Translate

3 Haziran 2013 Pazartesi

40. Yaş ve Direniş Güncesi....

Aklıma bile gelmezdi 40 yaşıma girdiğim günlerin yıllardır derin uykuda olan bir Halkı sarsıp uyandıracağı...aslına bakarsanız Gezi Parkı direnişi için ilk başta dediğim şey aynen şudur ''aman 3. gün sonra herkes evine çekilir sonra unutur giderler avm bitince de en başta gediklisi onlar olur'' tüm bu dediğim lafları bana bir bir yutturup beni söylediklerime utandırdıkları için en başta o ilk direnen arkadaşlarımdan ki içlerinde   kendi has arkadaşlarım da vardı ÖZÜR DİLİYORUM.

Üstümüze ölü toprağı atılmış gibi yapılmaya çalışılan her eylemden sonra, bir rehavetle tüm bunları unutup, hayatlarımıza ve bize dayatılanları sinip kabullenmeye çalışmaya o kadar çok alıştırılmışız ki. 31.05.2013 günü saat 19.00 dan sonra o kadar kalabalığı görünce biraz anladım...dikkat edin biraz dedim, çünkü vakti zamanın da Cumhuriyet Mitinglerinde elimizde bayraklar meydanlara sığmayan halk yığınlarından bir taneciği de bendim....o kadar kalabalığı ve coşkuyu görüp ertesi gün sandıktan çıkanın hayal kırıklığı ile kendime bile sktir çekip...kuru kalabalık diyen yine bendim. Neyse işte herkesin bildiğini tekrar tekrar yazıp çizmeye gerek yok...Direniş başladı ve bir Halk artık baskıcı bir hale gelen her şeyden yaka silkip baş kaldırdı. Bu direnişte benim rolüm genelde eve gelen gideni ağırlayıp, doyurmak ve dinlendirmek olsa da halimden pek de şikayetçi olduğumu söyleyemem :) 

Bu akşam Gezi Parkının uç tarafında arkadaşların yanındaydım sadece...bundan sonra tekrar katılırım ama kardeşim ve arkadaşları sürekli direnişte olduğu için kalabalığın arasında olma hakkımın çoğunu kardeşime devrettim, ben annemi odasından salona getirip götürmek ve her şeye rağmen onunda bu Direnişe kendince destek vermesine yardımcı olmaktan da çok memnunum :) Salonda tekerlekli sandalyesini camın önüne çekip eline darbukayı veriyorum gücü yettiğince çalıp slogan atmıyormu işte onun bu çoşkulu halini görmek Dışarda olma isteğimi tam olarak engelleyemese de avutuyor en azından...Bir anne evlatlarının daha iyi koşullarda yaşamasını istediği için hastalığının kısıtlayıcı koşullarına aldırmadan olabildiğince hem fiziken hem de ruhu ile direniyor...hem bir evlat hemde artık onun annesi gibi olan ben/bize bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi ?

Velhasıl bir çapulcu bir ayyaş olarak kıyak kafa ile Direniyoruz...Saat 22.00 den sonra içki alma özgürlüğümüze, yataklarımıza illa çoluk çocuk yapmak için değilde keyif için sex yapma özgürlüğümüze, elini cebimizden çekememiş hala daha ne alabilirim diye gece gündüz kendine göre yasa koyan hükümete kafa tutma ve hesap sorma özgürlüğüme, ötekileştirilme ve her tür ayrımcı tutumların tümüne, dini alet edip kendine yontan her türlü zihniyete aklıma gelen ama yazmaya üşendiğim her türlü özgürlüğü bir takım baskıcı yasaklarla ve uygulamalarla değil de kendi vicdani ve ahlaki değerlerimle yapıp yapmama kararının yalnızca kendime ait bir olgu olduğunun ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak bu hakkımın gelecek nesillere de aynen uygulanacak olmasının garantisi altında olması için Direniyoruz...Direniyoruz...Direniyoruz....

40. zafer yılımda Türk Halkı daha önce hiç yazılmamış bir saflık ve hür iradesi ile Tarih yazıyor....bende kendimce size yazıyorum....

Biz Taksim' deyken durum çok güzeldi...ancak döndükten sonra izlediğim kadarı ile Gümüşsuyu'nda şiddetli olaylar başlamış..şimdiye kadar kullanılmamış farklı bir gaz kullanmaya başlamışlar,Hatay da genç bir kardeşimiz ölmüş...Ankara hala karışık durumda...Başbakan yurtdışı gezisinde çünkü ona göre Ülke de bir kaç çapulcu bir kaç ağaç için salak saçma şeyler yapıyor...vs. vs. vs. 

Nickimsiz iyi geceler diler...ultra yakışıklı yalnızlığı ona bu ara kırgın çünkü Nickimsiz tüm bunların yanı sıra güzel şeyler yaşıyor :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder