Translate

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Kendimsel :)

içten içe çürümüşlüğü ortaya çıkmasın diye taze çiçekler serper insan bazen..lakin o ten, o ruh bir kere çürüyüp kokmaya görsün üstüne başına başına serpilen her bir taze duyguyu da yok etmeye başlar...bir kere kendini kabullenmek istemezsin ama ne fayda ki...artık o ruh kirlendiyse hele birde üstüne yaş eklendiyse ah vah demek yerine daha bir hırsla ve öfkeyle saldırır kendinde yitip gitmiş her şeye...anlamakta lazım karşı bir görüş olarak. nihayetinde hiç birimiz birbirimizin kopyası da değiliz olamıyoruz çoğunlukla....
Bir süre ayak uydurup olmaya çalışıyoruz ama hep boşa işte...ya olduğu kabullenip yaşayıp gideceksin başını kuma gömer gibi..yada kopup gideceksin çaresiz....
Kimseyi de öyle uzun uzadıya kötü bilmeyeceksin senin gibi, benim gibi olmadığı olamadığı için...onun hesabı da ayrı bir defterde tutuluyor işte, aynı defterin hesabına kim işletebilmiş ki sevaplarını yada günahlarını...aynı onun gibi bir şey işte
Ali'nin sevap bakiyesi Ayşe' nin defterine nasıl yazılsın....onun kumaşı buna nasıl elbise dikilsin vs.
Vallahi niye yalan söyleyeyim ben uzunca bir süre cebelleştim bu salak saçma düşüncelerle..çünkü mantık yönümü mantı ile yemişim bir ara ki sevmem de mantıyı aslında ama sırf biri seviyor diye ona da eyvallah çekip suçu bir de aha da o yedirdi demişliğim olmuş (mecazi anlamda kullandım yani...hayır burayı şimdi Birol okursa kusturana kadar ayrıntı detay açıklama bekler benden:) )

İşin özü beyler bayanlar, birine değer veriyorsanız onu değiştirmek yerine kendinize uygun olduğunu düşündüğünüz yanlarını benimseyin sadece...zaman içinde değiştirmeden geleceğinize taşıdığınız herkes/sevgili/eş/ dost vs. hayatınızda yapıp yapacağınız en anlamlı yatırım olacaktır (burayı da mecazi olarak betimledim...amaç maddi değil manevi yatırım yani...anladın mı Birol :) )

Birol: Benim Datça' da tanıma şerefine nail olduğum çok okumaktan ve aşırı beyefendilikten hep naif ve zarif kalmış/kalabilmiş zat-ı muhterem....arkadaşımız benim bu yazdıklarıma içindeki düşük ve devrik cümlelerin, imla ve harf hatalarımın azılı bir düşmanı, hak vermiyor da değilim ama her zaman dediğim gibi bu sefer düzeltmeye kalktığımda içeriğini de orijinalliğini de bozuyormuşum gibi geliyor bana...yada böyle düşünmek daha mı kolayıma geliyor....!!!!! olm ben yazmayı beceremiyormuyum yoksa yaaa....ama nasıl konuşuyorsam öyle yazmaya çalışıyorum ki ben yaaaa..... e yuh ya insan kendini okuyucusu karşısında bu kadar da çok yerer mi ya...nasıl bir cins bir insanım ki ben...anlayabilen bi anlatsın...bi zahmet :)

Amanın yazmayı da nasıl özlemişim aklımdan taşanları tartıp süzmeden yazıyorum yine..Allah sonumu hayır etsin a dostlaaarrrrr :)

Nickimsizden bu gece sanırım bu kadar...sabah ezanı eşliğinde ve ultra yakışıklı yalnızlığının güvenli kollarında tüm sevdikleri ve okuyucuları için hayırlı dualar edip..kendince dileklerini naçizene dileyip belgesel eşliğinde sızmaya gidiyor :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder