Translate

11 Mayıs 2012 Cuma

ilk sevdicekle son sevdicek arasında değişen kadın

bizim zamanımızda 15-16 yaşları arasında karşı cins için ilk kıpırdanışlar başlardı el değmemiş yüreklerimiz de. acemilik, ergenlik aile baskısı, okul, sosyalleşmeye, değişmeye başlayan bir dünya ve geride bırakamadığın her daim sokakta ip atlamak isteyen kız arasında sıkışıp kaldığın yerde bitiverirdi o çocuk...o çocuğa hissetmeye başladığın duygularla aşmaya ve alışmaya başlardın şekillenen vücuduna ve sana kadın olmayı öğretecek hormonlarına. çoğumuz büyüdükçe eski defterleri kapatıp yeni defterleri açardık, her seferinde daha bir olgun halimizle...kalp kırıklığı, acısı, sancısı, aldatma, kullanılma, hor görülme, taciz tecavüz derken yola ilk başladığımız kalbimizle şimdikinin arasında büyük bir kütlesel farklılıklar oluşmuş, soğumuş, berelenmiş, kırılmış, dağılmış bulduk kendimizi. durduk dinlendik biraz. kendi hatalarımızı onarıp tamir ettik, hayatımıza yeni birini sokarken yeniden uzunca bir liste yaptık, birlikte yürüyeceksem böyle bir adam olsun diye. bulduk, karşılaştık, tanıştık dediğimiz son adam, kendimize özenle, büyük bir ihtimamla seçtiğimiz celladımız dır aslında. canımızın acısına dayanıp üfleye üfleye tamir ettiğimiz ve yepyeni umutlarla kalbimizi ellerine bıraktığımız o adam bizi öldürecek, hayallerimizi aklımızdan sonsuza dek kazıyıp yok edecek zehirli hançerini hiç ummadığın bir anda  içindeki ürkek ve korkak kıza en acı şekilde saplayandır...kadın bu son darbeden büyük ihtimalle bir daha hiç bir zaman canlanmayacak, taş kesilmiş bir kalple ve sadece mantık ve beden olarak çıkar. kadın ilk ve son sevdiceği arasında ruhunun ve kalbinin katledişini en acı şekliyle seyreder..garip bir tesadüftür ki hayatının erkeğini tüm bu olumsuz yaşanmışlıktan sonra bulur ne yazık ki...daha önce şerbetlendi ya iflah olmaz artık bu seferde. o doğru adamı kurban diye harcar biter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder