Translate

22 Ocak 2014 Çarşamba

Görünenin Ardındaki Görünmeyenlerimiz (Nickimsiz Versiyon) :)

Genelde her kadın dışarıya çıkarken şıkır şıkır giyinip çıkar. Makyaj ful, giyim süper, parfüm harika vs.
Bu dış görünüşün ardında genelde neler vardır ondan bahsedeyim dedim bu gece de. Hazırsanız başlıyorum erkekgiller çünkü bu yazı biz hatungillerle ilgili ennnnn gizli sırlarımızdan birini içermektedir. Eğer öndeki uzvunuzdan başkaca kalbiniz, ciğeriniz, beyniniz hala varsa dikkat edin zira zarar görebilir !.... şaka be şaka o kadar da değil yani çünkü olmayan şey zarar görmez....ehue bakın bu gerçekten şakaydı işte :))

Süper bluzumuzun altında göğüslerimizi süper gösteren, muhtemelen de balen uçları yerlerinden çıktığı için canımızı acıtan bir sütyen vardır onun için barda, restaurantta ikide bir tuvalete gitmelerimizin ardındaki en temel sebeplerden biri budur, tuvalete girer girmez önce batan yerleri siz apış aranızı nasıl kaşırsanız kaşır, rahatlar sonra, daha sonra tekrar çıkacağını bildiğimiz balen denilen telleri yerlerine sokarız üstümüzü başımızı düzeltir, önce ellerimizi yıkar kurular sonra makyajımızı tazeleyip çıkarız...bu esnada hödük olmayan nesli tükenmeye yüz tutmuş efendilikten yana nasibini almış bir adamsanız bizi o bayan tuvaletinin önünde "napıyo bu, kaç yıllık işiyor anasını satiim" iç ses geçişi yaparken bekliyor olursunuz. Değilseniz de biz yerimize dönerken size odaklanır o boşluk zamanında kaç tane hatunu kesmişsinizdir diye genelde haklı olarak ufak buhran geçiririz. Bu bölümü anladıysanız ötekine geçiyorum, anlamadıysanız tekrar okuyun ve sonra tekrar, tekrar, tekrar...bir sürü kere daha yani :)

Giydiğimiz o incecik topuklu ayakbılarımızın üstünde kuğu gibi süzülürüz ya...ahada bu yalan vallahi de yalan ben denedim sonunda orangutan gibi sallana sallana eve dönmüşlüğüm çok olmuştur...çünkü genelde eve dönerken artık son sabrını yaşadığımız için kendimizi eve yaklaştıkça daha bir bırakırız yani önce kuğu gibi süzüle süzüle, sonra ördek gibi badi badi, sonra orangutan gibi kollar iki yana açık denge kurmayı sağlamak için ayaklarımızı iç yanlara ağırlığımızı vermiş olarak döneriz..eve girincede anırırız artık eşek gibi, acıdan yani, şahsen ben öyle yapıyorum da :)

Külotlu çorap giymek bir sanattır aslında, aldığımız külotlu çoraplar genelde ilk önce ağlarından yırtılmaya başlar çünkü, bir türlü üslubunca nazik çekemeyiz yani bazı konularda en az sizin kadar odunuzdur onu demeye çalışıyom kapişş ;) ben şahsen koltuk altlarıma kadar çekmeye çabaladığım için ağ kısmını ve lastik kısmının hemen altını caaarrrrt diye itina ile yırtarım..ama en az 2 kere giymeden de atmam..yani ilk giydiğimizde başına bi şey gelmediyse endişelenmeyin mutlaka gelecektir..onun için yanımızda çoğunlukla yedek bir çorap bulunur. Tabi siz bunları göremezsiniz genelde :)

Don meselesi...genelde şıkır şıkır dış görünümümüzün altında sizin mutlaka dantelli bir külot vardır, g-string vardır, tanga giymiştir kesin yada yok aha valla kadının donu yok hayallenmeleri, iç kısmımızı o an görebilme şansınız olsaydı sükut-u hayal olmaktan öteye gidemezdi sanırım. Çünkü genelde ya penye don yada toparlayıcı bir külot giymişizdir ama abartıp tuman yani dizlerden lastikli çiçekli böcüklü giyenlerimiz varsa bilmem, ben henüz denk gelemedim...gelmiş olan varsa benim adıma tebriklerini bir kez daha sunsun lütfen :)
ama eğer gecenin erotizme doğru uzama ihtimali varsa onunda sizin hayalleriniz doğrultusunda olanı mutlaka çantamızın gün görmemiş yerinde itina ile duruyordur :)

Evet arkadaşlar bu gece de gardırobumu düzeltirken gördüklerim ve kıkır kıkır güldüklerimden yola çıkarak "hadi bu akşamda bunu yazayım" diye düşündüğüm bir yazımın daha sonuna daha geldik. Yani dışımızdan taşan o şuh kadınların içine doğru baktığınızda çengelli iğne ile tutturulmuş sütyen askılarından tutun da bilmem kaç kere dikilmekten artık büzüşmüş çorap uçları, ağları vs ile karşılaşmanız işten bile değildir...haaa bu arada gergedan gibi geğirip, kıçımızın anüs kısmından neredeyse bas bariton sesler çıkartan üflemeli çalgılar kadar osurabiliriz...hatta bir kaç hatun evde manda gibi yayılmış dedikodunun dibine vururken bununla ilgili yarış bile yapabiliriz...diğer kadınları bilemem ama bizim klanımızda yapmışlığımız ve patlayana kadar gülmüşlüğümüz çok olmuştur :)

Haydi kalın sağlıcakla....iyi geceler :)

Bu adamın homoseksüel olduğunu öğrendiğimde16 yaşındaydım ve hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından biri olduydu bana (sanki adamı nikahıma alacaktım ya nasıl bi helak olduysan artık) neyse işte ama o krizi atlattığımda hala deli gibi hayranıyım lan ben bu adamın nasıl dedimse hala da seviyom...haftada en az bir kere mutlaka şarkılarından birini mutlaka dinlerim, rahmetli olmayaydı iyiydi ya ama pekde muhim değil çünkü efsaneler asla ölmez bence....hepinizin bildiği ve eminim çoğunuzunda keyifle dinlediği bir parçadır bu....afiyet olsun canlarımmm :)))))

4 yorum:

  1. o ilk yazılarda ki sahici anıların boyutu yitmiş bir öğreten abla konumuna yükselmiş yazılar oysa başlarda ki o saldırgan boğuşmacı farklı deneyimlere kapı aralayıcı erotizmin büyüsü çok etkileyiciydi doğrusu şunu demek istiyorum ki okuyucularının hayallerini kışkırtmaktan öte kendilerini doğrulayabilecekleri yazılardı onlar..şunu diyordum bak işte ben marj da değilim benim gibi bir kadın daha var deli çılgın tabular yıkan bir kadın bu beni hayatla barıştırıyor özgüven tazeletiyordu son iki üç yazı da bir hayal kırıklığı:)) tövbekar mı olduk )) kapandık mı)) ne ya memleket iklimine mi boyun eğdik ..ben hala o altı adamın peşindeyim)))

    YanıtlaSil
  2. Benim burada yazdıklarımın çoğunun öğreten abla modunda olması yada öyle anlaşılması bu anıların bana ait olmamasından kaynaklı..hatta o ilk anı demetlerinin çoğu bile, bu arada o 6 adam da yeni yazılmış bir anı olduğuna göre demek ki hala tadında gidiyoruz :) Bilindiği üzere memleketin görünen iklimi ile gerçek yaşananlar çok farklı bana gelen yada anlatılan pek çok anı bu gerçek iklime ait şeyler..ha bunları yazan kişi olarak bu gerçekliğin neresindeyim diye merak ediyorsan ben her zaman objektif tarafındayım...yani benim amacım yazarken aaaa ne ayıp, yada ay ne kadar fena şeyler deyip kendimi başka bir klasta göstermek değil bizzat hepimizin yaşayabileceği durumlar olduğunun farkındayım ve yazıyorum demek :) Aman ne yazdırdın bana yaaaa bi an endişelendim noluyo yaw içime mi kaçırıyorum yazıları deyu...korkutmayın beni yaaaa aklıma eseni ayarsız kalem tadında yazıyom işte daha napiim :))) ama yine eleştirin için teşekkür ederim..iyi bak kendine....ne yalan söyliim ara ara dürtüklenmek güzel oluyor .

    YanıtlaSil
  3. beni kandırıyosun sen )) ilk orta ve son anılarda sen varsın )) eski sevgilim tekin ilk geneleve gidişini anlattığında arkadaşı bekliyorum ben girmeyecem demiş tanıdık birine rastlayınca ))ve özellikle tatlı sever boğuşmacı sevgili deneyimiii sana ait )) ama okta önemli değil yakında ben anılarımı sana yazacam açık sözlülük önemli yaşadıklarımızdan utanmamak hatta sahiplenmek iyi kötü hçepsi bize ait bizi anlatır ben taşradayım sana göre- istanbulda olsam ))))) güzel çirkin erkek ayırmazdım valla)))) öpüldün utangaç şeker

    YanıtlaSil
  4. Öncelikle; elbette ki yaşadıklarından utanmayanlar yazıyor buraya bende onların bana aktardıklarını yazıyorum...kendi yaşadıklarımı yazmam demek sanırım bu kadar eğlenceli konunun yanında eğreti ot kadar önemsiz ve tatsız bir yazı tutamı olurdu ki bunu istemem şahsen zaten amacım kendi anılarımı değil bana anlatılan ve paylaşabilirsin onayı verilmiş anıları yazıp çizmek...kendime has anılarım daha çok komik ve gülünesi durumsal olaylardan oluşmakta...yani cinsel içerikli anılar sizden gelenlerden ve anlatılanlardan oluşuyor ve böyle olması daha güzel bence...çünkü bu blogun gerisinde özelden neler okuduğumu ve nelerle karşılaştığımı asla tahmin edemezsin. Bu utanmadan ziyade bir çeşit koruma kalkanı tadında. Bu arada nerede istersen yaşa içindeki duygularınla hareket ettiğin sürece İstanbul sadece çeşitliliğini artırabilecek bir unsurdur sadece bu tarz konularda :) Sende öpüldün..kendine iyi bak bakalım...anılarını bekliyorum ;)

    YanıtlaSil