Translate

30 Aralık 2014 Salı

Nickimsizin 2014 Yılı Pilançosu :)

İşler ve Güçler kısmı :

Eğrisel ve doğrusal ele alırsak bu sene ibre çoğunlukla yukarıya doğru ilerledi. Merak diye başladığım iş para kazandırdı, internet satışları eş dost satışları onların tanıdıklarına özel siparişler vs. derken 2015 hedefimde önce tatil yörelerine sonra yurtdışı pazarına açılmak var kafam da ve tabi bunun için bağlantılarım var ufak çaplı...İş anlamında evde yapabildiğim şeyler kategorisine hakiki deri konseptli ürünler tasarlamak ünitesini de ekledim, bunun yanında pasta, vb ürünleri de sayarsak eh "Allah bin bereket versin" dememek nankörlük olur sanırım :)
Yeni bir eve taşındım ki bunu daha önce ki yazımda ayrıntılı yazmıştım...Evde bana ait odaya bağlanan kapalı teras kısmına Atölyemi de kurdum ohh misssss ;)

Aşk Meşk Kısmı:

Lan Sevgilimle olabildiğince düzeyli bir o kadar da komik ve egzantrik durumlarımız devam ediyor. İşin içinde ben olunca zaten komiklik her tarafımızdan sızdığı için başlarda yadırgadığı durumlara alıştı biçare ne yapsın :) Bunun yanı sıra birde ormantiğiz ki sormayın gitsin whatsup denen iletişim sisteminden romantik şarkılar ve bilimum komik videolar yollamak en büyük eğlencemiz oluyor...tabi uzak şehirlerde yaşadığımız içinde mıçmaya bile giderken haber verişlerimiz de ayrı bir saygı şeysidir ki ne siz sorun ne ben anlatiim :) Hele görüştüğümüz zamanların durum komedisi boyutu ayrı bir eğlence. En son aklımda kalan ise yattığı yatağın hemen yanı cam olduğu için açık olan pencereyi uykusundan fırlayıp panik halinde kapatışı ve ardından ne oldu dediğimde "ayağımı çalarlar neme lazım" demesini ve benim gülme krzimi asla unutmayacağım..ayrıca kendisi kıl kılçıklı biri olduğu olduğu için yaşadığı evin en stratejik yerlerine kamera taktırmassı ve gördüğü ilginç olayları naklen canlı yayın halinde bana aktarması aramızda ki aşkın magazinsel boyutunu teşkil ediyor...ah birde saç kestirdiği zaman hemen akabinde yolladığı cilalı fotoğraflarının hastasıyım..basket oynadım, bisikletin zinciri koptu, markete gidiyorum, şu çayın hangi markasını alayım diye soran o, bende akşama bara gidiyorum kaçta gelirim bilmiyorum ararsan ulaşamayabilirsin diyen benim :) Fiziken uzak ama ruhen yakın "Lan Sevgilim" ile sevgi pıtırcığı, aşk böcüğü, sevda kelebeği durumlarımız bundan ibaret...Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli Lan Sevgilim :)

Tatil Kısmı :

Hayatımın en keyifli tatillerinden birini geçirdim bu sene...Extra Kişisi arkadaşım ve ailesi ile Saroz da 10 gün o kadar iyi geldi ki bana anlatamam. Sabah kahvaltı ve kahve dedikoduları, konu komşu sohbetleri öğleden sonra deniz en geyiği ise akşam ve genelde sabaha kadar süren plaj içip coşmacaları...itiraf ediyorum ki şezlongların (sezlog değil yani) kenarlarına işeyen ve ertesi gün oraya oturmayalım pis orası diye suç mahallinden kaçan zanlılar bizdik ama tolamda 3 kere yaptık yani doğayı siz kaltaklar kirlettiniz derseniz ayıp etmiş olursunuz nihayetinde organik atıktı bizimkisi, şişelerimizi bira kutularını hatta başkalarını ortada bırakıp gittiği çöpleri o kafayla toplayan yine bizlerdik bu da böyle biline :) Sonraaaa Edip Akbayramın "Haberin Var mı ?" şarkısıyla tarlaların arasından kafa bi dünya gelip geçende bizdik ama bu da aramızda kalsın:) Velhasıl 2 hatun akşamları hem dertleştk, hem eğlendik hemde güzel bir tatil yaptık. Saroza selamlar olsun, Orfoz Plajı bizi unutma :)

Sağlık Kısmı :

Safra kesesi şikayetim ve tansiyon problemimın yanı sıra bu sene hormonlarım dengesini yitirdi yaklaşık 20 sene önce olmuştu böyle bir rahatsızlık ve kortizon aldıktan sonra durum düzeldiydi tabi o zamanlar gençtik ama şimdi aldığım kortizon ile güzelce bir şiştim son 1.5 yılın haricinde hiç bu kadar şişmediydim yani hep kilo problemim olmuştur ama bu seneye kadar damı kötü dağıtır seviyede değildi...neyse ki hormonları toparladık, safra kesesi durumu yılbaşından sonra belli olacak...son hamle ise diyetisyen gözetimi olacak ki yemekle pek haşır neşir değilim ama söz konusu tatlı türevlerinden nasıl vazgeçerim bilmyorum...korkuyom doktor bey :)

Rakamsal değil sözel şemalarla anlattığım bir yılın sonuna daha geldik sevgili arkadaşlar. bu sayfaya bir şekilde ulaşıp okuyan, bağımlısı olan, olmayan, okuyup geçen, mail yazan, arayıp soran, benimseyen, cıvıtan, cıvıtmayan, hayatının acısını benden çıkaran, lafı sokup kim olduğunu yazamayacak kadar da korkak olan, her yazdığımın altında hala özellikle çapanoğlu arayan, kaşınan, sevinen, üzülen, gülen, eğlenen, gizli saklı okuyup sonra sayfa geçmişini sayfayı her okuyuşunun ardından temizleyen, temizlemeyen kısaca hayatıma ucundan kıyısından dokunan tandığım ve tanımadığım herkesin Yeni yılı kutlu olsun...Herkes mutlu olsun bol bol şans, bol ol sevgi anlayış, hoşgörü yanı başınızda olsun...en önemlisi sağlık olsun hayatınızda...Her daim güzel yaşamanız dileklerimle :)



               
                                  Extra Kişisi olan bacıma hitaben bu geceki şarkımızda bu olsun

17 Kasım 2014 Pazartesi

Taşındık Vesselam :)

Yaşadığım yıllar boyunca taşındığım 3. ev oldu bu evimiz. 4 oda bi salon 6 kat ful manzara...Arka odalardan güneşin doğuşu, salon tarafından da güneşin batışını izliyorsun. Zeus' la sohbet muhabbet, Poseidon' la enseye traş, köte parmak hesabı yaşayıp gidiyoruz son 2 haftadır. Taşındığımız bina o kadar yüksek yani onu ifade etmeye çalışıyorum :)

Arada bir insanlar arasına karıştığımda bi garipsiyorum hatta kendimi...bütün gün karınca gibi izlediğim insanoğlu ile yeryüzünde muhattap omak ne zor yarabbim :) Ay şaka yaaaa hala alışamadınız, bende o kadar kıç kalkmışlığı olmadı hiç bir zaman olmasında...nihayetinde evi satın almadık kiraladık yani..elbet herşeyin sonu olduğu gibi bununda sonu gelecek bir gün.

Uzun zamandır yazamadığımın farkında olanlara çok teşekkür ediyorum..beni mailleri ile çok mutlu ettiler. Fekat iş güç,tatil, ev bulma, ev taşıma, doktor, moktor vs. derken yazmaya fırsat bulsamda yazacak kafayı bulamadım. 

Onca yıllık reklam grafik tasarım tecrübelerimi aktarabileceğim bir mecra bulduğumda ürettiklerime ben bile şaşkınlıkla bakakaldım...Umummadığım kadar da talep görünce daha büyük bir keyifle yapmaya başladım...çanta tasarımlarından bir kaçını yurtdışına bile sattım. Siparşler hala da gelmeye devam ediyor. Taşınma ve yerleşme seremonilerimiz tam olarak bittiğinde Atölyemin resimlerini paylaşacağım sizlerle..tabi ki atölye öyle kafanızda ki  gibi tam kapsamlı bir yer değil. Nihayetinde evimin kapalı teras kısmının bir bölümünde atölye adı altında kendi çapımda imalat yapacağım bir yer olacak. En hoş tarafı ise Çamlıca manzaralı olması...yani teras keyfine burada da devam edilecek, hemde ne keyif. Karşımda Çamlıca, sağ yanımda Süleymaniye, Beyazıt kulesi, Taksim...sol yanım Mecidiyeköy ve Gökdelen manzarası, sanki İstanbul değil de Amerikanyalarda yaşıyos anasını satiim :) ama alabildiğine bakması keyifli :)
Taşınmanın külfeti zor, lakin en garibi ise bir yerlere özenle tıkıştırıp saklamaya değer verdiğin ama göz önünde bulundurmadığın her şeyi göz önüne geliverir. Eski resimler,mektuplar, bazılarıyla hüzünlenir bazıları ile neşelenirsin..en komiği ise Anket defterlerini okumaktır. Bir sürü okul arkadaşının o anki ruh ve fizik haliyle kalakalmış sayfaları şimdiki ruh fizik halleriye kıyaslarsın ama yerinde yeller esiyordur. O zamanların lepiska saçlı erkeklerinin özenle yaptığı break danslarının yerini kısmen kelleşmiş ve neredeyse bir uydu kadar büyümüş göbeği almıştır...gülmekten kırılırsın.
En trajikomiği ise kendinle yüzleşmektir....uzun saçlarının özgürce savrulduğu ve incecik vücudunla çektirdiğin o artistlik pozlarını görürsün. Nedense o kafalar hep bir yamuk utanmasak yada yeteneğimiz olsa 180 derece döndürüp çektirebilirmişiz o fotoları...ne düşünüyorduk acaba :) Biri keşfetsin amk bak burada dünyanın en güzek kızı duruyor edasındayız her daim. Ben şahsen arada bir düşünmedim desem yalan söylemiş olurum...Mal gibi aynada poz poz kendime baktığımı çok iyi hatırlıyorum mesela...ay çok güldüm beeee..ne safmışız yaaa :)İnsan kendini beğenmese çatlarmış hesabı işte...mutlaka ki 6 milyar insandan daha üstün bir özelliğimiz vardır, bu avuntu sanırım hayat enerjimizin en azından bir kısmını oluşturuyor :)

En hüzünlü karşılaşma ise babamdan kalan eşyaların tekrar gözden geçirilmesiyle çıktı ki 34 yıllık yokluğu taş gibi duruyormuş meğerse kalbimizin orta yerinde..sadece üstünü örtmüşüz. Annemin özenle hazırladığı bir çift çorap ve iç çamaşırı, abimin solmuş ve oldudukça yıpranmış ama sürekli kullandığı aracın güneşliğinde bulunan fotoğrafı, benim saman kağıdı üzerine yazdığım "baba seni çok seviyorum" yazısı ve kargacık burgacık çizdiğim peri resmi sonra kardeşimin ona verdiği sarı krizantem çiçeğinin  özenle kurutulup saklanmış poşeti...kalbi için dil altı hapı, çakmağı, mendili, bir zarfın içine annemin yastığından kıyafetlerinden özenle topladığı bir kaç tel saçı vs. vs. çok bir şey olmasa da görünürde, özünde mutlu bir ailenin durduğu ana ait ve bir daha aynı mutlulukla var olmayacak bireylerin somut hüznü gibiydi o hatıraları tekrar bir bir elden geçirmek.

Velhasıl taşındık, kendimizi toplayıp yeni bir düzene dağıldık...Sağsağlim  4 kişi, 3 can toplam 7 kişilik ailemizle yine bir aradayız şükür....

Bu akşamlık bu kadar sevgili arkadaşlar...bir daha ki yazımı bu kadar uzun ara vererek yazmamaya özen göstereceğim...hepinize ayrı ayrı selamlar.

Nickimsiz Teraslı
Balkonundan iyi akşamlar diler :)

Not: Zeus ve Poseidon' un selamları var :P



12 Ağustos 2014 Salı

Nickimsiz' in Çenesi Cihangir Firuzağada Düşerse :)

Pazar günü bir arkadaşım Ciyangir(han) Firuzağada ki meşhuuurrrr çay bahçesine kahvaltıya davet etti beni. Yanında başka bir arkadaşı var...arkadaşının ismini daha önce çok duydum ama tanışmak Pazar gününe kısmet oldu.

3 Hatun oradan buradan kaynattık pişirdik, elalem karılarını çekiştirip bazılarını uzattık vs. derken konu yavaş yavaş sevgili ve kocalarla yatakta ne yapıyoruz muhabbetine geldi. Ben bu tarz konuların genelde en komik taraflarını gayet esprili bir lisanla anlatmasını severim...Biz muhabbete başladığımızda etrafta bir kaç masa kıyın kıyın dinleyip dinleyip eğleniyormuş ama biz bel altı muhabbete giriş yaptığımızda arka masamızdakiler daha bir dikkatli dinlemeye başlamış....

Ah ah ben bunu bu gün öğrendiğim, şimdi yaptığım geyikleri hatırladıkça al yazma gibi kızarasım geliyor..çünkü arka masada bizi büyük bir iştahla dinleyen zat Leman Dergisinin en sevdiğim çizerlerinden Bahadır Boysal' mış ... ki ben kendisinin egzantirik yorumları ve ele aldığı  konuların ayrıca hayranıyımdır...

Neyse efendim hatunun biri sevgilisinin  malzemeyi görünce saygıdan el öper gibi öpüp başına koymasından tutunda..uzun oral mesaisi yapan başka bi hatunun cihazı iyice kavrayıp tepesine vura vura aloo aloooo nasa ordamısın demesine kadar, haaa bu da yeter mi sanıyorsunuz ? cihazı mikrofon gibi kullanıp uzun hava çekeni, vites sanıp cihaz üstünde Formula 1 yarışı yapanı yine cihazın üstünde elektirik verilmiş gibi hoplarken aletin menzilinden çıkıp kendini yerde bulanına varana kadar kahkahadan kırıla kırıla anlatıp eğlencenin dibine vurduğumuz her anektodu can kulağı ile dinlemiş meğerse Bahadır Boysal.

Bu gün arkadaşım anlattığında "hasssiktir" dedim. Zaten 40 yılda bir gittim yerde genelde bu tarz malzemeleri ben toplamayı severken bu sefer bir çizere malzeme olacağım aklıma bile gelmezdi doğrusu. Bu blogun ismi bile geçti düşünsenize..gerçek adımı da biliyor...tam sıçtım yani :))

Şimdi bize düşen 1 ay boyunca sektirmeden Leman dergisini takip edip acaba bahsedecek mi diye beklemek.

Evet sevgili okurlar olurda benden önce siz bu tarz bir konuya denk gelirseniz Bahadır Boysalın sayfasında anlayın ki cihangirde ki o manyak hatunlar biziz.

Genelde klavyede parmaklarım düşer benim ama keyifli bir ortamda isem çenemle de yarıştırabilirim yani o dereceyim laf abazanlığı konusunda :)

Benden bu gecelik kadar sevgili arkadaşlar..kendinize iyi bakın görüşmek üzere :)

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Bayram Seyran Falan Filan :)

Koca İstanbul' da 3-5 kişi kaldık ya oh ne rahat hayat tadındayım. Gelen pek olmaz kıçını yaydırır teras güzeli olarak oturur çayımı kahvemi yudumlarım, canım isterse çanta cüzdan yaparım ama en önemlisi eviçi kadınıma söz verdiğim şeyi yapmaya başladım...o ne ki derseniz bittiğinde fotoğrafını koyarım görürsünüz :)

Genelde Bayramda tatil yapma olayını eziyet olarak nitelendirdiğim için sanırım bayram sonrası bir kaçış planı yaptım kendime....Bayramda Büyük şehirler hariç çoğu tatil mekanı tıklım tıkış olacağından ve kalabalık bana darallar getirdiğinden evceğimizin 5 yıldızlı otel kıvamında ki Teras keyfinden faydalanıyorum...tek derdimiz deniz yerine duş kullanmamız...yoksa kahve keyifleri, 5 çayları, mangal sefası, nette sörf etkinliği, animasyon tadında salak saçma geyiklemer hepsi Nickimsiz Of Terras Club da bol bol mevcut :)

Çoğunlukla Mal ötesi ve neandartelimsi bir hatun olarak bu bayramda da hiç kimseye mesaj vs atmadım..bana gelenleri okudum ama, asla kaçırmam onları..hayretler içinde bunu nasıl düzenli yapabiliyorlar diye düşünsenmde şimdye kadar hiç heveslenmedim desem yeridir...çünkü vatki zamanında bu işleri kurumsal olarak bana tokaladıklarından öğk gelmiş ve hala geçememiş bünyeden :)

Firmasal kart bastır, kartvizit ekle Müdür, Genel Müdür tayfasına özel sepet vs hazırla, çalışanlar için bayram kolisi, yılbaşı sepeti vırt zırt....kısaca mvcut tebriklerimin hepsini neredeyse harcamışım desem yeridir :)

Bu bayramda en çok zorlandığım konu sıcak meselesi..oda da dönen pervanenin yanı sıra 2-3 ad buz torbası olmadan uyuyamayan ve kendini sürekli çöl ortasında kaybolmuş kutup ayısı şeklinde hayal etmekten kendimi alamaz durumdayım bir tek bahtsız bedevi modelim yok..olaydı ne olurdu acaba dimi ama....Kış ayında üşümeyi özledim desem o da mümkün değil çünkü mütemadiyen kurak ve kavurucu iklim tadında bir bünye ye sahibim.. yağ katmanlarımdan olabilir...ah yağ demişken geçenlerde ilk defa azcıkın kilolu olduğum için kendimi bahtiyar saydım çnkü pasaj merdivenlerinlerinden kayıp kıç üstü başından sonuna kadar indim son merdivene bir kaç basamak kala durdum oturdum gülme krizimin geçmesini bekledim...sonra noldu lan diye bakayım derken neden kaydığımı anladım...pasaj görevlisi merdivenleri bol sabunla silip sulu sulu bırakmış merdivenleri...adama kızmaya da kıyamadım terliklerimi çıkarıp alacaklaımı aldım ve tekrar inadım inat kıçım iki kanat şeklinde aynı sabunlu merdivenlerden bu sefer yalınayak çıktım...azime bakarmısnız yalnız, başkası olsa merdivenleri cezalandırırdı :) ertsi gün ve ondan sonraki 5 gün boyunca ağrısını çektim ama çok şükür bir yerim kırılmadı neden ? yağlarımdan tabiysi...bu tarz durumlarda cam simidi kullanmak da nasip oldu Allah hayırlara vesile etsin diyim :)

Kısaca benim bayram özütüm bu...evde yayıl, kanapeye bilimum serim yerlere nufüs et..yalaktan su içen inekler gibi şişeler dolusu soğuk su ve soda iç...mandalar gibi duşun altında bekle...haa bu arada şebeke suyu da ılık akıyor bilginize yani adamakıllı soğuk su yok oğlu yok bu zamanlarda...ay aman terledm valla ben mandalık görevimi ifşa etmeye gidiyorum sevgli dostlar...Hadi eşekklik etmiim Bayramınızı kutliim....

İfinim saksıdaki sardunyalar gibi renkli , kazancınız bol, sağlınız yerinde, sevdikleriniz yanıbaşınızda sevmedikleriniz kıçınızın kenarında hatta kapınızda kul olsun, tüm güzellikler sizlerin olsun Bayramınız kutlu olsun...eh daha da ne olsun dimi yaaa :)))) Seviyom sizleriiiii......

23 Temmuz 2014 Çarşamba

"Yalandan Nefret ederim" Yalanı En Büyük Yalandır :)

hımm okumak lazım bu kitabı
41 Yıllık hayatım boyunca arada bir pembe yalanlar söylemiş biri olarak, biri karşıma geçip bu gibi lafları kasıla gerile söylediğinde dönüp kıçımla gülesim gelir ama yapmam çünkü çok bi hanımefendiyimdir birini rencide etmek çokoprensiplerime aykırı bikerem....ama sonradan geyiğini yaparım o ayrı...hatta bir süre sonra ona da anlatırım zaten...ama ilk etaptaki o ihtişamını bozmak bana çok yanlış geliyor :))

Yılandan Korkmam, Yalandan Korktuğum Kadar lafını ise beylik lafı gibi kartvizit şeklinde takdim edene uçan tekmeyi balerin edesı ile (ama tabiki mümkün değil çünkü şişko balerin olmaz) atasım gelir böğrüne doğru....çünkü bunu demenin hemen ardından gelen telefona, atıyorum cafe de geyik yapıyorken cenazedeyim diyen insan evladına havai fişeği kıçına takıp ateşlemek sizcede  vacip olmaz mı ki ? Bence gayet çok uygun bir şekil olur :)

Yatakta mesaidesin diyelim..kadın erkek farketmez Patronun arıyor mesela, nefes nefese telefonu açtığında Pardon ya son saniyenin içindeyim az bekle nirvana yapacağım diyebilecek kaç "koca yorekli" arkadaş vardır parmak kaldırsın dersem sanırım 10 parmak sayısını aşamaz. Bunun yerine genelde klasik yalanlar söylenir itina ile "otobüse yetişmek için koşuyordum", "telefon şarjdaydı öteki odadan koşturdum", toplantıdaydım bakamadım"," Mervelerdeydim duymadım" aslında vermelerdeydi yaniii....çeşit ve örnekler çoğaltılabilir sorun yok.

Bu "Mervelerdeyim" geyiğini yaptığımız kardeşimin Sevgülüsü ve onun kankası yağuşuklu adamceğimiz arkadaşıma bizzat teşekkür ediyorum Argo küllayatıma bunuda kattıkları için...beğendiyseniz sizde kullanabilirsiniz yani :). Nerdesin ? Mervelerdeyiiiiiimmmmmm.... huuuu h23,uu
üuu6u9 (ay bu abuk yazıyı b
ozm*iim dedim çünkü Sado Kedim itina ile patileriyle yaptı oooyyy akıllı bıdığımmm )

güzeldi bu dipnot 
Neyse işte kısa ve öz olarak demek istediğim Bombok durumdayken bile "napion len" diyen birine bile" iyidir abi" diyebilen biri ben asla yalan söylemem demesin canımı yisin :)

Fekat kötü yalanları yani insanın hayatını karartacak kadar yalan dolan çeviren insanları bu yazdıklarım içine katmıyorum onlar başka ve bilmek istemediğim bir katagoriye giriyor ki Allah kimseyi böyleleri ile karşılaştırmasın bence....

Siz siz olun yalan söylüyorum diye kendi vicdanlarınızı kemirip durmayın...sonuçta söylediğiniz yalan birini mutlu ediyorsa yada ortalığı idare edip elektriklendirmiyorsa sorun yok...ama tabi bokunuda çıkartmayın yani :)) Çünkü öyle doğrular var ki pembe yalanını uydurupda renk katmanın b
ir anlamı yok...Yani her şey gibi yalanında azı karar çoğu zarar, unutmayın...unutturmayın :)

Hepinize Hayırlı Kandiller Arkadaşlar......

22 Temmuz 2014 Salı

Bu Mübarek Sıcaklarda Salakça Hayallerim ve Ben :) Voll.2

sıcaklardan bu şekil hissediyorum kendimi :)
Kill Bill Voll.2 filmi geldi aklıma bu yazının ikinci kısmını yazayım derken...hatun telkin yolu ilen kendini yürütmeyi başarır Japonya ya gidip Hattori Hanzo Kılıcı yaptırdıydı. Maksat "Hanzo" kılıcı yaptırmaksa.
Bizim burada ki Hanzolar kılıcın hasını yapardı ki hatun isteseydi dimi ama :))

Neyse konumuz  bu değil, benim salakça hayallerim. Buralara girmiim ben en iyisi.

Bu sıcaklarda makyaj yapmaya uyuz olan tek neandartel hatun benim...zira karma bir cildim var, makyajın ilk 1 saatinden sonra sıcaktan mütevellit akmaya başlayınca ya sürekli wc ye koşturup düzeltme yapmam lazım yada "amaan kim takar" dersem acuze2014 model hatun moduna bağlarım ki...bu gerçektir vallahi bak. Onun için naturel çirkinliğimlen pek bir mutluyum bu sacaklarda :)

Sıcaklarda en uyuz olduğum konulardan biride Atm kuyruğudur ki tam bir işkencedir bana göre..hadi belli bir yaş üstünü anlayayım da benim yaşlarımda yada benden daha genç insan modellerini neyin içine koysamda sallayıp uçursam diye düşünüyorum çoğunlukla. En gıcık olduğum da öğrenciler. Harç yatıryorlar güya bir el telefonda arkadaşına soruyor, olmuyor yeniden deniyor, araya dedidoku sıkıştırıyor, tırnağı kırılıp neredeyse ağlayacak gibi olanına kadar bir sürü cinsine rastladım. Yahu bunu senede 2-3 kere yapıyorsun neyini anlamadın daha diye sorup kafasını atm tuşlarına yapıştırasım var, sonrada beyninin pekmezi öylece akarken sakin ve huşu içinde bu durumu izleyesim, hatta anı olsun deyu birde hatıra fotosu çekerim o derece yani ....çok sadist gördüm kendimi ayyyyy!!! :))

hayran kaldım bu fotoya :)
Katmer katmer giyinip dolaşan hatun güruhu var bu sıcaklarda...üstüste giyinmelerine lafım yok Allah için ama leş gibi ter kokanının yanından geçtiğinizde o koku burnunuza yapışıp kalmıyormu aman Allahımmm. Yahu bu yaz günü o kıyafetleri en fazla 2 gün giydin diyelim ama 3 günü yıka, havalandır ne biliim işte bi şeyler yap. Zorun ne yani....temizlik titizlikten bahsederken mangalda kül bırakmayan hatunsun buna da dikkat et dimi ama....Bu tarz bi hatunsal yaratık gördüğümde o kıyafetlerin iç kısmını en iç karartıcı şekilde hayal ediyorum...koltuk altı kılları örme modeli olabilecek kıvama geleli epey bir olmuş, uç kısımları ter ve tuzun etkisiynen (le) sararmış, genital bölge amazon gibi kılla kaplandığı için kayıp insan modeli "hükümsüz, aranıyor" modunda ama kalın naylon çorabın ve terlemenin etkisiyle arayın belki bulursunuz şeklinde ara sıra onun bunun burnuna kaçan nahoş koku salgılar poziyonda stabil :) ayyy sıcaktan saç diplerinden eriyik madde gibi sızıyor olan aklımda Allahıııımmmmmmmm :)))

Çorap üstü sandalet ve terlik giyen insanlar...hayretler içinde hipnotize olmuş gibi bakar kalırım vallahi...o anda aklımdan kendimi bir an evvel soğuk suya atmak gelir, darlanırım, terleme katsayım iki katına çıkar ki bu sıcaklarda bataklık gibi terliyorum yani en sulu haliyle :))

Sado Kedinin gelecekteki hali :)
Ateş adlı kara köpeciğimizin ısrarla kendini bana dolayıp uyumaya çalışma çabasına uyuz olmaya çalışmak ve olamamak, çünkü seviyom napiim veleti...amanın bi görseniz minyatür ev foku şeklinde pek tatlı pekkk, evin paşası olan Bidiciğimizinde can dostu oldu...ah unutmadan Sado kedinin sabaha karşı o kıllicik bedenine aykırı koca göbeğiyle sanki göbek taşına yatıyormuş edasında gelip salla pati yüzüme yayılma seansları..işte bu sıcaklarda tek katlanabildiğim Tulumba Tatlısı tadında şekeri kıvamında durumlar...bağırsak durumlarından kediciğin sağlığını anlayacak kıvama bile geldim vallahi....

Yine uykum geldi yaaaa...iyi uykular arkadaşlar......



14 Temmuz 2014 Pazartesi

Bu Mübarek Sıcaklarda Salakça Hayallerim ve Ben :)

Şu abuk hayallerimde olmayaydı iyiydi demek isterdim ama demeyeceğim...çünkü onları kurup havalarda uçurtmayı seviyorum ki ben.

Mesela bu sıcaklarda harıl harıl yemek yaparken üzerimde buzdan kıyafetlerim olsun...salak daha iyisini bulamadın mı diyen olacaktır ama olmaz, illa o yemeği ben yapacağım ve o şekilde yapacağım...inadım pistir :))

Bu sıcaklarda toplu taşıma araçlarında bir yerden bir yere gitme meselesi...düşüncesi bile içimi hoplatıyor, araba yok mu ?  var elbet...bir arkadaşıma rica etsem istediğim yere götürürler sağolsunlar, ama piçlik değil mi illaki ışınlanayım..transportere koordinatları gireyim şak diye Eviçi kadınımın evinde olayım, Lan sevgilimin yanında biteyim aniden ( ne tırsar ama haa )...ne bileyim Datçada denizin orta yerine düşeyim...daha da abartiim Yeni Zellandaya fıştırtıyım kendimi...olmadı Colin Firth' im tuvalette hacet giderirken bir anda zort diye havadan ineyim, aaaa diyim sonra, pipisi de ne küçükmüş, yani "hiişş Mr Colin your dick not big" adam kahrolsun sonra..bana bunlarla gelsinler yaz sıcaklarında..vırt vırt orayı burayı gezeyim sıcakta erime ve ergime tehlikesi olmadan dimi ama :))

Yine bu yaz sıcaklarına özel soğutucu battaniyeler yapsalar ya...kışın elektrikli battaniye yapıp paranın a... yani gözüne koymuş bir zihniyet neden yaz ayı için bu meretin soğutucu olanını icat etmemiş ki...bak çok kızdım ama :) e klima yokmu diyende olur şimdi...bende dahil olmak üzere yurdumun aynalı sazan popülasyonu fazladır :) ifidim hemen cevap vereyim Klima bizim racona ters yani, abim rahatsızlanıyor, anneme dokunuyor, kız kardeşim utanmasa bu sıcaklarda muflonlu kabanla dolaşır ( ay yazarken bile hararet yaptım su kaynattım valla bak) kısaca bu soğuma işini tekil şahıs olarak düşünmem lazım evin yangın Ayşesi olarak...

Daha da saçma sapan bir sürü hayalim var yazacak ama valla uykum geldi ya..şimdi aklıma üşüşenler yarına da kalırsa Vol. 2 yaparız artık :) Şimdilik benden bu kadar...

Nickimsiz aklında lan Sevgilisi, yan oda da Balalayka Bacısı, yanında Kara köpeği ve Bidi köpeği salonda minnacık Sado kedisi ile öutlu huzurlu :) İyi geceler arkadaşlar.....

Not: Fotoyu Sarı Bela mahlası ile andığım bir arkadaşımın facesinden arakladım..altında ki yazıda fotoya yaptığım face yorumudur, onu da utanmadan kopyalayıp yapıştırdım ...ay çok hazrcıyım çooook ehue :))

hayallerimin bikinisi..kıç loblarım yandan patlamış, çatalım büzüşmüş, selülitlerim baldırlarımda halay çekerken ben plajda gizem karısı rölündeyim...ah en büyük fantezim :))

27 Haziran 2014 Cuma

Lan Sevgilim :)

Kadın : Bana güzel bi şey söylesene
Adam: Özledim lan seni
Kadın: !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Kadın: Napion hafız ?
Adam: Dur bi namaz kılıyim
Kadın: Niye
Adam: Hafız dediğin namaz kılar kızım
Kadın: !!!!!!!!!!!!!!!

Kadin: Napion Lan Sevgilim
Adam: Hah bana bunlarla gel 
Kadın: Deli bu yaaaa :))

Adam: nooldu niye aramıyorsun hiç?
Kadın; yok bi şey işin vardır diye rahatsız etmeyeyim dedim
Adam: ne biliyim merak ettim arardın...
Kadın: hımmmm mantıklı
Adam: iyi ben kapatıyorum işim var
Kadın: bak gördünmü işin varmış işte, ne işin var?
Adam: yemek yiyeceğim
Kadın: !!!!!!!!!!!!!! (içinden; hımmm evet dünyanın en mühim işlerinden biri yemek, içmek, sıçmak)

Adam: Aloo Transilvanyadan arıyorum ben nasılsınız hanımefendi..
Kadın: aha sen dedin ya buraya da yağmur dişer birazdan. (hava cayır cayır güneşli bu arada)
Adam: ben kapatınca hava bozar merak etme sen
Kadın: hadi canım o kadar da değil.

Kadın: Lan sevgilim ne adamsın haaa
Adam: Nooldu??
Kadın Telefonu kapattım hava bozdu şimdi yağmur yağıyor.
Adam: ben sana dedim kızım Transilvanyalıyım ben başımda yağmur bulutu ile gezerim
Kadın: hahahahhahahahah manyak yaaa

Yukarda okuduğunuz bölüm benim sevgilisel hayatımdan bir kesit...görüldüğü üzere kadın dediğin her daim öküz sever oluyor. Benim bu ruh öküzü sevme durumuma çare bulunamayacağı için kendimi bu duruma uydurmaya karar verdim...ortaya epey komik bir manzara çıktı. Yani sevgisini süsleyip püsleyemeyen  ama bunu hissebildiğin adama sırtını dönüp gitmek en basit şey..ama kalıp ayak uydurmak sonunda mutlu olmana, sabah onun telefonu ile uyanmana ve karşılıklı her sorunun üstesinden gelmeye, katlanmaya vs. vs. neden oluyor...yani bence böyle oluyor diğer hatunları bilmiyom...

Dün gece bi yemek programı izlerken şahsım olan kendime bir kez daha hayran oldum vallahi...hani birbirlerinin evine gidip ev sahibinin özene bezene yaptığı yemekleri ağzı hariç heryeri ile yiyen ama ağzı ile sadece vıt vıt kötü eleştireler yapan insanların katıldığı bir program varya, işte orada nişanlı bir çift vardı...adam kızı evinden almaya gittiğinde kayınvalidesine orkide getirdi hanım kızımız da buna karşılık bir kapris yaptı bir nazlandı bir alındı anlatamam...neymiş ona niye çiçek alınmamış yahu adam sana katlanıyor daha ne istiyorsun diye düşünsene biraz ama dimi :))
Aman neyse yine kıçımı havalandırdım oturtayım yerine de molla desinler ay yoksa malla mı desinler, ne desinler, ay bilemedim valla siz boşlukları doldurun artık bi zahmet ......................................

Epeydir sevgili edinme özürlüsü bi yaratık olduğumu düşünecek olursak uzakta yaşayan ama sana yakın, özlemi ve arada bi abuk sabuk alınganlıkları bir kenara bırakırsak ben epeyce bi unutmuşum biri ile sevgilicilik oynamayı hoş oldu yani..hayatıma çok güzel anlamlar kattı, bilmediğim bambaşka yönlerimi keşfetmemi sağladı, cesaretlendirdi...Şimdi onun sayesinde evde çoğu zaman mal gibi yayım yayım yayıldığım yerlerde el yapımı deri cüzdan ve çantalar yapıyorum, çok ilginç değil mi ?

Sen senelerce reklamcılık yap grafik tasarım vs konularında kendince iyi tecrübelere sahip ol..sonra bunları artık kullanmıyorum diye beyninin en ücra yerlerine terk et sonra Lan Sevgiliciim  bir kaç deri tabakası vs yollayıp hadi sen yaparsın yap ve resmini bana yolla dediğinde...sırf onun istediği olsun diye yaptığın şey senin terk ettiğin tüm tecrübeyi deriye kendince tasarımlar yapmakta kullanmaya başlasın.

Birbirlerine bir şekilde rastlamış insanların birbirlerini olmadık kapris ve dertle tüketmelerindense  birbirlerine destekleyerek anlaşma ve ilişkilerini idame etmelerinden yanayım. Bende hep yukarıda yazdığım gibi uhrevi kaltağın tekiydim kulunçlarımdam kanatlar çıkardı vs demeyi çok isterdim ama değildim tabiki de...yaşayarak öğreniyorsun işte.Birini kendine uydurmayı değil birbirlerimize uymayı öğrenmeyi çözdüğümüz zaman kereste olmaktan çıkıp testere oluyorsun...yani hep kendine yontmuyorsun hayatı biraz karşındakinin seni yontmasına birazda onun seni yontmasına izin vermeyi öğreniyorsun....kalan talaşlarıda değerlendirmeyi öğrendiğin zaman ahanda sürekli geri dönüşümü sağlanmış uzun bir paylaşım seni bekliyor...Ay aman ziraat dersi veriyormuşum gibi hissettim kendimi bi an. Odun kereste, testere orman vs derken ziraat mühendisi olarak çıkmazsam iyidir bu yazının sonundan. :))

Neyse işte yaptığım cüzdan ve potföyler ilk bebek festivalinde görücüye çıktı ve çok beğenildi şu an kullanan herkese çok teşekkürler emin olun o cüzdanların bir örneği daha yok çünkü sadece tek tek yapıldı özenle duyurulur yani :)

Lan sevgilim şu an uyuyordur büyük ihtimal o kadar okuyanı olan bir bloga ilgisiz kalmayı tercih eden bir "Lan Sevgilim" yaptım kendine iyimi :))



Yukarıda yazdıklarımın tam tersi çok romantik bir acitasyon dolu bir şarkı olsa da sevdiğimiz ortak şarkılardan biri çıktığı için paylaşiim didim....

Eh uzun zamandır yazmayan Nickimsizden şimdilik bu kadar bu gün bu yazıyı yazmam için gaz veren okuyucuma ayrıca teşekkür ediyorum...yeni şeyler yazamıyorum ama okuyucu oranım her gün artıyor, ilgi gösteren, beğenen yada beğenmeyen, uyuz olan, gıcık bulan, terbiyesiz seviyesiz diye düşünen bu yorumları benimle paylaşan herkese ayrı ayrı teşekkür..ne yönde olursa olsun hepinizin fikirlerine değer veriyorum iyi ki varsınız :)






17 Mayıs 2014 Cumartesi

Ağlamak Güzeldir....

Uzun bir zamandır ağlamamıştım...bir sebep, bir bahane...kim bilir belki onca birikmiş duruma karşı ertelediğim bir randevu gibi...bir damla, bir kaç damla daha gözlerimden sızan, sızım sızım yüreğime akan, gittikçe hızlanan rahmet gibi ağladıkça sustum sustukça ağladım...ağladıkça kurak toprağa düşen damlanın toprağı ferahlatması gibi rahatladım.

Ağlamak güzeldir aslında ansızın inen acıya can suyu gibi...alışmanı ve alışıp yaşamaya çalışmanı kolaylaştırır..bazen unutmanı sağlar dökülen yaşlar, ağladıkça uzaklaşır gider aklından unutulmaya değer her şey. Bazen hatırlamanı sağlar ağladıkça gelir sana sarılır unutmadığın neyse, göz görse dayanırım belki dediğin anın sonrası olmayacak duanın amini gibi görmüş kadar olursun senden uzakta olan her sevdiğini....

Ağlamak bir krizin orasında, ağlamak ağıt yakar gibi göz ve yürek birleşince haykıra haykıra bazen...

Ben en çok çaresiz kaldığımda sinirimden ağladım...Annem o acıyı çekerken yapamadığım, yapsamda çare olamadığım her şeye küfür edercesine titreye titreye, konuşa konuşa Annemden uzak bir odanın en ücra köşesinde ağzıma yastığı kapayıp çırpına çırpına ağladım...

En çok Anneannemin ağlaması gelir aklıma. Kuzusunun yetim kuzularını sarıp sarmalayıp ibadet eder gibi bin bir dua ve niyazla ağıt yaka yaka ağlardı...dudaklarından kendi evladının göremediği güzel günleri bizim için defalarca kere dileye dileye yaşlı elleri saçlarımızda, yaslı yüreği yüreklerimizde ağlardı....

En mutlu olduğun anın güzel bir hediyesi gibidir bazen ağlamak...Mutlu olduğun o anın  tarifini hiç bir lisanın hiç bir harfi ile cümlelerlere bezeyemediğin zaman gözlerinde biriken o buğunun her damlası dünyanın en güzel anlatımlarına bedel olur...

Ağlamak özeldir cancağızım en çok sen olduğun nadir bir zaman dilimidir....öyle ulu orta ağlayıp sızlamak herkesden medet ummak değildir ağlamak..o ağlamak değildir zaten...Ağlamak yalnızlığının kollarında kendini kendine sarıp yine kendini bulmaktır çoğunlukla o sıcak tuzlu damlaların arasında...

Ağlamak kendi benliğinin çölünde bir vaha yaratırcasına....................



16 Mayıs 2014 Cuma

Soma İçin......

Anlatılamayacak kadar kocaman bir acı ile yüz yüze kaldık yine ey güzel Memleketim....Gelecek her habere bir umut sarıldık ki o ocağın kapısında evladını, eşini, babasını sağ sağlim görmek için bin can teslim edecek olan insanların umutlarını tahayyül bile edemiyorum. Keşke bir mucize olsaydı vücutları kömür karasına bulanmış babalar, kocalar, evlatlar o kapıdan birer birer çıkıp evlerine dönseydi...ama dönmedi.

Dün bir kanalın din programında şehit olanları ahirette ne bekliyormuş onu sıraladılar. Güzel gözlü huriler, Peygamber yanında oturup saf tutmalar vs.
vs....gerçekse ne ala demeye dilim varmıyor ki nasıl diyeyim.

Vefat edenlerin yakınlarını din ve vicdanları ile kandıranlar yine din ile yüreklerini ferahlatmaya çalıştılar ki ne yazık...oysa ki Ayşe' nin sol yanı, sol yastığı boş kaldı eş yok, Emre' nin artık bir Babası yok...Baba yerine sarılacağı bir mezar taşı var...ama şehit olanların cennette güzel gözlü hurileri olacakmış-mış-mış...bilmiyorum çok mu ateistçe yazdım ama şu durumda nasıl bir avuntu şeklidir diye düşünmeden akıp gidemiyor mantığım.

Bu adamlar 2 kruş maaş için ölmeyeydi. İş güvenliğine harcanak paraların bir kısmı patronların cebine, bir kısmı da birilerinin ayakkabı kutularına girmeseydi ya, pek pek 20-30 takım elbise eksik, üç beş eksik daire villa, bankada bir kaç sıfır eksik avanta paraları olurdu değil mi ?

Ben buraya siyaset, politika vb. şeyler yazmamak için ne kadar direndiysem her seferinde daha derin bir darbe ile sarsıldım...çoğunlukla güldüreyim birazcık düşündüreyim, azcık iğneleyim derken bu acıya kayıtsız kalmaya gönlüm razı gelmedi artık.

Vıttırı zııtırıdan sorumlu bakanın aslında gayet sorumsuz olduğunu gördük, 2023 hayali kuran bir boşbakanın bu katliamı utanmadan 100, 200 yıl önce olmuş maden kazalarıyla kıyasladığını gördük...Mısırda ki Rabia için üzüntüden delirecek kadar sarsılmış bir adamın söz konusu Vatan evlatları olunca tekme tokat acısına merhem(!) olduğunu, bir kaç kat koruma kalkanı olmadan halkın arasında yürüyemeyeceğini gördük. Oysaki bu adam daha 1,5 ay öncesine kadar belediye seçimlerinden galip çıktığı için Monarşi tadında bir balkon konuşması yaptıydı onu seven binlerce yurttaşına....demek ki o görünen sevgi yumağı epeyce bir para tomarı ile sağlanmış bunu gördük....

Daha pek çok şey gördük ama zaten malumun ilanını birde ben yazıp çizmeyeyim uzunca...Hiç bir siyasi parti eğilimim yok, sadece mantığımın ve vicdanımın olur dediği yerdeyim ve gördüklerim olur demekten çok oha diyecek durumdayken kalkıp A parti, B parti diyecek durumda değilim...İktidarın olduğu kadar Muhafeletin tüm bu acıdan pay çıkarma çabasına uyuz oluyorum örneğin. Birbirlerine bok atacak yere bu vahim durumun en azından maddi telafisi için sözde değil özde çabalamak yerinde bir hareket olurdu ama...

Yanlısı olduğum tek bir güzel hareket var o da Çarşı yine iş başında...Taraftarı olmaktan onur duyduğum dünyaca adı bilinir bir sıfatla anılmasından ne kadar gurur duysam azdır "ÇARŞI"...Geçen sene gezi parkında olduğu gibi vicdani doğrusu neredeyse orada durmasını ve o durumda fedakar bir tavırla ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazır Beşiktaşımın kahramanları iyi ki varsınız. Elbette ki diğer kuruluşlarında yardımları çok kıymetli...ama ben bencilliğimi Çarşımdan yana kullanıyorum...bunlar nispeten güzel yansımalar.

Somut tek bir şey var ki  Soma' nın her hanesine sinmiş yüzlerce acıklı hayat hikayesi, bu dünyadan ayrılanların geride kalanlarına harcamakla bitmeyecek, paha biçilemeyen acı bir Miras....

BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN
BİR ÖMÜR FEDA EDENLERE diye yazıyor Ocağın girişinde....keşke o ocaktan Cansız çıkarılan her Adamın hakkını tam anlamıyla verebilseydinizde...ocağın girişinde ki o yazı eksik kalaydı.

Saygılarımla....

18 Nisan 2014 Cuma

Çok Çükümalist Hareketler Bunlar :))

Hep derim bu erkekleri yöneten tek bir organlarıdır ve hep de öyle olacaktır diye...Bir erkeğin pipisini ilk keşfettiği yaş yaklaşık olarak 3.5 - 4 yaş arası...yani o ana kadar sadece çiş yapmak için var olduğunu sandığı o uzantı hormonların devreye girmesiyle birlikte farklı bir yapıya bürünüyor.

Benim kuzenlerin birinin o yaşlardaki takıntısı iri göğüs olmuştu mesela. Annesinin haricindeki hatun memelerini "boing boing" diye avuçlamak sureti ile ileride meme hastası bir adam olacağını kanıtlamıştı ve öyle de oldu. Başka bir kuzenim içgüdüsel olarak yüzükoyun yatağında gidip gelmeye başladı, ilk keşfettiğimizde epey bir güldüydük. Sonradan o da vajina hastası oldu :)

Bunlar benim benim sıpalardan, ama daha başkaları da var örneğin pipisini minicik elleriyle kavramadan uyuyamayan dan tutunda tombiş bacaklarının arasına yumuşak yastığı konulmadığında çıngarı basanına varana kadar...Tabi bunlar daha yawru iken tamamen iç güdüsel olarak kendini keşfediş olarak gösteriyor kendini. Komik gerçekten, ben kuzenlerime epey bir gülmüştüm hatta  hala aklıma geldiğinde gülüyorum sıpalara :) Bunlar kendilerini keşfettikten ve bu tur huyları bıraktıktan sonra ergenliğe kadar pek bir vukuat olmuyor.

Fekat ergenlikle beraber bunlara bi hal oluyor...dişi sineğin kanat çırpmasından bile nem kapanı oluyor. Benim çocukluğum genelde erkek çocukları ile geçtiği için bunu en yakından gözlemleyen biriyim, çünkü annemin arkadaşlarının çocuklarının hepsi erkekti ve doğal olarak onlarla oyun oynayarak büyüdük...Bluğ çağımıza geldiğimizde evcilik oynarken nedense bunların akılları bir an önce hadi yatak odasına gidip çocuk yapalım durumuyla daha meşgul olmaya başlayınca anladık ki evcilik yaşı geçiyor...yok eğer ısrarla devam edelim derseniz yanlışlıkla size geçirmeye çalışıyorlar :))

Sonra bunların bir tuvalet odaya kapanma durumları hasıl oluyor ki..aman Allahım yanlışlıkla bir şey sormaya görün kapı dışından azarı yiyip geri dönüyorsunuz. Uzun bir süre sonra ortaya çıktıklarında ise yaptıkları şey her neyse yüzlerine yansımış olarak görüyorsunuz zaten..pespembe bir surat gözler kaymış bünyeye bir rehavet çokmüş...yani çocuğun yüzünde "evet 31 çektim rahatladım oldumu "  diyen baştan seçmeli tek şıkkı okuduğun zaman "ne yapıyordun içeride onca zaman" diye sormanıza gerek kalmıyor.
Bunlar biraz daha büyüdüğünde bu sefer bir level daha atlayıp karşı cinsi elleme ve mıncırma, mümkünse bir köşeye sıkıştırıp öpmeye çalışma genleri ortaya çıkıyor...yani benim zamanımda öyleydi şimdi pek uğraşmalarına gerek kalmıyormuş öyle söyledi bizim veletler :)

Abimin disko zamanları... deli gibi break dans edip Modern Talking, Sandra, Samanta Fox vs. dinlenilip coşulduğu zamanlar 80' lerin en tatlı zamanları. Diskoya gidilmediği vakit ne hikmetse bizim evde bir yığın kız ve erkek ergen toplaşır dans edilir eğleninilirdi. Annem ve bizler bir süre eşlik eder sonra bizi evden kış kışlardı abim...Bir gün kız kardeşimle "bunlar biz gidince ne yapıyor" diye yatak odasındaki yatağın altına pusu kurduk. Abim bizim evde olmadığımızı sanıyordu....bir süre dans edildi vs. derken kızı alan yatak odasına dalmaya başladı...yatağın altında olduğumuzdan habersiz abimin ve bir kaç arkadaşının yalnızken kızlara nasıl davrandığını keşfettik...gülmemek için kendimizi zor tuttuğumuz bir kaç saat boyunca ne replikler dinledik aklınız durur.

Kız : Olmaz pantolonumu çıkarmam.
Erkek: Kızım çok acıyo sonra ama ya, ne olur çıkartsan.
Kız : O zaman külotumu çıkartmam.
Erkek : Tamam..muck oh vs. :)
Erkek : Sütyeninide çıkartsana
Kız : Olmaz biri girer rezil oluruz kenardan öp.
Kız . Beni seviyormusun ?
Erkek : Harikasın kızım ya muck muck ....gibi bir sürü dialog dinledik.

Sonra bunu abime söyledikmi hatırlamıyorum ama bilmiyorsa buradan öğrenir artık :)) Yani bunları bize denemeye çalışan bir sürü çocuğun yemini yemedik biz...çünkü önceden ne olduğunu bildiğiniz zaman kendinizi bu ergenlerin hormonal isteklerinden uzak tutmak daha kolay oluyor.

Birde son dönemlerde bu ergenlerin teknolojinin gelişimiyle orantılı olsa gerek değişik mastürbasyon çeşitlerinide öğrendim ya hayret dalgalarında boğuldum. Bizim zamanımızda ergen Playboy alır tuvalate yada odasına çekilir orada gördüğü resimlerin ateşlemesi süreti ile klasik mastürbasyon yapardı. En lüxü evde anne olmadığı zaman 3-5 ergenin bir araya toplaşıp porno video izleme seanslarıymış ki burada da en uzağa kim fışkırtacak yarışı olurmuş... Bunu da utanmadan bize anlattıklarından biliyoruz biz. Nihayetinde hemen her zamanımız bir arada geçince ister istemez öğrenmek durumunda kalıyorsunuz bu ilginç sırları.

Neyse işte son zamanlarda ise bu durumlar başka çeşitlere bürünmüş. İki yastığın arasına içine bolca vazelin yada herhangi bir krem dolu poşeti koyuyorsun sonra ya hayalgücünle yada netten açtığın porno video ile alemden aleme uçuyorsun...veya elinin üstüne uzunca bir müddet oturup iyice uyuşmasını sağlıyorsun sonra o uyuşan elinle aleti kavradığında başka birinin eliymiş hissi verdiği için bambaşka hazlara yelken açıyormuşsun (!) Not: Krem dolu poşeti işi bittiğinde imha ettemeyi unutmuyormuşsun çünkü sağa sola tıkıştırıp sonra atarım dediğin poşet belli bir süre acayip bir koku yaymaya başlıyormuş :))

Tüm bu ergenlik krizlerinden sağlam çıkmış ergen erkek bu sefer erişkin olduğunda rahatlıyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz...asla ve kat-a rahatlamıyor arkadaşlar. Bu sefer ki dertleri adamakıllı bir hatuna atlayıp sayısal puan arttırmak olduğu için bu sefer bambaşka bir yarış başlıyor erkekler için. Bundan sonraki öncelikli dertleri okul bitirmek, bafileyecek hatun bulmak...bu hatunu elde edebilmek için iyi bir işte çalışıyor olmak, çevredeki hatunlarıda es geçmemek için bardan bara gezip simasını hatırlatmak vs.vs.

Eh artık 50 sine gelmiş bir Erkeğinde tek derdi bu saatten sonra bulduğuna yapışmak onu hoş tutmak için yapmadığı şaklabanlık acitasyon vs gibi şeyleri elden bırakmamak geliyor ki evli olanlar hala şanslarını denemeye devam ediyor...evdeki herhalükarda cepte ama huy işte çıkmıyor ki...kıçındaki kıllar kadayıf olsa ne çare :))

Velhasıl bir erkeğin hayatının akışını her anlamda çükü belirliyor sevgili kızlar....Hayata iyimser değil çükümser bakıyorlar....ve elbette ki çok çükümalist oluyorlar doğal olarak. :)))))

Bu gecede derinlemesine geyiğini yapıp bokunu çıkarttığımız bir yazının daha sonuna geldik sevgili arkadaşlar.Bir daha ki yazıya kadar hoşça kalın ve esen kalın....

Nickimsiz bu aralar çoook mutlu, yakışıklı yalnızlığını hunharca ve hain planlarla atlatıp onu aldatmakla meşgul. Az sonra bidisi kedisi ve kendisi şeklinde uyku moduna girecek :))




14 Nisan 2014 Pazartesi

Helal Sex Shop (Nickimsiz versiyon)

Bunu da duydum gördüm ya daha da bi şeycikler demem derken geçen gün bununla ilgili bir geyik yaptık ki dibine vurduk yetmedi birde mıhına vuralım dedik...eh hazır üzerinde o konuşup altımıza ettirecek kadar güldükten sonrada dur ben bunu yazayım da okuyanda eğlensin didim...nasıl iyi dimişmiyim :))

Lan islami sex shop açılmış haberin varmı dedim daha yeni boşanmış arkadaşıma...Arkadaş ay sen delirdin iyice, nerden geliyor aklına bunlar dedi. Kızım valla doğru söylüyom hiç haber izleyip gazete felan okumuyormusun vs derken üşenmedim internetten sitesini bulup gösterdim arkadaşa...arkadaşın ağzı bir karış açık bakakaldı ya....ama yalan yok sitede satılan ürünler çok geniş kapsamlı değil...daha çok hap ve damla şeklinde olan ürünler var.

Tabi ki biz bunların yelpazesini  genişletmeden rahat edemedik..işte size kıçımızdan uydurduğumuz diğer ürünlerden aklımda kalanlar ve açılımlı kullanım şekli :)

Başörtülü şişme hatun : İslami koşulara göre üretilmiş olup, üretim aşamasında cinsel gücü artıran dualar ve niyazlar eda eylenmiştir. Üretimin son aşamasında 2 rekat gerdek namazı kılınıp, bu iş için özel sertifikalı dini bütün adamlar tarafından bizzat denemiş ve vaciptir onayı alındıktan sonra paketlenip satışa sunulmuştur. Ürünümüz vajinal yolu ve oral yolu açık olmak üzere 2 delikten oluşmuştur. anal bölgesi kapalı olup islami koşullara göre haram sayıldığından bu bölgede delik yoktur...ısrarla anal yolu açık ürünler istemeyiniz. Başörtüsü ve ten rengi arzuya göre seçilebilir. Not. Bu ürünün ağız yolu ve vajinal yolu titreşimli olanları mevcuttur, 2 ad kalem pille çalışır. 150 kilo taşıma kapasitelidir :)))

Sünnetli Vibratör : Su bazlı silikondan üretilmiş olup 15 cm ve 35 cm boyutları arasında her tür ten renginde olanı mevcuttur. Titreşimli olanları bünyede ulvi bir haz ve yoğun bir orgazm zevki yaşatır. Ürünlerimizde domuz yağı kullanılmamaktadır. Tırtıklı, damarlı, su fışkırtıcılı, püsküllü modelleri bulunur. İmal edilen ürünler itina ile ehli namus hanımlarımız tarafından bizzat denenir ve satışa sunulur, 5 yıl garanti kapsamındadır.  Not: bu çeşide özel özel sipariş alınır örn. ayrıldığınız eşinizin cinsel organın tıpatıp benzeri yada sizin hayalgünüze uygun olan gibi :)

Cübbeli şişme erkek : Cübbesi " Cübbeli Ahmet Hoca" nın cübesinden esinlenilmiş ve özel latexten üretilmiştir. Yüzü uzun sakallı ve kısa sakallı olarak tasarlanmıştır. Cübbesi çıkatılabilir olup diledğinizde ürünü tamamen çıplak kullananma şansına sahipsiniz. Göğüs ve kasık bölgesi kıllı ve kılsız olmak üzere iki model tasarlanmıştır.Ayrıca iki işlevli olup. 1. Dil kısmı : istenildiğinde kullanmak üzere ayrı şişirilebilen dil sayesinde oral olarakta kullanıp dilediğiniz kadar zevkli anlar yaşayabilirsiniz. 2. Penis bölgesine dilediğiniz ebatta vibratötü takarak dilediğiniz kadar islami orgazmın doruklarında uzun süreli yolcuklular yaşayabilirsiniz. Not : Ürünümüz 120 kilo taşıma kapasitelidir.

Vajina daraltıcı krem : Artık nasıl bir a... yani vajinanız varsa, işte onu daraltan süper bir krem sürdüğünüzde parmak bile sokulamayacak kadar daralan vajinaniz partnerinize eşşiz zevkler tattıracak ve sizi onun gözünde yüceltecektir. Not: Ürünümüzde domuz yağı kesinlikle yoktur.

Penis büyütücü pompa : Penisiniz büyüteçle bile bakıldığında görünmeyecek kadar küçükse işte bu sorununuza toptan çözüm. Pompayı kulandığınız zaman gözlerinize inanamayacaksınız. Kendinize olan güveninizi körükleyip hatununuzu mutluluğun ve zevkin doruklarına taşıyacağınız bu ürünü asla kaçırmayın :)

Sex' in islami olanı ve olmayanını düşünen varmıdır bilemem lakin bu kadar ayrıştıma durumuna getirilmiş herşeyin dalgasını itina geçerim. Yani düşünsenize başıma vurmuş Müslüman bir kadınım diyelim gecenin bi vakti araki Helal sex shop bulasın ürün alasın. E diğer shoplardan al, olmaz ! Neden ? Çünkü onlar haram ben şeyime haram vibratör sokmam...hadi lennnnn :)) Yaw zaten oyuncağını alacak kadar günah işliyorsun bu çaba nedendir dimi ama...

Yada Erkeksin diyelim. Cübbenin altından kuzey batı yönünde havalanan pipi ile yapayalnız kaldın napcaaan ki. Sağ el olmaz günah, sol deyip havalanan pipiyi zapt eyleyeceksin yetmediyse helal sex shoptan dini bütün müslüman bir şişme hatun temin edip işine bakacaksın. Cuma namazında da sex shopları topa tutup akşamına da yine buradan edindiğin ürünle zevk-ü sefa edeceksin...Bir ara denk gelip burayı okursan kızıp küfür edeceksin ama hayat sana helal bana haram olacak öylemi ?

Bende bunları helalinden düşünüp önce geyiğini yaptım sonra yazdım. Vallahi aklımdan en ufak bir şehvet kırıntısı dahi geçmedi. Helal helal azıp tozutanlar için açılan sex shopların hayırlara vesile olmasını diler iy günler temenni ederim.

Nickimsizden bu gecelikte bu kadar sürç-ü lisan ettiysek affola :)))




31 Mart 2014 Pazartesi

Aşk ve Erkekler :)

Bu tespit yalnızca benim gözlemlerime dayalı bir genellemedir ve yine her zamanki gibi esprili bir dille yazılmıştır...Başında yazıyorum ki malime küfür kafir yağdırmayın, hem sonuçta her yazdığımı niye kişisel algılarsınız ki ! onuda anlayabilmiş değilim. Birde tank tüfekle karşı cepheye kurşun bomba yağdırır gibi yazıyorlar, amanın pipileri için bir savunma bir savunma, sanki onda olan başka kimsede yok anasını satiim :))
En güzeli artık laf yetiştiremeyeceklerini anladıklarında oturup yaw bu kadın ne yazmış diye daha bir dikkatli okuyorlar işte jeton orada düşüyor bunlarda..meğerki onların dediklerinden farklı bir şey demiyorum tek farkı üslubum...ay aman vs. vs. işte :)

Erkekler için aşkın anlamı, aşık oldukları kadınla hunharca sevişmektir arkadaşlar...yani hayatlarında hiç karı görmemiş gibi vahşice saldırıp sex yapma arzusunu bitmek bilmez bir iştahla doyurmayı aşk sanıyor bu homoerektuslar :) Yani falınızda sürekli size kabaran bir şeyler çıkıyorsa sevgili bayanlar, anlayın ki biri size fena aşık :)

Erkekgillerimizin çoğu için aşk demek kadının en yüksek performansını sergilediği sex seansıdır arkadaşlar. Kadın bu konuda ne kadar ateşliyse erkeğin odunluk, öküzlük, kıskançlık sayısı ona orantılı artar. Çünkü en açık hali ile bu kadar iyi verebilen bir kadını kaçırmak istemeyen Erkekgillerimiz hatunu kendine rezerve etmekle başlar işe...ilk başlarda duygusal takılıp network bağlantısını kurar, sonra çiçek, böcek vs ile göz boyar ara sıra odunluğu rahatsız eder gibi olsa da kadını, hemen telafi edilip unutturulur...

Kabul edelim ki salon beyefendisi gibi aşık olan adamzadeler de yok değil var...olmaz mı. :)
Bu cinsler hatunun elini tutmak için bile önce pelür kağıt üzerine kuş tüyü divitle mürekkebe bandıra bandıra itina ile yazıp izin isterler.....istemezler mi ? Keşke isteselerdi ama henüz bu türüne rastlanamadı, aranıyor :) ama nezaketle izin isteyeni tanıyorum..hatta benim çook eski sevgilimdir kendisi. Sinemada ben yüzsüzlük yapıp başımı omzuma koymadıım sürece sanki baston yutmuş gibi otururdu. Onca sene geçti evlendiii, ayrıldıııı, arada bir görüştüğümüzde "olm ne yaptın" diye soruyorum bunda yine bi efendilik efendilik bi şey yapmadım diyor....hayır çok azıpta gözü dönse izin istemeden asla tecavüz bile etmez o kadar kibar ve naif adamdır kendisi...bunca sene verdiğim akıllar bir işe yaramadı yanarım ona yanarım :)) Böyle adamlarda var yok değil. Bir hatunun ne istediğini önceden tahmin eder ona göre davranır, iç gıcıklar, ruh okşar, kalp çalar ama kimin kalbini çaldığından bir haber yaşar gider öyylece :)

Velhasıl çoğunlukla erkekgillerin aşk durumu bir kadına olan alakasında pipisinin ne kadar havalandığı ile alakalıdır. Az havalanıyorsa yedekte tutar arada bir aklına gelirse arar sorar, biraz daha fazla yoğunluk varsa haftada yada ayda bir mutlaka atlar, sürekli aklına gelince bile havalanıyorsa o aşktır sürekli kadının kasık arasında dolanır gitmek bilmez.

Ben bu aşık olunacak kadıngillerinlerin neresindeyim acaba diye düşündüm de benim klasmanın çok absürt bir yerde çıktı...kendi kendime epey bir güldüm çünkü ben genelde ilk bakışta şak diye aşık olunacak tipte bir hatun olmadım...ilk bakışta etkilenen olmuşsa da bilmiyorum haberim yok :) Ben genelde yavaştan ama derinden etki ediyormuşum...yani beni tanıdıkça hayranlık ve aşk katsayısı artıyormuş erkeklerin. Mevzuya genelde önce dostluktan başlayalım ilkesiyle başladığım için ki vallahide doğrudur, karşımdaki adam bana ne zaman aşık olduğunu anlayamıyormuş bile....sonra lan bu hatundan bana bi cacık olmaz dediğinde bu sefer alttan alttan benden ayrılma fikri deprem gibi sallamaya başlıyormuş adamceğizi...sonra yine mecburen kedi gibi mır mır gelip kabulleniyormuş ona verdiğim değeri :))) ay bu tesbiti ve buna benzer tesbitlerde bulunan bir kaç tane adamın şu an hala hayatımda ve dostum olarak yanımda olmaları beni ayrıca gururlandırıyor. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum her hallerime itina ile katlandıkları ve beni anladıkları için.
tam benlikmiş bu, nutella ve sevdicek daha ne olsun :))

Ben şu an kime aşığım sorusunu ise hala ısrarla yanıtlamamaya özen gösteriyorum çünkü yazarsam yada dillendirirsem büyüsü kaçacak diye korkuyorum...Belki kendim bile inanmak istemediğimdendir..ondanmıdır ki ????

Evet sevgili arkadaşlar bu gece de erkekgillerin aşk olgusuna bakış açısını irdelediğimiz bir yazımızın sonuna daha geldik.

Ben aşk denen şeyi sevgiyle bütünleştirip uzuuuun yıllar herşeyi iyisi ve kötüsü ile paylaşabilen çiftlere daha çok saygı duyuyorum. Şahsen bende böyle yaşamayı isterim vs. vs.

Bahar ayları gediğinde nedense gönül yaylarıda esnediğinden aşk, börtü böcek vs. yazasım gelmiş baksanıza...Bir süredir yazamadım özlemişim valla eh hadi bana müsade film izleyip sızayım barı :)

10 Mart 2014 Pazartesi

Zeka Yaşım 0-6 Yaş Gurubu :))

o gece ait anı resim...belli olmaz belki bir daha yazarız dimi :)
Geçen hafta pazartesi günü gece vakti...Ev içi kadınım ve ben oturmuş kızının anaokulu sınıfına yapacağımız kukla gösterisi için 2 sayfalık piyes yazmaya çalışıyoruz. Bulduğumuz konu ise 2 tane küçük kız var bunlar bi kedi yawrusu buluyor bu kedi yawrusunun anasını arıyorlar vs. bu arada bu piyes de mesaj kaygılı ve minicik beyinler eğitici olması lazım.

Bizim aklımız her zamanki gibi ota boka çalıştığından kızları önce 20 lik çıtır kızlara çevirip kedi yawrusu yerine magandanın birini koyup kızlara çatır çatır tecavüz ettirdik, yetmedi 2 küçük yawrucağı oyanus kıyısında güzel güzel yüzerken koca bir köpek balığına parçalattık hatta sahneye de ketçap dökeriz daha korkunç ve gerçekçi olur dedik (biz bunları derken donumuza işyene kadar gülmeyi, araya 2 dedikodu sıkıştırmayı hatta bi ara kalkıp kahve yapmayı, facebook' a bakıp kim ne yapmış bi kontrol etmeyi, twitter' dan twit atıp okumayı da ihmal etmedik.)

Hasılıkelam 2 sayfalık hayvan sevgisi ve Ebeveyn sözünü dinlemenin ana fikir olduğu piyesi bitirdik. Oyunu okuduk hangi karakteri kim oynayacak seçtik ve yattık...

Ertesi gün öğleden sonra okula gittik ve kukla sahnesinin arkasına geçtik..lakin 2 manda küçük kukla sahnesinin arkasından taşınca kıç kıça girip hem kuklaları seslendirmek hemde eğlenceli bir hava vermek oldukça güç oldu...en azından benim için :) çünkü ev içi kadınımızın içinde cayır cayır yanan tiyatro aşkı var ve bunun üstüne kursa gitti geçen sene. O bunun üstesinden geldi hatalarımı telafı edip ortaya Oskar'lık bir performans çıkardı. Minicik yawrulardan oldukça hararetli alkışlar aldık hatta tekrarını istediler bir parça da doğaçlama yaptık. Konuya en şaşıran hatta ilgisiz kalmayı tercih edip gidip başka şeylerle oyalanmayı tercih eden Ev içi kadınımın güzeller güzeli yawrusu oldu.

Öyle ya evde normal halde gördüğü Anası ve Teyzesinin kukla tiyatrosu yapıyor olması kimbilir onu nasıl dumur etmiştir. Ben o minnacığın yerinde olsaydım aynen şunu düşünürdüm "len Annem ve Teyzem ünlü mü acaba nasıl bir ailede yaşıyorum ben yaaa" vs. :)

Kukla gösterisinin kraliçesi bizim Ev içi kadını oldu ama benim rolüm gösteriden sonra çocuklarla dans ederken başladı o minnacık güzelleri bir gaza getirip bir dans etmişim ki kendimi buldum onların arasında desem yeridir. Bıraksalar ders sonuna kadar onlarla vakit geçirirdim. Çok güzel bir gündü anlayacağınız bu fırsatı benimle değerlendirmeyi seçen canım bacıma çok teşekkür ederim. Başta nasıl ederim, nasıl olur dediğim bir etkinlik bana o kadar güzel anı bıraktı ki yukarıda yazdıklarım sadece bir kublesi kalır.

Arada bir çocuk gözü ile dünya ya bakmak lazım..şiddetle tavsiye ederim. Çok değil, bir çocuğa ayırdığınız 1 saat kaliteli vakitle hem kendinizi yenileyebilir hemde o zamanı paylaştığınız çocuğun hayatına çok farklı anlamlar katabilirsiniz. Tabi bunu Anne ve Babalar için yazmıyorum, benim gibi karta kaçmış  deniz anaları ve yol tabelası kılıklı evde kalmış kakneeeem, içi çürümeye yüz tutmuş erişkinler için yazıyorum. Nihayetinde bizim gibi fırlama tiplerinde yeri geldiğinde iyi bir şeyler öğretebilme yeteneğimiz var değilmi ama yaşasın biz :))

O güne ait video da çektik ama hala yayınlama fırsatı olmadı arkadaşımın...yakın zamanda yayınlarsa onuda eklerim buraya

ay bu çok hoşuma gitti....arada bir üşenmeyin de kanser edici aşk meşk şarkılarından kurtulup bu şarkıları dinleyin vallahi çok eğlenceli yaaaww :)

Nickimsiz bu aralar yapyakışıklı kaslı kuvvetli yalnızlığını pek bir ihmal ediyor ama ne gam, şu an musmutlu ve huphuzurlu daha ne olsun beee :)))



27 Şubat 2014 Perşembe

Nickimsiz Firar Ederse :)

Gel !
Haftasonu bu kelimenin çekim gücüne kapılıp gittiğim yerde hayatınım son 10 yılında yaşadığım kötüye dair kalan ne varsa hepsini sildim. Mis gibi bir dağ havası eşliğinde kocaman bir kalbin misavirperverliğinde geçirdiğim bir haftasonunu yaza çize bitirmem söz konusu değil lakin yazılması lazım..lazım ki unutuğumuz cesaretimizin yeri geldiği zaman kullanıldığında nasıl bir güvenle karşılık bulacağı bilinsin.

Uzun sohbetler eşliğinde içilen çay, bol kahkaha, dertleşme faslı, aklıma gelmeyen ama geldiği anda içmeye kalktığımda o sigaranın baş döndüren her nefesine şaşkınlık ki İstanbul da boklu tiryaki kıvamında olan Sayın Nickimsiz' i dumura uğratmıştır bu durum :)

Velhasıl kısacık bir zaman dilimine sığdırılmış onca uzun mevzu, her bir güzel an...çok uzun yazılmasa da olur ama en öz hali ile eski beni burada bulacaksın deselerdi inanmazdım şaşkınlığında çok mutlu olan şahs-ı Nickimsiz :)

Sabah uyandığımda özenle hazırlanmış bir kahvaltı sofrası...mis gibi gözleme kokusu....ımmmm 15 bin yıldızlı otelde bulunmayan maddi değil manevi bir lüx..eh daha ne olsun değil mi ama :)

Ben hep derim en iyi plan plansızlıktır. Aniden gelişen durumların hep iyi biten anlarına denk geldim çoğunlukla. Hissettiğim en iyi şeyin peşinden gitmeyi unutmuşum sanıyordum....unutmamayı sadece uyutmuşum bir kenarda, ne güzel oldu uyandırmak....Yıldızlar bir karış tepemde uykuya dalmak, yeni doğan günün en güzel köşesinde uyanmak....Günaydınlar olsun o zaman bana :)

Çooook teşekkür ederim sana Aslan Yürekli Riçırtım :)))

Eh güzel bir parça şimdi iyi gider değil mi ama..rım rım rım rım rım....

Amaniiin ne uzun zaman olmuş dinlemeyeli valla çok süper oldu, umarım sizlerde beğenirsiniz afiyet olsun :)

13 Şubat 2014 Perşembe

Sevgilier Günü Şeysi :))


çok anlamlıydı paylaşmadan edemedim :)
Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizceSt. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.[1]
Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bizim Memlektimizde çoğunlukla Ticari olarak gelişen bir gündür. Yani sevgilinize cebinizi, Kredi kartınızı son kuruşuna kadar harcamak, harcatmak anlamına gelir ama bunu tek yünlü düşünmekte fayda var çünkü genelde bu güne özel en  güzel hediye, en ilginç sürpriz genelde erkeklerden beklenir. 
Genlerinde sevgililer günü kavramının gramı olmayan Türk erkeği ne yapsa vız gelir tırıs gider arkdaşlar.  Anadolu bozkırlarında, doğunun kavruk güneşlerinde serpilip büyümüş olan erkekgillerimiz hatununu bir gün değil her an sever ! sevdiğini düşünür, öyleymiş gibi yapar vs. Bir günde, bir yılda harcayacağı paranın anlamsızlığında kaybolur bizim erkeklerimiz.  Onun için azıcık mantığını çalıştırmayı başarabilmiş erkekgillerimiz ki bunlar da yok denecek azdır ama olsun yok değil var yani. Beklenti içinde olan ama memnuniyetsiz sevgilisine mutlaka hediye edecek bir şeyler bulur. Bunun karşlığında beklediği tek şey bir an önce gece olması ve pompişin dibine vurmaktır. Bu da genelde kadının tabularında dağılıp gider ama olsun...oldurabildiği kadar olsa bile o günün anlamı bir erkek için genelde verimli bir sex olur...yani o kadar harcanan emeğin ve paranın karşılığı gece "ay kirpik diplerim ağrıyor olmaz" demeyecek bir sevgilidir :)
Peki biz Türk kadınları neler yapıyoruz o gün ? Biz genelde acaba bizim öküz bize ne hediye alacak beklentisi içinde akşamı bekliyoruz...bizim seçeneklerimiz genelde ya gömlek ya parfüm yada cüzdan vs. gibi şeyler olduğundan ve onuda zaten günler önce aldığımızdan o güne sadece olabildiğince süslenmek kalıyor ki bunu da hakkıyla yapıyoruz zaten :) 
Ama düşünsenize ne kadar sığ...yani Türk erkeğinde Sevgililer günü kavramı olmadığı gibi Türk Kadınında da yok bu kavram...bundan yaklaşık 15 sene kadar öncesine kadar da pek kimse de bilmiyordu zaten. 
Mesela gömlek vs alacağımıza ofisine dansöz yollasanız, gece illaki dışarıda yemek yerine yemekleri çıplak bedeninize dizip adamın geliş saatini bekleseniz "ahanda sana yemek " hesabı her yönden doyursanız adamları...yada güzel bir masaj hediye etseniz mesela sevgilinize, her şeyi kadınların yaptığı bir sakal traş vs toplam bakım seansı vs. örnek çoğaltılabilir yani sizin hayal gücünüze kalmış.
Kısaca sevgili hanımlar bu güne özel en güzel şeyleri bekliyorsak önce bizim yapmamız lazım. Çünkü bizim adamlarımızın hayal güçleri ne yazık ki cinselliğe daha yoğunluklu çalışır ve bu yönü parlatılan her erkeğin aklına da çok güzel şeyler gelir. Yani mal mal beklmeyin yada kuru kuru hediyelerle büyük umutlarınızın okşanacağını pek düşünmeyin ve harekete geçin çok değil bir daha ki seneye alacağınız hedye aklınızın almadığı kadar güzel ve mutlu eder sizi ama önce öğretmek lazım :)
Benden Sevgililer Günü tüyoları bu kadar sevgili arkadaşlar...Umarım beğenirsiniz. Benim ne yapacağıma gelince bunu asla ve kat-a söylemem belki sonra yazarım kimbilir :)))) Günün anlam ve önemine istinaden güzel bir şarkı koyalım hımmmm ne olsa ne olsaaaaa  rım rım rım rım......

Tam 3 tane enfes şarkı buldum hangisini koymalıyım derken, aman ekle hepsini ruhlarımız bayram etsin dedim...afiyetle dinleyin sevgili arkadaşlar yarasın her bir yerlerimize :)))





2 Şubat 2014 Pazar

Kurtuluş Son duraktaki Ev Yazmaları Vol 1 :)

Nasıl anlatmalı ki ?  Kendine bile yabancı bir lisanın şiir gibi dizelerinde bulup bulup kaybettiğimi seni. En anlamlı anlamsızlığa susup boğuluyorum sadece. Bir seni kurtarıyorum, çünkü o anlamsızlıkta bile bir anlam katılı sen varsın...her değere seni iliştirmişim ya, değersiz bir şey varsa bile sen  değilsindir...ama bakıyorum yok ki, çünkü olmalı, olmalı ki sen olsun, her anlamı dolu dolu sen...anlamsızlığın da bile yitip giderken var olan bir tek sen.

Bazen yazamadığın en güzel şey senin en değerli hazinendir ya... söyleyip anlamsızlaşır diye baka baka susuşup oturduğun..dudaklarımdan bir harf bile düşme sen..yazıldıkça bile yok oluyorsun baksana. En büyük cimriliğimdi oysa sana kıyamamak. Utanmadan yok diyebilmekti seni kendime saklamanın en anlamlı tanımı..yokluğunda zengindik oysa...dışardan bakılınca harabeye benzeyen bir baraka misali yürek kocaman bir saray. Cılız bir mum ışığında bile titreyen her ışık demetine sızlanıp sen bitme diye yanan ben...

Aşk diye bilinen duygu benim yöremde koca bir hiçliğe takabül ederken...aşığım sana demek koskoca bir yalandır. Seviyorum seni demek hainliğin daniskası...söyleyen herkesi tek tek bulup asmalı. Anlamsızlığında öldüğüm her duyguya bir cümle bulan herkesi yakmalı.....

Amanın ben bunu 2000 yılında yazmşım ya...okurken kendimden ürktüm. Hatta utanmamışım saat, dakika, saniyesini bile yazmışım. O zamanlar Kurtuluş Sondurakta oturuyordum. Kimin için yazdığımı gayet net biliyorum...hala daha benim için değerli bir insandır kendisi.

Bu tarz şeyleri sadece kendime değil o zamanlar bekar olupta çıktığı çocuklara mektuplar yazan bütün arkadaşlarıma yazmışlığım vardır. Sayemde çok kişiyi birbirine pekiştirdim yani :) Ha sonra ne oldu onlar evlendiler..sonra veletleri oldu büyüdüler fekat dert bittimi sanıyorsunuz??? bitmedi sayın arkadaşlar bitermi bu sefer çocuklarının kompozisyonlarıyla uğraşmak yine bana düştü...dert dediğime de bakmayın aslında çok güzel bir şey. Sanırım yukarıda yazdığım gibi şeyleri saklamak manevi değerinin asla erişilemez olmasına sebep oluyor. Düşünsenize kaç kişi aslında içinden geçenleri saçma bile olsa kağıda dökebiliyor ? yazmadığımız gibi de unutup gidiyoruz da sonradan. Çöpçü ruhlu kadınım derken demek istediğim çeri çöpü kuru kuru saklamak değil...maneviyatını unutmadan saklamayı bilmek gibi bir şey...aman işte bunun gibi şeyler yani.

1998 yılınına ait bir ajandanın eylül sayfalarından birine itina ve özenle 2000 yılında yazmışım bu yazıyı ...sonradan boşluk yerlerine bir takım numaralar, kişi adları vs eklenmiş olsa da mühim değil taş gibi duruyordu aldım aynen buraya yazdım...saygılarımlan ifidim :))))

Eh madem aşk meşk daldık öyleyse güzel bir müzikte ekledik mi tamamdır. Tamam biraz erotik duyguları kabartan bir şarkıdır ama vallahi hoştur yani :))



28 Ocak 2014 Salı

Şarkılar ve Anılar :)

Bu gün ne yazayım diye düşündüm düşündüm sonunda hem yazayım hemde müzik çalayım dedim. Tabi benim için hoş anıları olan şarkılar var bu yazıda umarım beğenirsiniz sizde :)

Bu şarkıyı bizim Hergeleye Gamsız Girilmez etkinliğimizin Arabesk Kafası için bana şarkı bul dediğimde bulmuş, neredeyse kusturana bu şarkıyı dinletmişti. Yaw hakikatten de biz hatun milletine ne yapsanız yaranılmıyor bazen, düşünüyorum da adam daha önce benim yaşamadığım pek çok güzel şey yaşattı bana, o ne kadar güzel şey yaptıysa bende itina ile içine ettim bir güzel, ona bile alınıp gücenmedi "ya bi s.ktir git" demeden hep yanımda durdu...hala daha yanımda ama artık zorlana kaprislene getirdiğim boyutta...Geçen gün üşenmedim düşündüm düşündükçe buhranlara geldim ve  ağlaya ağlaya aradım ne olur ben salağın tekiyim beni affet seni çok üzdüm diye, o da utanmadan evet üzdün ama hala çok değerlisin benim için üzülme artık dedi ya, daha da bi üzüldüm mü ben. Kendi yediğim haltı bilecek kadar büyüdüğüm için o zaman niye  bu kadar koruma kalkanlarımı kaldırdım da adama ilk defa beyaz adam görmüş yerli gibi saldırdım diye düşünsem de şu anki varlık şekli ile kaybetmeyi hiç bir zaman istemediğim değerli bir insandır ve umarım ota boka, bir kuru rüzgara savrulup gitmez yanımdan..iyi ki varsın CAN hep varolasın :)

Yıl 1996 iş için gittiğim şehirde adamın birine aşık oldum..hayatımın ilk aşkı ama..amanın resmen tapınıyorum ölüp ölüp diriliyorum vs. onun da öyle olduğunu düşünüyorum öyle de hissettirdiydi sağolsun bir süreliğine. Akşam arar sabah kapatırdık telefonu arada şekerleme bile yapardım..ne konuşurduk ki acaba ?? ama çok güzel fıkralar anlatırdı. Sonra ayrı şehirlerde yaşadığımız için görüşeceğimiz zaman neler yapacağımızı felan.. amanın çok güzeldi ya...şimdi bile yazarken yüzümde tatlı bir tebessüm yapıştı kaldı ya, len hala bi parça salağım onu bilir onu söylerim yani. Neyse bu şarkı o zamanlar çıktıydı bende bizim şarkımız olsun diye seçtim ona söyledim mi birlikte dinledik mi hatırlamıyorum ama ne zaman dinlesem bu bizim şarkımızdır bana göre tabi o zaman için :)...hoş şimdilerde faceden arada selam kelam hesabıyız o kadar ama öyle güzel bir anı ki. ama bu bölüme 2 parça koyacağım. 2 parça da o zaman onun kaldığı otelin lobisinde onu beklerken dinlediğim ve sonra yırtına yırtına arayıp bulduğum parça.. Klibide parçanın kendisi kadar ilginçtir  ve güzeldir.Ben ne kadar çöpçü ruhlu bir karıyım asla anlayamazsınız sevgili arkadaşlar tanıştığımız zaman o başka bir ben başka bir otelede kalırken oteller arası aranılan ve ben oda da olmadığım için not bırakılmış saatli dakikalı antteli kağıtlar, sonra yemeğe çıktığımız retaurantın kağıt peçetesi, resimler vs. amanın daha da neler...hoş bu sadece salt ona ait bir toplama ve saklama şekli değil benim için değerli olan herkese ait bir şey olsun tesasından...yani benim tasarrufumda ve sadece bende saklı kalacak şeyler. Güzel yani bir şekilde korumasını bilirliğimden belkide..hem belli mi olur 10 sene sonra aklımda uçmaya başlar benim, bari anılarımı tutturacağım sağlam dallarım olsun kaygısı belki de ne bileyim bunun gibi şeyler yani :)))

Mihael Bolton....Bu adam büyüdüğüm sokakta benim yaşımda kızı olan ve çok mutlu bir ailesi olan bir adama neredeyse ikizi kadar benzer. sanırım benim ilk platonik aşkımdır yani yaklaşık aşk meşk konularına aklımın ermesi 12 yaş başlangıcı ile oldu desek demek ki o adam da o zaman benim ilk platoniğim sayılır. Büyük kızına da ne uyuz olurdum ama :)) Neyse işte adamı hep kot pantolonu, çoğunlukla beyaz üstüne çizgili gömlekleri ve deri bir kol çantası ile hatırlarım tabii yanında karısı ve çocukları..olmayaydı daha iyi olurdu diye düşünmek o zamanlar değilde şimdilerde aklıma gelmiş bir olgu..çünkü o zamanlar bu durumu bile açıklayamadığın için Allah allah niye bu adamı gördüğümde evine girene kadar bakıyorum ki diye düşünürdüm herhalde...Seneler sonra Nişantaşın da bir parkta torununu gezdirirken karşılaşıp 2 satır sohbet etmişliğimiz olmuştur ama inanın adamın adını hala da bilmiyom ya...üstelik artık cadde üstünde oturduğum için markette, camda nerde görse selam vermeden geçmez bende öyle !!!! len adam da bana mı platonik yoksa ??? değildir tabi ki yani nereden baksanız 30 küsür sene...artık platonik değilim ama hayran olduğum bir konu var ki adam gibi adamdır. Büyük kızı benimle yaşıt olduğuna göre nereden baksanız 45 yıllık iyi ve kötü günlerle geçmiş bir evlilik ve 2 kız çocuğunu hakkıyla büyütüp şimdilerde hala delice aşık olduğu karısı ile kol kola yürürler...böyle uzun soluklu evlilikler artık kalmadığı için saygı ile eğilmekten kendimi alamıyorum önlerinde.....

Daha da vıdı vıdı etmiim diyorum ne dersiniz...şimdi müsadenizle uzanıp katil belgeselleri izleyip uyuyayım. Kendinize iyi bakın arkadaşlar. Görüşürüzzzzz :))))






22 Ocak 2014 Çarşamba

Görünenin Ardındaki Görünmeyenlerimiz (Nickimsiz Versiyon) :)

Genelde her kadın dışarıya çıkarken şıkır şıkır giyinip çıkar. Makyaj ful, giyim süper, parfüm harika vs.
Bu dış görünüşün ardında genelde neler vardır ondan bahsedeyim dedim bu gece de. Hazırsanız başlıyorum erkekgiller çünkü bu yazı biz hatungillerle ilgili ennnnn gizli sırlarımızdan birini içermektedir. Eğer öndeki uzvunuzdan başkaca kalbiniz, ciğeriniz, beyniniz hala varsa dikkat edin zira zarar görebilir !.... şaka be şaka o kadar da değil yani çünkü olmayan şey zarar görmez....ehue bakın bu gerçekten şakaydı işte :))

Süper bluzumuzun altında göğüslerimizi süper gösteren, muhtemelen de balen uçları yerlerinden çıktığı için canımızı acıtan bir sütyen vardır onun için barda, restaurantta ikide bir tuvalete gitmelerimizin ardındaki en temel sebeplerden biri budur, tuvalete girer girmez önce batan yerleri siz apış aranızı nasıl kaşırsanız kaşır, rahatlar sonra, daha sonra tekrar çıkacağını bildiğimiz balen denilen telleri yerlerine sokarız üstümüzü başımızı düzeltir, önce ellerimizi yıkar kurular sonra makyajımızı tazeleyip çıkarız...bu esnada hödük olmayan nesli tükenmeye yüz tutmuş efendilikten yana nasibini almış bir adamsanız bizi o bayan tuvaletinin önünde "napıyo bu, kaç yıllık işiyor anasını satiim" iç ses geçişi yaparken bekliyor olursunuz. Değilseniz de biz yerimize dönerken size odaklanır o boşluk zamanında kaç tane hatunu kesmişsinizdir diye genelde haklı olarak ufak buhran geçiririz. Bu bölümü anladıysanız ötekine geçiyorum, anlamadıysanız tekrar okuyun ve sonra tekrar, tekrar, tekrar...bir sürü kere daha yani :)

Giydiğimiz o incecik topuklu ayakbılarımızın üstünde kuğu gibi süzülürüz ya...ahada bu yalan vallahi de yalan ben denedim sonunda orangutan gibi sallana sallana eve dönmüşlüğüm çok olmuştur...çünkü genelde eve dönerken artık son sabrını yaşadığımız için kendimizi eve yaklaştıkça daha bir bırakırız yani önce kuğu gibi süzüle süzüle, sonra ördek gibi badi badi, sonra orangutan gibi kollar iki yana açık denge kurmayı sağlamak için ayaklarımızı iç yanlara ağırlığımızı vermiş olarak döneriz..eve girincede anırırız artık eşek gibi, acıdan yani, şahsen ben öyle yapıyorum da :)

Külotlu çorap giymek bir sanattır aslında, aldığımız külotlu çoraplar genelde ilk önce ağlarından yırtılmaya başlar çünkü, bir türlü üslubunca nazik çekemeyiz yani bazı konularda en az sizin kadar odunuzdur onu demeye çalışıyom kapişş ;) ben şahsen koltuk altlarıma kadar çekmeye çabaladığım için ağ kısmını ve lastik kısmının hemen altını caaarrrrt diye itina ile yırtarım..ama en az 2 kere giymeden de atmam..yani ilk giydiğimizde başına bi şey gelmediyse endişelenmeyin mutlaka gelecektir..onun için yanımızda çoğunlukla yedek bir çorap bulunur. Tabi siz bunları göremezsiniz genelde :)

Don meselesi...genelde şıkır şıkır dış görünümümüzün altında sizin mutlaka dantelli bir külot vardır, g-string vardır, tanga giymiştir kesin yada yok aha valla kadının donu yok hayallenmeleri, iç kısmımızı o an görebilme şansınız olsaydı sükut-u hayal olmaktan öteye gidemezdi sanırım. Çünkü genelde ya penye don yada toparlayıcı bir külot giymişizdir ama abartıp tuman yani dizlerden lastikli çiçekli böcüklü giyenlerimiz varsa bilmem, ben henüz denk gelemedim...gelmiş olan varsa benim adıma tebriklerini bir kez daha sunsun lütfen :)
ama eğer gecenin erotizme doğru uzama ihtimali varsa onunda sizin hayalleriniz doğrultusunda olanı mutlaka çantamızın gün görmemiş yerinde itina ile duruyordur :)

Evet arkadaşlar bu gece de gardırobumu düzeltirken gördüklerim ve kıkır kıkır güldüklerimden yola çıkarak "hadi bu akşamda bunu yazayım" diye düşündüğüm bir yazımın daha sonuna daha geldik. Yani dışımızdan taşan o şuh kadınların içine doğru baktığınızda çengelli iğne ile tutturulmuş sütyen askılarından tutun da bilmem kaç kere dikilmekten artık büzüşmüş çorap uçları, ağları vs ile karşılaşmanız işten bile değildir...haaa bu arada gergedan gibi geğirip, kıçımızın anüs kısmından neredeyse bas bariton sesler çıkartan üflemeli çalgılar kadar osurabiliriz...hatta bir kaç hatun evde manda gibi yayılmış dedikodunun dibine vururken bununla ilgili yarış bile yapabiliriz...diğer kadınları bilemem ama bizim klanımızda yapmışlığımız ve patlayana kadar gülmüşlüğümüz çok olmuştur :)

Haydi kalın sağlıcakla....iyi geceler :)

Bu adamın homoseksüel olduğunu öğrendiğimde16 yaşındaydım ve hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından biri olduydu bana (sanki adamı nikahıma alacaktım ya nasıl bi helak olduysan artık) neyse işte ama o krizi atlattığımda hala deli gibi hayranıyım lan ben bu adamın nasıl dedimse hala da seviyom...haftada en az bir kere mutlaka şarkılarından birini mutlaka dinlerim, rahmetli olmayaydı iyiydi ya ama pekde muhim değil çünkü efsaneler asla ölmez bence....hepinizin bildiği ve eminim çoğunuzunda keyifle dinlediği bir parçadır bu....afiyet olsun canlarımmm :)))))