste hem çalışıp hem içip hemde zırıldanırdım, hey gidi günler.




Zeynep Dizdar çok güzel bir ses..içime işleye işleye dinlerdim bu şarkısını.



Şahsenem...gerçekten o zamanlar şarkılar daha bir anlamlıymış baksanıza.



Alıştım artık..şimdi dost olarak görüşmek daha güzel oluyormuş eski sevgili le yaşasınnnn :)



Çeliiiiiikkk ah Çelik bunlar hep senin başının altından çıktı zaten :)



yine Çelik...Afedersin...




Nilüfer Örer..bu şarkısı gerçekten güzeldi beeee :)





Yaşar "O'nun Vedası" ayyy canım ben yaa..ne çekmişim be kardeşim, ama iyiki de çekmişim yoksa bu güzel şarkıları ruhsuz ruhsuz dinler unuturdum..acıya bana bana katık yapmak güzel oluyordu vallahi..afiyet olsun dememde ki kasıt ta bu yüzden aslında.

Aslında daha çok şarkı var ama hepsini bir kerte de paylaşmak olmaz. İnsan aşk acısı çekmeyi özler mi ?..benim gibi bir kaç dingil daha vardır sanırım. Şimdi başka başka sorunlarla boğuşmaktan bu naif hüzünleri unutmuşum, hatırlamak ve şarkılarla anmak çok güzeldi..sizlerle paylaşmak başka bir güzellikti.

Nickimsiz hepinize iyi geceler diler ve hepinize Musmutlu yıllar diler :)






20 Aralık 2015 Pazar

Minimalist Yemek Komedisi :)

gören de estetik ameliyat yapıyo sanır :)

Merhabalar ifidim...farkındayım, uzun zamandır yazmadım. Bi şeyler yazma çabalarım oldu olmadı değil, lakin 3-5 satırdan sonra o kadar da lezzetli olmadığını anlayıp vazgeçtim...yani blogun arka tarafı bitirilmemiş 20-30 kadar yazı parçalarıyla dolu :)

Nedenlerini bir tarafa bırakırsak yazmaya değer bir şeyler aklıma fırt diye geldiği için çok bi mutluyum :)

Geçenlerde bir kaç arkadaş farklı lezzetler deneylim diye kalktık dünya mutfaklarından menüleri olan ve bunları kendi pişirme teknikleriyle yorumlayıp sunan bir restoran a gittik. Hepimiz zil gibi açız.
Koca koca menüleri ellerimize nazikçe tutuşturduklarında az sonra devasa boyutlarda yani ellerimizde ki menülerini hakkını sonuna kadar vereceğini umduğumuz yemeklerimizi söyledik.

 30 dakika sonra gelen tabakların içindekileri "aaaa önden aperatif yolladılar" diye sevinip afiyetle fırt diye bi lokmada yiyip bitirdik ve asıl yemeklerimizi beklemeye koyulduk. Önümüzde ki servisleri toplayan ve nezaketten kırılan garsona "evet şimdi ana yemeklerimizi yiyebiliriz" diyen arkadaşıma o garsonun şaşkınlıkla  yüzünde müstehzi bir gülüş ve alaycı bir üslupla efendim yediğiniz ana yemekti zaten dediğinde suyumu yudumlayan şahsımın ve diğer arkadaşlarımın gülmemek için kendimizi nasıl zorladığımızı anlatsam kelimeler yetmeyecek sanırım. Zira hepimiz canım Türk mutfağının engin lezzetlerinde yoğrulduğumuz, suplasından tutun da çorba kaselerine kadar her bir tabağın tepeleme dolu dolu olduğu sofraların, içinden tek bir pirinç tanesini, ayıptır söylemesi bir kalem pirzolanın kemiklerinde bulunan zar kısmının dibine dipciğine kadar kemirmeden, o tabakta kalan yağının lavaş yada koca somun ekmekle sıyırıp mideye göndermeden kalkmayan insanlar olarak, o masaya gelen, o mikroskopla hazırlanmış yemekleri aperatif sanmamız kadar normal bir şey olamaz sanırım.

Yemek adı altında sunulan yemeklerin tadı elbette güzeldi yalan yok...ama düşünsenize bir. Kocaman büyük bir servis tabağına minnacık bir ördek parçası üstünde bir adet karabiber topu, bir adet maydanoz yaprağı üzerinde bir damla sosu ve tabağa serpiştirilmiş zeytinyağı damlacıklarından oluşan, kendini yemek sanan bir tabağı hangi orijinal Türk evladı ana yemek olarak algılayabilir.

Haaa bu arada bir lokma yedikten 20 dakika sonra açlık hissi gidiyor diye hangi dallama dediyse yalan demiş onuda ekliim çünkü biz o parmak kadar yemeklere bir ton para verip ilk geldiğimizden daha aç bir şekilde oradan çıkınca yamyama bağlayıp birbirimizi yemeğe kalktık...neyse ki aklı başında biri olarak hemen kendime gelip arkadaşlarla sahilde homur homur dürümlerimizi yiyip ayranlarımızı içeceğimiz bir yere çöktükte kendimize geldik.

Minimalist yemek sunumu ve yeme akımını kim başlattıysa o kişiye içinden binlerce kilovat elekriklerin akıp gittiği trafoları ve o devasa direkleri en münasip, en kuytu yerlerine hunharca eeeee yani kibarca hediye etmek isterdim.

Bu konu merakımı cezbettiği için netten araştımasını yaptım ve çeşitli videolar izledim. En komiği ise koca geniş kenarlı derin bir çorba kasesine neden yapıldığı belli olmayan bok rengi bir suyu minik bir kepçenin yarısı kadar kaseye döküp o suyu daha anlamlı bir hale getirmek için ince uçlu çelik cımbızlarla üzerine sanki ameliyat yapıyorlar edası ile minicik sebze parçaları koymaya çalışmalarıydı. Tavsiyemdir bu tür videoları komedi niyetine izleyip epeyce bir gülebilirsiniz.
saman yedirip bide para alıyorlar düşünün yani :)

Ay bide bunlara Michelin yıldızları veriyorlar. Açıkça söylüyorum bunlar kafayı yemiş.
Bence bu yemekte minimalist akımını başlatan Aşçı cimri ötesi birisiydi. Malzemeden tasarruf edeyim kazandığım paraları da bahçeme gömüp arada bir çıkartıp sayıp seveyim derdine böyle bir yöntem buldu. Diğer uyanık aşçılarda bunu benimseyip güya sanat gibi tanıtıp takdim ettiler. Kendini özel sana müşterilerde bi ton para verip bunları yemeyi marifet saydı. Bunları yiyipte gerçekten doydum diyen birini izlediğim videolar da dahil henüz göremedim.

Biz öylemiyiz ya...bizim lokantalarımızın çöplerinden yapılan, yemek demeye bin şahit isteyen bu yemek kültürüne karşıyım ben.

Az kuru, az pilav diye neredeyse tepeleme gelen porsiyonların , kenar köşesinden et ve malzeme fışkıran dürümlerin, koca elips tabağıyla neredeyse burun hizasına gelen ve önünüzde tereyağını cosss diye bolca dökülen iskenderin hastasıyım ben arkadaş...Evde yemek yaparken bile sağa sola dağıtılır diye fazlaca pişirilen ve gelen herkese ısrar kıyamet yedirilen bir toplum ve aileden biri olarak minimalist yemek olayını en azından kendime ve çevremde ki arkadaşlarıma yapılmış hakeret sayarım ve çok pis arkalarından konuşur geyiğini yaparım, yaşasın ben :)
bu ne şimdi ot ye sap ye demek mi nedr yani ?

Benim gibi düşünen okuyucularıma buraya hasbel kader bir şekilde uğramış insan evladına sesleniyorum siz siz olun porsiyonlarını bilmediğiniz yerlerde yemek yemeyin. Bu gibi yerler neredeyse küçük bir servet sayılacak kadar paralarınızı alıyor ve tabaklara sadece mikroskopla görebileceğiniz kadar minik yemekler koyup sizi kandırıyorlar. Sizler köşe başında ki mis gibi ev yemekleri yapan Ayşe anayı, Antika pazarında elde açılan hamuruyla içi bol malzemeli gözlemeleri yapan canımm Hacer ablayı, Bol kepçe Ahmet Ustanın kebaplarından asla vazgeçmeyin.

O tecrübe aklıma geldikçe hala açlık krizi geçirdiğimi hissediyorum..nasıl bir psikolojim bozulduysa artık :)

Uzun bir aradan sonra yazmak güzeldi...şahsen bu yazımda istediğim kadar olmadı ama en başta anlattığım yazım denemelerim kadar vahim değildi.
bununla kim doyar ki yaaa 


Allahım yazının sonunda gözlüklerimi takmak geldi ya aklıma...bende niye bombok, çift görüyorum bu harfleri diyorum..ama yazıyı komple okuyup hataları düzeltecek kadar mükemmeliyetçi biri olmadığımdan her zaman ki gibi anlayışınıza sığınıyorum.

Nickimsiz bu aralar yoğun yılbaşı siparişleri ile uğraşıyor ifidim. Herkesin çanta, cüzdan alası tutmuş sanki. Yanımda yöremde elbecerileri arş-ı alaya ulaşmış bir kaç arkadaşım olaydı ne iyi olurdu lakin yok bu yüzden yılbaşına kadar DirenNickimsiz :)

Yeni yılda herkeslere sevgi ve mutluluklar diliyorum...Diledikleri gibi güzel geçsin, bol kazançlı olsun, sağlık hep yanınızda olsun, sevgi pıtırcıkları olanlar evlensin, ne bileyin işte börtü böcek kuş kelebek vs ne varsa onlardan alevli malevli olsun işte yeni yıldan beklentileriniz :)




31 Temmuz 2015 Cuma

Sıcak Hava Etkisinde Beynimden Sızanlar :)

Terleyen ruhumu bir serinlet bu ne şiddet bu celal...beynimde ki son mantık kırıntılarını da Canım İstanbul'umuzun aşırı vıcıkımsı nem oranına teslim etmişkene kim alıkoyabilir ki beni saçmalamaktan ? Elbette ki hiç kimse...
Konuşmaya mecalim yok ama saçma fikirlerimi her daim paylaşabileceğim blogum var ne mutlu bana :)

Bu vahşi sıcaklarda home ofis çalışıyor olmanın dayanılmaz hafifliği, standart mesai saatleri arasında sıkışmamanın, bir hatun olarak öncelikle sütyen takmamanın onun üstüne atlet, onun üstüne bluz tişört vs şeyler giymemenin ultra lüxünü yaşıyor olma ayrıcalığını benim gibi free çalışan herkesle paylaşmaktan öncelikle şeref duyuyorum.

Sabahın kel köründe sıcaklardan tüm geceyi huzursuz bir uyku ile geçirip yola dökülen, toplu taşıma araçlarına binip işine koyulan ve tüm gününü stres ortamında geçiren tüm arkadaşlara ise diledikleri gibi bir çalışma ortamı diliyorum.



Bu sıcaklarda genelev çalışanı olmak istemezdim şahsen diye girdim lafa..öyle ya !
Karaköy de mektep öğretmenlerinden birisin (Mektep: kerhane, Öğretmen: orada çalışan hatun) ve günde en az 50 kişiye hizmet veriyorsun ki hizmet ettiğin herifçioğlunun çoğu at hırsızı kılıklı, 2 kuruşu denk edip kuşu kaldırmış, ucuza indirecek yer arayan insanlar...
Kırmızı loş ışık, arabesk müzik eşliğinde dönmeye haceti bile kalmamış zırıltılı bir pervanenin yatak gıcırtısı ile ahenk kurmaya çalışan sesleri eşliğinde adamların biri iniyor biri biniyor üstüne. Vıcık vıcık terlemişsin zaten birde at hırsızlarının ter kokusu diğer hormon salgıları içinde sokarım lan ben bu işin içine, nedir lan benim bu kaderim diyerekten adamı 2.80 yere çakıp, bi boka benzemeyen pipisini kesip kıçına tıkalayıp, öyle olmaz böyle olur  deyu uzaklaşmak ne iyi olur bu sıcakta anadan üryan koş koştur iskeleden sal kendini denize ohh misssss....bu sıcakta orospuluk zor meslek onu anladım.

Ya dönerci ustası olaydık neçe olurdu halimiz, döner döndükçe sıcağı ve hava sıcaklığı ile bütünleşip sana çarpa çarpa kaça bölünürdük acep...sıcaktan pelteye dönmüş beynimiz algıda sıçıcılık yaşarkene farketmeden göbek yağlarından başlamışsın kendini kesmeye koymuşsun yarım ekmeğin arasına üzerine patates, salata, turşu sunmuşsun müşteriye...sonra bi bakmışsın ki ultra slim halinle kapalı bir oda da el kol bağlı buluvermişsin kendini...amanın sıcak havada bunları düşünüyor olmak bile fena yordu beni ama durun daha bitmedi...laf bulamadı çektirdi gitti dedirtmem kendime hüleeeeyyynnn !! :)

Dövlet hastanesinde doktor olmak mesela...düşünsenize normalde aklı zehir gibi çalışan Türk insanının en salakça davrandığı yegane yerdir hastaneler. Günde yüzlerce hasta ile uğraşırsın, sen ne desen algılamamaya ve salak salak sorular sormaya programlanmış onca insanın  kaç yüz tanesine sabır edebilirsin ki...Sonra Doktor benimle ilgilenmedi diye kendi salaklığını doktora mal etmeye çalış, yok yaaa vallahi yatın kalkın dua edin melek gibi doktorlarımız var. Ben olsam yanımda samuray kılıcı ilen mesaiye gelir laftan anlamayanın da kulağını saçını felan "hiiiyyaaa" nidasıyla tek hamlede kırpar, eline tutuşturur yollardım :) Bu salak hasta kişilerine kendimi itina ile dahil etmek isterim şahsen, çünkü bir sürü psikolojisi hasıl oluyor bünye de ister istemez, mantıksızlaşıyorsun. Poliklinikten dışarı adım attığın anda o mantık tekrar bünyeye dahil oluyor ne azzaayip dimi :)

Yağlı ciltli kokoş bir hatun olmak....ıyyyyyy en vahimi de bu. Giyinmişsin jilet gibi, son moda ne varsa üstünde ama öyle terlersin ki koltuk altından giysine ıslak dolunay misali yapışır o sıvı...hayır onca para verdiğine mi yanarsın, tekrar kuru temizlemeye gönderip sağ sağlim geri dönecek mi diye ettiğin vesveseye mi ? Ya makyaj durumu ikide bir yok rimel aktı, yok ruj taştı, ay takma kirpiğim mi çıktı, burnumun kenarı kaşınıyor ama kat kat fondöten süründüm kaşırsam renk değişikliği ne olacak..hay skiim keşke fondöteni de yanıma alsaydım, ama çok pahalı diye almadım hay kafama sçiim vesvesesi ki ben yaşadım bunları...eskiden çook eskiden ama, şimdi makyajı çok nadir ve gerekli hallederde yaptığım gayet rahatım :) (neandartel halimlen bile güsselim vesselam, onu demeye çalışıyom inceden...neden anlamıyorsunuz beni ama yaaa)

Temizlikçlik yapmak....bu sıcakta o kakneeem, o kendini bi bok zanneden hatunun evine gittin, ovdun ovaladın, halının tersini yüzünü sildin, koltuk dibi dipciği demeden, yatağın altında kokmuş içi dolmuş condomlar, pilleri bi yanda kumandası bi yanda koca zenci vibrosu bi yanda, potrişli kelepçeler bi yanda, aldın hepsini bi temiz pürü pak yaptın... ama ne oldu ?  O kaltak hala vıt vıt konuşuyor dimi, ay onu yeteri kadar temizlemedin, öff bu istediğim gibı olmadı, beceriksizsin  vıdı vıdı vıdı...sen bir elinde kova bir elinde kezzap karının karşısında haklısınız efendim mi diyeceksin...sakın ha !  bence öyle bi şey deme...ben senin yerinde olsam az önce tozunu aldığın pembe potrişli kelepçe ile ellerini arkasından kelepçeler, pipi değmemiş gırtlağının en bakir yerine kadar o zenci vibrosunu tek hamlede caaarrttt diye sokar en üst titreşim kademesinde bırakır...son olarak bağsurlu, karanfilli poposuna o kezzap şişesini kapağı açık şekilde sokup zafer naraları atan çılgın Zeyna edasıyla kapıdan mağrurca çıkar giderdim...tabi ki ücretimi de cüzdanından almak koşulu ile...ohhhh çok rahatladık dimi, mis oldu temiz oldu.... :)

İşte bu acayip sıcaklarda en zorlu işlerde çalışanların olumsuz durum portreleri...yani benim aklımdan sızan en vahşi şeyler bunlar, elbette ki sizler yine her zaman ki gibi benim zırvaladıklarıma değil kendi mantık süzgecinizden  sızanlara kulak verin eğer evet bu manyak doğru diyor diyoranız hemen bana haber verin birlikte psikiatriste gidelim çünkü böyle bir durumda demek ki sıcaktan mütevellit cinnet vakası yaşıyor olabiliriz karşılıklı olarak, yok ben almiim ben senden daha medeni davranabilirim diyorsanız sizi en samimi dileklerimlen tebrk ediyorum, ama en doğrusu tüm bunları okuyup gülmeniz..lan ne manyaklar var memlekette demeniz :)

Nickimsiz bu gece de aklından şuursuzca sızanları yazdı...denk gelip okuduğunuz için sonsuzzz teşekkürler...terledim bee gidip buzlu su içiim bari haydi kalın sağlıcakla :)

Not: Yanınızda yörenizde ki can dostlarınızla suyunuzu paylaşın..paylaşın ki içiniz, dışınız, ruhunuz, vicdanınız daha fazla serinlesin :)





17 Mayıs 2015 Pazar

Kadıngillerimizin Cennette ki Ahvalleri (Nickimsiz Versiyon)

Şimdi dün Erkelerin Cennete ki durumlarını yazınca kadınları da yazmak lazım diye düşündüm. Hazır piçlik beyinden sızıyorkene yazayım da bizimde hatırımız kalmasın didim kendimce :)

Bunun için araştırma yapayım bakayım bizlere ne kadar huri, nuri, gılman vs düşecek diye lakin bize  Cennet var fekat at hırsızı tipli, kokmuş ayaklı, ter kokulu, minnak pipili, kalastan bozma odun tadında kocalarımızın yanında. O yanımızdaysa sorun  yok. Bi tek o na vermek koşulu ilen her türlü zevk ve sefadan yararlanabiliyon. Adam gün boyunca 72 huriye tıklıyor geliyor o pisliği ile sana tıklıyor sende oh oh kocamın toptopları Cennet toptopları deyu adamı üstüne çekiyosun !!!! ? 

Üstelik bunlar evli olanlar için..ya benim gibi kakneem, evde kalmış, bozulmaya yüz tutmuş ama aynada hala kendini bi bok zannetme yeteneğini kaybetmemiş kız kurularına çözümün nedir diye sorsak araştırmalar error veriyor, böyle bilgi bulanamadı diyor...


cennet ve kadınlar deyince ilk bu çıktı valla :)
E ben ne yapacağım Cennette. Huriler nuriler adamlarla yiyişirken onları izleyip elim pıtışımda mı gezeyim   ama araştırmalar size üçün biri var, uyarsa..uymazsa soldan soldan cehenneme doğru ufaktan yürü git diyor zanlımca...ay çok alındım tün Colin Firth hayallerim çökti valla altında kaldım, ezildim, küçüldüm vs.

Yani burada onca inançlı hanımın çoğu sırf bu at hırsızı kılıklı kocalarından kurtulmak için kendini dine vermişken, Allahım cennetinde bu mendbura katlanmak zorunda değilim heyoo diye ibadetlerini deli gibi yerine getirirken bunları yazıyor olmak inanın beni çok üzüyor ama neylersiniz ki durum bundan ibaret.

Deniyor ki "hanım hanıııımmm yaptığın ibadet kadar ye iç, gez dolaş, gül eğlen ama istediğine vermek yassah" çok ironik değil mi ey kadın milleti sorarım size  ? :)

Hadi istediğime vermekten vazgeçtim ama hatunlar için söylenmiş onca hadis, atasözü var, ya onlar....yalanmıııııı. İlk aklıma gelen "Cennet annelerin ayağı altındadır" bu söz gerçekse demek ki cennetin tüm nimetleri eşit ölçüde ayağımın altında olması gerekmezmi bir kadın olarak...e o zaman ne bu perhiz bu ne lahana turşusu ?

aha tam da bundan bahsediyordum :)
Bir kadın ki kocasını Allah yoluna gönderiyor ve kendiside âdâbı ile evinde oturursa kocasından beş yüz sene evvel cennete girecektir. Yetmiş bin meleğin ve hurilerin sultanı olacaktır. Cennet suyuyla yıkandıktan sonra yakuttan yaratılmış bir at üzerinde kocasını karşılayacaktır.

Iyyy Tipini yediğimin  birde yakuttan At ile karşılayacağım öyle mi :D 

 Kocası söylemeden bir kadın kocasına masaj yaparsa yedi tane yetmiş gram altın tasadduk etmiş sevabı verilir. Kocası söyledikten sonra yaparsa yedi tane yetmiş gram gümüş tasadduk etmiş sevabı verilir.

Ah canıııımmm kalas ruhlu odun sevdiceğime günlük dayağımdan sonra masaj yapayım ki yarına  beni daha iyi tartaklasın...Cennettte tanımayacağım zaten kendisini.

Peki ben nasıl bir Cennet isterdim; Eğer bu dünyadan sonra gidilecek böyle bir yer gerçekten varsa ki ahala emin değilim gidip geliyorum bazı bazı bu düşünce silsileri içinde.
Bi kere tüm sevdiklerimi  yanımda isterdim. Bu dünya da sevmekten bıkmayacağım tüm kuçuların tüm kedilerin yanımda olmasını isterdim ki başka benimkiler...ama en en başta minik Rex' im var ki hala Canımın, kalbimin bir parçasında sevgi topağı halinde benim yanımda. 
Tüm bunlara rağmen kimseye hesap vermeden cehenneme gidip gelebilme lüxüm olsun isterdim ki malum bu dünyanın en egsantrik insanları orada bulunuyor olacak :)
4. Muratla kanka olmak isterdim...niyeyse öyle bi merakım var adamın yasaklarına kendinin bile uymamış olması beni hep bi cezbetmiştir.
Mevlana ve Şems' e hep o tartışmaya açık olan o soruyu sormak isterdim "la utanmayın söyleyin hakket aranızda ne vardı" :)
Drakulaya da olm ne manyaksın kazığa oturtma fikrini hangi beyin kıvrımlarınca düşündün diye sormak isterdim.
Bunun gibi pek çok absürt soruları ilgililerine sorup merakımı yenmek isterdim. Yalnız bi hatun olarak kafamın normal hatun standartlarında çalışmadığını itiraf etmek durumundayım. Meraklandığım konulara bakarmısınız :D Bunlarla işin ne git ajda pekkana nasıl genç kaldığını sor ki bu bilinmeyen bi şey değil ama sor yani, Hürreme sor bakalım Süleymana verirken gerçekten ne hissediyormuş gerçekten aşkmıymış yoksa iktidar hırsımı ? Sooonaaa Lady Diana' ya sor bakalım kız gerçekten ölmeseydin müslüman mı olacaktın diye...ama yok nerde keleş soru git onları sor...
Ay neyse konumuz soru cevap diil Cennet.

Velhasıl bu yazıdan çıkan sonuç şu ki bize Cennette tipsiz kocamız yanımızdayken her şey var, kocan yoksa elin pıtında gezersin...demek ki nedir bekarsan burada vermek istediğin kadar ver rahatla. Diğer nimetlere lafım yok onlar zaten garantili kampanya kapsamındaymış zati :)
 Cennette damı kötü dağıtmadan efendice zobuduk kocanı ve her gün kocana vermek için birbirini yiyen hurilerine katlan, seni her zaman ki öküzlüğü ile tıklamasına izin ver sonra git berrak ırmaklarda dedine yanıp ağlayarak abdestini al çeneni kapat olduğunla yetin. 

O kadar sayfa inceledim Cennette kadınlarla ilgili erkekler kadar şaşalı bir durum yok, yani nuriler gılmanlar kapımızda el pençe divan beklemeyecek. Canın hangi adamı istiyorsa gidip ona banayım gibi bir lüxün olmayacak. Önünden geçip giden ihramlı yakışıklı, kaslı, kuvvetli erkeklere yine burada ki gibi iç geçirip yutkunduğunla kalacaksın yani :)

Durum sağlaması elbette bu kadar vahim değildir..nihayetinde biz hatun kısmı olarak elbette ki orayı da kendi lehimize çevirir yaşanacak hale getirir mesut mutlu yaşar gideriz.

Benim bu konu ile ilgili beynimden sızanlar bu kadar değil elbet lakin hızla akan harfler tekleme başladı. Fazla bokunu çıkarmadan usulca film moduna geçeyim diyorum. 

İnternette Cennet ve kadınlarla ilgili resim araması yaptım en çok Adnan Hocanın ve Cübbeli Ahmet hocanın fotoları çıktı iyi mi...demek ki  bunlar orada bi paylaşım yapmışlar kendi aralarında yani orası bile bunların tekelinde olacak zanlımca :) diğer fotolar ise kadının iffetiyle ilgili bir sürü hadis ve özlü söz içerikli..yani edebinle otur elinde ki adamın kıymetini bil minnak pipisine gözün gibi bak, onu bile bulamayabilirsin gibi bir ültimatom sezinledim tüm bunlardan :)

Yine her zaman olduğu gibi açık ve net belirteyim yukarıda tüm yazanlar benim beyin kıvrımlarımın piç bölümünden sızanlardır 2 hadis hariç hepsini kendi bakış açımdan sırf fırlamalık olsun, diğer yazı yalnız kalmasın diye yazdım :) yani kaynakça vs aramayın aha özütü canlı yayın yapıyor şu an :) 2 hadis ise http://neyazar.com/peygamberimiz-sav-in-kadinlarla-ilgili-sozleri/ adlı web sayfasından alıntıdır.

Hepinize Serin Terasımdan selamlar ediyorum arkadaşlar okuyup birazda olsa güldürebildiysek ne ala. Sevgiyle kalıııınnnnnn....











15 Mayıs 2015 Cuma

Erkekgillerimizin Cennette Huri Takıntısı :) (Nickimsiz Versiyon)

Bu aralar neredeyse her gün karşıma çıkan abuk sabuk yazılardan anladığım kadarı ile bu dünya da kadınını her yönden mutlu etmeyi başardığını sanan erkegillerimiz, burası yetmez Cennette bize kaç tane huri düşecek bunları hangi cennet arsalarında, hangi dere kenarlarında hangi pozisyonda tıklayacağız onun derdine düşmüş.

İfinim;  erkeklere 72 tane huri tahsis edilecek ve bu hurilerin cinsel organları erkekleri şehvetengiz hazlara sürükleyecek kadar çekici olacakmış, Yani madem huriyim her daim şeftalimi göz önünde bulundurayım, dur şöyle yandan açayım, ay öyle olmadı bacak arasından hafif aralayıp göstereyim gibi bir şey mi nedir ?? anlayan anlatsın bi zahmet :)

Erkeklerin cinsel uzuvları hiç yumuşak olmayacak sürekli dik ve semsert olacakmış !! Ay çok şaşırdım :P
 Yani bunu hangi adamceğiz söylediyse adamın haline üzülmemek elde değil...demek ki bu dünyada adamcağızın uzvu öyle yumuşakmış ki pamuklara sarıp sarmalayıp gezdirmiş yanında ayyy yazık beeee. Kesin bunları düşünüp yazarkende içine kaçmış kayıp bir durumdaydı...artık nasıl bir intikam hırsıyla düşündü bunları. "

Anlaşıldığı üzere bu dünyada aklı pipisinde olan
erkek milletinin Cennette de aklı pipisinde, pipisi hurilerin pıtısının içinde gezecek. Üstelik adım gibi eminim bunlar kendilerine tahsis edilen hurileri bırakıp başka adamgillerin hurilerne de göz koyar.

Mesela ben huri olsam düşünürdüm...ay benim derdidmin adı ne, her gün bu andavallıya verip duruyorum. Üstelik bi de adam gibi becerse gam  yemem ama nerdeeee...yani insan bi kamasutra yapar ne biliim bacak omuza yapar, ağaçtan sallandırıp aksiyon yapar, dünya da neyse o yine, yatır hatunu misyonere vur pipiyi beline beline...odunluk Cennette de bakiymiş meğer :)

Ah biz hatunlar Dünyada bu ruh öküzlerinden çektiğimiz yetmezmiş gibi öteki dünyada da aynı duruma talim edeceğiz desenize.

Benim bir iki tane kırık arkadaşım vardı, bunlar serserilik, hatun üflemece, benimki sana, senin ki bana cinsinden eş değiştirmece vs kadar her türlü zındıklığı yaptılar anlayacağınız her teraneden üfürüp mümkün olan her piçliğin tadına vardılar. Şimdilerde sakal göbekte, sarık başta, salvar ayakta modunda her gün bu Cennet hurilerine kavuşmak için var güçleriyle çalışıp duruyorlar. Kınadığımdan değil...zaten benim haddim de değil, lakin biraz ironik..hümbede gümbede zplayıp hip hop  tarzı zikir çekme seanları geliyor gözümün önüne..Bu gün 3 huri kaptım cennetten, yarın 5 olur vs vs hırsı içinde kolkola zıplayan adamlar düşünsenize...tabi bunlar benim piç beynimden sızanlar yoksa içlerinde ne var ne bileyim ki dimi ama :)

Nihayetinde bu zikirlerin kadınlar için olanına Teyzem vasıtası ile katılmışlığım çok olmuştur hatta o cemaatin hocası tarafından bizzat maşallah almışlığm da...ben öyle çıldırmadım ama bir köşede durup sakin sakin bazı kadınların "hu" çekmekten çıldırmış hallerini izlemek bana daha ilginç gelmişti..ama namaz kısmında ve zikir sonrası servis kısmında süperdim sanırım ondan :) Ah teyzoşum nasıl gururlanmıştır benimle Allah uzuuuun ve sağlıklı yıllar versin ona..hala canı gönülden katılır bu toplantılara.

Acaba diyorum biz kadınlarda böylemi düşünüyoruz ?  Allahım Cennete şu ettiğim zikirler, eda eylediğim namazlar kadar bana Brad Pitt kadar yakışıklı gılmanlar nasip et mi diyorlar içlerinden :)
Ben olsam tercihim Colin Firth olurdu ama  ben her nasılsa onu öteki tarafta bulup hurisi yada nurisi olacağım bir şekilde, gerekirse rüşvet veririm meleklere :)

İşin özü Erkekgillerimize bu dünyada dakolay karı olmadığı gibi, diğer tarafta da yok...bunun için önce çalış diyor Yüce Rabbim. İyi amellerle çıkarsan karşıma aha sana temizinden 72 huri, aha Cennet, aha yemek, aha pipi :)

Aklıma bu Mübarek Kandil gecesi gelenlere bakarmısınız yalnız. Uzun zamandır yazamadığım için kusura bakmayın sevgilı okurlar, lakin deliler gibi çanta yapmakla meşgulüm bu aralar. İçimden bildiğiniz çanta canavarı çıktı ya, ay ne eksantrik tasarımlar yapıyorum aklınız durur sanki 40 yıllık çanta tasarımcısıyım ama en güzel yanı butik olması yani bir ürünü sadece 2-3 tane yapıyorum. Neyse işte bu aralar kapalı terasımda kurduğum minnacık atölyemde asosyal birbiçimde çanyata verdiö kendimi :) Yazmak asla aklımdan çıkmıyor ama ne zaman otursam otlayan inek gibi mönitöre bakakalıyorum aklımda yazacak çok şey var ama sızıp ellerime geçemiyor mendebur harfler...ama özlemişim yaw...Hepinize hayırlı kandiller. Beni Cennete alırlarmı sizce yaaa tırstım şimdi ufaktan iyimi :D

Nickimsiz ultra manzaralı terasında Bidisi, Ateşi ve Efe kedisiyle mutlu, yanında kahvesi, çatıda Ebabil kuşları, çılgınca bağrışan Martılarıyla birlikte okuyan herkese selam ederler büyüklerin ellerinden, güccüklerin gözlerinden öperleeeerrrr :)

24 Ocak 2015 Cumartesi

Hindistan da ki Sadu yada Sadhu Amcalar ve Yaşam Şekilleri Part 2 (Nickimsiz versiyon) :)

 Bu Ecnebi Eren, Evliya diyebileceğimiz tatlı yogi amcaları daha bol resimli ve daha deriiin açıklayıcı bir şekilde yeniden yorumlamamı isteyen ve bunun için maillerini esirgemeyen çok cicişli bicişli okuyucularıma "Back to the Sadu" diyerek tekrar kaleme alıyorum...ama bu sefer ki bol bol foto ve altlarına kendi yorumlarım olarak gelecek haberiniz ola...

Bir önce ki bu konuyla ilgili yazıma kendi çapımda oldukça yüksek tıklama yapmışsınız...her gün en az 25 kere okunuyor gözüküyor istatistiklerimde sağ olun var olun sevgi ptırıcıklarım. Seviyom ki sizleri ben :) 

Neyse fazla assolist kıç kalkması yapıp cıvıtıp, şımarmadan konuya giriyorum arkadaşlar...yalnız çayınızı, kahvenizi, kek börek vs. ne varsa alın yanınıza, sigara içiyorsanız kül tablanızı boşaltın, koltuk kanepe yatak vs. neredeye yayılacaksanız güzzelceee yayılın ve keyfini çıkarın.

Sadu veya Sadhu, kendini dünya nimetlerinden çekmiş ya da yoga yapan (yogi) kişiler için kullanılan bir terim olup bu kişiler hayatın ilk üçHindu amacının peşinden koşmaya boş vermiştir: kama (eğlence), artha (pratik amaçlar) ve dharma (görev). Sadular sadece, meditasyon yoluyla moksha'ya (özgürlüğe) erişmeye ve tanrıyı düşünmeye adanmıştır. Sadular sıklıkla vazgeçişi sembolize eden okre renk kıyafetleri tercih ederler. Kadın olanlarına sadvi denir.
Theravada Budizm'e göre, bu terim kadim Pali dilinde, söylenen bir şeye katılmak amacıyla ya da Buddha'nın bir konuşması zikredildikten sonra kullanılmaktadır. "Çok güzel söylediniz, çok yerinde bir söz, katılıyoruz" manasında iki üç kere "Sadu! Sadu! Sadu!" diye tekrarlanır. Kaynakça: Vikipedi
Nickimsizce Meali : Yani diyor ki; ot geldim saman gidiyorum, bi boka yaradığım yok bari bu işe soyunayım ekmek elden su gölden, dal dashak modunda ot, esrar, rasta masta,bit pire, Ganj' a işer, ağaç altına sıçarım, kıçımı taşa yaprağa siler yaşar giderim zihniyetinde olan kimseye Sadu denilir, siz demezseniz biz deriz deniliyor :D
Yaşlı Sadu amcalar hatırası...kasık kıllarınında bir örülesi varmış lakin tembellik öyle bir alışkanlık ki insanın yapası hiç gelmiyor demiş Sadu amcalarım ve en naçizane pozlarını vermişler objektife.
Teknolojik Sadu : Dünya üzerinde ne kadar tembel adam varsa toplayıp bu yaşam biçimini empoze etmek lazım diye düşünen ve bunu ticarete döken aklı zehir ama kendisi hımbıl Sadu abimiz. Ne yapıyor o bilgisayarla diye soracak olursanız bence çoğunlukla karı kız resimlerine bakıyorlardır...arada da bi kaç janjanlı Sadu resmi paylaşıp Festivalleri için sponsor vs araştıyordur...bence böyledir yani...ne bileyim aaaa :)
Sadu meyvesi : Çok nadir yetişen bir meyvedir, ne zaman olgunlaşıp dalından düşeceği belli olmaz. Genelde en uzun süre asılı kalan bir Sadu mevvesi ağaçta asılı kaldığı zaman sürecine bağlı olarak bir üst mertebeye ulaşır ve o derece çok müridi olur, tabi bunun akabinde bedava yaşamı daha kolay yaşanır hale gelir çünkü yemek içmek ve ot esrar ihtiyaçlarını bu edinilen müritler sayesinde elde ederler...bakın bunlar doğrudur, kıçımdan uydurmuyom :)








Otçul Sadu: Çeşitli keyif verici, kafa yapıcı otları bünyesine çekip beyin kıvrımlarınca kanatlanan ve o derece uçan her Sadu' ya Otçul Sadu denir. Hayır denmez diyen varsa...desiiiin, bana ne ki ! bence böyle yani..ehueehuehu ben kendi aklımdan sızanların yalancısıyım :)
Süslü Sadu: Bolca takıp takıştırmayı ve böyle çile çekmeyi seven Sadulara süslü Sadu denir. Taktığı aksesuarların ağır ve çok olması çilesinin ne kadar zorlu ve acı olduğunun bir göstergesidir..ayno oranda saygı ve itibar kazanılacağına inanılır. Şahsen bende bu yazdığıma çok inanmadım ama bu kadar yoğun bir takı olayını nasıl bağlayacağımı bilemedim valla :)
 Çivili Sadu: Çivili yataklarda yatıp, çivili terlikler giyen, hatta orasına burasına batırıp dolanan Sadulara Çivili Sadu denir..."Amaaaan çivisi çıkmış lan bu dünyanın amk" deyimin hint versiyonunu uygularlar ... ay buna güldüm işte best of zırva Nickimsiz. Ama size söz veriyorum bir gün kafayı kırıp Hindistana gidersem ilk iş bu Saduların felsefelerini inceleyeceğim :)
Keyif Pezevengi Sadu : Hayatlarının belli bir bölümünde parayı bulmuş ama artık çalışmaktan ve şehir hayatından bunalmış Hintli amcaların sonradan benimsedikleri yaşama şekli Param ve Mevkiim kadar Saduyum diye düşünen adamlara Keyif Pezevengi Sadu denir...Demezlerse çok sorun değil bak onlar aldırıyorlamı sizde çok takılmayın böyle anlam karmaşalarına..bak ben takılyormuyum yaşıyorum gidiyor işte yaaa :)

Saduların Toplumdaki Yeri
Sadular tüm maddi ve cinsel bağlarını bırakarak Hindistan'ının dört bir yanındaki inlerde, ormanlarda ve tapınaklarda yaşarlar. Hindistan'da yaklaşık 4-5 milyon sadu yaşamaktadır. [[Karma yasası|Karma] etkisinin ortadan yok olması için, kendilerine acı çektirmek amacıyla, zor pozisyonlar alarak o şekilde senelerce dururlar. Toplumu koruduklarına inanıldığından halkın çoğu onlara yiyecek getirmekte ve destek olmaktadır. Sadular asla sadaka kabul etmezler ancak kendisine sadu görüntüsü vermiş pek çok dilenci bu imajla para kazanmaktadır. Kaynak: Vikipedi

Nickimsizce Meali: Erken boşalma problemim var, Pipim de küçük zaten, kuş kalkmıyor, bi karıya gitsem dalga geçiyorlar s.kerim len böyle işi ben bee, ne uğraşacağım. Zaten fasfakir fukrarayım Sadu olurum daha iyi arada bir çok fiti fiti istersem gider tenhada mast. çeker raatlarım, yemeği suyu da enayiler getirir yer içerim oh mis..olm iyi ki Hindistanda yaşıyorum it kopukluğun, işe yaramazlığın, bi baltaya sap olamamanın her türlü gideri var lan burada 3-5 sene de alengirli bir pozisyonda durdum mu ondan sonra koy kıçına rahvan gitsin hayatın beeaa demek isteniyor....İstenmiyorsa yapacak pek bi şey de yok zaten her halükarda aşağı yukarı durum budur. :)
Son olarak Saduların cinsellikle ne kadar alakalı olduğunu betimleyen fotolar paylaşıp mevzuyu bitireyim de sizde artık işinize gücünüze bakın..yani akşama kadar sizi ekran başında tutacağım amacım bu gibi bir kaygım yok...nihayetinde bu gün Pazar gidin sevdiceklerinizle eğlenin, sinemaya gidin, alışverişe çıkın yada evde mal gibi pinekleyin, löpcük gibi her yere evin her yerine nüfuz edin, boş boş tavana bakın, ne biliim eski türk filmi izleyin, duş almayın,tırnak törpülemeyin, oje sürmeyin, kaş bıyık almayın, traş olmayın sirke gibi kokun vs. vs. aklınıza hangisi yatarsa işte :)

Aklı Pipisinde Sadu Amcaları : Yaşlanıp artık hayatının sonuna geldiğini anlayan ve bari son günlerimde elime geçen hatunu elleyip yoklayayım, yalayıp koklayayım diye düşünen Sadulara aklı pipisinde Sadu amcası denir..biz Türklere kalsa Kart Pezevenk, s.ki kalkmaz götü trampet çalmaz, yaşlı teke gibi isimlerle adlandırırdık valla...ama onlar Hintli ne bilsin bizde ki betimlemeleri dimi ama :)



Sadu olmuş ama önündeki pipiyi zapt eylemekte zorlanan bir Saduzadenin bu yönde geliştirdiği çilekeşlik pozisyonu.
Bağrıma taş basar gezerim ilkesinden hareketle Saduizme uydurulmuş Pipime taş bağlar gezerim yine de fındık kadar bir mam' a tamah etmem mantığıyla yoğrulmuş bir pozisyon ( vah zavallı kimbilir ne çekti pipiden ) :)


Keserim lan bu pipiyi tehdidiyle harmanlanmış ama yaşı genç olduğu içün epeyce bir zorlanacağa benzeyen bir Saducuk :)


Bükerim pipiyi başkasına verdiğin gün acısıyla kavrulmuş bir kalbin haşin bir adanmışlıkla eyleme koyduğu Sadusal bir çile çekme yöntemi

Restini gördüm, madem öyle işte böyle meydan okuması ile hem kıstırır hemde bükerim lan ben bu pipiyi karşılaması...hahahhahaha bak bu bayağı iiydi haa :)
Buna ne diyeceğimi bilemedim artık..neyin Sadusunu yaşıyo ki bu adam :)


Son olarak Naga Sadu Festivalinden seçme fotoğraflarla bitirelim dimi ama




Bunlarda Antik Sadular :)

Evet Sevgili Arkadaşlar yoğun talep üzerine mümkün olduğunca daha ayrıntı ve detay vererek anlatmaya çalıştığım bir Sadu yazısının sonuna daha geldik..umarım bir önce ki kadar keyifle okur ve yorumlarınızı paylaşırsınız...Kendinize iyi bakın.

Nickimsizin keyfi yerinde..mutlu huzurlu, Kedisi kucağında Bidisi yanında Ateşcanı onun yanında 3 can bir kişi hala uyanık bir yandan Lan sevgilisi ile Whatsup geyiklemesi yapıp bir yandan bunları yazıyor...as sonrada uyusun artık o kadar da öküz olmasın dimi ama :)


eh artık bu yazıya bi tüy dikmeden olmaz didim..iyi dimişmiyim ki :)