Translate

27 Şubat 2014 Perşembe

Nickimsiz Firar Ederse :)

Gel !
Haftasonu bu kelimenin çekim gücüne kapılıp gittiğim yerde hayatınım son 10 yılında yaşadığım kötüye dair kalan ne varsa hepsini sildim. Mis gibi bir dağ havası eşliğinde kocaman bir kalbin misavirperverliğinde geçirdiğim bir haftasonunu yaza çize bitirmem söz konusu değil lakin yazılması lazım..lazım ki unutuğumuz cesaretimizin yeri geldiği zaman kullanıldığında nasıl bir güvenle karşılık bulacağı bilinsin.

Uzun sohbetler eşliğinde içilen çay, bol kahkaha, dertleşme faslı, aklıma gelmeyen ama geldiği anda içmeye kalktığımda o sigaranın baş döndüren her nefesine şaşkınlık ki İstanbul da boklu tiryaki kıvamında olan Sayın Nickimsiz' i dumura uğratmıştır bu durum :)

Velhasıl kısacık bir zaman dilimine sığdırılmış onca uzun mevzu, her bir güzel an...çok uzun yazılmasa da olur ama en öz hali ile eski beni burada bulacaksın deselerdi inanmazdım şaşkınlığında çok mutlu olan şahs-ı Nickimsiz :)

Sabah uyandığımda özenle hazırlanmış bir kahvaltı sofrası...mis gibi gözleme kokusu....ımmmm 15 bin yıldızlı otelde bulunmayan maddi değil manevi bir lüx..eh daha ne olsun değil mi ama :)

Ben hep derim en iyi plan plansızlıktır. Aniden gelişen durumların hep iyi biten anlarına denk geldim çoğunlukla. Hissettiğim en iyi şeyin peşinden gitmeyi unutmuşum sanıyordum....unutmamayı sadece uyutmuşum bir kenarda, ne güzel oldu uyandırmak....Yıldızlar bir karış tepemde uykuya dalmak, yeni doğan günün en güzel köşesinde uyanmak....Günaydınlar olsun o zaman bana :)

Çooook teşekkür ederim sana Aslan Yürekli Riçırtım :)))

Eh güzel bir parça şimdi iyi gider değil mi ama..rım rım rım rım rım....

Amaniiin ne uzun zaman olmuş dinlemeyeli valla çok süper oldu, umarım sizlerde beğenirsiniz afiyet olsun :)

13 Şubat 2014 Perşembe

Sevgilier Günü Şeysi :))


çok anlamlıydı paylaşmadan edemedim :)
Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizceSt. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.[1]
Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bizim Memlektimizde çoğunlukla Ticari olarak gelişen bir gündür. Yani sevgilinize cebinizi, Kredi kartınızı son kuruşuna kadar harcamak, harcatmak anlamına gelir ama bunu tek yünlü düşünmekte fayda var çünkü genelde bu güne özel en  güzel hediye, en ilginç sürpriz genelde erkeklerden beklenir. 
Genlerinde sevgililer günü kavramının gramı olmayan Türk erkeği ne yapsa vız gelir tırıs gider arkdaşlar.  Anadolu bozkırlarında, doğunun kavruk güneşlerinde serpilip büyümüş olan erkekgillerimiz hatununu bir gün değil her an sever ! sevdiğini düşünür, öyleymiş gibi yapar vs. Bir günde, bir yılda harcayacağı paranın anlamsızlığında kaybolur bizim erkeklerimiz.  Onun için azıcık mantığını çalıştırmayı başarabilmiş erkekgillerimiz ki bunlar da yok denecek azdır ama olsun yok değil var yani. Beklenti içinde olan ama memnuniyetsiz sevgilisine mutlaka hediye edecek bir şeyler bulur. Bunun karşlığında beklediği tek şey bir an önce gece olması ve pompişin dibine vurmaktır. Bu da genelde kadının tabularında dağılıp gider ama olsun...oldurabildiği kadar olsa bile o günün anlamı bir erkek için genelde verimli bir sex olur...yani o kadar harcanan emeğin ve paranın karşılığı gece "ay kirpik diplerim ağrıyor olmaz" demeyecek bir sevgilidir :)
Peki biz Türk kadınları neler yapıyoruz o gün ? Biz genelde acaba bizim öküz bize ne hediye alacak beklentisi içinde akşamı bekliyoruz...bizim seçeneklerimiz genelde ya gömlek ya parfüm yada cüzdan vs. gibi şeyler olduğundan ve onuda zaten günler önce aldığımızdan o güne sadece olabildiğince süslenmek kalıyor ki bunu da hakkıyla yapıyoruz zaten :) 
Ama düşünsenize ne kadar sığ...yani Türk erkeğinde Sevgililer günü kavramı olmadığı gibi Türk Kadınında da yok bu kavram...bundan yaklaşık 15 sene kadar öncesine kadar da pek kimse de bilmiyordu zaten. 
Mesela gömlek vs alacağımıza ofisine dansöz yollasanız, gece illaki dışarıda yemek yerine yemekleri çıplak bedeninize dizip adamın geliş saatini bekleseniz "ahanda sana yemek " hesabı her yönden doyursanız adamları...yada güzel bir masaj hediye etseniz mesela sevgilinize, her şeyi kadınların yaptığı bir sakal traş vs toplam bakım seansı vs. örnek çoğaltılabilir yani sizin hayal gücünüze kalmış.
Kısaca sevgili hanımlar bu güne özel en güzel şeyleri bekliyorsak önce bizim yapmamız lazım. Çünkü bizim adamlarımızın hayal güçleri ne yazık ki cinselliğe daha yoğunluklu çalışır ve bu yönü parlatılan her erkeğin aklına da çok güzel şeyler gelir. Yani mal mal beklmeyin yada kuru kuru hediyelerle büyük umutlarınızın okşanacağını pek düşünmeyin ve harekete geçin çok değil bir daha ki seneye alacağınız hedye aklınızın almadığı kadar güzel ve mutlu eder sizi ama önce öğretmek lazım :)
Benden Sevgililer Günü tüyoları bu kadar sevgili arkadaşlar...Umarım beğenirsiniz. Benim ne yapacağıma gelince bunu asla ve kat-a söylemem belki sonra yazarım kimbilir :)))) Günün anlam ve önemine istinaden güzel bir şarkı koyalım hımmmm ne olsa ne olsaaaaa  rım rım rım rım......

Tam 3 tane enfes şarkı buldum hangisini koymalıyım derken, aman ekle hepsini ruhlarımız bayram etsin dedim...afiyetle dinleyin sevgili arkadaşlar yarasın her bir yerlerimize :)))





2 Şubat 2014 Pazar

Kurtuluş Son duraktaki Ev Yazmaları Vol 1 :)

Nasıl anlatmalı ki ?  Kendine bile yabancı bir lisanın şiir gibi dizelerinde bulup bulup kaybettiğimi seni. En anlamlı anlamsızlığa susup boğuluyorum sadece. Bir seni kurtarıyorum, çünkü o anlamsızlıkta bile bir anlam katılı sen varsın...her değere seni iliştirmişim ya, değersiz bir şey varsa bile sen  değilsindir...ama bakıyorum yok ki, çünkü olmalı, olmalı ki sen olsun, her anlamı dolu dolu sen...anlamsızlığın da bile yitip giderken var olan bir tek sen.

Bazen yazamadığın en güzel şey senin en değerli hazinendir ya... söyleyip anlamsızlaşır diye baka baka susuşup oturduğun..dudaklarımdan bir harf bile düşme sen..yazıldıkça bile yok oluyorsun baksana. En büyük cimriliğimdi oysa sana kıyamamak. Utanmadan yok diyebilmekti seni kendime saklamanın en anlamlı tanımı..yokluğunda zengindik oysa...dışardan bakılınca harabeye benzeyen bir baraka misali yürek kocaman bir saray. Cılız bir mum ışığında bile titreyen her ışık demetine sızlanıp sen bitme diye yanan ben...

Aşk diye bilinen duygu benim yöremde koca bir hiçliğe takabül ederken...aşığım sana demek koskoca bir yalandır. Seviyorum seni demek hainliğin daniskası...söyleyen herkesi tek tek bulup asmalı. Anlamsızlığında öldüğüm her duyguya bir cümle bulan herkesi yakmalı.....

Amanın ben bunu 2000 yılında yazmşım ya...okurken kendimden ürktüm. Hatta utanmamışım saat, dakika, saniyesini bile yazmışım. O zamanlar Kurtuluş Sondurakta oturuyordum. Kimin için yazdığımı gayet net biliyorum...hala daha benim için değerli bir insandır kendisi.

Bu tarz şeyleri sadece kendime değil o zamanlar bekar olupta çıktığı çocuklara mektuplar yazan bütün arkadaşlarıma yazmışlığım vardır. Sayemde çok kişiyi birbirine pekiştirdim yani :) Ha sonra ne oldu onlar evlendiler..sonra veletleri oldu büyüdüler fekat dert bittimi sanıyorsunuz??? bitmedi sayın arkadaşlar bitermi bu sefer çocuklarının kompozisyonlarıyla uğraşmak yine bana düştü...dert dediğime de bakmayın aslında çok güzel bir şey. Sanırım yukarıda yazdığım gibi şeyleri saklamak manevi değerinin asla erişilemez olmasına sebep oluyor. Düşünsenize kaç kişi aslında içinden geçenleri saçma bile olsa kağıda dökebiliyor ? yazmadığımız gibi de unutup gidiyoruz da sonradan. Çöpçü ruhlu kadınım derken demek istediğim çeri çöpü kuru kuru saklamak değil...maneviyatını unutmadan saklamayı bilmek gibi bir şey...aman işte bunun gibi şeyler yani.

1998 yılınına ait bir ajandanın eylül sayfalarından birine itina ve özenle 2000 yılında yazmışım bu yazıyı ...sonradan boşluk yerlerine bir takım numaralar, kişi adları vs eklenmiş olsa da mühim değil taş gibi duruyordu aldım aynen buraya yazdım...saygılarımlan ifidim :))))

Eh madem aşk meşk daldık öyleyse güzel bir müzikte ekledik mi tamamdır. Tamam biraz erotik duyguları kabartan bir şarkıdır ama vallahi hoştur yani :))