Translate

2 Aralık 2012 Pazar

Bir Avuç Toprak.....

Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan çoğunlukla sessizce ayrılıyoruz.....Ölürken nasıl oluyor acaba ?
Yani ışık tepemize doğuyor yukarı doğrumu çekiliyor ruhumuz...Kim biliyor ki gerçekten ?
Sanırım hepimizin inançlarına göre şekilleniyor bu durumda yani ölmek bile bir şekilde göreceli.

Geçen gün Avşadan tanıdığım birinin eşi vefat etti. Allah ta biliyor ya hastanede olduğunu duyduğum andan itibaren hep bir şekilde ayağa kalkacağını düşündüm ve hep dua ettim. Kızı ile görüştük çoğunlukla bu arada...Kızı öz kızı değildi belki ama hep derim ya Anne olmak için illaki doğurmaya gerek yok, çoğu kadın için...O kadıncağız da öylesi bir Anneydi işte doğurmamıştı bir tek, ama öz anne kadar özlüydü kızına sevdası. Eşi kızı ile kendi dünyasında tek derdi kızının iyi bir yerlere gelebilmesiydi. Koynunun kuşuydu ya kızı...öyle severmiş hep kızını :)

Bu yaz görüşmek kısmet olmadı ama hep önemli olmuşlardır ailece. Çok yardımları olmuştur her konuda. Veranda da çay içer sohbet ederdik bol bol...Keyifli neşeli bir kadın dı.

Neyse işte yazılacak ne kadar şey varsa hepsi aklım da da harfleri dizip cümle üretecek hacet yok bu ara.

Benim demek istediğim hepi topu bir avuç toprağın altında çürüyüp gideceğiz eninde sonunda....kimimiz içindeki kini ve nefreti yanına almış olarak, kimizde olabildiğince huzuru yanına almış olarak gömülüp gidecek.

Kendi öldüğüm anı düşündüm o an....kimbilir nasıl öleceğim ama tek bildiğim artık bıkıp usandığım bu salak dünya meselelerinden her şekilde emekli olup gideceğim. Acı, hastalık, çaresizlik, sevda yanığı, yürek kavruğu, dost kazığı ne varsa hepsini burada bırakıp her ne olursa, her nasıl olursa huzurla öleceğimi biliyorum....çünkü sevemedim bir türlü bu dünya düzenini....kindarlık bana göre değilmiş denemedim de değil ama kumaşından bana tayyör çıkmadı. Kaşarlık; eh dilde söylendiği gibi olsaydı iyi olurdu da onunda hakkından ancak yazdığım kadar gelebiliyorum. Orospuluk; cinsel olanına değilde ruhunda olanına takıklığım var ve illaki kadıngillere has bir durum değil....ben ne orospular gördüm çoğunda da sakal bıyık vardı :) Yalan; ben ne yalancılar gördüm duydum da susmak durumunda kaldım en sonun da çünkü benim söylediğim yalanlar o kadar beyaz kaldı ki deterjan reklamlarında en beyaz çarşaf misali salınırdı camdan cama sıralı iplerde....velhasıl bende sütten çıkma ak kaşık değilim elbette kendilerini en erdemle sunup yazan insanların en azından bazılarından çok daha iyi olduğum kesindir. Düşmanlık olsun diye de yazmıyorum ama öyle şeyler okudum ki bu aralar...utanmasam kendimi derviş ilan edebilirim bu halimle bile :)

Neyse işte Kadıncağız o taze tahta kokulu tabuttan çıkartılıp gömülene kadar öyle çok imrendim ki kadına. Bembeyaz kefen içinde o nemli toprağa yatırıldığında nasıl bir iç çekmişsem yanımda ki bana baktı, noldu der gibi. Ne olmadı ki aslında....evet bu dünya da ki tüm sevdiklerini ona ihtiyacı olanları geride bıraktı belki ama o toprağa değdiği anda ki huzurunu kıskandım kadının....Artık fiziki olarak olmasa da her zaman çok sevilecek öncelikle kızı tarafından, bunu çok iyi biliyorum. Eşi onsuzluğa çok zor alışacak ama ne olursa olsun artık yalnız ve kendi başına...dini inançlar doğrultusunda ne olur bilemem elbet...bildiklerim öncelikle kendi inancım doğrultusunda olanlar ve diğer inançlara göre olanlardan ibaret ama oradan gelen biri ile sohbet etmişliğim yok henüz. Bence öldüğümüzde üzülmek yerine...en azından ben öldüğümde sevinirseniz çok sevinirim benim için...nihayetinde nefes alıp vermekten başkaca yaptığım çok şey olmasına ve hala keyif aldığım pek çok şey olmasına rağmen hepsinin sırtımda taşımaktan ibaret yükler olduğunu biliyorum sadece...varsın gerginç ve ürkünç filmler olmasın, annemi her zaman sağlıklı hali ile bileyim, nette harıl harıl bir şeyler yazmasam da olur, en önemlisi de beni sevmekten bıkmayan hergeleye artık karşılık veremediğim için kendimi suçlamaktan istifa edeyim artık...bu gibi duyguları nasıl öldürdüysem bir önceki vefat ile gömüverdim artık o güzelim kadının yanına....Şimdi ki vefattan bahsetmiyorum, eski erkek arkadaşımın annesinin yanına gömdüm Mart ayında, o günden beri ne yapsam olmadı ya...yoruldum artık. Sevda işleri de bitsin artık ne olur istemiyorum çünkü altında ezilmek. Kahve falı da olmasın dedikodu da, ödenecek faturalar....kısaca tüm dünya işlerinden topluca istifamı verip o toprağa birde ben koysam kendimi...her ne olursa olusa olsun yaşamaktan daha huzurlu olacağımı biliyorum nedense......

Ölmekle barışık olmak lazım sanırım çünkü nerede son nefesimizi vereceğimizi bilemiyoruz ki...kaçıp saklansan ne fayda....tek istediğim bu işte, bu ara..gerisi selamet olsun herkesin başına. :)

Ölmekten kim usanır tadına doyum olmaz..rım rım rım :)

Çok mu iç kararttım ki acep...amaaaannnn her zaman gırgır şamata yazacak modda olmuyorum...hoş bana göre bu tarz konularda gayet normal ama sanırım benim aklım fazla kaçık olduğundan size anormal gibi gelmiş olabilir.

Nickimsiz iyi geceler diler sevgili arkadaşlar :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder