Translate

11 Eylül 2012 Salı

Alengirli Şeyler :) O kadar da değilmiş...ama olsun :)

Bu aralar o kadar ilginç şey başıma geldi ki yazmadan edemedim...

1. Karşılaşılması aklıma bile gelmeyen bir kaç arkadaşımı gördüm...Tabi her zaman ki gibi mal mal baktım önce, konuştukça açıldı hafızam da hatırladım :) Tandığım çoğu insan beni unutmaz çünkü yüzümde çok belirgin bir doğum lekesi vardır. Onun için unutulmayacak kadar özellikli biriyim...haaa bu tabi ki de inanılmaz güzelliğimden yada çekici bir hatun olduğumdan değil, ahanda yukarıda yazdığım sebeptendir. Bu yüzden çevrem ve arkadaşlarım arada yaw kurtul şundan deselerde benim  doğum lekemle aram çok iyi :)

2. Bu aralar çok sevdiğim parçaları kendi isteğim olmadan sağda solsa duyar oldum...ne var bun da ki diyebilirsiniz ama benim müzik zevkim biraz farklıdır. Yeni çıkan sanatçıları ve şarkıları bilmem...eski olan sanatçıların yeni şarkılarını bilmem...kendimce bir listem vardır genelde o listeden seçer dinlerim. Doğal olarak bu çok bilinmeyen şarkıları farklı yerlerde duyunca nooluyo lan oluyorum :) Yani Türkiye de Kay Starr diye bir Jazz sanatçısını kim tanır ki...hele bunun ''well of fortune'' adlı şarkısını kim bilir ?? ancak benim gibi kafası farklı çalışan birileri :) Hemen belirteyim Los Angeles Sırları diye bir filmin bir sahnesinde çalar bu şarkı...Russel Crowe ve Kim Basinger kapı önündedir vs. izleyin görün anacıım..film uzun yani yazmayayım şimdi :)

3. Son aylarda neden eski Amerikan filmleri yayınlanmıyor atık diye düşünüyordum, sanki TRT sesimi duymuş gibi gece kuşağında eski filmler yayınlamaya başladı. Bir de Olay TV. yayınlar ama o kanal bu aralar suyunu çıkardı işin habire aynı filmleri koyup duruyor. Ben genelde severim hele Ester Williams filmleri benim çocukluğumun en güzel filmleridir. Kadın su balesi yapardı ne güzel...böyle bir bacağı yavaşça sudan çıkmaya başlar, sonra o janjanlı bonleri beni hayran bıraktırırdı kendine. Eskiden mizampinli(doğrumu yazdım emin değilim) saçlar modaydı ya...bir hafta giderdi yani...işte o saçlar bozulmasın diye bizim deniz tutkulu hatunlarımız plajlarda, havuzlarda bu tarz boneler kullanırlardı. Yuuuhhhh!! bu kadarını da hatırlıyorsam artık iyice tırtlamışım desenesize :)

4. Son zamanlarda yapmayı unuttuğum pek çok şeyi yapar oldum. Ne gibi mesela ? Ben genelde evimden başka bir kaç yerde rahat ederim, uzak bir yere gitme fikri hele ki o yol fikri beni biraz sıkardı...ama ne zaman ki Şu Datça ya gidip geldim, yerimde duramaz oldum. Canım öyle bir uzun yollar çekiyor ki..gitsem de bitmese hesabı :)  Amanın ben bildiğiniz a-sosyalist bir hatun modeliymişim ya. Hoş hala da öyleyim ama şimdi fırsat buldumu yörüngesiz gezegen gibi atıyorum kendimi sokaklara...kendime eskiden Sokak Kızı İrmik derdim. Şimdi bu lakabı tekrar kendime bir törenle iade edeyim bari, ayıp olmasın kendime :) Asıl orjinal ismi Sokak Kızı İrma'dır ama ben Edith Piaf değilim...hele onun gibi hem muhteşem bir bir sesim de yok.

5. Beni hayatından çıkartmayı tercih etmiş insanları Facem den de diğer başka yerlerden iyicene sildim...bu tarz şeylerin çocukluk, şımarıklık olduğunu düşünürüm...hala da düşünürüm ama bana yapana ben neden yapmayım olgusu daha yoğun oldu artık. Gerçi her gece girip beni kontrol edeceklerini aklıma getirebileceğim en son insanlardır..hem madem kontrol edecektin neden sildin dimi ama :) ben ne insanlar tanımamışım zaten de yokmuşlar, ben hayal görmüşüm tadında bayat film festivali şeklinde akıp gidiyorlar işte ki ben hiç sevmem birilerini kaybetmeyi..mutlaka devşirilip bir şekilde yanımda olsunlar isterim...bu yüzden 30 yıllık arkadaşlarım hala yanımda yöremde...uzun zaman görmesem bile bazılarını, karşılaştığımda yine tırmanırım üstlerine koala hesabı :) İnsan kaybetmek çok kolay da kazanması çok zor...o kadar emek, sevgi, saygı, zaman verdiğim birilerinden ayrı düşmeyi sevmiyorum ama neylersiniz ki hayat bazen uzaklara atıveriyor boktan 3 günlük dünya meseleleri yüzünden...haaa yazayım bunu sadece eski sevgilim için yazmadım, şimdi mail yağar bak yine bahsettin diye :) datça da o konuyu öyle ayrıntılı düşündüm ki..ayrıntıları yazmaya kalksam şaşarsınız. Şimdi değil ama seneye böyle bir kararı her ne kadar uygunsuz absürt bir şekilde almış olsa da, beni en çok üzen tarafı bu olsa da eğer görmek kısmet olursa teşekkür bile ederim ona :) çünkü onsuzluk benim unuttuğum pek çok şeyimi tekrar hatırlayıp yapmamı sağladı, sağlıyor....örneğin burası, hala olsaydı büyük ihtimalle burası olmazdı, olurdu ama daha edepli itinalı yazmak icap ederdi ve bu kadar havası olmazdı, yeri gelmişken yazayım mayıs ayından beri toplam 15.282 kere tıklanmış bu sayfa,bu tarz bloglara göre sayı düşük mü bilemem ama, benim yazma şevkimi arttırdığı kesin...hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim, sonra başka şeyler de var şimdi yazmayayım büyüsü kaybolmasın..zamanı gelince yazılır nasılsa :) ama aşk meşk olayları değil....o tarz bir özlemim yok, sanırım epeyce de bir olmaz.

Alengirli diye yazdım ama o kadar da alengirli değilmiş yaw yaşadıklarım...yazılınca sıradan gibi oldu hepsi ama olsun. Ermiş yada büyülenmiş değilim yani. Karşı mezarlıktan uçuş uçuş ruhlarda girmiyor eve, dolunay olunca kurt karı da olmuyorum, huzursuz cadılar gibi elimde süpürge dolanmıyorum da...ama yukarıda ki gibi durumları üst üste yaşadığım zaman mutlaka bir şeyler olur benim hayatım da...yani kendi çizgimin dışına taştığım zamanlar, olmaması gereken şeyler olduğu zamanlar vs....kimbilir belki o kısırdöngüyü kırmak arada bir değişik havalar solumak, yeni insanlarla tanışmak iyi geliyordur bedene bünyeye ve o aura değişince başka renkler katılıyordur hayatlarımıza...ne bileyim işte, kendimce garip şeyler yani...hoş, yaşaması güzel.

Ay aman şimdi kıçımı devirip uyuyasım geldi benim...haydi kaçtım ben, kalın sağlıcakla :)

Nickimsiz Etilerde arkadaşının evinde...arkadaşını kedisi bacaklarına dolanmış sırnaşıyor, sevgili yakışıklı yalnızlığı dizlerine başını koymuş Nickimsizi izliyor. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder