Benim Annem çoğu klasik Türk anası gibi temizlik titizlik hastasıdır. Kendimizi bildiğimizden bu yana şahsından emdiğimiz sütleri burnumuzdan getirmiştir bu yüzden :) Ama nedense sadistçe bir çamaşır tutkusu vardı. İlk Makinamız Merdaneli Makinayı asabi bir tutku ve aşkla sevmiştir. Hem tekme tokat dalar, işi bitip pırıl pırıl çamaşırlar yıkandığında öper koklar, adeta tapınırdı makinasına. Çamaşır gününde annemin gözüne gözükmemeye dikkat ederdik çünkü o günler garip bir ruh haline büründüğünden bizide içine atıp evire çevire yıkayacak, üstümüze çivit, çamaşır suyu vs. atacak korkusundan kıyı bucak, sus pus saklanırdık evin kuytu köşelerinde. Hayır evire çevire yıkanmak sorun değilde..işin bir de merdane den geçme kısmı var o işte bizi yusuf yusuf ettirirdi yani.
Aradan yıllar geçti otomatik çamaşır makinasına aşık oldu annem. Merdaneli makinasına da kıyamadı ama ne yapsın artık çalışmıyordu. Bizde biraz daha büyüdüğümüz için artık çamaşır makinasında yıkanma ihtimalimiz kalmadığından evde cirit atardık tabi ki :) Annem haftalık değilde bir kaç günde bir yıkamaya başladı çamaşırları. Makina otomatik olduğu için temizlik sadistliği had safhaya da çıktı tabi. O gün giydiğimiz ne varsa ayrıştırılır beyazlar çamaşır suyu ve o zamanların beyazlatıcıları ile birlikte maiknaya atılır hemen yıkanırdı. Lekesi bile olmayan beyaz gömlek ve tişörtler için az fırça yemedik Valide Sultan dan. Otomatik makina ile aşkı daha derin olmuştu sanırım, çünkü yanına giderken bile kılığına kıyafetine dikkat eder, bir kat makyaj yapmadan asla karşısına çıkmazdı. Ah ah bütün kaprisi canım Merdaneli çekti garibim :)
Arada bir annemi banyo da makina ile karşılıklı otururken basardık...ne yapıyorsun Anne diye sorduğumuz da dakikasını beklediğini söylerdi. Çünkü ön yıkamalı programı tam 2-3 kere çalıştırdığı olurdu da bizim Validenin. Bu makina defalarca kere servis gördü maalesef çünkü programına göre kullanmazdı makinayı... Makina bu mekanik mi dayanır artık, dimi yani :)
O makina da bozuldu yerine ondan daha süper bir makina geldi...Bu sefer rahatsızlığının başlangıcında olduğu için biraz zorlanmaya başlamıştı ama çamaşır yıkama görevini kimseye vermedi. Çamaşır bir evin yüz akıdır der hala daha. O beyazlar yıldızlar çaktıracak kadar beyaz olacakmış dışarı asılırken, birde intizamlı asılması lazımmış. Çarşaflar bir yere ve aynı hizada, mümkünse en açık renklerden soft renklere doğru, iç çamşırları en geride kimsenin göremeyeceği yere vs. vs. böyle de bir disiplin şekli vardı. Çamaşır işi annemin en mühim işiydi...hala öyle ama şimdilerde yapamadığından bize fırça kaymakla geçiyor her günü. Allah var biz onun kadar özenli değiliz. Yani yine beyaz vs. ama onun yıkadığı çamaşır haftalarca yumaşıtıcı kokar ve kıyafetlerimizi herkes iç çeke çeke koklardı vallahi. Annemin konu komşuya çamaşır yıkama incelikleri konulu konferansları vermişliği çok olmuştur. Öyle efsaneydi yani arkadaşları arasında :)
Son makina ile de çok yakaladık bunu biz...hatta ben bir gün detarjan kutusunu severken yakaladım ne yapacağını şaşırdı. Sonra epey bir geyik konusu yaptım...terliği yedim de sustum en sonunda. O terliği yediğimde de 35 yaşındaydım. Düşünsenize nasıl bir annem var benim :)
Biz evlatları olarak evde kalmış deniz anaları olduğumuz için kadın bizi hala ergen veletler zannediyor :) Şu an 39 yaşındayım hala beni arkadaşlarımın ayarttığını düşünür ve arkadaşlarımı azarlamayı kendine görev sayar :) Oyyy canım benim yaaaa...seviyom kadını her hali ile ne yapayım. Oğlak burcu kendisi takıntılı, karanlık düşünceli kadının teki. Bu model de nedense hep çevremde annemden tutun en yakın arkadaşlarıma varana kadar çoğu oğlak burcu...Allahımmm kurtulamadım ben bunlardan :))
Velhasıl benim annemin temizlik hastalığı çocukluğumuzda yaşadığımız bu travmalı durumdan mütevellit bize çok az sirayet etti. Ben mesela sadece sinirliysem ince detay temizlik yaparım..yani kulak çubukları ve çamaşır suyu ile yere yapışmış seramik aralarını temizleyen bir ben görürseniz anlayın ki çok sinirliyim :)
Ama annem onu bile beğenmez kıçımızın ucu ile yapıyormuşuz biz her işi...ah ben olsam diye başlar artık akşama kadar konuşur :)
Ama çamaşır mühim...bazen katlasın diye verdiğimiz şeyleri beğenmez atar tekrar yıkayın bunları der. Arada bir banyoya sokturur kendini makinasına bakar, dertleşir, bizi şikayet eder. Annem ve Çamaşır Makinaları ile yaşadığı aşk şu aralar uzaktan uzağa devam ediyor, birbirleri ile telepati yolu ile anlaşıyorlar :))
Haydi kalın sağlıcakla...sıcak sıcak okuyun içiniz serinlesin :)
Nickimsiz ve Yakışıklı Yalnızlığı İstanbula veda hazırlığında...yakında başka diyarlardan yazmaya devam edecek ve sanırım bir daha da dönmeyecek, tabi belli olmaz da ama niyeti o yönde :) gidersem arada bir de ziyarete gelirim, o kadar üzülmeyin canım :)
Hah haaa Zeynom yaaaa :))) fırça yiyenlerden de biri benim herhalde canım arkadaşım anneciğinden :D
YanıtlaSilEvet en baş ayartıcı sensin...bende ayarmaya müsait halis mulis ana kuzusu, neyse ki bir süre sana ilişemeyecek, mecburen yani :))
YanıtlaSil