Translate

2 Şubat 2014 Pazar

Kurtuluş Son duraktaki Ev Yazmaları Vol 1 :)

Nasıl anlatmalı ki ?  Kendine bile yabancı bir lisanın şiir gibi dizelerinde bulup bulup kaybettiğimi seni. En anlamlı anlamsızlığa susup boğuluyorum sadece. Bir seni kurtarıyorum, çünkü o anlamsızlıkta bile bir anlam katılı sen varsın...her değere seni iliştirmişim ya, değersiz bir şey varsa bile sen  değilsindir...ama bakıyorum yok ki, çünkü olmalı, olmalı ki sen olsun, her anlamı dolu dolu sen...anlamsızlığın da bile yitip giderken var olan bir tek sen.

Bazen yazamadığın en güzel şey senin en değerli hazinendir ya... söyleyip anlamsızlaşır diye baka baka susuşup oturduğun..dudaklarımdan bir harf bile düşme sen..yazıldıkça bile yok oluyorsun baksana. En büyük cimriliğimdi oysa sana kıyamamak. Utanmadan yok diyebilmekti seni kendime saklamanın en anlamlı tanımı..yokluğunda zengindik oysa...dışardan bakılınca harabeye benzeyen bir baraka misali yürek kocaman bir saray. Cılız bir mum ışığında bile titreyen her ışık demetine sızlanıp sen bitme diye yanan ben...

Aşk diye bilinen duygu benim yöremde koca bir hiçliğe takabül ederken...aşığım sana demek koskoca bir yalandır. Seviyorum seni demek hainliğin daniskası...söyleyen herkesi tek tek bulup asmalı. Anlamsızlığında öldüğüm her duyguya bir cümle bulan herkesi yakmalı.....

Amanın ben bunu 2000 yılında yazmşım ya...okurken kendimden ürktüm. Hatta utanmamışım saat, dakika, saniyesini bile yazmışım. O zamanlar Kurtuluş Sondurakta oturuyordum. Kimin için yazdığımı gayet net biliyorum...hala daha benim için değerli bir insandır kendisi.

Bu tarz şeyleri sadece kendime değil o zamanlar bekar olupta çıktığı çocuklara mektuplar yazan bütün arkadaşlarıma yazmışlığım vardır. Sayemde çok kişiyi birbirine pekiştirdim yani :) Ha sonra ne oldu onlar evlendiler..sonra veletleri oldu büyüdüler fekat dert bittimi sanıyorsunuz??? bitmedi sayın arkadaşlar bitermi bu sefer çocuklarının kompozisyonlarıyla uğraşmak yine bana düştü...dert dediğime de bakmayın aslında çok güzel bir şey. Sanırım yukarıda yazdığım gibi şeyleri saklamak manevi değerinin asla erişilemez olmasına sebep oluyor. Düşünsenize kaç kişi aslında içinden geçenleri saçma bile olsa kağıda dökebiliyor ? yazmadığımız gibi de unutup gidiyoruz da sonradan. Çöpçü ruhlu kadınım derken demek istediğim çeri çöpü kuru kuru saklamak değil...maneviyatını unutmadan saklamayı bilmek gibi bir şey...aman işte bunun gibi şeyler yani.

1998 yılınına ait bir ajandanın eylül sayfalarından birine itina ve özenle 2000 yılında yazmışım bu yazıyı ...sonradan boşluk yerlerine bir takım numaralar, kişi adları vs eklenmiş olsa da mühim değil taş gibi duruyordu aldım aynen buraya yazdım...saygılarımlan ifidim :))))

Eh madem aşk meşk daldık öyleyse güzel bir müzikte ekledik mi tamamdır. Tamam biraz erotik duyguları kabartan bir şarkıdır ama vallahi hoştur yani :))



2 yorum:

  1. müzik iyi geldi datlummmmmmmmm iyi haftalar diğer yazılarını bekliyorummmmm criminal :)

    YanıtlaSil