Translate

2 Eylül 2012 Pazar

Kendime Silbaştan Öğrettiğim Şeyler :)

2 hafta uzun bir zaman dilimi değil pek çok şey için ama, ben her bir şeyi içinde bulunduğum durumun uzağına düştüğüm saniye itibarı ile hızla düşünmeye başladım. Kendi hatalarımı ayrıştırıp, bana yapılan hataları eledim, aslında zor geleceğini düşündüğüm pek çok şeyin sadece kendi alışkanlıklarımın ağırlığı olduğunu anladım. Kızıp öfkelendiğim her şeyi uçak havalanırken kanatlarına doğru itekleyip uçurdum...her şeyi doğru sıralamasına göre yaptım mı pek bilemiyorum ama sonuçta elimde sadece unutmak kaldı....orada olduğum her an bir şeyleri unuttukça daha da rahatladım an geldi kendimi bile unuttum, itiraf ediyorum en güzeli buydu :)

Sorumluluk sandığım pek çok durumun kendi başına da yol aldığını görüp duydukça,kendi hayatıma yönelme  isteği daha da bir arttı. İş konusunda orada edindiğim arkadaşların kariyerlerinin bir bölümünde başka yerlere yönelmesi beni daha da cesaretlendir di açıkçası...Eski işimle şimdi yaptığım işi kıyaslayınca şimdi yaptığımdan ne kadar keyif aldığımı gördüm. Her zaman için birilerini doyurmak en büyük keyif kaynağı olmuştur zaten ama üstüne para kazanmak ayrı bir tat kattı mevzuya :)

Otel de ki çoğu insan aslında gerçekten Turizmcimi değil sadece yaptıkları işi büyük tutku ve istekle yapmaya çalışan insanlar. Butik bir otele yakışan butik insanlar, hepsi kendi özgün hallerin de :) Büyük Şehirin sıradanlığını orada nimete çevirmek çok güzel bir duygu. Her zaman için savunduğum bir olgu vardır benim. Büyük şehirde küçük insan olacağına, küçük bir yerde büyük insan ol. Ben bu duruma doğru sadece yarım adım attım. Şirketlerin boğucu odalarında zaman çürütüp, dışarıda kariyer havası atacağıma, küçük bir yerde beğenilen şeyler yapıp hayatıma devam ederim. Zaten daha ne kariyer düşüneyim ki 24 yaşından 31 yaşına kadar çok bilinen bir firmanın en iyi noktasındaydım. Napiim yani daha, firma binasını mı yiyip bitireyim :)

Zaman şimdi bildiklerimi değerlendirme vakti, öğrenecek ve katacak çok şey de var bu çorbaya ama ben istekliyim ve yapacağım. Son 5 yılda kendi kuruntu ve vazgeçemediğim şeyler için yeter derece de paralayıp üzdüm kendimi hızla dibe vurduğunda hızla yükselirsin derler, ama benim dibe vuruşum da şimdi çıkmaya başladığım yol da yavaşça ama azimle süre gidecek bir seçenek, daha doğrusu ben seçmedim ama öyle gelişti bazı şeyler ve ben öyle olduğu için önceden değilse bile şimdi memnunum.

Elbette ki her zaman çiçek böcek olmayacak ama artık gelecek kötü şeyleri göğüslemek daha kolay ve tüm bunları aslında bildiğim halde iyice algılamak ve kabullenmek şu 2 haftacık zaman dilimine kısmet oldu. Aldığım bu marjinal karara üzülen oldu ama en çok destek olan oldu hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim ve hepsini o kadar çok seviyorum ki onlarsız zor olurdu bu kararı uygulamak. Burada yazmadan edemeyeceğim bir arkadaşım var...onun telefonları çok ağlattı beni verdiği destek ve yaşamış olduğumuz tüm anıları tekrar yaşattı bana, hemen ipucu vereyim ''Dövüyor Çünkü Beni Seviyor'' adlı yazının kahramanıdır kendisi :) Tabi ki de zaman geçti, o da anladı bir çok şeyi, şimdi biricik yavrusunun, düzenli yuvasının hanımı. Çok sevmenin dayaktan değil, karşılıklı saygıdan ve anlayıştan geçtiğini çoktan anlamış ama bazen kaşınıtısı tutan muhteşem hatun :)) ee bir insan 7' sin de neyse 70' de de o. Kim ben artık değiştim diye ortalıkta ahkam kesmeye başlamışsa ya törpüleyemediği bazı kişisel durumlarına iyice batmış kamufle etmeye çalışıyor yada tası tarağı toplayıp köşesine çekilmeden hemen önce yapmadığı yapamadığı, kaçırdığı şeyleri yapmak gayretiyle son bir defa daha yapma derdine düşmüş demektir. İstisnalar kaideyi bozsun mu bu durum da ?...e hadi bozsun sizi mi kıralım şimdi akşamın bu saatin de :) İşte bizim hatun da böyle işte, hem kim değil ki ? 

Ben bunları ermiş, bilmiş edasıyla yazıyorum diye sanıyormusunuz ki benim kamufle etmeye çalıştığım maskelediğim yönlerim yok, var elbette ki, kim bilir ne zararlar verdim bilmeden kendime, çevremde ki insanlara....ama insanoğluyuz işte bazısı kabullenir ona göre yontmaya çalışır kendini, bazısı da kim dersse desin inanmaz kendin de eksik olana yada yontmayı bile aklına getirmediği o huyuna....

İşte kendime silbaştan öğrettiklerim, eksiklerim, tamlarım, kısaca bir salak Nickimsiz işte her kes gibi ama herkes gibi kendini farklı gören, görmeye çalışan, şu 2 günlük dünya ya olabildiğince kendi imzasını kendince atmaya çalışan...Milyarlarca insandan biriyim işte, kendimce ünlü, kendimden imza istiyebilecek kadar da kendini beğenmiş, azcıcık ukala, çoğunlukla yoğurt kıvamın da salak, biraz yüzsüz, kısmen vicdanlı, 2 gram anlayışlı, bazen dar görüşlü hamurum da ne varsa o kadar. Biraz tuz, biraz şeker o benim işte :))))

Nickimsiz klasik menepoz teyze modun da, gözünde gözlük, saçları ebesinin saçı gibi toplu, geleneksel ev kıyafetiyle, bidisi kıçının dibin de, kahvesi yanın da, sigarası dudaklarının arasın da, televizyonu açık, fonda Sezen Aksu ''Kıran Kırana'' parçası eşliğin de bunları yazıyor...yazarken huzurlu, dertlerinin çoğunu üstünden atmış...Allahııımmm uzadıkça uzuyor ya bitiremedik gitti bu yazıyı...aman neyse işte budur arkadaşlar iyiyim, sakinim vs. işte :)

Not: Bir mail aldım...bir yayınevinden ismini yazıp reklam eetmiim şimdi :) ama dediklerine göre takip ediyorlamış ve beğenmişler yazıları bunları kitap haline getirmek istermiymişim, bunu düşünürmüşüm diye nazikçe sormuşlar...hıııımmmmm vallahi neden olmasın biraz daha biriktirelim bakalım değil mi...Hem bir Mesut Yar, bir Okan Bayülgen' e çıkmadan hayatta kitap çıkartmam...hahahhahha emin olun onlar da beni bekliyorlar, hatta teklif getirdiler de benim zamanım yok diye kabul etmedim. Aman şaka beeee kendimle eğleniyorum işte...Hem Mesut abi ile aynı mahalle de büyüdük, tanış oluruz kendisi ile ama desem ki abi ne olur bir kıyak geç beni de programına çıkar diye, hiç torpil yapmaz öyle de saygılıdır işine :)
ama yayın evinden gelen teklif doğrudur, Datça ya dönmeden görüşeceğim kısmetse :)

Haydi kalın sağlıcakla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder