Translate

30 Ekim 2012 Salı

Cadılar Bayramı Nedir ? :)

Şimdi aklınıza dişleri kısmen dökülmüş saçı başı yoluk şeyine kadar eee kulağının kıkırdağına kadar buruşmuş bir kadın tiplemesi geldi değilmi yooo öyle değil işte...

Efendim bu cadılar bayramı eski kelt kültüründe hasat sonu kutlaması olarak yapılırmış.Cadılar Bayramı'nın kökeni aslen Samhain olarak bilinen kadim Kelt Festivaliymiş. 31 ekime kadar kışlık hazırlıkların tamamlanması ve bunların kullanılması üzerine icat edilmiş bir günmüş (elbette ki öyle değil tam olarak ama ben burada işin geyik tarafını ele alıyorum merak eden de bir zahmet araştırsın..öyle hazıra konmak yok..oh ne ala ben araştıriim siz okuyun... anacıım bu da can her şeyi nasıl araştırıp sunayım :) )
O zamanlar 31 Ekim günü, yaşayanlar ve ölüler arasında bir bağ kurulduğuna inanılırmış. Ölüler kötü niyetli kabul edilirmiş. Yaşayanların hastalıklarından, başlarına kötü bir şey gelmesinden zavallı ölmüş olanlar sorumlu tutulur bunları korkutmak ve uzak tutmak için de  çeşitli tatlı yiyecekler, şekerler vs. yapılır abuk sabuk giyinip korkunç şekillerde maskeler yapılır, yüzler boyanırmış..Maskeler Samhain'den ve ölülerden saklanmak için, kapıya bırakılan şekerler onu doyurmak için ve balkabaklarına çizilen yüzler ona tapmak için yapılırmış. Samhain'in yüzyıllar önce cehenneme gönderildiğine ve bir kere geri geldi mi, diğer şeytanî güçleri uyandırabileceğine inanılırmış. Kelt efsanelerinin  temelinde akıllı bir şey bulunmaması bundan mütevellit gibi bir durum çıkıyor ortaya..adamlar birbirlerini korkutmaktan akıllarını kaçırmışlar elbette ki eciş bücüş bir sürü yaratık düşünüp halüsüle edilmiştir..beni de öyle korkutsalardı ben kimbilir neler çıkartırdım bu bünyeden dimi ama :)

 Neyse efendim sonradan bu festival, bu gelenek Hıristiyanlığa adapte edilmiş ve azizler günü arifesi olarak ilan edilmiş, amacı daha da ymuşatılıp çoluk çocuk da sebeplensin abuk subuk kıyafetler giyisin ortalıklarda dolanıp şeker, abur cubur toplasın diye bir çeşit devşirilmiş. Sebze ziyanı olsun diye de canım bal kabağının içini oyup dışını da korkunç bir yüz oymuşlar...sanırım bu koca sebzeden ne yapacaklarını bilmiyordu garipler (yaw işin gırıgırındayız elbette ki biliyorlardı bir ton yemeği, tart ı, kurabiyesi vs. yapılıyor yani bee :) )

Batılı toplumlarda inanç doğrultusunda kutlanan bu bayram, bizde eğlenmek amaçlı kutlanıyor son 5 yıldır. Eskiden  bol bol korku filmlerini izlediğimiz bu bayramı şimdilerde tırsarak değil de, hadi lem birbimizi korkutalım, korkuturken de eğlencenin dibini yapalım...kimbilir belki karı kız kaldırırız yada adam yaparız gibi bir amacı var biz de.aklımızın düzgün bir mantıkla çalıştığını gören olmadığı için bizde bu tarz batıdan ithal edilmiş her eğlencenin temelinde bu durumsallık ta var...yok deyip ahkam kesenler de çıkar ama ne yapalım yani bu saatte çıkan bu, bu bünyeden :) Eğlencenin meşei batı ama kutlayan zihiniyet oryantalist olunca normal değil mi sizce de :))

Nickimsizden  bu gecelik bu kadar sevgili arkadaşlar...hepinize iyi uykulaaarrrrr :) ben henüz uyumayacağım zira, az sonra neler yapacağımı bilseydiniz çook gülerdiniz :) yarın yazarım belki tabi yazabilecek durumda olursam :)


28 Ekim 2012 Pazar

Kadınlar İçin Pratik Çözümler Kitapçığı :)

Biz kadınların olmazsa olmazıdır kendimize bakmak, bakım yapmak vs. Vallahi üşenmedim sırf sizler için oturup düşündüm nasıl pratikleşebilir bu durumlar diye..öyle ya ayna karşısında o kadar zaman geçirmeyiz, kuaförlere tonlarca para dökmeyiz her bi şeyimiz anında ve istediğimiz anda emrimize amade olur.

Aşağıda okuyacağınız şeyler hayatımıza neler katardı bir düşünün...burayı okuyan icatcı amcalara da ilhaam kaynağı olsun..acil tarafından ben bunları istiyorum şahsen..yapacak beynim yok ama düşünecek aklım var..düşünmesi benden yapması da onlardan olsun :)

1. Regl Hapı: Regl olduğumuz anda bir tane içip günlerce süren kabusumuzu bir kaç saat içinde toptan halledecek süper ve bitkisel olduğu içinde herhangi bir yan etkisi bulunmayacak bir ilaç istiyorum acilen..ben şahsen bu durumdan çok mustaribim a adostlaaarrrrrr :)

2. Kaçmayan Külotlu Çorap Damlası: Beher miktarı 20 damlalık olabilecek ve bacaklarımıızın herhangi bir yerine damlattığımız da kendi kendine etkileşime geçip bacaklarımızı saracak zahmetsiz bir ürün...her rengi mevcut olacak ve süper ince, opak, desenli seçenekleride olabilecek süper bir buluş istiyorum..neden istemeyeyim ki, en doğal hakkım :)

3. Makyaj Robotu: Yüzünüzün şekline uygun ve kullanacağınız makyaj formatına göre ürünleri yerlerine yerleştirip klasik lazerjet mantığı ile çalışan bir cihaz. Günlük Makyaj, gece makyajı, hafif makyaj, ağır makyaj, boya kutusuna düş artık oha seçenekleri bulununan ve cihazın dış tarafında dokunmatik tuşlarla kısa sürede işlemi bitirebilecek enfes bir robot..istiyorum da istiyoruuuummmm :)

4. Tablet Elbiseler: Çok kapılı, duvardan duvara gardırop ihtiyacınızı yada elbise odalarını tarihe gömecek harika bir icat. Kullanacağınız kıyafetin tablet halinde ve küçücük ve incecik bir halde olduğunu düşünün ve ufacık bir hareketle bu elbisenin sizin bedeninize göre ayarlanması saniyeler sürsün ama en önemlisi ütü vs. istemesin. Kullanımı bittiği anda da ise kendi kendine temizlenip ufak bir dokunuşla yine tablet halini alsın...cep telefonlarına her türlü özelliği icat eden beyin biz kadınları neden düşünmüyor arkadaşlarrrr :)

5. Kıl Tüy Arındırıcı Kabin: Banyomuzun duş kabinleri yanında bulunacak saçlarımız ve kaşlarımız haricinde vucüdumuzda bulunan istenmeyen tüylerimizi laser ışık yada daha başka bir yolla uzun süreli temizleyen ve bu işlemi çok kısa sürede yapan bir kabinde istiyorum :)

6. Bir ayakkabı 20 model: Öyle bir ayakkabı düşünün ki kullanacağınız kıyafet altına Portmanto önünde ne giyeyim diye düşünmek yerine sadece bir tıklama ile dilediğiniz şekile ve renge dönüşsün. Düz model ise farklı şıkları bulunsun, topuklu ise farklı varyasyonlar sunsun. Çizme modeli ve bot modeli de öyle. Kısaca bu tarz bir şeyden birer adet almakla toplam 5 adet ayakkabı ile bir sezonu kapatıp dilediğinizce seçenekler sunarak sizi mutlu etsin...böyle bir şey olsa süper olmazmıydı hatungiller :)

Bunlar gibi çok şey düşünülebilir ama şimdilik benden bu kadar ...azcıkın da siz düşünün, karı-kız camiasının tüm ihityaçlarını da ben düşünmeyeyim dimi ama...şaka be şaka 2 dakika da yazdım elime yapışmadı ya..ama tüm bunları önümüzdeki 5-10 yıl içinde kullanmak işten bile değil bence...çünkü  o kadar çalışmalar yapıyorlar ki benim bu gün hayal diye yazdığımı yarın evimizde kullanacağımız zamanlarda gelecek.

Nickimsiz iyi geceler diler ve yakışıklı yalnızlığı ile birlikte yürüyüşe çıkar :)



25 Ekim 2012 Perşembe

Kurban Bayramı ve Bizim Hergelenin İnceliği :)

Benim hergele Dostum' la bu gün kurban kesmeye gideceğime söz vermiştim ama Allah' ta biliyor ya gözümün önünde bir canlının kesilip doğranma fikri bana her zaman acı vermiştir...bir köpeciğin acı iiiyykk sesine bile dayanamam gözlerim dolar, acısını sanki ben hissederim.

Neyse kurban kesim yerine gittik, bizim ki 3 tane iri koç almış..amanın birde güzel süslemişler ki sormayın, az sonra başlarına geleceklerden habersiz öyle bakınıyorlar çevrelerine...hepsini sevdim, konuştum...kesim zamanı geldiğinde nasıl baktıysam adamın gözüne ''Kız bakma öyle kurbanlık fok gibi'' dedi bana...gözlerim siyah olduğu için genelde fok balığı gözlü diye dalga geçerler de...ona da anlatmıştım, o da aynen devam ediyor diğer arkadaşlarım gibi fok balığı gözlü demeye :)

 Sonunda dayanamadı tamam dedi içlerinden birini seç onu kestirmeyeceğim...yine baktım acı acı ama diğerlerinin hayatını kurtaramadım, çünkü sana bakmayacağım bakarsam onları da kurtaracaksın dedi bana gülerek..çaresiz bir tanesinin hayatını kurtarmak için seçeyim dedim, seçemedim ya ben hepsinin canı kıymetli ya çünkü gözümün önünde canlılar yani birini seçip diğerlerini nasıl yollayacaksın kestirmeye...velhasıl en sonunda oradakilere koçları karıştırmalarını rica ettim bende arkamı döndüm ve gözlerimi sıkıca kapadım...dönüp içlerinden birini seçtim, diğerlerini hemen götürmelerini rica ettim ve onlar gidene kadar da gözlerimi açmadım....nihayetinde Allah yolunda kurban olmaya gittiler de benim de canımdan can gitti neredeyse.

Kurban Bayramlarını bu yüzden pek sevmiyorum...Ben otcul değilim gayet etcil beslenen bir cinsim de..ama hayvanceğiz gözümün önünde öldürülmesin yeter ki...

Canım Dostuma bu ince davranışı çok teşekkür ederim...umarım satıcının bana verdiği söz tutulur çünkü o koçu hiç satmayacağına dair ant verdi..ne bileyim, belki bende kendimi kandırdım ama bir can kurtardığıma çok memnunum :)

Koçların nasıl kesildiğini görmedim Allahtan, sonra kendi dağıtacağı kadarını aldı ve kalanları da bir kuruma bağışladı.

Karşı yaka da daha önce gitmediğim bir yere götürdü beni...gecekondular falan vardı..neresi bilmiyorum sanırım ümraniye taraflarında. küçük güzel bir bahçesi olan bir eve gittik kapıyı orta yaşlı bir kadın açtı. Bizim ki abla bunlar sana dedi, içeri davet etti kadın bizi...girdik evde 3 tane çocuk var..benden müsaade isteyip kadınla birlikte mutfağa geçtiler bir süre sonra geldiler kadın mutfaktan kendi elleriyle yaptığı baklavadan ikram etti...amanın hiç de dayanamam öyle de güzeldi ki ellerine sağlık vallahi :)

Kadın mutlu, çocuklar mutlu ayrıldık oradan kimdi onlar diye sorduğum da birinin emaneti dedi kısaca..ayrıntı detaya girmek istemediğini anladığım için fazlaca da bir şey sormadım.

Sonra bana şaklabanlık yaptı...bir kaç gündür keyifsizim çünkü...sonrada sıkıldığım konunun üstünden geçtik.
Ne olduğunu belki başka bir zaman yazarım ama şimdi değil. Şimdi, bu gün ve önümüzde ki günler Bayram Erken Kalkın Çocuklar :)


Sonra bize geldik bayram kutlaşması kahve..sonra da gitti.

Yalnız bu hergele beni şımartmaya çabaladıkça nasıl asaplarım bozuluyor anlatam..yaw kabul elbette hoşuma gidiyor da ne bileyim öyle çok korkmuşum ki deli gibi hala sınırlarımı derin kazma derdindeyim..e yuh der insan dimi sonuçta sanırım yaklaşık 5 ay oldu ama bende hala tık yok...bir sürü imkan verdim on eski sevgilisi ile arasını bile yapmaya çalıştım ama yok vallahi kale gibi duruyor ya yanım da..haydi hayırlısı bakalım.

Nickimsiz iyi geceler diler ve yalnızlığının koynun da belgesel izlemeye dalar :)

24 Ekim 2012 Çarşamba

Uçaklarda ki Bussines Class Durumuna Genel Bakış :)

Genelde aynı ortamda olan her türlü ayrışık ve özellikli duruma hayati olmadığı sürece uyuzluğum vardır. İlla ters bir şey yapasım tutar, tutmasa da gelir beni bulur zaten..duruma gıcığım ya o bakımdan :)

Antalya dönüşü de böyle bir durum yaşadım...Sonradan görmeliği paçalarından akan bir karı kocanın, karı kısmına benim bagajlardan biri hafifçe dokundu. Kadın aynen şunu dedi '' O kadar para veriyoruz bu duruma bir çare bulamadılar, bari bunları arka taraftan alsalar'' ay hemde bunu benim yüzüme bakarak söyledi. Genelde bu tarz durumlarda ''pardon'' der geçerim, maksat hanımlık bende, gıcıklıkta ta içimde kalsın gaz yapsın hesabı, ama öyle uyuz oldum ki  bu sefer oteki bagajımı da daha sert çarparak geçtim kadının yanından. Yanımda Ameliyatlı hasta var kızı da üzmeyeyim dedim..yoksa güzel bir lafı suratının orta yerine çakıp gidecektim.

Yerimize oturduk uçak havalandı, İstanbul'a indi gel gelelim uçak körüğe değil de apron un uzak bir yerine park etti. O hanımla yanyana geldik mi bir güzel..malum kendisi class uçtu ya..ama otobüs te bu ayrım yok ne yazık ki...bende başladım söylenmeye ay burası sirke gibi ter kokuyor, ay kim bu yuh ayıp ya vs. demeye..aslında yok öyle bir şey ama maksat pislik olsun...ekonomik uçanlara laf soktu ya ben dururmuyum bu böyle bir fırsat yakalamışken..elbette ki bok atma hakkımı sonuna kadar kullandım :) En sonunda rezil edici son darbeyi de vurup rahatladım, kadına dönüp dedim ki ''Biraz ileri gidermisiniz ter kokuyorsunuz, hayır anlamıyorum bu otobüsün arka kısmına alsalar ya bunları'' ohhhhh!!!!! siz sağ ben selamet, kadın clasının içinde rezil-i rüsvan şeklinde indik otobüsten...şuuuuuttt ve goolllllll !! :) Yer Siyahhh, Gök Beyazzz En Büyüksün Beşiktaşşş :)

Hiç anlamadım ben şu uçaklarda ki class özelliğini, yani o perdeyi çekince ne gibi bir özellik oluyor ki..en fazla içki içiyorsun, bir de yine çoktan seçmeli menüden ne varsa onu yiyorsun...Ben zamanında partonumun kendi için aldığı Bussines Class biletlerinin üstüne yatar onu ekonomiye kendimi de o bölüme çok güzel aldırırdım..ay rahmetli bir kere de gık demedi ya...ay hadi parayı ben kazandıyorum sende bu kadar sefasını sürme azcık da ben süreyim derdim gülerdi bana :) Nihayetinde uçak düşse aynı yere düşeceğiz..ölürsek de aynı yere gideceğiz..hatta benim sevabım seninkinden fazla ise benden şefaat bile dilenecek durumda sen olacaksın belki...ohooo haberi de yok bunların öteki alemden :) e nooldu şimdi o kadar parayı bir kadeh şampanya için mi verdin ?..oldumu yaaa :) Özünde ticari amacından öte bir durumu yoktur ama nedense uçak yüzü görmüş herkesin hayalidir o bölümde uçuşmak :) Ben demedim biliyorum pek pek bir kaç Millet vekili yada ultra sanaçtı, klüp başkanı ile yanyana uçuşuyorsun başkaca bir lüxü de yok bence..tabiki bu durum uzun uçuşlarda süper bir konfor sunuyor o ayrı :)

En iyi ve en keyiflisi futbol kafilesi ile uçmaktır ki...deplasman da maçı alıp dönüyorlarsa eğelencenin dibi tavandır :)

Eğer ki uçak mühendisleri ve teknikerlerine denk geldiyseniz ve hava da da türbulans varsa yandınız..bir başlarlar ki ''bu uçak düşer mi, düşmez mi'' geyiğine bu tür durumlardan korkanlar başlarını kıçlarına sokup o yolun bitmesi için dua eder bir an önce :) korkmayanlara da yine bir süre sallantılı, sarsıntılı lunapark tadında bir uçuş keyfi yaşatır...ben şahsen keyif alan bölümünde oldukça başarılıyım, plaketim bile var :)) şaka be yok öyle bir şey...

Yani Class uçmak kendi cebinizden ödemediğiniz sürece süperdir...haa parayı tuvalet kağıdı olarak kullanıyorsanız onu bilemem...ben şahsen uzun zamandır kullanamıyorum çok daha önemli yerlere gidiyor. Yada benim gibi Patronuna bile adam sende diyebileceğiniz bir pozisyonunuz olduysa bu durumu tatlı bela şeklinde halledip keyfini çıkarmak süper bir şeydir...ısrarla tavsiye edilir :)

Nickimsiz sevgili yakışıklı yalnızlığının yanında huzur içinde olmaya gayret ediyor :)

14 Ekim 2012 Pazar

Sevdicek Durumları ve Bizim Kız :)

Şu meşhur pompiş hastası kızımızın son macerasında sevgili olayı yapması ve sonucunda kızımızın börtü böcek, kuş kelebek sürekli ondan bahsetmesi beni epey bir hayretlere düşürse de aslında bir yandan da sevindim...yalnızca kafamı epeyce bir ediyor o ayrı konu...durup durup o bunu dedi, bana şöyle yaptı amanın bir de sırıtık surat ki sormayın gitsin :)

Kızımızın gözünde yeni sevgili gökten sarmaşıklı salıncakla inmiş beyaz pantalonlu prens sankim :) Şimdi bunu arayan hangi arkadaşı olursa olsun önce yeni sevgili olayı durumu anlatılıyor, sonra da başka mevzular konuşuluyor...yer gök aşk, sex, sevdicek, börtü böcek...diğerleri erkek değilmiş bunu anladım vallahi :)) sen o kadar deneyim yaşa hatta rekor kır sonrada bir sevgili edinince liseli genç kız moduna giriş sınavlarında birinci gel :)

Hayat bu ya bazen hiç bulamayacağım dediğin yerden kaynak gibi fışkırır aradığın kişi, baht, şans vs. Şimdi kızımızın bu mutluluğunun uzun süreli olmasını dilemekten başka yapacak bir şey yok. Lakin bizim kızımız da rahat batar cinsi olduğu için tek korkum sap kök demeye başlamasından mütevellit bir durumdur ki inşallah olmaz :)

Penitisyen Hekim olan arkadaşımızın uzun süreli tez konusu olmasını dilediğim bu sevdicek modeli umarım kızımıza iyi gelir...hayırlı uğurlu olsun vatana millete :)

En azından İstanbul Erkek camiası bir süre diyete girmiş olacak...buda iyi bir şey düşünüldüğü vakit :)

Boğaz Yatağında Balina :)

Şu meşhur arkadaşımın teknesi ile geçen gün açıldık biraz...Konu dönüp dolanıp aşk meşk mevzusuna gelince klasik çamura yatma formülümü devreye soktum...Allahtan artık ciddi değilde daha geyiksel boyutta tartışıyoruz bu durumu. Sanırım artık o da anlamaya başlıyor benden ona Dosttan başka bir bok olmayacağını...hatta geçen gün bir hatun bafilemiş(!)..yani bir bara gidilmiş oradan bir hatun direkt yatağa entegre edilmiş..gecelik olduğu için bafilemek deniyor bu duruma :)

Amanın bir de anlatması var ki...zannediyor ki ben kıskanacağım. Hissiyat durumları duygusal olmadığı sürece  hatta olsa bile bedensel istekle sürekli duygusal isteği ayrıştrabilecek ve anlayabilecek durumda gayet geniş fikirli bir karıyım ben...yani ben affetmem vs. dır dır eden kim varsa hepsinin sonunda yollarına devam ettiğini görüp duyuyoruz..şimdi burada kıçımı başımı kaldıra kaldıra ''ben assslllaaaa afffettememmm'' demek çok büyük bir salaklık olur...Yüreğim, aklım, beynim, tenim vazgeçemiyorsa gece de 2-3 hatun götürse umrum olmaz beni gelip şefkatle kucakladıktan sonra, ben onun sevgisini hala hissettikten sonra...efendi gibi kabullen durumu otur yerine dimi ama...yada dedin madem tükürdüğünü yalama...ben bu tarz konuların hiç bir durumunda büyük konuşmadım, onun için yazabilitem kadar düşünüp anlayabilitem de geniş ölçüde...yalnız adam dediğin de bu durumu saklamasını bilsin birazcık yaw...yani kütür kütür genel kültür yapmayı biliyorsunuz amam iş giz, sır olayına gelince her şeyi  elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz...Tamam kabul kadınlar sizden zeki yaratıklar ama ne olur ya bizim elimize de böyle kozlar vermeyin, sonra durmuyor çenelerimiz. :)

Neyse bizimki anlattı güzelce kız nasıl yanaşmış buna, olaylar nasıl gelişmiş, sonra otelin birine nasıl atmış vs. Bir yandan da tepkimi ölçüyor ama ben asker arkadaşıyım ya hiiiç umrum değil...hatta niye şunu da bunuda yapmadın diye de azarladım..e öyle ya yaptın madem bir durum kadını evine bırak, bıraktır yani ne bileyim incelik yani biraz...ama nerdeee. Erkek her daim öküz yani :)

O konu bitti başka şeyler konuşuldu, biralar içildi...hava serin olduğu için üzerlerimize battaniyeler çekildi. Sonra mevzu bu havada denize atlarsın atlayamazsına geldi. Ben atlarım ama bu havada yapmam dedim ve çekildim o manyak hergele devam etti..yok sen tırsıyorsun karanlıkta denize girmeye vs. devam ediyor ama..yaw niye korkayım karanlıkta yüzmekten, yapmadığım şey değil sonuçta...en son datça da gecenin 3' ünde girdim tek başıma ohh miss ti yani...ama şimdi yapılırmı mayo yok havlu yok vs. bir sürü iş...neyse ben kalktım  biraz daha bira alayım diye...tekne de sallanıyor hafiften...bizim öküzcan aniden yerinden fırlayıp ben denize bir itti ki neye uğradığımı şaşırdım ya ben...Allahım üzerimdekiler ağırlık yapıyor bir yandan, ben buna küfür ediyorum bir yandan..o ilk şok geçince teknenin arka tarafına doğru yüzdüm bu da bana yardıma geldi, elini uzattı çıktım tekneye bu sefer ben onu ittim...peşinden de ben atladım hah dedim şimdi güzel oldu bu şekil...yalnız su inanılmaz derece de ılıktı yada serin havada öyle geldi bilmiyorum..üst baş sırılsıklam çıktık tekrardan tekneye...Boğaz yatağında koca balina misali gecenin dibinde denize de itildim :)

Hayır bu adam da artık beni asker arkadaşı moduna sokmaya başladı ya sevinsem mi üzülsem mi pek bilemedim...aman hiç bir şeyden de memnun olmuyoruz ki biz ya...yani hem asker arkadaşı hemde sürekli hayranlık duyulan bir kadın olmak istiyoruz sanırım yada ben öyle olsun istiyorum...ama elbette ki mümkün değil. Yani sonuçta adamın bedensel ihtiyacı da varmış hiç alıma gelmediydi ya....yani benim olmuyor epey uzun bir zamandır. Hormonlarımı da aldırmadım lakin ne bileyim, ilgi alaka olsun ama diğer şeyler olmasın şeklinde yaşayıp gideyim ben mümkünse :) Yani bu ara extra libido alçaltma, eritme yapmama gerek yok. Erkek düşmanı da değilim ha yoksa öylemiyim...ne bileyim ?? aman neyse işte. Yazdıkça aklıma takılmaya başladı da bu durum.

İşin özü kıyak kafa modunda denizde yüzmek elbiselerle zor olasa da hayli keyifli..ilk şok atlatıldıktan sonra süper. Yalnız eve dönerken sorun oluyor malum çünkü ıslak elbiselerle araba koltukları vs ıslandı yetmedi daha da çok üşündü..ama benim o kadar donduğum söylenemez çünkü her daim ateşi yüksek menepoz teyze modeliyim..olan bizim öküze oldu ama ertesi gün hastalandı garip, çok önemli bir toplantısı vardı yapamadı, evde perperişan yattı öylece bende gidemedim çünkü annemi bırakamadım...neyse ki eve gelen yardımcı buna bir tas çorba yapmış ah vah :)...yani kolay kolay nezle, grip olmayan bir insanı denize atarsan seninde bunu göze almışlığın aşikardır. Boğaz da balina gibi yüzmek hoşmuş..senelerdir boğaz da yüzmemiştim iyi oldu :) Sağolasın arkadaşceğizim :))

Nickimsiz yarın akşama Antalya yolcusu onun için şimdi Etilerde ki arkadaşının evinde bir yandan dır dır edip bir yandan da yazıyor...az sonrada hazırlık yapacak...Antalya da ne halt edeceğine gelince, eh artık onu da oraya gittikten sonra ayrıntı detay anlatırım.

11 Ekim 2012 Perşembe

Anekdot Bilmemkaç + 18 Msn de Kendinden Geçmiş :)

Geçenler de oturduğum bir cafe de kızın biri arkadaşına anlatıyordu..ay pek de severim böyle şeyleri niyeyse :) Kızceğizlerden biri epeydir sevgili yapmamış kendine. Biri de buna bir arkadaşım var önce msn de bir görüşün anlaşırsanız tanışırsınız vs demiş.

Kız kabul etmiş ve ama pek de hevesli değilmiş. Eklemiş ama yaklaşık bir hafta boyunca açmamış ona msn yi. Sonra bir akşam yazışmaya başlamışlar bir süre sonra da kamera açmışlar. Çocuk üstsüz bir şekilde oturuyormuş ve gayet rahatmış bu durumdan. Atletik vücutlu hafif kılları varmış..kız da garip, biraz abazan kaldığı için gördüğü manzara karşısında dilini yutacakmış neredeyse. Müsade istemiş kızımız kısa bir süreliğine kameranın önünden kalkınca kendi kolunu felan ısırmış. Çünkü çocuğu çok beğenmiş hele yapılı vücudu bayağı etkilemiş kızı. Kız sakinleşip oturmuş tekrar kamera karşısına ama çocuktan öyle etkilenmiş ki arada bir izin isteyip kalktıkça kendini çimdikleyip sakinleştirip tekrar devam etmiş görüntülü konuşmaya.

Kız o gece çocuğun hayaliyle yanıp tutuşa tutuşa uyumuş. Ertesi gün yine aynı şekil aradan 1 hafta geçmiş sonunda yüz yüze görüşmeye karar vermişler. Buluşup kahve felan içmişler önce sonra kız bunu eve atıp emellerine ulşamaya çalışmış ama görüntü harika iken perfomans çok zayıf kalmış çocukta. Sadece de görüntü ile bitmiyormuş ki bu işler anacıım..yani aksiyon lazım vs. Kız yeni maceralara yelken açmış..Çocuk ta bunu arıyormuş sürekli ama kız bahene uyduruyormuş habire...

Gerçi bana düşmez ama ilk defa bir raya gelen insanlar biraz çekimser kalabilir bazen..bazen 2.3. şans verilmeli diye düşünüyorum..hem sadece cinsellikle bitmiyor ki olay tamam önemli ama bazen çok uyumlu olunabilir bazıları bunu 2.3. görüşmeden sonra aşar vs.

Anladığım şu oldu  bu konuşmadan demek ki artık kızlarımızda vurkaç operatörü olarak epey yol almış. Yani cinsellik ön plan da gerisi olmasa da olurmuş. Yaw belki iyidir, zaman bunu gerektiriyordur belki bende namus bekçisi gibi yazıp duruyorum ama bence bir kadının tenine ne kadar çok başka ten değerse kadının ruhu daha çok kirleniyor...insan bedenini temizleyebilir de ruhunu nasıl temizlesin ki yani ruh jeli, ruh lifi vs. yok ki bunun dimi ama :)) ay aman bana ne elaleme giren çıkandan yaw..yapana helal olsun yapamayan da duyduklarını otursun yazsın, üstüne bir de ehil, usta gibi ahkam kessin..ne dedim şimdi ben yaw :)) Ben yazarım gerisine karışmam..

Haydi Kalın Sağlıcakla......

8 Ekim 2012 Pazartesi

Kendimle İlgili Criminal İnceleme....

Hep anlamsızlığa düşüp ölmek..ölmeden önce son nefes gibi bir çırpıda en denmeyecek şeyleri demek nasıl bir duygudur hep merak etmişimdir.

Boğum boğum diyememek var ya, onu biliyorum da, dolu dolu bağırmayı değil, sessizliği yırtarcasına acı acı susmayı öğrenmişim en hiddetli anımda bile. O an bile söyleyebildiklerim yazabildiğim kadardır. Bir başkası beni kırıp, katlederken hunharca, söz yanığı olmasın diye ciğerinde, kendini kurban etmektir bu durumun anlamsızlığında kim vurduya gitmek.

Öve öve yazdığım bir salaklığım var....akıl kaçıp gitmese iyi bu durumda da lakin ara ki bulasın. Sen ölüşüp giderken uzaktan bakıp kıs kıs gülüp, güldürdüğü ile kaldı ya hep, canı sağolsun, beynimin kıvrımlarına sağlık.

En heves ettiğim şeydir oysa...sende şöylesin böylesin demek..demişliğim vardır da yine hafiften sıyırıp geçmiştir...yarasını açıp derinleştirmek ne mümkün. Kötü olmak yazıp çizmek kadar o vicdanla yaşamayı bilmek de lazım sanırım, kötüyü deyip yapabilmek için.

Ben hiç bu kadar oldum mu ki, rahatça yazıyorum ama bilmem ki oldum mu ? İçin için kanarken o kanayan yere o hançeri en derine saplarken karşındakinin gözleri parlar ya, yüzünde gördüğü acıdan zevk duyarcasına...nasıl bir histir ki o ?

sen devrilip düşerken en hain tekme en yakın diye bildiklerimizden geliyor...gelmese bu kadar acımaz zaten. Hak etmediğini bildiğin durumun hak ederliği, karşı tarafın en karanlık yerinde gizlidir. Ne kadar karanlıkta saklanmışsa o kadar hain ve derinden saldırır apansız. En güvendiğine güvenmemeyi geride kalmış bir kaç damla hissiyatınla can çekişip onlar da ölüp gittiğinde, geride kalan sen müsfettesini alıp dönerken anlarsın.

Sonra biri çıkar gelir ama öyle ölmüşsündür ki verdiğin kıymet ancak hak etmediği kadar olur...o biri de öylesi vazgeçmek istemez ya, o isteyişten her damla sana doğru sağanak gibi yağarken ne yapacağını bilmez kalırsın karşısın da...işte öyle kötü bir durumdur yutup gitmeye çalışmak her şeyi...eskilerin hesaplarında can teslimi yaptığının ertesi zamanı biri çıkar ve sen tükettiğin hissiyat için çaresiz, adamın ilgisinden şaşkın ve üzgün ve her nedense korkak gibi kendinden bile kaçarcasına saklanırsın bulunmayasın diye....

Kararsızlığından değil de kendini bildiğinden bu sefer, şu an karşında bulunan adam için ölürsün tekrar ve yeniden..gitsin de beni kendimle bıraksın diye yapmadığın kalmaz çünkü verebileceğin sadece yazıp anlattığım kadardır ve bunu hak etmiyordur....bu sefer faili de sensin kendi leşinin  nasıl ama süper değil mi ?

İşte böyle; güvenmemeyi öğrenip takdirname ile sınıf atladığın an güvenebileceğini adın gibi bildiğin biri olur ama sen daha ona baştan resti çekip bundan öte yol yok demişsindir...En güvendiğin yakışıklı yalnızlığın olmuştur artık, ondan başkasını sadece düşünürsün ama eylemsel gücün güvensizliğin kadar olur....

Düşünüp sıkışmaktan boğulduğum an....................


7 Ekim 2012 Pazar

Anekdot Bilmemkaç + 18 Acımız Büyük :)

Geçen gün katıldığım bir parti de 5-6 kızın göğüslerine iliştirilmiş bir yazıydı bu. İlk önce anlam veremedim, öyle ya eğlencenin orta yerinde acının ne işi var, o esnada hepimizin acıları anlık da olsa dinmiş durum da çünkü..yada kim öldü ki eğlencelik bir durumu var bunun ?

Kızlardan biri anlattı sonunda bunlar geçen gün hatun hatuna toplanmışlar..içlerinden biri erkek arkadaşı ile yaşadığı komik bir cinsel anısını anlatmış.

Bunlar bir güzel sevişmişler, sonra karınları acıkmış bunların çocuk kalkmış menemen yapmış...e ne var bunda dimi ama :) Çocuk menemen yaparken bolca acı biber ve kırmızı biber atmış yemeğin içine. Doğal olarak o acılık kalmış elinde..neyse bunlar yemeklerini yemişler ve tekrar mesaiye başlamışlar ama bir süre sonra her ikisi de evin içinde deli gibi kıvranmaya başlamış. Yemek yaparken eline bulaşan o acı önce kızın bazı bölgelerine sonrada çocuğa bulaşmış..malum sıvı transferi bolca olduğu için o esna da az önce lezzetinden doyamadıkları acı yemeğin sonu, yemekten sonra yaşanmaya çalışılan cinselliğin ve romantizmin içine bir güzel etmiş...bu durum o sohbet ortamında tekrar anlatılınca kızlar kopmuş gülmekten. Bu acıyı tekrar yad etmek için bu yazıları iliştirmişler yakalarına....Büyük acı meğer başarısız ve bol acılı Pompiş hatırası imiş anlayacağınız :)

Yani sevişmeden önce ne kadar acı yediğinize ve bu acının elinizde kalıp kalmadığına iyice dikkat edin...sonra durum evin içinde bazı yerlerinizde yangınlar şeklinde şebekler gibi oradan oraya sıçramanıza ve bağırışlarınıza neden olur..Benden demesi acıyı ağzınızla yiyin şeyinizle değil :) haa mazoşist ve marjinal fantezi zengini iseniz onu bilemem :)

Haydi Kalın Sağlıcakla....

Nickimsiz' in Mülteci İstekleri ve Yaptıkları :)

Geçen ay benim şu meşhur Dostum diye bahsettiğim arkadaşıma ''amanın bir boya yapasım var ki, rengarenk her yeri boyamak istiyorum'' dediydim. Geçenlerde hazırlan seni bir yere götüreceğim ama gözden çıkarttığın kıyafetler de al yanına dedi. Anlamadım önce, neden diye sordum sen al göreceksin dedi.

Beni aldı Tarabya da şu meşhur sitelerin birinde boş bir eve götürdü...İçimden de eyvah bu sefer kesin sıçtın diyorum ama yine de gayet rahat olmaya çalışıyorum bir yandan da...Neresi, burası kimin evi, ne işimiz var burada diye de usul usul soruyorum...gözümde kapı da ama ters, bi şey hissedersem kaplan gibi atılacağım.

Amanın millet bana tecavüz etmek sırada bekliyor ya...sexapalitem  bir tavan ki sormayın yani....Neyse ki durumu anlamak için fazla bekletmedi beni arkadaşceğizim. Meğer bu ev onun eviymiş, kiracı çıkmış bu da evi tadilata sokmadan şu kız dilediği gibi boya yapsın diye bana tahsis etmiş...amanın bir sürü de boya almış küçük kutularda 10 tane de fırça..yerlere de naylon serilmiş...

Buyur Sultan nasıl istesen boya dedi ya bana....aman ne hoşuma gitti anlatamam. üstümü değiştirip başladım boyamaya, rengarenk boyalarla ne cin Aliler ne cin Ayşeler çizdim...bu da beni izledi. Bira ve boya, güzel sohbet, bir ara sende boya dedim..ilk başta istemedi ama benim iştahla boyadığımı görünce o da başladı boyamaya. Sonra başladık birbirimize boya fırlatmaya. İş savaş boyutuna dönünce tabi ben yenildim. malum erkekgillerin bu gibi durumlarda üstünlüğü tartışılmaz oluyor..en çok boyayı yiyen ben oldum sevindiğim bir şey var ki canım takım elbisesinin yuvasını bir güzel yaptım :) Benim üstümdekiler nihayetin de eski kıyafetlerdi...saçımdan 2 gün boyunca boya çıkmadı, ellerim rengarenk boyalardan görünmüyordu neredeyse.

Ama çok güzeldi...benden size tavsiye stres atmak için bu tarz şeyler yapmak çok güzel oluyor, hele ki içine batırmaya müsait alan da varsa değmesinler keyfime. :))

O daha önce bu kadar absürt şeyler yapmayı aklına bile getirmezmiş. Ben onu yoldan çıkardım sanırım ama bu halinden memnun gibi :) Arada bir boğaz da parklar var ya, onların içinde ki jimnastik aletleriyle yarış yapıyoruz. Takım elbiseleriyle çok hoş oluyor amanın görmeniz lazım. Sokak kültüründen bir haber insanlara kütür kütür genel kültür öğretmeyi de pek severim. Düşünsenize bu adam daha önce sokaktan Midye bile yememiş...ayyyy böyle insanların var olduğunu düşünmek bile garip bence. Neyse onu da denedi beğendi....yada beğenmiş gibi bilmiyorum artık :) Dostluk böyle bir şey işte. Keyif aldığın şeyleri istenildiği sürece gösterir, öğretirsin. Onun bana kattığı ne var desem açıkça demek gerekirse çok yok. Nihayetinde asortik yerler de vakit, zaman geçirmemiş biri değilim. Zaten artık ben ona değil o bana tabi bu gibi konularda çünkü sevmiyorum, yani 40  yılda bir gidilir de, açıkçası her hafta kokoşcanlık bana göre değil. Küpe takıyorum 1 hafta kulaklarım ağrıyor, Saçlarım zaten dökülüyor her hafta kuaför de sıra kuyruk beklemek ııyyykkk . Bir oje bir de biraz makyaj o kadar. Anlayacağınız rahat batar anacııım biz karı milletine :) şaka şaka ben şahsen hiç o kadar olamadım. Gerektiği zaman dibine  kadar olayım zor değil de o hazırlık aşaması beni çok kasıyor arkadaşlar.

Bizim kızlar bana kızıyorlar...kızım adamı kendine asker arkadaşı belledin diye, amacım bu değil lakin elimden gelen bir şey yok, dost olarak gördüm her daim öyle kalsın derdindeyim.

Neyse işte arada bir mülteci isteklerimde yanımda olmayı tercih eden Dostuma çok teşekkür ediyorum. Garipse se de bir bildiği vardır deyip mümkün olduğunca yanımda olmaya çalışıyor :)

Çevremde ki pek çok insan bilir benim az çok kaçık olduğumu ve onlar da benim gibidir zaten. Yeni aramıza aldığımız insanların da bizi kanıksayıp bizler gibi düşünmeye başladıklarını bilmek güzel bir duygu. İçlerin de ki cevheri çıkarıyoruz belki de bilmiyorum ki.....

Güzel yani...farkımız engin dostluğumuz....gerisi iyilik sağlık :)

Nickimsiz iyi geceler diler yakışıklı yalnızlığının böğrüne sığınmaya gider....

6 Ekim 2012 Cumartesi

Organlarına Takık İnsanlar :)

Şimdi Dünya üzerinde bizden başka deli, çatlak, aklı yarık yok diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz arkadaşlar. Var hemde nasıl var aklınız durur :)

Amerikanya (bendeki adı böyle :) ) ve bazı çook gelişmiş ülkelerde kol, bacak, burun, göğüs, cinsel organ vs. gibi organlarının bünyesine göre fazlalık olduğunu düşünen insanlar var. Mesela bir kadınceğiz var bu kadın bacaklarının fazla olduğunu düşünüyor ve kendini tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkum etmiş bu aşamadığı düşüncesi yüzünden.

Doktora bunu ilk söylediğin de ''yaw bi s.ktir git'' adam...öyle dememiş ama ben öyle olduğunu varsaydım, maksat terbiyesizlik olsun. Doktor buna psikolojik tedavi önermiş kadın tedaviye gitmiş ama bu fikrinden vazgeçememiş...ille aldırıp kurtulacak o sonradan çıkmaları, kadına göre fazla olnlar çünkü...hayır madem buna karar verdin bari yaptığın bir işe yarasa yani senin istemediğin uzvun için canını verecek bir çok kişi var dünyada...

Başka biri de pipisine takmış ille gitsin ben bunu istemiyorum diye veryansın edip duruyor...yaw adam kestirdin hadi, canın sex istese neyle yapacaksın yada karın sevgilin ne diyecek bu işe..malum seni tanıdığı zaman bütündün...''ay aman ağır geliyor taşıyamıyorum'' mu diyeceksin...bu nasıl psikolojik bozukluktur anlamadım çok bi garip geldi bana...

Bende beynimden hoşnut değilim..burun deliklerinden tığ gibi bir aletle boşaştıp içine çer, çöp, saman mı tıkalasam ne yapsam bilemedim :) sonra kıçım da ağır her iki lobunu alıp kurtulsam ohh misss :) elleri değimişken diğer yerleri de aldırayım onları da kullanmıyom..ancak işemeden işemeye, ağda, regl  vs derdinden kurtuluruz dimi ne güsel :) Bende hiç bir yerimden memnun değilmişim ki yaw...toptan aldırayım kendimi en iyisi...erişkin kürtajı yapan doktor varmı ki dünya üstünde :))) yani dünya  ve hanesine yapışmış erişkini kazıyıp alsın ordan....

Nihayetinde bu tarz hastalıklar sanırım çok gelişmiş ülkelerde daha fazla oluyor çünkü şimdiye kadar Türkiye de ben kıçımı başımı aldırmak istiyorum bundan dolayı hastayım diyen birini duymadım..malum ruh ve sinir hastalıkları uzmanıyım ya bilmediğim yok benim...ay ne komik, elbette ben duymayacağım varsa bile hasta ile doktor arasındadır...bana gelip niye yetiştirsinler böyle bir şeyi :) ama bizdekiler münferittir yani tek tük.


Nickimsiz sizler için üşenmedi araştırdı yazdı sayın okurlar........aaaa vallahi bir şey deği,l elime yapışmadı ya, maksat bilgilenip öğrenelim dimi ama :))

Haydi kalın sağlıcakla....

4 Ekim 2012 Perşembe

Hayal Kurmazsan, Hayal Kırıklığı Yaşamazsın...

Az önce bir dizinin repliği olarak duydum bu lafı. Bana öyle uygun düştü ki. Öyle uzun zamandır hayal kurmamışım ki ben, nedenini bu repliği duyunca anladım ne ilginç değil mi ?

Her doğan güne umutla değil de bu gün kötü bir şey olmasın diye uyanmak adetim olmuş. Gelişine hayat oh ne rahat mı ,yoksa bu durum statik olduğu için güvenli mi ?

Bu iki cümle ile tüm bunlar aklıma düştü ya benim...Kendi derme çatma limanımda kendimi bağlayabildiğim tek güzel şeymiş hayal kurmak. Çoğu gerçek olmasa da bunları düşünerek yaşamak güzeldi çabaydı yani iyiye doğru oldurmaya...haaaa şimdi de çok kötü değilim şükür ama önceden daha iyi niyetliydim sanki, yani birilerini rahatlatırdım konuşurken..şimdi en kötüsünü deyip sen bilirsin ne bok yersen ye gibi atıveriyorum başımdan. Ben temkinli korkak adımlar da bilmezdim ki..hayat neler bırakıyor önümüze bazen ne garip, ya yutuyorsun içinde kalıyor kaya gibi ya sırtına alıyorsun taşımaya çalışıyorsun ırgat gibi, her iki durumun arasında ki seçenek ise ya yanından akıp gitmek yada üstünden atlayıp geçmek...bu son seçenekleri yapanlara hayranım..ben yapamadım lakin ya taşıyıp ancak ezilince bıraktım onda da benden kötüsü olmadı yada yuttum yuttukça hayaller uçtu gitti.

Ben severim de aslında hayal kurmayı..kim sevmez ki ? Gerçekleri göğüslemenin en iyi yoludur, o kapkara tünelin yanından yöresinden sızsa bir ışık çok mu lüx ki...değil elbette ama hazır ışıkta da gözüm yok, ben neandartel geldim öyle de giderim yanım yörem elektrik düğmesi dolu olsa, çakmaklar başımdan yağsa ille de ben ya icat eder ışık yakarım yada çalı çırpıdan ateş yakacağım diye uğraşırım :) aman buda çok salakça ama neylersiniz ki böyle gelmiş böyle gider. Şikayet ettiğimden değil ama şu iki cümle beni kıç üstü oturttu ya bir güzel, yazmadan edemedim. Merak etmeyin kendimi böyle de seviyorum, oyy canım ben :)

Bu arada epeydir iletişim bölümü yapamadım içimden de gelmiyor açıkçası çünkü son bir kaç gündür aldığım 3-5 mail oldu tüm hevesim kaçtı. Şimdi ince detay yazmayayım, sadace ilgilisine sesleniyorum adımı soyadımı bilen herkes buraya çok rahat ulaşır, dileyen dilediği gibi okur nasıl isterse öyle algılama şekli de okuyucuya  aittir. Burayı binlerle sayılacak kadar insan okuyor belki...yani okuyana da yorum yapana da sınır yok, kim okuyor diye tek tek takip edecek durumum da yok..gelen yorumlar bile çoğunlukla arkadaşlarım ve bildikleride dahil olmak üzere adsız geliyor...yani beni geren bir durum yok, kime cevap verdiğimi bilsem yine aynı şekilde yanıtlardım emin olun..onun için de rahat olun benden yana sıkıntı yok :) Bu kısım şahsa özel oldu lakin isim cisim bilmediğim için tanımadığım insanlarla tanıdığım insanların özelden meraklısı gibi dedikodusunu yapacağıma buraya yazmayı uygun buldum...Bir daha böyle mailler almamayı umuyorum yazan kişiye de kendi hayatınıza bakın diyorum..ağır mı oldu pek bilemiyorum ama sürç-ü lisan ettiysek affola....

Nickimsiz yakışıklı yalnızlığı ile belgesel moduna girer sonra da kıçını devirir uyur :)

Anekdot Bilmemkaç + 18 Mokar Hastası Nihan Tadın da :)

Bizim şu meşhur arkadaş yine 1 hafta içinde 3 deneyim daha yaşadı ama hepsi de fos çıkmış. Birinin şeyi küçükmüş, diğeri başka şeyde başarılı olamamış, öteki de kendinden daha sapık çıkmış arkadaşın falan varsa çağır da grup takılalım deyince apar topar kovalamış.

3 şeye rağmen hevesi kursağında kalan kızımız el el üstünde eli şey üstünde kalınca çaresiz pornolarına ve fantezilerine sığınmış. Sığınmışta doymamış ki aç yani bildiğiniz. Resimlerden, sokakta gördüğü adamlardan cinsel performans tahlilleri yapmaktan usanmış.

Geçen gün Osmanbeyin orta yerinde yürürken yanımızdan geçen adama tahlil yaptı kızımız. Önce anlamadım, tanıyormusun diye sordum. Yok dedi, nereden tanıyacağım. Bende ne bileyim, İstanbulun yarısı yatağından geçti belki olmuştur da hatırlamıyor olabilirsin :) Bu durumları da yaşadı yani geçenlerde yazmıştım sanırım.

Sonunda patladı hanım kızımız. Kızım sen öyle diyorsun da yarısı dediğinin içinden toplasan anca 10 tane gerçek erkek çıkar, diğerlerinin alayının cinsel problemi var. Hanım kızımıza verdiğim isim ise Penitisyen Hekim (Pratisyen Hekim teriminin arkadaşa uyarlanmış hali) olduğu için sırayla başladı anlatmaya. 

Efendim bunların çabuk boşalanı varmış...bu adamlar bu kusurunu örtmek için ön sevişmeyi uzun tutmalıymış. abartıp suyunu çıkartana kadar uğraştıranı varmış..bunlarda cinselliği sadece gidip gelmekten sanan başka bir gürühmuş, sanıyorlamış ki kadının üstünde ne kadar debelenirsem, kadın o kadar mutlu oluyor, olmuyormuşuz efendiler boşuna çabalamayın yani..bak arkadaş memnun değil bu durumdan :) sonracııma...amaaaan neleri varmış neleri. Şimdi buraya yazsam Erkek Milleti beni tefe koyar. Kısaca memlekette adam kalmamış diyor anacıım kızımız. Ben demiyorum vallahi, benim görevim diyeni yazmak hepsi o. Ben bu işlerden çook uzun süredir uzakta yaşıyorum oldukça da memnunum halimden :)

Velhasıl Hanımhanımcık kızımızın bu durumda neredeyse eline erkek eli değmemiş gibi bir durum hasıl oluyor zanlımca. Vah Vah.. :))

Şu ömrü hayattan geçti bir taze, 
değmedi şeyine erkek şeyi ne çare, 
mabudeye derman lazım arar, sorar, dener biçare, 
ömür hazaaannn Pompiş haram imiş :))

ay biliyorum okuyan ağlamaktan bitap düşecek ama neylersiniz ki kızımızın durumu vahimdir, pompişsiz hayat ona caizmidir ?

Evet bu gün de böyle başladık haydi hayırlısı bakalım...başımıza gelecek mi var acep. Suriye kafama bomba atamı ki bu kadar edepsiz yazdık ya.

Amanın ben edepsiz diyorum da bu gün Seda sayan izledim de azıcık neler oluyor hayatta dedirtiyorlar. Yani bazen şuraya yazdıklarım bile ne kadar masum kalıyor bir bilseniz şaşardınız yani.

Nickimsiz iyi akşamlar diler ve çayını alıp terasa çamaşırları asmaya gider, orada da kedileri besler, sonra yine bir şeyler yazası gelirse gelir yazar ::)


3 Ekim 2012 Çarşamba

Gece Vakti Evden Hatun Kaçırma Metodları :)

Dün gece ani bir telefon gelir ''Bilmem ne hastanesinden arıyoruz şu arkadaşınız kaza yaptı acil gelin'' ne, nasıl demeye kalmadan telefon çotaaa diye kapatılır. Sen apar topar gecenin bir vakti kendini sokağa fırlamış alelacele taksi çağırmaya kalkışırken...biri seni kolundan tutar ve aracın birine bindirir...o kişi hastanede kaza geçirdiği iddia edilen kişiden başkası değildir.

Şaşkınlık ve kızgınlıkla avazın çıktığı kadar dır dır etmeye başladığında o da boş durmaz kendi sebeplerini sıralar arabanın içi laf salatası ve bağırışma dolduğu için bir an susulur ve sonra kahkaha krizine girilip sonrasında itina ile ağlanır...Ağlayan kişi benim Erkek Adam ağlamaz raconuna sıkı sıkıya bağlı olan da o tabi ki. Bu sefer seni üzdüysem beni affet diye sesleniyor ama ben üzüntümden ağlamıyorum ki..kaza geçirmemiş ona rahatladım ona zırlıyorum, gecenin o saati yaşadığım duruma afalladım, ürktüm sinirlerim bozuldu ona ağıldanıyorum...yoksa ortada üzülecek değil rahatlanacak durum var nihayetinde kaçırma teşebbüsünde bulunan zat hamili yakinim olur :)

Nihayetin de adam aklına koyduğunu yapar..kadın kızsa ne fayda...olaylı başlayan gece yavaşça yumuşatılır..sahilde geyik yapılır, bebekte waffle yenir...sabah gün ağırırken fındıklı da bir çay içildimi keyiften geçilmez. Gerekenler konuşulur, kadın koruma kalkanları hep açık savunma modundadır Dostluğundan memnundur. Sevda istemez, düşünmez de değil ama korkuları öyle uçurum gibidir ki, kendi bile aşamaz artık, öteki yakadan adam köprü kurup başında seni bekleyeceğini söylese de korkundan adım atmak ne mümkün. Kimseyi de üzmek istemez, istemediğinden kendini aşıp yapmadığı cadılık kalmaz. Kendi anlasın da umutlanmasın diye öyle şeyler yapar ki yazsam aklınız uçar...ne yaparsa yapsın adam dağ gibi karşısında durdukça daha çok kaçası gelir ama kaçacak yer yine kendidir kadının. Kadın emek nedir bildiğinden, çünkü kendi de emektar biri az çok sayıldığından dağ gibi adama ısrarla verebileceği tek şeyin Dostluk olduğunu kalın harflerle belirtmekten duramaz.

Bu hikaye de kimse mutlu sona ulaşamadı henüz...sadece biraz mutluluk, biraz şaşkınlık, biraz kaçkınlık, biraz ısrar, biraz eğlence, çokça kahkaha, bolca korku, muhteşem bir sabır, itina ile saygı, biraz hayranlık, akıl yoran sürprizler ve bir ton dostluk var.

Kadının mutlu son isteyesi yok, çünkü inanası yok...Adam sabırlı olduğunda ısrarcı, zamanla barışık yani öyle görünüyor. Kadın öyle acımış ki, acısından neyini anlamadın dercesine hesap sormakta pervasız, liste uzar gider ama son tahlilde gece vakti hatun kaçırılabilir, üstelik kılıfı da itina ile hazırlanır :)

Nickimsiz yakışıklı yalnızlığı ile film moduna girer, bu gece bir atraksiyon olmayacağının sözü garanti de, değilse süpürge hazır kapıda Cadılık bedava nasılsa :)

1 Ekim 2012 Pazartesi

Anılar ve Müzikler :)

Ankara da bir otelin bir asansöründe dinlediydim bu şarkıyı... bu şarkıyı ne zaman dinlesem  hep 1996 yılını hatırlatır bana..ardından geçen 4 yılı bir de. Biraz hüzün, iş güç yoğunluğu, biraz boşvermişlik sonra alışmak tüm bunlara..nihayetinde iyi bir eserdir bence...dinlerken artık tebessüm ediyorum :)

1994 yılıydı sanırım bir bayram arifesi...kardeşimle ortaköyde bir barda görmüştük ilk ve son defa, hatta kardeşim ay ne yakışıklı çocukmuş vs. gibi laflar ettiydi ardından, bir süre sonra bardan ayrıldı o ve bizde eğlenceye devam ettik. Ertesi sabah kaza haberini aldığımızda şok olduk ve ondan sonra da öldüğü haberini duyduk...Mekanın her daim Cennet Olsun Uzay Heparı...sonra arada bir kardeşime takılırım hala adama bir baktın gözün kaldı öldürdün çocuğu diye...öyle ya sen çocuğa ayıla bayıla bak sonra ertesi gün kaza haberini duy....

Bu şarkıyı da ne zaman dinlesem Platonik aşkım geliyor aklıma, dinleyeceğiniz şarkıda ki hırbo kadar duyarsız görünen ama içten içe incecik bir şahsiyettir kendisi..okuyorsa eminim şimdi gözleri önce gözlüklerine sonra da monitöre yapışmıştır...ama meraklanmasın ben minicik kağıt şemsiyemi açtım aklından geçenler kafama gelmesin diye aportta bekliyorum ah ah kimbilir neler saydırıyordur :) Bazılarının başlarının tatlı belasıyımdır da ne benimle olunur ne de bensiz..tabii  bende onlarsız :))

Efendim bu şarkı da benim için seçilen şarkı...Sağolsun şu abartılı sürprizleri seven arkadaşım bu şarkıyı bana ithaf etti. Onsuz yaşadığım tüm zamanları ne olursa olsun telafi etmeye çalışıyormuş. Ne kadar güzel bir çaba değil mi...ama ben kıymet bilmiyorum neylersiniz. Kıymet bileceğim zamanda zaten kaybettiğim an olur...genelde hep böyle olur ya birinin yıktığı tüm hayalleri başka birine toka eder yıldırana kadar uğraşırız..ötekinin kırdığını beriki tamir etmeye çalışır...ama kırılan acısından ne bilsin, öğrenmiştir ya kırılmayı o da gider hiç günahı olmayanı kırar geçer...amanın virüs gibiymiş bu işler..neyse ki ben bilinçli tüketici misali ne bok olduğumu en başından söyledim de kendimi kendi sözümün ve özümün garantisi altına aldım...ama yine de bana katlandığın için teşekkür ederim :) oha bu kadar da dürüst olunmaz...yani karı milleti dediğin de azıcık ağzının ayarını bilir bu ne canım ya...yaw hiç öğrenemedim ya ben bu bizans oyunları işini eyvahlar olsun bana :) Beni tanıyanda paçalarımdan zeka akıyor sanıyor ama ahanda gördüğünüz akıl bu kadar işte...Bir naz yap, eda eyle, azıcık pış pış, biraz poh poh nerdeee...bizim şeyimiz de eeee saçımızda kaç kıl herkes biliyor yaw :)


Nickimsiz bu gece de Müzikli anı kutusu hazırladı sizlere afiyetle okuyun lezzetle dinleyin...İyi geceler arkadaşlar.