Translate

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Ağlamak Güzeldir....

Uzun bir zamandır ağlamamıştım...bir sebep, bir bahane...kim bilir belki onca birikmiş duruma karşı ertelediğim bir randevu gibi...bir damla, bir kaç damla daha gözlerimden sızan, sızım sızım yüreğime akan, gittikçe hızlanan rahmet gibi ağladıkça sustum sustukça ağladım...ağladıkça kurak toprağa düşen damlanın toprağı ferahlatması gibi rahatladım.

Ağlamak güzeldir aslında ansızın inen acıya can suyu gibi...alışmanı ve alışıp yaşamaya çalışmanı kolaylaştırır..bazen unutmanı sağlar dökülen yaşlar, ağladıkça uzaklaşır gider aklından unutulmaya değer her şey. Bazen hatırlamanı sağlar ağladıkça gelir sana sarılır unutmadığın neyse, göz görse dayanırım belki dediğin anın sonrası olmayacak duanın amini gibi görmüş kadar olursun senden uzakta olan her sevdiğini....

Ağlamak bir krizin orasında, ağlamak ağıt yakar gibi göz ve yürek birleşince haykıra haykıra bazen...

Ben en çok çaresiz kaldığımda sinirimden ağladım...Annem o acıyı çekerken yapamadığım, yapsamda çare olamadığım her şeye küfür edercesine titreye titreye, konuşa konuşa Annemden uzak bir odanın en ücra köşesinde ağzıma yastığı kapayıp çırpına çırpına ağladım...

En çok Anneannemin ağlaması gelir aklıma. Kuzusunun yetim kuzularını sarıp sarmalayıp ibadet eder gibi bin bir dua ve niyazla ağıt yaka yaka ağlardı...dudaklarından kendi evladının göremediği güzel günleri bizim için defalarca kere dileye dileye yaşlı elleri saçlarımızda, yaslı yüreği yüreklerimizde ağlardı....

En mutlu olduğun anın güzel bir hediyesi gibidir bazen ağlamak...Mutlu olduğun o anın  tarifini hiç bir lisanın hiç bir harfi ile cümlelerlere bezeyemediğin zaman gözlerinde biriken o buğunun her damlası dünyanın en güzel anlatımlarına bedel olur...

Ağlamak özeldir cancağızım en çok sen olduğun nadir bir zaman dilimidir....öyle ulu orta ağlayıp sızlamak herkesden medet ummak değildir ağlamak..o ağlamak değildir zaten...Ağlamak yalnızlığının kollarında kendini kendine sarıp yine kendini bulmaktır çoğunlukla o sıcak tuzlu damlaların arasında...

Ağlamak kendi benliğinin çölünde bir vaha yaratırcasına....................



16 Mayıs 2014 Cuma

Soma İçin......

Anlatılamayacak kadar kocaman bir acı ile yüz yüze kaldık yine ey güzel Memleketim....Gelecek her habere bir umut sarıldık ki o ocağın kapısında evladını, eşini, babasını sağ sağlim görmek için bin can teslim edecek olan insanların umutlarını tahayyül bile edemiyorum. Keşke bir mucize olsaydı vücutları kömür karasına bulanmış babalar, kocalar, evlatlar o kapıdan birer birer çıkıp evlerine dönseydi...ama dönmedi.

Dün bir kanalın din programında şehit olanları ahirette ne bekliyormuş onu sıraladılar. Güzel gözlü huriler, Peygamber yanında oturup saf tutmalar vs.
vs....gerçekse ne ala demeye dilim varmıyor ki nasıl diyeyim.

Vefat edenlerin yakınlarını din ve vicdanları ile kandıranlar yine din ile yüreklerini ferahlatmaya çalıştılar ki ne yazık...oysa ki Ayşe' nin sol yanı, sol yastığı boş kaldı eş yok, Emre' nin artık bir Babası yok...Baba yerine sarılacağı bir mezar taşı var...ama şehit olanların cennette güzel gözlü hurileri olacakmış-mış-mış...bilmiyorum çok mu ateistçe yazdım ama şu durumda nasıl bir avuntu şeklidir diye düşünmeden akıp gidemiyor mantığım.

Bu adamlar 2 kruş maaş için ölmeyeydi. İş güvenliğine harcanak paraların bir kısmı patronların cebine, bir kısmı da birilerinin ayakkabı kutularına girmeseydi ya, pek pek 20-30 takım elbise eksik, üç beş eksik daire villa, bankada bir kaç sıfır eksik avanta paraları olurdu değil mi ?

Ben buraya siyaset, politika vb. şeyler yazmamak için ne kadar direndiysem her seferinde daha derin bir darbe ile sarsıldım...çoğunlukla güldüreyim birazcık düşündüreyim, azcık iğneleyim derken bu acıya kayıtsız kalmaya gönlüm razı gelmedi artık.

Vıttırı zııtırıdan sorumlu bakanın aslında gayet sorumsuz olduğunu gördük, 2023 hayali kuran bir boşbakanın bu katliamı utanmadan 100, 200 yıl önce olmuş maden kazalarıyla kıyasladığını gördük...Mısırda ki Rabia için üzüntüden delirecek kadar sarsılmış bir adamın söz konusu Vatan evlatları olunca tekme tokat acısına merhem(!) olduğunu, bir kaç kat koruma kalkanı olmadan halkın arasında yürüyemeyeceğini gördük. Oysaki bu adam daha 1,5 ay öncesine kadar belediye seçimlerinden galip çıktığı için Monarşi tadında bir balkon konuşması yaptıydı onu seven binlerce yurttaşına....demek ki o görünen sevgi yumağı epeyce bir para tomarı ile sağlanmış bunu gördük....

Daha pek çok şey gördük ama zaten malumun ilanını birde ben yazıp çizmeyeyim uzunca...Hiç bir siyasi parti eğilimim yok, sadece mantığımın ve vicdanımın olur dediği yerdeyim ve gördüklerim olur demekten çok oha diyecek durumdayken kalkıp A parti, B parti diyecek durumda değilim...İktidarın olduğu kadar Muhafeletin tüm bu acıdan pay çıkarma çabasına uyuz oluyorum örneğin. Birbirlerine bok atacak yere bu vahim durumun en azından maddi telafisi için sözde değil özde çabalamak yerinde bir hareket olurdu ama...

Yanlısı olduğum tek bir güzel hareket var o da Çarşı yine iş başında...Taraftarı olmaktan onur duyduğum dünyaca adı bilinir bir sıfatla anılmasından ne kadar gurur duysam azdır "ÇARŞI"...Geçen sene gezi parkında olduğu gibi vicdani doğrusu neredeyse orada durmasını ve o durumda fedakar bir tavırla ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazır Beşiktaşımın kahramanları iyi ki varsınız. Elbette ki diğer kuruluşlarında yardımları çok kıymetli...ama ben bencilliğimi Çarşımdan yana kullanıyorum...bunlar nispeten güzel yansımalar.

Somut tek bir şey var ki  Soma' nın her hanesine sinmiş yüzlerce acıklı hayat hikayesi, bu dünyadan ayrılanların geride kalanlarına harcamakla bitmeyecek, paha biçilemeyen acı bir Miras....

BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN
BİR ÖMÜR FEDA EDENLERE diye yazıyor Ocağın girişinde....keşke o ocaktan Cansız çıkarılan her Adamın hakkını tam anlamıyla verebilseydinizde...ocağın girişinde ki o yazı eksik kalaydı.

Saygılarımla....