Translate

28 Mart 2013 Perşembe

Canım Şekerim ve Ben 1. Bölüm :)

Dün yazdığım yazıya istinaden bunu da eklemek istedim...

2003 yılı ve Ağustos ayı, şirkette yapılacak çok fazla iş olmadığından herkes bütün gününü nette sörf vs. yaparak geçiriyor. Ben genelde mail gruplarına  üyeyim ama onlarda bir  yere kadar..e sevgili vs. de yok o zamanlar. Kardeşimin bir iş arkadaşından duyduğum bir arkadaşlık sitesine üye oldum. Aklımdan geçen de aynen şu ''belki hayatımın aşkı çıkar yada ne bileyim en azından bir kaç arkadaş olmaya değer birileri olur hayatımda'' siteye üye olur olmaz hayallerim bir güzel yıkıldı...çünkü profil resimsiz olmasına rağmen bir mesaj trafiğine maruz kaldım ki sormayın.

Gelen mesajların hepsini okumaya çalışıyorum ama ne mümkün...en sonunda seçerek okumaya başladım ve açıkçası cevaplamaya değer toplam 5 tane adam zor çıktı desem yalan olmaz.

Bunların ilkini dün yazmıştım...aslında aynı dönemlere denk gelmişlerdir ama benim ''hayatımın aşkı'' projem siteye üye olduğumun 10. dakikası değiştiğinden, arkadaşlık fikri daha akla yatkın geldi...

Her neyse, siteye üye olduğumun 2 haftası sonradan beni oldukça etkileyen bir profilden  mesaj geldi..mesajın içeriği gayet nazik ve hoştu, bende gayet nazik ve hoş bir mesajla geri döndüm. Bir kaç mesajdan sonra aklıma bu mesajı yollayan kimdir dur bi profilini inceleyeyim demek geldi. Profili açtığım da resim kısmında kayak yapan bir adamın resmi vardı ve çok fazla seçilmiyordu yüzü 2. bir resmi daha vardı ve bu resim olduğu gibi yüzünü net bir biçimde ortaya koyuyordu. İtiraf etmem lazım ki 2 gündür keyifli keyifli mesajlaştığım adamın yunan tanrısı modeli olabileceği aklıma bile gelmemişti ama adam öyle hoştu ki...bakmaya doyamadım desem yeridir. Profilin ifadesel kısmına geldiğim de sevgili Canım Şekerim' in (sonradan ona hep bu şekil hitap ettim) 1.96 boyunda ve atletik bir yapıda olduğunu okudum, sevdiği müzik türleri ve diğer şeyler de hemen hemen benim sevdiğim şeylere öyle uyuyordu ki....utanmasam gördüğüm resimler ve teknik özellikler karşısında reverans a durup öyle kalmayı isteyecektim ama yapmamak için zor tuttum kendimi :))

Bu mesajlaşma kısmı yaklaşık bir hafta sürdü...sonra mail adresleri verildi. Bana yaşadığın günlük şeylerden yaz...ara ara girer okurum dediğin de açıkça, aman ne saçma ne yazacağım ki bütün gün mal mal oturup duruyorum zaten diye düşünmüştüm. Sonra bir deneme yazdım yolladım açıkçası ne yazdığımı hatırlamıyorum ama sanırım çok komikti ki...sen ne komik şeysin diye geri cevap yazdı. Bu arada adamın bu kadar meraksız olması beni yavaştan delirtmeye başladı...çünkü profilimde resmim yoktu, siteden mesajlaşma kısmını bitirip mailleşmeye başladığımız da da seni merak ediyorum bana resim yolla da demedi...neden demedi, niye beni görmek istemiyor vs. diye ben kendi kendimi yerken hafiften kendimle ilgili fiziksel şeyler yazmaya başladım...nihayetinde bir zahmet merakına hasıl olmak kısmet oldu da ayıla bayıla kendi resimlerimden en güzellerini seçip bir kaç tane yolladım...ay o kadar dürtüklemeseydim onu bile yapmayacaktı. Şimdi düşündüğüm de sırf beni daha fazla çıldırtmamak için istediğini düşünüyorum o resimleri, çünkü onun fiziki olan şeylere değil de daha çok ruhsal şeylere ilgisinin olduğunu anlıyorum....Hatta o resimleri yolladığımda, mutlaka yorum yap sabırsızlıkla bekliyorum dediğim de...eh fena da hatun değilmişsin diye yazınca..hemen profilinde ki resmini açıp aval aval izlediği hatırlıyorum...ayyy canım ben yaaa...ne kadar saf ve gerçekten ne kadar iyi hissettirmiş o yazdıkları bana düşünsenize.

Her gün en az bir mail atıyordum artık sevgili Canım Şekerim' e...Allahım en ufak şeyleri bile yazmak öyle keyif veriyordu du ki bana...yürüyüşe çıktığım da gördüğüm şeyleri yazardım, o gün hangi ojeyi sürmüşüm, ne giymişim, sabah yataktan nasıl kalkmışım hepsini yazardım.

Bu arada msn de görüşmelerimiz başlamıştı çoğunlukla ben yazardım..o geldi, bu gitti, çay içtim, ay çişim geldi.....neden yazmıyorsun vs. vs. sabahtan akşama kadar msn de bunları yazıp birde mail yollardım...Bu durum yaklaşık 1 ay kadar sürdü ve inanmazsınız bu adam bana hadi görüşelim diye en ufak bir ibarede bulunmadı ya. İlk başta görüşürüz nasılsa diyerek bende görüşmek üzerine hiç bir istekte de bulunmadım, aslında deli gibi can atıyordum ama adam istemiyorsa ben niye atlamalıydım ki ?

Nihayetinde mesai saati bitimi msn i kapatmadan önce ''Evet Canım Şekerim ben yürüyüp hava ala ala eve doğru gidiyorum, kendine iyi bak, yarın görüşürüz'' diye yazıp yolladığım da ki genelde hiç cevap yazmazdı. Birden yazmaya başladı....yazı ekrana düştüğünde okuduklarıma inanamadım....aynen şöyle yazıyordu....eğer istersen bu akşam yürüyüşüne eşlik edebilirim ama eve doğru değil istiklal caddesine doğru, biraz işim var beklermisin ?

Kalbimin nasıl çarptığını, o yazıya nasıl mantıklı cevap yazmayı becerebildiğimi anlatamam size. Öyle ani bir teklif olmuştu ki  klasik hatun modu olarak bunu hemen ev içi kadınına çığlık çığlığa anlattım. Telefon görüşmesi bittiğinde bu sefer ay bu gün ne giydim ben diye bir kılık kıyafetime baktım...her zaman ki gibi kezban modeli olduğumdan ve makyaj yapmayı sevmediğimden...o gün neden bunları sevmiyorum ben diye ilk defa kendime küfür ettim. Görüşme saati yaklaştıkça üstüme, başıma, elime, yüzüme, saçıma çeki düzen verip şirketten çıktım ve İstiklal Caddesinde ki buluşma noktasına geldim...sağa sola baktım yok...biraz uzağıma ve tam karşıma baktığım da direğe yaslanmış Yunan Tanrımın önüne nasıl geldiğimi bilmiyorum ama içimden bayıldığımı ve sonra çok zor ayıldığımı gayet iyi biliyorum :)
O akşamı aklımı kaçırmadan ama bol bol salaklık yaparak geçirdiğimi de gayet iyi biliyorum çünkü adamı bizim sürekli takıldığımız ve bizi çok yi tanıyan bir bara götürdüm ki burada her hafta ne bok yediğimizi, br kaç kişinin bize nasıl sardığını ufak tefek flörtleşmelerimizi en ince ayrıntısına varana kadar yazmıştım (e salak karı oraya götüreceğine başka bir yere götür dimi yada adamın bir yer seçmesini bekle...ama salaklık parayla değil ki bedava yani) orada içkimizi içip çok güzel sohbet ettik....o kadar ayrıntı detay yazmışım ki ona hepsini tek tek bu şu dimi, bu da o, sizin sürekli durduğunuz yerde şurası dimi dedi :)

Sonra oradan çıkıp Tepebaşına kadar yürüdük...oraya geldiğimizde Canım Şekerim telefon edip kendi özel taksisini çağırdı onu beklerken haliç i izledik...araba geldiğin de nazikçe önce beni arabaya bindirdi ve sonra yanıma kendi oturdu...evimin önüne geldiğim de arabadan inerken bu görüşmeyi yazmayı unutma dedi ve yanak yanağa öpüşüp indim arabadan ama Allahta biliyor aklımı yanına bırakıp öyle indim yani :))

Görüşmenin ayrıntılı mail anlatımı ve diğer yaşadıklarım da bu yazının 2 bölümüne artık :)

Nickimsiz ultra yakışıklı yalnızlığının kollarında uykuya dalacak az sonra...ama gitmeden önce onun çok sevdiği bir sanatçının en bilinen şarkısını çalmadan bitirmeyelim yazıyı değil mi ? :))

J'ai Quitté Mon Pays rım rım rım rım....................




                             Daha ne denebilir ki bu şarkının üstüne...Yarasın Canım Şekerime :)

2 yorum:

  1. Deden beni bu oda da ı ıııı ı ıııı ı ıııı ıı ı ııııııııı

    YanıtlaSil
  2. oyyy kur-ba-a-a-aaaaaaaaaa-nnnnnn :))

    YanıtlaSil