Translate

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Canım Şekerim ve Ben 3. Bölüm :)

Canım Şekerim' e ara da bir kendim olarak, arada bir diğer adreslerden yazıp durdum...Kendi adresimden yazdığımda bomboş kalan msn pencerem, diğer adreslerden yazınca karşılık buluyordu ya...Allahım nasıl uyuz ve gıcık olduğumu anlatamam..bu sayede bana hiç anlatmayacağı şeyler öğrendim...ama adım gibi biliyorum ki o kişilerin de ben olduğumu itina ve özenle biliyordu (biliyormuydun ? )

Bir gün arkadaşımın evinden yine ona yazdım...nasılsa cevap vermeyeceğini bildiğimden bilgisayar başından kalkıp arkadaşımla kahve içip dedikodu yaptım, bir süre sonra bilgisayar başına döndüğüm de msn penceresinde yazımın karşılığı olan şu cümle asılı duruyordu ''kahveni hak etmek için gelebilir, görevini yapıp gidebilirsin'' bizim ev içi kadını ile birbirimize bakakalmıştık....sonra çığlık çığlığa Allahım sonun da yazdı diye sevindik....neden sonra nereye gideceğimi bilmek için yazdım....Canım Şekerim de bana o an bulunduğu yerin adresini yazdı....sadece sokak adresi ve apartman nosu yazıyordu...ve ekledi ''yalnız yarım saatin var, yetişebilirsen ne ala, yetişemezsen hakkını kaybedersin'' 

Yarım saatte avrupa yakasından anadolu yakasına geçmek gerçekten hemde o saatte mucize gibi bir şey olacaktı ama denemeye değerdi, çünkü bir kere görüşmüştük ve ondan sonra gelişen olaylara verdiği tepkinin hesabını soracaktım aklımca, elbette ki tüm bunların toplamı merak vardı, bolca heyecan ve bilinmezlik.
Sağolsun ev içi kadınım bütün imkanlarını seferber edip beni oraya yetiştirmek için elinden geleni yaptı...babasının arabasını aldığımız gibi evden çıktık, karşıya geçip adresi bulduk ama vakit geç olmuştu ve büyük ihtimalle boşuna gitmiştik...çünkü bana bu kadar uyuzluk yapan bir adam beni verdiği saatten fazla beklemez diye umuyordum...Arkadaşım arabayı park etti, ben kapı ziline bastım...açan yok...bekledim....tekrar bastım...bekledim....tam umudumu kesmiş geri dönecekken kapı otomatiğinin sesini duydum. Orada yığılıp kalmadığım için çok şanslıydım çünkü öyle heyecanlıydım ki...neyse beni çağırdı yer ofisiymiş meğerse, kapıdan içeri girdim dır dır söylenmeye başladım...niye böyle yaptın, ben sana ne yaptım vs. Beyfendimiz sanki beni çağırmamış ama gayet sakin masasına bilgisayarının başına geçti..habire msn de başkalarıyla yazışmaya devam ediyor. Ben toplantı msasına çökmüş sağa sola bakıyorum...arada bir o yöne baktığımda başını hemen bilgisayarına çevirdiğini sezdim ama ses çıkartmadım...demek ki o da beni kesiyordu ne yapıyorum yada ne tepki vereceğim diye...En sonunda ee kahvem nerde demeyi akıl edebildim. Beyefendi kalktı nihayetinde ama mutfağa yönelmek yerine direkt bana yöneldi beni oturduğum sandelyeden yere savurdu, ben daha ne olduğunu anlayamadan adam üzerime çullanmıştı, kendimi savumaya geçmeye çabaladım ama ne mümkün...adamla bildiğiniz yerde boğuştuk yanlış anlaşılmasın cinsi bir münasebet olmadı sadece o da bende sanki çok kötü bir şeyin hırsını alırmış gibi saldırdık birbirimize ama atağı önce o başlatmıştı :) ne kadar sürdü bilmiyorum ama nefes nefese kaldık en sonunda üzerimden kalktı ve mutfağa gidip kahve hazırladı bana ve kendine...bende o esnada tuvalete  üstüme başıma çeki düzen vermeye gittim...ama o kadar şaşkındım ki ayna da bir süre kendime baktım..elimi yüzümü yıkadım ve çıktım, oturduğum sandalye yere devrilmişti onu düzeltip oturdum ve kahvemi içtim...oda yine masasının başında kahvesini yazışmalarını yapmaya devam etti bir yandan da beni kesiyordu ama, elbette ki bende onu...kahvemi bitirdiğim de kalktı ve ben gidiyorum dedim...peki dedi bu bana...başkaca bir şey demeden ofisten çıktım ve arabaya yöneldim, ev içi kadını beni arabada merakla bekliyordu...arabayı çalıştırdı ve eee ne oldu dedi, bende ona olan biten bir şey yok sadece boğuştuk dediğimde büyük bir şaşkınlıkla bana baktı ve nasıl yani diye sordu...bende ayrıntılarını anlattım. Arkadaşım daha da şaşırmıştı çünkü hiç böyle bir durumla karşılmaşmamıştık daha önce....Canım Şekerim isteseydi bana başka şeyler de yapabilirdi ama yapmadı.

İlerleyen günlerde bu görüşmeler bazen 2 hafta da 1, bazen ayda 1 kere tekrarlandı...her seferinde deli gibi boğuştuk, kavga ettik sonra karşılıklı sus pus kahve içtik..hatta hemen her zaman ben salonda o da yine kendi koca yatağında manda gibi uyudu...ben gece uyumadan tv izleyip arada bir de gidip onu izledim usulca ama hiç bir zaman yanına uzanmaya cesaret edemedim..etsemiydim ki ? bilmiyorum yapamadım işte.

Bildiğim tek bir şey vardı sadece, ne olursa olsun onun yanındayken gerektiğinde beni kendinden bile koruyabilirdi...bildiğimi biliyormu acaba...onca sertliğine ve uyuzluğuna rağmen hala çok güzel ve özel bir yanı vardır onun...bunun için hala burada ve yazılmaya değer en güzel şeylerden biridir benim için. 

Velhasıl bu durum yaklaşık 2 yıl kadar sürdü...bu arada onun mutlaka ki sevgilileri olmuştur ama beni hiç bir zaman o mertebeye sokmadı...açıkçası bende olayım diye debelenmedim, aramızda ki çoğu kimsenin anlayamayacağı stratejik bir yakın ama zararsız bir dövüş sanatı olarak kaldı :) Tek farkı o benim Platonik aşkımdı onu bilmediğim pek çok kadınla gönül rahatlığı ile paylaşmışımdır ama bilmiyorum ki kaç kişi oldu o dönemde hayatında..şimdi var mı yok mu..evlendi mi yoksa...hiç bir şeyden haberim yok. Ben sadece paylaştığımız zamanları biliyorum fazlasını istemediğimi de....istermiydim ? aslına bakılırsa o talihsiz açıklamayı yapmamış olsaydım başka bir süreçte mi giderdi bu görüşmeler en ufak fikrim bile yok....ama kendi adıma isterdim elbette. Şu an bile aslında bana karşı ne hissetti neden böyle bir yol seçti öğrenmeyi çok isterdim ama Canım Şekerim öyle bir adamdır ki ölsem ve mezarımın başında olsa bile asla söylemez...eskaza öteki dünyadan duyarım da içim rahatlar diye yapmaz bunu....hoş bende o durumda duymamazlıktan gelirdim sırf ona ayıp olmasın diye, neylersiniz ki böyle bir son yok bu memlekette :)

2003 den bu yana hala internetimin en net ismi olarak msn de ve şu an skyp da ki yerini muhafaza ediyor...arada bir sırf uyuzluk olsun diye yazıyorum ama yine cevap yok elbett ki :) İyi ki varsın Canım Şekerim...yoksa bu blog bile olmazdı sanırım :)

Nickimsiz ultra yakışıklı yalnızlığının huzurlu kollarında az sonra uykuya dalacak ve rüyasında büyük ihtimalle şu vurkaç ustası arkadaşını görür...malum bu aralar hormonal bi tuhaflıklar var bünyemde :) iyi geceler arkadaşlar.....bu gece ne çalsak acabaaaaa hımmmmmmmm
sanırım bu sanatçıyı seviyordu...ama şarkı harikadır.....rım rım rım rım

2 yorum:

  1. 3 gündür twitter ve facebooktan yazdıklarınızı takip ediyorum, bu kadar derin politik bilgiye sahiptiniz madem neden bu tarz yazılar yazmayı tercih ettiniz, siyasal ve politik görüşlerinizi yazabilirmişsiniz pekala onlardaki vurgularınız, vermek istediğiniz mesajlar daha etkili bence, sizcede öyle değilmi Handan Hanım ?

    YanıtlaSil
  2. bu tarz konular yeterince stresli ve sıkıcı konulardır, tabi bana göre...ama söz konusu herkesi ilgilendiren durumlar yada kendimce rahatsız olduğum konular olduğunda kısa ve öz fikrimi yazar çizerim...bu tür konularda akıl fikir beyan etmek benim haddim olmadığı gibi konunun üstadı da değilim...üstadı olanları okumak yetiyor ''bu tarz yazılar'' derken neyi kastettiğinizi pek anlamasam da...başta kendimi eğlendirip dalgamı geçtiğim için üzerime çok alınmayacağım...yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılar :)

    YanıtlaSil