Translate

25 Aralık 2012 Salı

Kar, Nickimsiz, Hergele ve Kumsal :)

Hep merak etmişimdir kar yağarken kumsalda gizem karısı gibi dolanmak nasıl bir şeydir diye...bunu da yaptıklarım hanesine altın yaldızla işledim ya benden güzeli yok bu dünya da :)

Kilyos' un hangi sahili bilmiyorum ama süper dalgalar ve kuma yağan karı izlemek ve kıçım dona dona dolanmak öyle iyi geldi ki anlatamam...tabi bizim hergelenin bundan pek keyif aldığını söyleyemem ama ayrışık akıllı bir hatunun arkadaşı olmak bu tarz durumları da kapsıyor maalesef...ona fazlaca kıyamadım ama, araba da klima eşliğinde benim sessiz sakin ve karanlığa doğru uzunca yürümemi ve gözden kaybolmamı izledi sadece...

Hiç denediniz mi bilmiyorum ama bunu da yapın derim ben size...soğuk belli bir süre sonra alışılmış bir iklim klasiğine dönüşüyor bünye de o nemli rüzgar yüzüne ve dudaklarına vururken ıslattığın dudakların üşüyor, burnunun kenarlarından uyuşmaya başlıyor sonra yüzün, kaşkoluna yada şalına daha bir gömülesin geliyor ama hiç istemiyorsun bitmesini...öyle saf düşünceler silsilesi, kendin, kumsal, dalgalar, deniz ve kar...yaz olsaydı kimbilir kaç kişi sermişti kendini güneşe bu kumsal da diye düşünmeden edemiyorsun...ama o an o soğukta bir deli sen varsın ya orda bunun tarifi yok...olmasın da zaten :) bir de seni araba da bekleyen biri var...o biri olmasa yine böyle bir şeyi yaparsın ama o varlığı senin yanında bilmenin kelimelere dökülesi çok şeyi olsa da anlatımı zor...

Aman ne karısın ne derdin bitti, ne nazın bitti deyip çekip gitmedi ya hala yanımdan yöremden...bende öyle bir argo anlatıyorum ki...ona da aynı şekilde vallahi, yani süslü kelimelerin, püslü vaadlerin de yada cici bici söylemlerin bomboş cümleleriyle süslemeden kendimce yazıp konuşuyorum ona da....

Epeydir yazmadım ne oldu ne bitti diye hayatımın bu köşesin de...olan biten ilk yazdıklarımdan farklı değil. Sadece birbirimize ayırdığımız zamanların haricin de hayatlarımızı yaşıyoruz...beklememeyi öğrendi, bende bekletmemeyi...ona en iyi dostluğu vereceğimi anladı, benim de ondan sadece bunu istediğimi...daimi bir flört ama yanı yöresi pek açık olmayan karşılıklı saygılı bir hayranlık şeklin de tarifi prospektifin içinde günlük beher miktar da ilgi alaka vs. vs...şaşırtılmayı nasıl seviyorsam onu da bu şaşkınlık içinde bırakmayı seviyorum...çünkü benim yaptıklarım onun hiç aklına gelmeyen şeyleri kapsıyor...ah canım o da öyle klasik kalmış ki zannediyor ki her kadın janjanlı şeyler seviyor...ona da alıştım artık ne yapayım, aslında çok değil ''naber kız'' dese yeterli olsa da bunu bile süslemeyi öğretmişler :)

Yazmadığım süre boyunca epey bir gezip tozdum aslında..özellikle geceleri :) çünkü gündüz annemle ve netten yürüttüğüm işlerle ilgilenmek durumundayım..geceleri de vampir gibi dolanıp duruyorum uygun zamanlar da...dışarda olmazsam evde dolanıp duruyorum...ha epeydir  gram bile vermedim ama Allahtan almadım da üstelik bu ara deli gibi kek yiyorum...bebekte waffle.. oha diyebilirsiniz vallahi söz kızmayacağım..haaa geçen gün yine kuaförde istediğim saatte randevu alamadım diye oturup saçlarımı kısacık kestim...bundan sonra sadece manikür pedikür için giderim o da ancak senede 1-2 kere en fazla...yani kendi işimi kendim yapabiliyorsam neden kuaför nazı çekeyim değil mi ama :)

Aman işte neandartel nesli tükendi diyen tüüüm bilim adamlarına buradan selamlarımı yolluyorum çünkü bir tane var...aha da ben :)

Kısaca Bursa ya İskender yemeye, Edirneye yaprak ciğer yemeye, hafta sonları arada tabu oynamayı, tekne de balık tutma ve becerememe denelemerini, gittiğimiz yoga atölyesindeki herkesi gülme krizine soktuğumuzu(manda gibi oturup odaklanamama gibi bir problemim var napiim), koca alışveriş merkezinde kovalamaca oynadığımızı saymazsak....bu son kumsal, kar, yürüme ve donma olayı süperdi....diğerlerini yapmak her zaman mümkün ama kar ve kumsal durumu her zaman değil...bence denemelisiniz.

Nickimsiz gayet iyi, mutlu, sakin, sevdikleri yanında, yanında olmayanlar aklında..aklında bile olmayanlar kıçının kenarın da, kahve, kek bilgisayarın hemen yanında, bidisi kolunun altında, annesi uyuyor, kediler terasta sıcak kolilerin içinde...kıyamet kopmadı, Colin Firth hala Platonik aşkısı ve günün şarkısı.....Juanito-Kumsalda ki izler..rım rım rım rım :)))


Hepinize iyi geceler arkadaşlar.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Kıyamet Mönüsü :)

Bilindiği üzere kıyamet kopacak ve bazı restaurantlar bu özel gün için mönü hazırlığı yapmış...Sanki Sevgililer günü kutlanıyor anasını satiim..Utanmasak reklam kuşaklarında yayınlayacağız ürünlerimizi :)
Herkes öyle bir hazırlanıyor ki sormayın gitsin.

Yılbaşından önce kıyamet kutliiciiz müsadenizlen :) O gün janjanlı elbiselerimizi giyinip oturup boş boş bekleyeceğimize beklerkene yiyip içelim diye hazırlanan mönüleri kendimce isimlendirip sunuyorum...Tabi bunlar benim kaynağımdan uydurduklarım...başkaca yerlerde sormayın sakın...sonra yüzünüze aval aval bakakalırlar :)

BAŞLANGIÇ

Cehennem ateşinde pişmiş zebani yumurtası (Koç yumurtasının uyarlanmış şekli)

Cennet Böreği (Cennet tarlalarından özenle toplanmış buğday başakları özenle işlenir hamur haline getirilir, cennet bahçelerinden toplanmış çeşitli otlarla çeşnilendirilmiş, kanatlı cennet ineklerinin sütü ile yapılmış eşşiz lezzette ki beyaz peynir ile hazırlanır. )

Zıkkım Salatası ( cehennemin en dibinde ki yanıp kül olmuş bitkilerin saplarından, köklerinden hazırlanır, cehennem çeşmesinden özenle alınmış su ile yıkanır sosu hazırlanır ve servis edilir)

Kıyamet Çorbası (içinde her bir hububatın bulunduğu eşşiz lezzette çorba, kalın kabuklu köy ekmeği içinde servis edilir)

ANA YEMEK

Havva yatağında Adem Rostosu, Beşamel sosu ile.

Cennet-ül Kevser Pilavı

Zemzem suyunda kaynatılmış bol acılı cehennem mantısı (alternatif bir tat)

TATLI

Zümrüt-ü Anka Kuşu Göğsü (Özel Kaymak eşliğinde ve ekşi elmalı sosu ile)

İÇECEKLER

Cehennem Şerbeti
Kıyamet Kola
Maya Bira
İnka Tekila
Mısır Şarap
Stoneage Burbon
Araf Çayı
Sırat Ayranı

Eh daha ne olsun yaaaa...hepsi size feda olsun canlarım, yiyim bol bol afiyet olsun, hesap ödemenize gerek yok...eh bu saattten sonra hesabı Allaha verirsiniz artık. :)

Haydi kalın sağlıcakla...

Nickimsiz sevgili yalnızlığının yanında mutlu ve huzurlu...kıyamet koparsa ne ala, kopmazsa seviyeli ilişkisine aynen devam :)





13 Aralık 2012 Perşembe

Kıyamet-ül Nickimsiz :)

çok güldüm bu karikatüre :)
Marduk ha çarptı ha çarpacak derken geçen gün Ordu ilimize bir tanesi düştü.....nihayet. Bu göktaşlarını çağıra çağıra en sonunda Dünyanın sonunu gerçekten getireceksiniz ben size diyeyim :)

Korktuğumdan ürktüğümden değil, eninde sonun da öleceğiz, buraya kazık çakıp kalacak değiliz de. Her şeye de inanmak biraz komik geliyor bana...hatta bunun için önlem alanlar var, var da sonra da eee 24' ün de bizim şirketin yeni yıl partisi var ne giysem diye düşünen de var !

Marduk her 3 bin küsür yılda bir çarpıyormuş dünya ya....çarpsın ne var bunda. Geçen sefer dinozorlar yok olmuştu şimdi de bizler yok oluruz laf mı canım buda. Pek pek 200-300 kişi kalsa dünyada yine çoğalır üreriz çok mu dert ? Belki bu yaşamda ders alırlar da teknolojiyi doğa ile barışık bir şekilde icat etmeyi öğrenirler...neyse  bunlar çok bi ciddi konular eğer gerçekten kıyamet koparsa.

Bu kıyamet tantanasına ben bir şey yazmasam eksik kalırdım vallahi.....hem belli mi olur günün birine bir server üzerinden bu blog a rastlayan olur okur eğlenir kendi çapında :) Heyyyy Dünyalı ben senden önce yaşayan nesilden Nickimsiz ablan...bak koçum benden sana tavsiye nükleer santral diye bir şey yaptılar bizim nesil Dünyanın ta ebesini (çocuk doğurtan kadın) (?) (karşı cinsle yaptığın ayıpçı birleşme sonucu üreme) (?) neee kadın yada erkek yok mu ? tek cinsmisiniz ? nasıl çoğalacaksınız o zaman kardeşimmm :)) böye uzar gider bence fazla kurcalamayayım ben en iyisi yoksa hayal gücümden damlayanlar sel olup taşacak :)) İşte nükleer yani radyasyon vs. gibi abuk sabuk şeyler icat etmeyin, elektrik için rüzgar değirmenleri, toprakta ürün yetiştirmek için hayvan dışkısı ve hatta kendi dışkın bile yeterlidir...su kaynaklarınızı kirletmeyin yakınlarına farbrikalar kurmayın...sizden başka canlıları keyif için öldürmeyin, töre, adet, kan davası gibi kötü şeyleri gelenek haline getirmeyin...bizim zamanımızda bu yüzden çok acılar çekildi sizler bunları yaşamayın. Sizler nasıl bir canlı türüsünüz bilemiyorum ama bizler çok hücreli canlılardık...yani ellerimiz, ayaklarımız, kıçımız başımız vs. vardı....zaten bu blog a ulaşmışsan bizleri tanımak ve diğer yazdıklarımın ne olduğunu anlamak için gerekli bilgileri de başka kaynaklardan bulacaksındır....yok bulup bizim nesille dalga geçersen vallahi hayaletim gelir çarpar...ben eskaza sizinle rastlaşırsam 2 kelam eder giderim.......ay şimdi siz bu yazıyı çözene kadar da yüzyıllar bin yıllar geçer beeee...of of çokk uzun iş...siz daha bizim düzeyimize gelene kadar epey bir yolunuz var :) Ben hemen söyleyeyim bu lisan ve yazım Türkçe..şimdi siz nece konuşur yazarsınız bilemem ama bizim zamanımızdan binlerce yıl önce yaşamaış uygarlıkların dillerini ve yazılarını hala çözebilmiş değiliz...en azından bir kısmını çözdük ama, çözdüğümüzden de bir bok anlamadık çünkü kil tabletlere yazmışlar adına da biz çivi yazısı dedik  onlar ne diyordu kimbilir. Neyse işte anlatacak şey çok var ama kıçım yemiyor açıkça...haydi iyi bak kendine Dünyalı arkadaş İmza. Nickimsiz.

Kıyamet sonrasına da taşıdım kendimi ya ne mutlu bana :)

ahanda maya takvimi :)
Açıklıyorum ! Kıyamet kopacak ve kıyametten etkilenmeyecek dünyada 2 yer varmış biri Fransa da bir yer Biri de bizim güzel İzmirimizin şirin ilçesi Şirince...gerçi mantıksal olarak pek akılıma yatmadı ama oranın halkı bundan bir kazanç sağlayacaksa bence mahsuru yok...duyduğuma göre Tom Cruise bile Şirince ye gelecekmiş Kıyametten kıçını kurtarmak için....Başka bir yer daha var lakin orası da benim ev :) Terası tüm odaları bunlara inanan kim varsa tahsis etmeyi düşünüyorum, ama umarım benim eve ilk gelen Colin Firth olur :) maksat Kıyamet anısı olsun :) Siyah bir fon üzerine ters K lı ve ters R li kıyamet hatırası fotosu bile çekeceğim :))) Face de yayınarım artıkın.

İşin özü eğer bu savaşlar, tüm bu salak saçma sapan şeyler sona erecekse yaşadığım tüm güzelliklere veda etmeye razıyım ben...ama bir bok olacağını sanmıyorum...Yine savaş olacak, yine çocuklar ölecek...düşünsenize artık canlı bomba olarak çocukları da kullanmaya başladılar...böyle bir dünyada bunları görüp duyup hiç bir şey yokmuş gibi devam ediyoruz ya yaşamaya..daha ne yazsam laf değil...varsın olmasın, yok olsun dünya...Kıyamet Mayaların Kehaneti yüzünden değil asıl bu zihniyete sahip tüm insanlar yüzünden kopsun bence...Sinirim zıpladı yine yaaaa...ne güzel geyik tadında yazıyordum...Sadece hatırlayıp üzülmek değil bilincine varıp daha iyi koşullarda evlatlarımızı yetiştirip savaşla değil akılla ve anlaşma ile sorunlarımızı halledebilmeyi diliyorum eğer 2013 yılına girersek ki, bence sorunsuz gireriz....İnşallah bu kıyamet korkusu ve paranoyası bu yönde bilnçlenmemize yardımcı olur...olur mu ki ????????????????

Nickimsiz uzun bir aradan sonra tekrar yazmaktan epey bir keyif aldı...bu aralar hem zamanı yok hemde hayli karmaşık durumlarda..aklına üşüşenleri ayrıştırıp yazmaya zorlanıyor...ama sizleri çook seviyor, iyi ki varsınız arkadaşlar, herkes...hiişşşt sen, yeni nesil Dünyalı sende iyi ki varsın :))




2 Aralık 2012 Pazar

Bir Avuç Toprak.....

Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan çoğunlukla sessizce ayrılıyoruz.....Ölürken nasıl oluyor acaba ?
Yani ışık tepemize doğuyor yukarı doğrumu çekiliyor ruhumuz...Kim biliyor ki gerçekten ?
Sanırım hepimizin inançlarına göre şekilleniyor bu durumda yani ölmek bile bir şekilde göreceli.

Geçen gün Avşadan tanıdığım birinin eşi vefat etti. Allah ta biliyor ya hastanede olduğunu duyduğum andan itibaren hep bir şekilde ayağa kalkacağını düşündüm ve hep dua ettim. Kızı ile görüştük çoğunlukla bu arada...Kızı öz kızı değildi belki ama hep derim ya Anne olmak için illaki doğurmaya gerek yok, çoğu kadın için...O kadıncağız da öylesi bir Anneydi işte doğurmamıştı bir tek, ama öz anne kadar özlüydü kızına sevdası. Eşi kızı ile kendi dünyasında tek derdi kızının iyi bir yerlere gelebilmesiydi. Koynunun kuşuydu ya kızı...öyle severmiş hep kızını :)

Bu yaz görüşmek kısmet olmadı ama hep önemli olmuşlardır ailece. Çok yardımları olmuştur her konuda. Veranda da çay içer sohbet ederdik bol bol...Keyifli neşeli bir kadın dı.

Neyse işte yazılacak ne kadar şey varsa hepsi aklım da da harfleri dizip cümle üretecek hacet yok bu ara.

Benim demek istediğim hepi topu bir avuç toprağın altında çürüyüp gideceğiz eninde sonunda....kimimiz içindeki kini ve nefreti yanına almış olarak, kimizde olabildiğince huzuru yanına almış olarak gömülüp gidecek.

Kendi öldüğüm anı düşündüm o an....kimbilir nasıl öleceğim ama tek bildiğim artık bıkıp usandığım bu salak dünya meselelerinden her şekilde emekli olup gideceğim. Acı, hastalık, çaresizlik, sevda yanığı, yürek kavruğu, dost kazığı ne varsa hepsini burada bırakıp her ne olursa, her nasıl olursa huzurla öleceğimi biliyorum....çünkü sevemedim bir türlü bu dünya düzenini....kindarlık bana göre değilmiş denemedim de değil ama kumaşından bana tayyör çıkmadı. Kaşarlık; eh dilde söylendiği gibi olsaydı iyi olurdu da onunda hakkından ancak yazdığım kadar gelebiliyorum. Orospuluk; cinsel olanına değilde ruhunda olanına takıklığım var ve illaki kadıngillere has bir durum değil....ben ne orospular gördüm çoğunda da sakal bıyık vardı :) Yalan; ben ne yalancılar gördüm duydum da susmak durumunda kaldım en sonun da çünkü benim söylediğim yalanlar o kadar beyaz kaldı ki deterjan reklamlarında en beyaz çarşaf misali salınırdı camdan cama sıralı iplerde....velhasıl bende sütten çıkma ak kaşık değilim elbette kendilerini en erdemle sunup yazan insanların en azından bazılarından çok daha iyi olduğum kesindir. Düşmanlık olsun diye de yazmıyorum ama öyle şeyler okudum ki bu aralar...utanmasam kendimi derviş ilan edebilirim bu halimle bile :)

Neyse işte Kadıncağız o taze tahta kokulu tabuttan çıkartılıp gömülene kadar öyle çok imrendim ki kadına. Bembeyaz kefen içinde o nemli toprağa yatırıldığında nasıl bir iç çekmişsem yanımda ki bana baktı, noldu der gibi. Ne olmadı ki aslında....evet bu dünya da ki tüm sevdiklerini ona ihtiyacı olanları geride bıraktı belki ama o toprağa değdiği anda ki huzurunu kıskandım kadının....Artık fiziki olarak olmasa da her zaman çok sevilecek öncelikle kızı tarafından, bunu çok iyi biliyorum. Eşi onsuzluğa çok zor alışacak ama ne olursa olsun artık yalnız ve kendi başına...dini inançlar doğrultusunda ne olur bilemem elbet...bildiklerim öncelikle kendi inancım doğrultusunda olanlar ve diğer inançlara göre olanlardan ibaret ama oradan gelen biri ile sohbet etmişliğim yok henüz. Bence öldüğümüzde üzülmek yerine...en azından ben öldüğümde sevinirseniz çok sevinirim benim için...nihayetinde nefes alıp vermekten başkaca yaptığım çok şey olmasına ve hala keyif aldığım pek çok şey olmasına rağmen hepsinin sırtımda taşımaktan ibaret yükler olduğunu biliyorum sadece...varsın gerginç ve ürkünç filmler olmasın, annemi her zaman sağlıklı hali ile bileyim, nette harıl harıl bir şeyler yazmasam da olur, en önemlisi de beni sevmekten bıkmayan hergeleye artık karşılık veremediğim için kendimi suçlamaktan istifa edeyim artık...bu gibi duyguları nasıl öldürdüysem bir önceki vefat ile gömüverdim artık o güzelim kadının yanına....Şimdi ki vefattan bahsetmiyorum, eski erkek arkadaşımın annesinin yanına gömdüm Mart ayında, o günden beri ne yapsam olmadı ya...yoruldum artık. Sevda işleri de bitsin artık ne olur istemiyorum çünkü altında ezilmek. Kahve falı da olmasın dedikodu da, ödenecek faturalar....kısaca tüm dünya işlerinden topluca istifamı verip o toprağa birde ben koysam kendimi...her ne olursa olusa olsun yaşamaktan daha huzurlu olacağımı biliyorum nedense......

Ölmekle barışık olmak lazım sanırım çünkü nerede son nefesimizi vereceğimizi bilemiyoruz ki...kaçıp saklansan ne fayda....tek istediğim bu işte, bu ara..gerisi selamet olsun herkesin başına. :)

Ölmekten kim usanır tadına doyum olmaz..rım rım rım :)

Çok mu iç kararttım ki acep...amaaaannnn her zaman gırgır şamata yazacak modda olmuyorum...hoş bana göre bu tarz konularda gayet normal ama sanırım benim aklım fazla kaçık olduğundan size anormal gibi gelmiş olabilir.

Nickimsiz iyi geceler diler sevgili arkadaşlar :)