Translate

28 Kasım 2013 Perşembe

Biraz Süzme Salaklık ve Kayıp An Hali :)

bir sigara, bir sayfa, bir kupa kahve '...
son bir buçuk yıldır kendimi konuşlandırdığım arada bir kaçar göçer durumların telaşlı sonralarına sancı ile dönen benden...arada bir kendini umarsızca bırakıp geri dönüşlerimde kendini eskiye doğru biraz daha iyimserlikle bakan biri halinde buluyorum

ay ne çektin be ne çektin Nickimsiz kendinden sen yaaaa...yaza çize dert tasa bitmez sanırdın ama bak bitiyormuş ya :) kendimi şapur şupur öpesim var da o kadar narsist olmayı da beceremedim ki...biri beni acil yanaklarımdan öpsün derhal :)

Bazen bildiğimizi sandığımız durumların şu an ve şu dakikaya kadar bambaşka bir versiyonu ile yaşayacağımızı söyleseler inanmayız ya...ben öyle bir durumdayım işte.
Kendimde hep statik ve durağan sandığım bir durumu aslında bastıra çöktüre ben bu hale getirmişim...bu hale kendimi bırakması çokta kolay olmadı kabul. Çeliştim, kesiştim, kendimden kaçıp kendime sığındım...tüm bunların toplamında anladığım, zaten bildiğim bir şey oldu ki, zaman benden kaçıp, tüm olumsuz hallerini koca bir bavula tıkıştırıp yine bana kaçıyor :)

Aslına bakarsanız bu bakış açısına sahip olduğum zaman dilimi bundan 2 yıl öncesine tekabül ediyor ama elimizde olmayan bazı sebepler ve durumlardan dolayı durdurup o an için gelişen durumlara konsantre olmaya çabaladım. Alıştığım an yine bocaladım vs.

Hayat yediğin tekmelerin kare kökünü bulup o kökü kurutmaya bakıyormuş meğerse...yani boşu boşuna iyi niyet diye çabalamak, bildiğin, hissettiğin çok şeyi görmezden gelmek aslında boynuna kendi isteğin doğrultusunda bağladığın ağır bir prangadan başka bir şey değilmiş.

Güzel bir temizlik yaptım bu konu ile ilgili...camları sildim, kapıları temizledim gibi değil...hayatımda kimseyi kolay kolay kaybetmem sanıyordum ama bir kere kaybedip yok etmeye alışınca 2. pek zor olmuyor :) sanırım buna en kaba hali ile bir şey denir ama bildiğiniz üzere çok bi hanımefendiyim bozmayı da düşünmüyorum kendimi, onun için yazmayacağım :)

Kendimi toplarken hayatımda çok yer tutan her şeyden kurtulmak meğerse çok güzelmiş ben niye ısrar kıyamet hayıııırrrr! ben sevdiğim insanlardan ayrı yapamam illaki devşirir yine yanımda yöremde tutarım diye debelendim ki ay biriniz acil "Salak" desin bana :) Seni istemeyeni yada salt iş görür yanında tut diye düşünen insanları kaybetmemek için kendinden vazgeçmek niye...ah ah ben çok salak bir karıyım zaten ne olduysa bu absürt hayat görüşümden oldu ya...Benim yüzüme gülen herkes candır bana diye düşünürdüm, hoş hala da kurtulabilmiş değilim bu düşünce tarzından ama şüphelenmeyi de öğrendim birazcık :)

Dikkat ederseniz burada kendimi ulu uhrevi bir yaratık gibi lanse etmeye değil ne kadar süzme salağım onu anlatmaya çabalıyorum...yoksa yazdıklarım kimsenin başına gelmemiş şeyler değil :)

Geçen gün sevgili makinamın D diskine bakarken farkettim, çoğu resimleri sildim...silerken üzüldüm birazcık hatta kıyamadıklarım oldu onları da bir ara ilgili şahıslara yollarım belki yoktur onlarda diye...ama öyle azlar ki.

Velhasıl insanların kendilerini toplaması yada toplandığını sandığı an zamanı yine kişinin sevgi ve saygı derinliğine bağlı bir durum sanırım yada ne bileyim belki de ben kıçımdan uyduruyorumdur kendimi azcık vakur göstereyim diye :) ama bildiğim bir şey varsa ki kendimi çok iyi hissediyorum. Bir haftada 3 kilo verdim acaba kendimi hafif hissetmem bundanmıdır ki...nede olsa kadınım olabilir yani amanın yoksa zayıflarken karakterimde mi zayıflıyor Tanrıııımmmmmmmmmm :)))))

Son bir yılda inanılmaz kilo aldım ilk 6-7 ayı yemekten içmekten ve manda gibi yayılmaktandır kabul ama son ayları ile almış olduğum tedavi ve ilaçların etkisidir...very very long yıllar önce bir hormon dengesizliği yaşayıp kullandığım ilaçlar ve iştahımın açıklığından yine böyle bir kilo sorunu yaşadım...ay aman hiç bir zaman zapzayıf da biri olmadım kabul ama hiç bu kadar da şişmediydim doğrusu :) neyse ki hormonlarım düzene girdi...bende dur azcık daha geçsin diye sermedim kendimi başladım yine yavaş yavaş yürümeye...arada bir taksim arada bir nişantaşı arada birde şişli mecidiyeköy arası yürüyüp geliyorum...çoğu arkadaşım ne kadar tatlı düşkünü olduğumu bilir sanırım son durumu da bundan sanıyorlardı ama buradan onlarda öğrenmiş olur artık,  artık tatlı yemiyorum yapıp satıyorum sadece bilginize :)

Evet bu gece de bu kadar Nickimsiz az sonra ultra yakışıklı yalnızlığı, Bidisi ve Kedı kedısı ile cinayet belgeselleri izlemeye dalar...ama yine bir müzik koyalım buraya rım rım rım rım.....

Bu şarkıyı hatırlamayan yada bilmeyen beni tanımasın kardeşim :)) şaka şaka, 80 lerin en güzel şarkılarından biridir. Sevgiler arkadaşlar.

Not: sanırım harf hataları yaptım ama bu sefer bahanem hazır klayyem bozuk vallahi hemde hızlı yazıyorum biliyorsunuz yani...düzelyemyi sevmiyorum sürç-ü lisan ettiysek affola....

20 Kasım 2013 Çarşamba

Ivırdan-Zıvırdan :)

Kurban bayramı itibari ile koca salonu annemin odası olarak düzenledik...bir tarafı onun yatağı bir tarafı da salon şeklinde faaliyette şu anda...e annemin odası da bana kalınca dilediğimce düzenleyeyim dedim...İlk yaptığım dekor güzeldi ama battı rahatlık, kalktım değiştirdim...bir kaç gün sonra yine battı ya bana yine değiştirdim...ayol desenize ne biçim karısın sen millet gider saç şeklini, rengini değiştirir sende oda şekli değiştiriyorsun....

Ben zaten klasik karı modeline hiç bir zaman uyamadım sevgili dostlar...bir yanım nereden geldiği bilinmez bir neandartellikle bütünleşmiş vaziyette yaşayıp gidiyorum...evrimini canı çok istediğinde tamamlamayı tercih eden bir cins hatun modeli diyelim en iyisi :) Yani o siyah boya değmemiş saçları arada bir sal, ne bileyim azcıkın makyaj yap ama yok..çok elzem olduğunda bile yarım yamalak yapıp çıkıyorum dışarıya ki bu aralar pek elzem bir durumda yok açıkçası...evden ancak sipariş teslimler vs. gibi gerekli zamanlarda çıkıyorum o kadar....

Yakın zamanda üzüldüğüm tek bir durum oldu o da sevgili arkadaşımın nikahına yetişememek...yani sen kalk ada da nikah yap...senelerin bekar adamını damatlıklar içinde canlı görmek kısmet olmadı ama resimleri de pek güzeldi...hele evlendiği hatun Nefaset bir şeydi vallahi...katılamadığım için üzüldüğüm ama evlendiği için çok sevindiğim bir durumdur. İşte bir tek o gün için epey bir ön çalışma yaptım diyebilirim...tırpandan bozma cırnaklarıma çeki düzen verdim yetmedi bide oje sürdüm, modelini değil ama rengini sevdiğim bir bluzun modelini kendime göre tasarladım (malum yetenekli karıyım bu konularda :) ) bir gece önce önizleme olsun deyu bir güzel makyaj denemesi yaptım (yalnız nedense ben bu savaş boyalarını sürünce bildiğin geyşalara benziyorum...göz dediğin acik iri olur ama benimkiler değil...şööle uzuuun kirpik de yok ,bu arada kirpik yazmayı bile 3 seferde becerebildim varın siz düşünün gerisini)

Bu aralar a-soyalist yaşamayı seviyorum açıkçası...çünkü ne kadar az kişi ile görüşürsen başına o kadar az iş geliyor ki...son 3-5 aydır bazı durumlardan başım epey bir ağrıdı açıkça genelde gizli saklı, entrikalı biri olmadığım için ne yaparsam herkes bilir...bu bilir kısmı alıp üstüne olmadık şeyler eklenip başkalarına servis edildiğinde ister istemez kulağına geliyor insanın ve üzülüyorsun. Duyduğun gibi karşılık verme gücü herkese nasip olduğu gibi bende de mevcut ama anlık öfke yatıştırmaktan başkaca da işe yaramaz ki bunu yapmamış biri değilim, sonuna kadar da yapmışlığım oldu...sonradan da kendimden de tiksindiğim de oldu açıkça...

Okurlardan gelen maillerde bana hep soruyorlar artık özel konularınızdan bahsetmiyorsunuz diye...efendim bahsedecek çok bir şey yok...sağolsunlar çevremde 3 adam var bunların duygusal yanlarına yetecek hal yok bende hepsi bu...belli bir sınırda tutup dostluk seviseyi sürdüğü sürece sorun yok...(bende ne bulduklarını bende anlayabilsem daha iyi olacaktı ama neyse :) ) sanırım herkesin dilinden düşürmediği "dürüstlük" kelimesini iyi kullanmayı öğrendim ben...yani mavi boncuk dağıtmadan ötekini berikinden ayırt etmeden, hepsine eşit mesafede durup hayır bunu istemiyorum, bu kadar varım ben senin yanında diyebilmek....onlarında sana olan bakış açılarını değiştiryor demek ki bir süre sonra...haaa arada asker arkadaşı moduna da girmiyor değilim ama ne yapalım artık...çocukluğumdan beri çevremde kızdan ziyade erkeklerle büyüdüğüm için bu da sorun olmuyor...düşünsenize adamların evine telefon ve tv tesisatlarını  bile ben çekiyorum yeri geldiğinde... ha çok da övünülecek şeyler değil çünkü en son ampul taktığımda bi güzel çarpıldım...sonra bizim bakkal bana şok aleti gösteriyor korkarmısın diye...ayol az önce sağlam yemişim elektiriği vız gelir tırıs gider :) İşin özü sevdicek bağlamında bağım bağım bağlanıp kuştu kelebekti, ottu çöptü dedirtecek bir erkekyus olmadı henüz..bu onların yetersizliğinden değil benim ruh inekliğimden kaynaklı bir durum bariz şekilde...

Özel hayatımın ayrıntıları tüzel olduğundan saklanacak bir yada yazılmayacak şeyler değil...sadece yazılası şeyler olmadığı için yer vermedim açıkçası...Saldırgan maiiler hala devam ediyor arada bir ama cevap vermeye bile gerek duymuyorum artık ben yoruldum da yazan bıkmadı usanmadı desem yeridir ama neylersiniz ki bunu da seven var...eyvallah diyorum :)

Ah yazmayı unuttum hayatımda ki tek erkek şu an için sevgili kedim Çılgındır...bu veletin içine erkek insanı kaçmış olsa gerek ki günde 1,2 kez benim dudaklarına yapışıp paptilerinide boynuma dolamak sureti ile bir romantık öpüşür benimle aklınız durur....kendimi ona elletiyorum valla süperde masaj yapıyor velet :)
Yani hiç bir erkek ciheti ile münasebetim yok demeyeyim var yani :)

Evet bu gecelik benim hayatımdan kesitler bu kadar...bu gece çok sevdiğim mutlaka müzik listemin içinde bulunan bir parça ile veda edeyim...rım rım ırm :))
Jack ve Sarah adlı İngiliz yapımı bir filmin fon müziklerinden biridir. Adamın karısı doğum yaparken ölür ve adam bebeği ile kalır...bebeğin delice ağladığı bir anda adam bebeği kucağına alır ve müzik setinin tuşuna basar ve bu şarkı çalmaya başlar, cam önünde adam bu şarkı ile bebeğini sakinleştirir...güzel bir film açıkçası tavsiye ederim...ama önce müzik :)



8 Kasım 2013 Cuma

Nickimsiz ve Dikican :)

Bilindiği üzere her boktan biraz anlayıp çakozlayan benzadenin çocukluk hayali bir dikiş makinası alıp üstünde tır tır kıyı bucak oraya buraya çiziktirdiği modelleri dikebilmekti....

Malum, Anneciğim babam öldükten sonra  tek yapabileceği iş dikiş dikmek olduğu için iş kariyerine bir konfeksiyon atölyesinde başladı...senelerce çalıştı kadıncağız bu arada nerede çalışsa bizde okuldan çıkar damlardık çalıştığı yere. Bazen yardım ederdik yapılan işlere annem ya dikiş ipliklerini temizlemek için makası verirdi elimize yada yaka arkası tela yerleştirirdik yada olmadı elimize bir parça kumaş verir zaman geçirmemizi sağlardı.

Ben bu kumaşları abuk sabuk kesmek yerine kumaş mankenin üstünde çeşitli elbise modelleri yapmaya başladım toplu iğnelerle ne fırfırlar ne janjanlı modeller çıkartırdım bilseniz. Annemin patronu vardı Kadir amca yaşıyorsa Allah sağlıkla uzun ömür versin bayılırdı çıkarttığım modellere büyüdüğünde stilist ol elin çok yatkın derdi..neyse işte taaa o günlerden bu yana içimde ukde olmuştur, çocukken bıraktığım bu hobimi tekrar elime almak 40 yaşımdan sonraya kısmet oldu ama yaptım nihayet.

Herhalde sürekli yaptığı iş olduğundan eve almadı dikiş makinası, bizde farklı dallara eğildik zamanla...ama ara ara çizerdim aklıma gelen modelleri...kariyer uğruna harcadık yani o güzelim hobiyi :))

Chessecake, Tiramisu ve yaptığım diğer ürünleri ünlü bir kanalın ve gazetenin kantinine sipariş üstüne satmaya başladım, açıkçası daha önce yaptığım dekoratif ve kullanım amaçlı hasır ve tahta ürünlerden daha çok kazandığım kesin...niye daha önce yapmamışım acaba...demek ki deneme yanılma yöntemi ile oturuyor bazı şeyler yerine...hoş bende ticaret erbabı hiç olmadım ve olamayacağımda garanti ama ana sermaye ile kalan kar oranını nihayet ayırmayı başardım...bendeki akıl kimsede yok vallahi :) işte bu olayı çözdükten sonra kar kısmını iyi değerlendirmeye başladım ve az bir miktar biriktirdiğim paradan her evde kalmış kaknem suratlı karının hayali olan (bahsettiğim kişi benim bu arada) Singer Dikiş Makinası aldım. Hoş her genç kızın hayal kısmı artık eski moda kaldı ama neyse...şimdiki genç kızların hayallerinde çok başka şeyler var sanırım :)

Ben genelde ahım şahım giyinip sokaklarda saçımı attıra savura gezen biri değilim...bakkala bile bir arkadaştan yadigar uzun evliya cübbemle gider gelirim...yani es kaza kaza felan geçirsem o cübbenin fermuranın altından deli şeyine yapışmış gibi hastası olduğum günlük ev kıyafetlerim çıkacak ki ev içi rahatlık ve pejmürdelik konusunda uzun süreli ihtisasım olduğu için bana göre garipsenecek bir durum değildir...hatta abartıp yaklaşık 20 yıl önce aldığım ünlü bir markanın artık lime lime olmuş atletini yaz ayları üstümden çıkartmam...o kadar kadınların yüz karası modeliyim gerisini varın siz anlayın artık :))

Heee makinayı aldım ama 2 tır tır yapıp bir köşeye atmadım hemencik...kendime hoş bir staplez diktim sonra yastık vs diktim yetmedi kenalarına nakış vs yaptım...amanın ne beceri ne hüner sormayın gitsin bende...

Bizim evde hatun hakimiyeti daha fazla olduğu için hayatımızı kolaylaştıran her türlü cihaza bir erkek ismi veriyoruz mesela çamaşır makinasının adı Ahmet, bulaşık makinasının adı Ökkeş, buzdolabı  Ayaz, fırın İdris vs. Dikiş makinasının adını ne koysak ne koysak diye düşünürken diken, siken, miken vs. adını Dikican koyduk adınıda Türk Sanat Müziği eşliğinde motoruna 3 kere üfürdüm yani adını da mühürledik yani makinanın....

Velhasıl şimdilerde odamın bir köşesi bilgisayar köşesi, bir tarafı televizyon, bir köşesi de Dikican köşesi oldu...masanın üstünde tüm haşmeti nostaljik hali ile şu an bana bakıyor yanında Çılgın kediciğim uyuyor, masanın hemen altında sepet içinde kumaş parçaları duruyor..masa üstünde hasır bir sepetin içinde mezro, renk renk iplikler bir adet orta boy tahta kasnak ve makas yerlerini almış gülümsüyor...kısaca hayatın bu cephesi oldukça sade, biraz nostaljik, huzurlu, iyi, güzel...hepsinden ortaya karışık şekilde  yani :)

Eh dikiş makinası şerefine buraya Türk Sanat Müziği iyi gider sanırım...rım rım rım





                             amanın tam terzi moduna girdim iyimi :)) şarkı çok anlamlıdır ayrı bir severim....

Nickimsiz hak eden herkese en bi güzel günler diler ve ultra süper yakışıklı yalnızlığının koynunda birileri ile fısır fısır konuşmaya gider...kikikiikiikiki :)