Translate

10 Temmuz 2012 Salı

Siber Günlük :)

Şimdi bu adamlar var ya, amanın hepsi birbirinden değerli çoğu ya doktor, yada yönetici hiç normal işte çalışan yok.  Anasını satiim Türkiye ne zaman bu kadar büyük bir finans merkezi oldu :) Herkeslerin kıçları havalarda, aman birde polim yapanlar var hepsini ayrı ayrı yazmak isterdim o kadar çok var ki hangisini yazayım. 2-3 kelimeyi mantıkla yanyana getirdik yazdık ya birde buna hazımsız olanlar var. ''Sen kendini ne sanıyorsun ukala'' diyenin den tutun öveni, söveni, nobel ödülü vermek isteyeni her türlüsü var.

Bu kadar kişisel de algılanmaz ki yaw..baktın profile sana uymadı, al voltanı git dimi..ama yok illa bir laf sokup rahatlayacak. Aslına bakarsanız da asıl keyiflendiren onlar beni. Çünkü akıl fikir yordurmayı severim. Takıldıkça oltalanıyor ya aman ne keyif ne keyif. Çoğu adamlar genelde mönitörün arkasında gözümüz yaşlı ağlayıp sızlandığımızı, sinirlendiğimizi sanıyor o yazdıkları salak şeylerden ama öyle yapmıyoruz vallahi bak. Çünkü genel de ya oje sürüyoruz yada telefonla dedikodu yapıyoruz, gözümüzün ucu ve parmağımızın yarısı ile yazıp yolluyoruz...e o kadar manasız yazana da kalkıp Cemal Süreyya döşeyecek değiliz :)

Bunca adamgil içinde toplasan 3 tane adam çıktı amacı sadece sohbet olan, farklı beklentileri olmayan, ağlayıp sızlamayan, acitasyonla karışık acı adamı rolü ypmayan, ilgi alaka diye kıçını başını yırtmayan.

Haaa bu kadar yerdim diye alınmayın biz kadıngilerde farklı değil hatta biz daha beter durumdayız. Amanın bir profil çıkarmışlar ki sormayın gitsin. Ne aradığını ayrıntı detay şekilde yazanını okudum, ille ev, araba, yat, tekne olsun, bodrumda yazlığı yoksa siktirsin gitsin yazanını gördüm, illa bir kaç meslek grubu haricinde yazmasın diyenini okudum. Ama bunların özelliklerine bakıyorsunuz ki çoğunda o istediklerinin yanına yakışacak özellik yok...hele bir tanesi vardı gelinlik resmini koymuştu !!!??? oha da yaaa :) Kadın mutlaka yanında gelinliği ile oturuyordur pc başına. Denk gelene yapışayım da gideyim hırsıyla, nasıl bir düşünce şekliyse artık :) epey bi hoş yani...nihayetinde beklentilerimiz veremeyeceklerimizden çok fazla olduğu sürece ister nette ister gerçekte bizden bi bok olmaz...kırdığımız hayallerin kıçımıza girmesinden mütevellit, sürekli bir kıç yangını ile arar dururuz, bulamadıkça kudurur daha kamçılanırız...hani bilenmek derler ya onun gibi, önce çevremizdekiler biçip, kestikten sonra düşünmeyiz de haaa çünkü ne hikmetse biz en doğru ama karşımıza çıkanlar yamuktur. Bazısı yaşlandıkça şerbet gibi olur tadından vazgeçilmez, bazısı da kendi önyargıları ile kokuşup sirkeleşir yanından geçilmez...Sonuçta ben hangi katagoriye giriyorum ki acaba ? E öyle ya bir sürü insanı çekiştirip uzattık ben sütten çıkma ak kaşık mı ilan etmeliyim kendimi ? Asla ve kat-a, bende kendimi şu an balzamik sirke ilan ediyorum yani ne tatlı, ne acı, ne kokuşmuş....amma hangi yönde bilenirsem o tarafa doğru hızla yol alacağım kesin. Umarım bu kokuşup sirke olmak kıvamı olmaz..lakin dünya hali yarın ne olacağımız da belli olmaz değil mi? :)))

Nickimsiz iyi akşamlar diler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder