Translate

19 Eylül 2012 Çarşamba

Kadınlar 40 :)

Biz kadınlar 40 yaşına geldiğimizde kendimizle ilgili her şeyle hesaplaşır buluyormuşuz kendimizi...bazılarımız içine kapanıp, tası tarağı toplayıp kenarına çekilirken, bazılarımız ise bunu fırsat bilip kendisi ile yeniden barışıyor ve bundan sonra ki zamanın her anını dolduracak çok güzel şeyler buluyor... kategorilendirmeyeceğim ama ben, çünkü bunu yapsam o kadar alt bölüm ve bunlara bağlı o kadar çok dal budak çıkar ki, zaten biz kadıngilleri anlamak zor, birde ben bulamaç yapmayayım.

Ben her zaman ki gibi konuyu kendimce ele alıp, işin içine bolca salaklık katıp yazıp gideceğim..40 yaşına 1 kalmış bir hatun olarak kendi hesaplarımı dürmeye ben 2 yıl önce başladım.Matematiksel yanım hiçde iyi olmadığı için o kadar yanlış hesaplar çıkarttım ki ortaya bu zaman zarfında sormayın gitsin...ama ne olursa olsun vakit geç değil bende düzeltip sağlamasını yapıp kaldırıyorum tekrardan arşiv kısmına...Önüme bakmaya çabaladıkça bambaşka durumlarla karşılaşıp başta korumaya çalıştığım soğukkanlılığı mevzunun bir yerinde tekrar kaçırdığımı görüyorum bazen...Allahım ne dangalakça bir durum ve bazıları acıtıcı ama değiştiremiyorsun ki kendini...yada bana mahsus bir durum, yapamadım hiçbir zaman...karşımdakini kırmayayım diye kırıla kırıla elimde ne kalmışsa ondan devam etmeye çabalıyorum. Sanırım hesabını göremeyeceğim tek durum bu, bu da nazarlığı olsun ne yapayım artık. Ben 2 sene önce 40' ma kadar yapılacaklar listesi diye bir liste yaptım kendimce...öyle bir yere yazıp çiziktirmedim ama kafamda hepsi,  şu an başlık konusu olan yazının odak noktası bana göre...bununla ilgili bir makale okudum da epeyce bir düşündürdü beni, ancak yazılası geldi...

Bu listede henüz çok şeyi yapamamış durumda olmak hayli üzücü ama artık 40 yaş sınırını kaldırdım yani ne zaman uyarsa o zaman var artık. Çünkü kendimde bir tek şeyden eminim hala çocuk ruhluyum..Allahtan onu bitirmemişim yaw...yani öyle peluş ayı, barbi bebekleri vs. yok yatağımda felan ama olmasa da olur, görsellik değil içtenlik önemli bunun için bence :)

Dün mesela bu listeye eklenmemiş, hatta aklıma bile gelmeyen bir şey yaptım.... !!!! elbetteki buraya yazmayacağım çünkü ne kadar uğraşılsa da akıla hayale gelmeyecek, daha doğrusu benden pek umulmayacak bir şeydi...haaa yaptım da ne oldu ben yine aynı benim...sadece hayat tecrübesi hanesine bir şey daha eklendi...eskiden olsa torunlarıma anlatacak malzeme derdim ama maalesef ki şimdi doğursam torunumu görmem yine imkansız, yine olanaksız :) onun için yazmak daha iyi..ayrıntı dökümü yapmak benim beynimin içine kalsın..kimbilir gün olur onu da yazarım. İnsanoğluyuz ya yapmam dediğimiz ne varsa yapar da oluyoruz bazen yapmaz da :)

Sanırım 40 yaşına geldim olgusu, 4 koca 10 yılı ben mi yaşadım hassiktir ne çabuk yaaa diye düşünmekten mütevellit bir kıç korkusuna dönüşüyor yani hormonlarımız azalmaya başlıyor bir kere...zaten önce bir bunalım hasıl oluyor..yani bende öyle oldu ki asla bana olmaz derdim övüne gerine..çünkü alkımca mantığımın doruğunda ve yaşadıklarımın bilinceydim..nah bilinceydim hiç de öyle değilmiş. Sadece görmek istediklerim, olacak diye umduklarım ve hepi topu da kendimi bilirliğim varmış azıcık. O bilirlikle bile bazı şeylerin üstüne gidip konuşmaya korkarmışım ya....korkmak da değil de belki, ne bileyim şu an anlatılması da zor bir hissiyat şekli. Bildiğim bir şey vardı lakin, mümkün olduğunca kimsenin hatasını yüzüne vurmadım beni ilgilendirmeyen konuları deşifre edip bundan kendime haklılık payı sağlamadım. Sevdiğim pek çok insanın hatasını kendi bildiğimce örtmeye çalışıp nazikçe onu daha olur durumlara sevk etmeye çalıştım...haaa adım 2 yüzlü olduuu, politik oldu, 2 li oynuyor oldu vs. vs. ama keskin köşe kenar yapmadım kendimi..yapmaya çalışayım dedim elime yüzüme bulaştı zaten :) bir insanın hamurunda o eksikse ne kadar da sonradan eklesen eğreti duruyor zaten :) İşte 40 kadar bunları yaşarken değil ama o zamana yaklaşırken düşünmeye başlıyorsun..sanırım bunalım da öyle başlıyor ay ben kimim nereye gidiyorum, ne olacak benim bu halim...çünkü bemin yaşadığım durumu belirleyen faktörler de ben olamadığım için seçilen rolü oynadım...yani bunu ilişki bazında yazıyorum biri bana sevgili ol dedi bildiğimce oldum, sıkıldı dost ol dedi, zor geldi, üzücü oldu vs. vs. ama onu da oldum çoğunlukla şikayet etmedim diye biliyorum durumu kurtarın diye araya yöreye adam, tanıdık vs. de sokmadım geldiği gibi yaşadım ve alıştım...alıştığımın durumun ilk versiyonu istenince de eror verdim haliyle...bu şey gibi şimdiki son model bilgisayarının sistemini daha düşük bir sistemle çalıştırmaya kalkmak gibi...yani Vista kullanıyorum bu bilgisayarı 95 Windows kurduğunda ne olur ki sizce...makina hızlı sistem ağır onun gibi yani...asıl olan güncellenerek istenen noktaya çekilmesi durumu daha iyi olurdu ama olmadı...bunu da datça da düşündüm..dedim ya neler düşündüm ben diye :) ha birde sürekli yenilendim ben diyen bir insana ne kadar güvenebilirsin yani  yine yenilenirken yapmaya çalıştığı şeyi yarım bırakıp gitmek oldu onun adı da yenilenmekti...ben bu yaşıma gelmişken sürekli yenilenip her şeyi yarım bırakıp kaçan göçen biri değil, olduğu gibi olan ama sağlam duran birini istiyorum hayatım da...ben bunu anladım kendimde ve anlatmaya çabaladım bu ilişki kısmı, yani ne olmuşum ? artık macera peşinde koşturan değil,  bekleyen değil, yönlendirilen değil söz hakkımın da olduğu ve kabul gördüğü bir ilişki istiyorum...bu konuda büyümüşüm demek ki aferin bana yıldızlı 10 :)
Diğer taraftan eski işimin aksine farklı bir iş derdine düştüm, kariyer değil huzurlu bir ortamda çalışmak, yaşamak, kendime zaman ayırma kaygısı taşımadığım bir iş olsun derdindeyim..bunun için farklı şeyler deniyorum bazen oluyor, bazen olmuyor nihayetinde beynimize çip yerleştirip Matrix gibi artık karete biliyorum diye çıkamıyoruz bir anda ortaya, bir yeteneğimiz ve yapabilecek sınırımız var...ben bu sınırı aştığımda canımdan ve ruh sağlığımdan olma durumunu ile karşıkarşıya gelmekle kalmadım yaşadım da tekrar iş içinde boğulayım ama adabınca olsun diye düşünüyorum :) Datça da ki deneyim o işte boğulmanın ne kadar huzur verdiğini gösterdi bana..demek ki mutfak faresi olarak genetik özelliklerim de işin içine girince olacak durumu var..bunu düşüneceğim zaman ise belli değil, şu an ki durumlara bağlı bir bekleme süreci var...ama aklıma öyle güzel yattı ve uyudu ki, hayelleri üzerimi serin çarşaflar gibi sarmalıyor gün geçtikçe. Yani Datça hayatımı devam edeceğim yer olabilir ve ben bunun gayretindeyim :)

Yeni olan ben değilim ama, eski arkadaş ve dostlarımın arasına ısrarla katılmaya istekli olan bir güruh var bazılarının yaklaşımlarını ve benim bu konuda ki tutumumu daha önceki yazılarda yazmıştım ama sadece dostuluğunu sunup beni kazanmaya çalışan 2-3 kişiye hele ki onların en birincisine gerçekten çok teşekkür ederim beni anlamaya çalıştığını her seferinde büyük bir saygı ile göstermeye çalıştığı için...hala öküzcan tarafı tutuyor ama ne yapalım artık ben 4x4 lük biri olmadığım için bunu karşı taraftan beklemekte saçma bir beklenti olurdu bende yapmıyorum zaten...o anladığında hemen geri vitese takıp normlara dönmesini kısmen beceriyor :) Aslında kabul etmek lazım ki çoğu kadın böyle birini hemen kafesleyip evini barkını kurmak ister...çok değil 2 sene önce olsa neden olmasın diye yaklaşım biçimi pek de zor olmazdı da...o zaman bu durumda değildim, bu kadar kırılıp dağılmamıştım bu kadar küçük düşürücü şeyler duymamıştım da en güvendiğim dediğim kimseden...şimdi o güveni kendi içimde yeniden tamir etmenin çabasındayım ve doğal olarak duygusal olarak tadilattayım bitiş süreci belli değil... :) Neyse Dostluk temeli sağlam olan her yakınlık, uzun bir zamanı paylaşmayı daha keyifli hale dönüştürür bence...bu şimdi öğrendiğim değil her zaman benimsediğim bir olgudur...bunun içinde kendime takdir belgesi vereyim bari... :)

Kısaca kini, nefreti yenememeye, bunun üstesinden gelememeye onur ve gurur diyen biri olmadığımı anladım...3 günlük dünyanın düşmanı olacağıma, mümkün olduğunca dostu olmayı seçtim...her gün olumlu bir şey daha seçip kendime kattıkça kendimden umudu kesmemeyi de biraz daha net öğrenmeye başladım. nihayetinde yaşı sınırlamak yerine ufkumu açıp mümkünatı olurluğunca yeri geldiğinde kendini kısmadan, kasmadan yaşanılacağını anladım...tabi bu gevşediğim yavşadığım anlamına gelmiyor her şey benim yapabilirlik ve istememle alakalı..yani yine göreceli yine göreceli...görecesiz bir şey yok :))

Evet 40 yaşına yaklaşırken elimden gidenlerin derdinde boğulmaktansa ve bunları alelacele temin etme derdine düşmektense sakince göğüsleyip oldurabildiklerimin güzelliğine dalmayı tercih ettim...aay şimdi börtü böcek dolu yazdım ya...  başımda hare oluşmuş, kanatları çıkmış melek sanırlar beni ama değil...yine sinir olacak yine buhran olacak sadece daha kısa sürdürmek olacak derdim..aman işte öyle..ay yeter uykum geldi, sıcak oldu, kahve soğudu, sigara bitti...haydi gittim ben

Yarına Erkekler 50 bölümü var kaçırmayın..erkekler bu hesap meselesine 50 yaşında giriyormuş çünkü:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder