Translate

8 Haziran 2012 Cuma

Parke Taşının Selamı Var...

Kim derdi ki gün gelecek sokağımızda ki parke taşlarını görünce bile sevineceğimizi...İşte aynen böyle bir durum yaşadım geçen gün. Çocukluğumun geçtiği sokağın asfaltını kaldırmışlar ve altından, üstünde çocukluğumuzda düşüp dizlerimizi parçaladığımız, top koşturduğumuz, ip atladığımız büyük parke taşları çıkmış..taş bana ben taşa baka kaldım. utanmasam çömelip sohbet bile edecektim...eski güzel günlerimizden çocukluğumdan konuşacaktım. Bir taş için böyle hissiyat kümesi oluşur mu insanda ? Oluşuyormuş demek ki nasıl bir yaratıksam artık :)
Çocukluğunu sokaklarda oyun oynayarak geçiren her çocuk eski oyun arkadaşını görmüşcesine sevinirdi sanırım benim gibi. O parke taşından izledim tekrar çocukluğumu..akşama doğru annemin camdan bizi eve çağırmasını, arkadaşımla küstüğüm yeri sonra barıştığım yeri, sek sek oynadığımız zaman attığımız taşın çarpıp sekmesini, kuka için topladığımız büyük taşları..
Bir zamanlar dip dibe araba değil, sıra sıra çocuklar dizilirdi kaldırımlara. toplasan 10 tane araba anca park halinde dururdu onlarda bizim hayali oyunlarımızın araç gereçleri olarak iş görürdü. Arabalar son hız girmezdi ara sokaklara çünkü tüm şöför amcalar bilirdi ki çocuklar koştururdu yollarda, sokağın o beğenmediğiniz, aman ne taşmış anlata anlata bitiremedi diye garipsediğiniz o taş var ya o sokağın ruhuydu işte.ellerimizi, dizlerimizi gerektiğinde o taşa sürür sonra tekrar yıkamadan elma yada ekmek yerdik biz çok acıktığımızda..Şimdilerin ebeveynleri o günleri unutmuşcasına sanki o sokakta hiç oynamamışcasına çocuğunu sakınır, pis bulur ya sokakları. Benden onlara koca bir YUH olsun bu yazı...
Şimdi dilediğiniz kadar dalga geçebilirsiniz benimle bir taşın bile anlamının olduğunu anlamasanız da mühim değil. Tek taş pırlanta için kıçını yırtıp, kapris yapan bir kadın olacağıma bir parke taşının üstünde çocuk olmayı yeğlerim ben şu halimle bile...Parke Taşının selamı var çocuklar size....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder