Translate

20 Kasım 2013 Çarşamba

Ivırdan-Zıvırdan :)

Kurban bayramı itibari ile koca salonu annemin odası olarak düzenledik...bir tarafı onun yatağı bir tarafı da salon şeklinde faaliyette şu anda...e annemin odası da bana kalınca dilediğimce düzenleyeyim dedim...İlk yaptığım dekor güzeldi ama battı rahatlık, kalktım değiştirdim...bir kaç gün sonra yine battı ya bana yine değiştirdim...ayol desenize ne biçim karısın sen millet gider saç şeklini, rengini değiştirir sende oda şekli değiştiriyorsun....

Ben zaten klasik karı modeline hiç bir zaman uyamadım sevgili dostlar...bir yanım nereden geldiği bilinmez bir neandartellikle bütünleşmiş vaziyette yaşayıp gidiyorum...evrimini canı çok istediğinde tamamlamayı tercih eden bir cins hatun modeli diyelim en iyisi :) Yani o siyah boya değmemiş saçları arada bir sal, ne bileyim azcıkın makyaj yap ama yok..çok elzem olduğunda bile yarım yamalak yapıp çıkıyorum dışarıya ki bu aralar pek elzem bir durumda yok açıkçası...evden ancak sipariş teslimler vs. gibi gerekli zamanlarda çıkıyorum o kadar....

Yakın zamanda üzüldüğüm tek bir durum oldu o da sevgili arkadaşımın nikahına yetişememek...yani sen kalk ada da nikah yap...senelerin bekar adamını damatlıklar içinde canlı görmek kısmet olmadı ama resimleri de pek güzeldi...hele evlendiği hatun Nefaset bir şeydi vallahi...katılamadığım için üzüldüğüm ama evlendiği için çok sevindiğim bir durumdur. İşte bir tek o gün için epey bir ön çalışma yaptım diyebilirim...tırpandan bozma cırnaklarıma çeki düzen verdim yetmedi bide oje sürdüm, modelini değil ama rengini sevdiğim bir bluzun modelini kendime göre tasarladım (malum yetenekli karıyım bu konularda :) ) bir gece önce önizleme olsun deyu bir güzel makyaj denemesi yaptım (yalnız nedense ben bu savaş boyalarını sürünce bildiğin geyşalara benziyorum...göz dediğin acik iri olur ama benimkiler değil...şööle uzuuun kirpik de yok ,bu arada kirpik yazmayı bile 3 seferde becerebildim varın siz düşünün gerisini)

Bu aralar a-soyalist yaşamayı seviyorum açıkçası...çünkü ne kadar az kişi ile görüşürsen başına o kadar az iş geliyor ki...son 3-5 aydır bazı durumlardan başım epey bir ağrıdı açıkça genelde gizli saklı, entrikalı biri olmadığım için ne yaparsam herkes bilir...bu bilir kısmı alıp üstüne olmadık şeyler eklenip başkalarına servis edildiğinde ister istemez kulağına geliyor insanın ve üzülüyorsun. Duyduğun gibi karşılık verme gücü herkese nasip olduğu gibi bende de mevcut ama anlık öfke yatıştırmaktan başkaca da işe yaramaz ki bunu yapmamış biri değilim, sonuna kadar da yapmışlığım oldu...sonradan da kendimden de tiksindiğim de oldu açıkça...

Okurlardan gelen maillerde bana hep soruyorlar artık özel konularınızdan bahsetmiyorsunuz diye...efendim bahsedecek çok bir şey yok...sağolsunlar çevremde 3 adam var bunların duygusal yanlarına yetecek hal yok bende hepsi bu...belli bir sınırda tutup dostluk seviseyi sürdüğü sürece sorun yok...(bende ne bulduklarını bende anlayabilsem daha iyi olacaktı ama neyse :) ) sanırım herkesin dilinden düşürmediği "dürüstlük" kelimesini iyi kullanmayı öğrendim ben...yani mavi boncuk dağıtmadan ötekini berikinden ayırt etmeden, hepsine eşit mesafede durup hayır bunu istemiyorum, bu kadar varım ben senin yanında diyebilmek....onlarında sana olan bakış açılarını değiştiryor demek ki bir süre sonra...haaa arada asker arkadaşı moduna da girmiyor değilim ama ne yapalım artık...çocukluğumdan beri çevremde kızdan ziyade erkeklerle büyüdüğüm için bu da sorun olmuyor...düşünsenize adamların evine telefon ve tv tesisatlarını  bile ben çekiyorum yeri geldiğinde... ha çok da övünülecek şeyler değil çünkü en son ampul taktığımda bi güzel çarpıldım...sonra bizim bakkal bana şok aleti gösteriyor korkarmısın diye...ayol az önce sağlam yemişim elektiriği vız gelir tırıs gider :) İşin özü sevdicek bağlamında bağım bağım bağlanıp kuştu kelebekti, ottu çöptü dedirtecek bir erkekyus olmadı henüz..bu onların yetersizliğinden değil benim ruh inekliğimden kaynaklı bir durum bariz şekilde...

Özel hayatımın ayrıntıları tüzel olduğundan saklanacak bir yada yazılmayacak şeyler değil...sadece yazılası şeyler olmadığı için yer vermedim açıkçası...Saldırgan maiiler hala devam ediyor arada bir ama cevap vermeye bile gerek duymuyorum artık ben yoruldum da yazan bıkmadı usanmadı desem yeridir ama neylersiniz ki bunu da seven var...eyvallah diyorum :)

Ah yazmayı unuttum hayatımda ki tek erkek şu an için sevgili kedim Çılgındır...bu veletin içine erkek insanı kaçmış olsa gerek ki günde 1,2 kez benim dudaklarına yapışıp paptilerinide boynuma dolamak sureti ile bir romantık öpüşür benimle aklınız durur....kendimi ona elletiyorum valla süperde masaj yapıyor velet :)
Yani hiç bir erkek ciheti ile münasebetim yok demeyeyim var yani :)

Evet bu gecelik benim hayatımdan kesitler bu kadar...bu gece çok sevdiğim mutlaka müzik listemin içinde bulunan bir parça ile veda edeyim...rım rım ırm :))
Jack ve Sarah adlı İngiliz yapımı bir filmin fon müziklerinden biridir. Adamın karısı doğum yaparken ölür ve adam bebeği ile kalır...bebeğin delice ağladığı bir anda adam bebeği kucağına alır ve müzik setinin tuşuna basar ve bu şarkı çalmaya başlar, cam önünde adam bu şarkı ile bebeğini sakinleştirir...güzel bir film açıkçası tavsiye ederim...ama önce müzik :)



1 yorum:

  1. Müzik seçimlerinize, kendinizi basit kelimelere sığdırıp anlatım şeklinize, sıradan olduğunu idda ettiğiniz hayat tarzınıza hayranım. Ben bir kadınım, sizin bloğunuzu okumaya başladıktan sonra sadece bana has olduğunu sandığım pek çok kötü huylarımı sizin yaşanmış anılarınızda görüp okudukça anladımki hepimizin içinde yaşayan binlerce kadın var ve yaptığımız herşeyinde bir sebebi. Size teşekkür etmek istiyorum normal bir kadın olduğumu anlamak sizin sayenizde oldu :) Kendi kusurlarını bu kadar açık ifade edip ortaya koyan bunları okuyan pek çok kişi için çok faydalı bence.

    YanıtlaSil